• neşet ertaş'ın geçmiş ve halihazırda varolan yaralara dokunan, kendini acımadan ama şefkatle hatırlatan türküsü.

    öz gonülden gülemeyen
    o sen misin o sen misin
    göğnünce yar bulamıyan
    o sen misin o sen misin
    of

    ağlayıp da gülemeyen
    gözyaşını silemeyen
    sevdiğini alamayan
    o sen misin o sen misin
    of

    ta guçükten aşka düşen
    aşkın ataşıynan bişen
    sevdiğinden ayrı düsen
    o sen misin o sen misin
    of

    sevdiğinden ayrı kalan
    gul gibi saralıp solan
    gurbet elde garib olan
    o sen misin o sen misin
    of
  • neşet ertaş tarafından sorulan türkü.

    (bkz: cevabı olmayan sorular)
  • - ama ben hep sen'i arıyordum..
    - ara tabii, araman gerek, ruhunun besini bu arayış. hep ben, hep sen değil.
    (kaç ayrı kişiye 'sen o musun' diye umutlu sordu?)

    hey! bu kadar kopukken adeta hayal olmuş birine kafayı takmak seni ruh hastası yapar. kırığa kırık, birbirinize yapışsanız yakışırdınız. şimdi sen kim vurduya gidecek yalnız kırıksın? kaç ayrı kişiye sen o musun diye umutlu sordun? sor sor sor, birini o yapıp kendine vurdurucan? elbet biri senin istediğin şifreyi tahmin edip seni avlayacak.. en azından hep seni sevdim diyecek. o zaman başına gelenlere değer belki. ruhuna vurdurduğun için kim vurduya gideceksin. ısrarla beni kandır, beni ikna et, beni tak koluna mesajı veriyorsun. hep kim olduğuna aldırmadan. gören direk kaçmıyorsa olacak olan olay bu değil mi? hayatın boşuna bir bekleyiş ile kör buluşma vuruşma umudu değil mi? haa, mecnun oldum, hoşnudum, mecnunluğumu yayıyorum diyosun. değişik kafalar, değişik sapışlar o zaman.
  • doğrusu sen “o” musundur aslında ama başlık buraya sürükledi. o, senden daha büyüktür aslında, o dediğin zaman bilinmeyen bir şey var, aradığın bi şey, yola çıktığın ama nereye gideceğini bilmediğin. ben seni aramam halbuse bulurum, aradığım şeydeki (o’ndaki) sen hariç. o’nu hep aramam gerek.
    bir meczup cümlesi…
  • sadece ismen tanınan bir kişinin yüz yüze tanışıldığı zaman, pek tahmin edilemeyecek bir şekilde*olması durumunda kullanılan selamlama şekli.!
  • tam bir uzun yol türküsüdür. çekilen o off içten ve derindir. bu türkü dinlenirken aklımda hep şöyle bir sahne canlanır:

    - yoğun sigara içilen köyün kahvesine deri ceketli hafif kirli sakallı yağız delikanlı gelir ve bir köşeye oturur.
    - genç adam sigarasını içerken gerek sigara dumanı gerekse soğuk havanın etkisiyle buğulanmış camdan dışarıyı seyre dalmışken kahvede onu uzaktan uzaktan izleyen bilge dayının varlığından bi haberdir.

    evet o bilge dayı neşat abidir, gencin omzuna dokunur ve şu sözler dökülür:

    (bkz: öz gönülden gülemeyen o sen misin)

    eyvah...
hesabın var mı? giriş yap