• kendisinin padisah meliksah'a bir tavsiyesi:

    "sultanum, turkmen'e onem veresun. devlet yikmis, devlet kurmus bir kavimdir. devletunun devletu olmadiginu anlayunca yikar yenisini kurar." kemal tahir'den bir alintidir.
  • tuğrul bey'in , alparslan'ın , melikşah'ın vezirliğini yapmış türk büyüğüdür, perdenin arkasındaki en önemli adamdır.(bkz: #1753683)

    derin devletçi değil, derin devletin temelinin çimentosudur nizamülmülk. mustafa kemal'in de bir çok hususta kendisinden etkilendiği tahmin ediliyor.

    kendisi; yusuf has hacip ve kaşgarlı mahmut'a bugünlere kalan o muhteşem eserleri yazdıran şahsiyettir.

    "adalet mülkün temelidir" gibi bir sözün asıl sahibi kendisidir.
  • kimi kaynağa göre türk, kimine göre de farsidir. adı "nizam-ül mülk", yani "mülkün nizamı", yani "devletin düzeni" anlamına gelir. sanıyorum sahne adı, selçuklu devleti içindeki önemini anlatmaya yeterlidir.
  • hem devlet sisteminin, hem de derin devletin kurucusu, selçukluların başveziri. rivayet;
    hasan sabbah, ömer hayyam'ın desteğiyle nizam'ülmülk tarafından saraya kabul edilmiş ve sahib-haber (hafiye örgütünün başı, baş istihbaratçı) olarak görevlendirilmiştir. kısa sürede kurduğu olağanüstü istihbarat sistemiyle, her semtte, her sokakta hatta her evde neler konuşulduğuna, devletin nizamına zarar getirebilecek her plana, uygulamaya geçirilmeden hakim olmuş ve melik şah'ın gözünde yükselmiştir. melik şah da perde arkasındaki gerçek hakim olan nizam'ülmülk'ün sultasından artık sıyrılmak gerektiğini düşünüp, o zamana kadar hazineyle ilgili tüm bilgileri elinde tutan nizam'ülmülk'e bundan böyle her harcamadan haberdar olmak istediğini söyleyerek, tüm şehirlerin hazine gelir ve giderlerini gösteren ayrıntılı bir döküm hazırlamasını ister. nizam'ülmülk böyle bir dökümü ancak 2 senede hazırlayabileceğini söyler. hasan sabbah bunu fırsat bilerek, melik şah'a bu dökümanı 1 ayda teslim edeceğine dair söz verir. melik şah durumdan son derece memnun bir şekilde teklifi kabul ederek nizam'a sırtını dönerek gider. sonraki bir ay boyunca nizam'ülmülk dışlanmış ve gücünü kaybetmiştir.
    gün gelip çattığında hasan sabbah melik şah'ın huzuruna bir tomar kağıtla çıkar. fakat okumaya başladığında aradığı belgelerin tümünün karışmış ya da kaybolmuş olduğunu görür. melik şah, hasan'ın derhal idamına karar verir, ancak ömer hayyam'ın ricasıyla bu ceza sürgüne kadar düşer.
    büyük ve güçlü devlet adamı nizam'ülmülk, derin devlet oyunlarıyla hasan sabbahın katibini satın alarak, işlerini berbat etmiş ve melik şah'ın huzurunda onu küçük düşürmüştür.
    hasan sabbah, intikam için döneceği güne kadar, isfahan'dan sürgün edilir.
  • " öyle insanlar vardır ki dostlukları ile düşmanlıkları arasında bir fark yoktur. en iyisi bu tür insanlardan uzak durmaktır " sözünün sahibi, büyük selçuklu veziridir.

    sultan alparslan tarafından vezir yapılınca abbasî halifesi tarafından kendisine nizâmülmülk ünvãnı verilmiştir. " devletin düzeni " mânâsına gelir.

    defalarca yazılmış " derin devletçidir " diye. hayır. devletin bizzat kendisidir.
    devlet dediğin hele ki o dönemlerde savaşlar ve propagandalar sayesinde ayakta kalabilen yapılardır. bu propagandaları çok başarılı bir şekilde yapabilmiştir. nasıl mı?
    nizâmiye medreseleri ile. özellikle fâtımîler'e karşı bu medreseleri çok iyi kullanmıştır. nice devlet adamları ve dahi günümüz tabiriyle nice ajan yetiştirilmiştir bu medreselerde. şiâ propagandasına karşı sünnî propaganda yapmaları için halkın arasına nice devlet görevlisi yerleştirilmiştir bu medreselerden mezun olmuş.
    nihayetinde kendisinin ilk türk istihbarat teşkilatını kurduğu rivayet edilir. hatta dünyadaki ilk istihbarat teşkilatıdır bu. hak verirsiniz ki böyle bir teşkilatın resmî evraklı kanıtlarla günümüze ulaşması pek mümkün değildir. hele devletin daha sonra başına gelenlerden sonra. kaldı ki nizâmülmülk, böyle bir teşkilat kurmaya mecburdur. çünkü devrin en önemli tehlikelerinden biri de başlarına bela olmuştur: (bkz: haşhaşîler)
    bunlarla normal yollardan mücadele etmek imkânsızdır.
    nizâmiye medreselerinin en meşhurunu bağdat'a yaptırmıştır lâkin suikast tehlikesi yüzünden açılışına gidememiştir.

    kendisinin, hasan sabbah ile birlikte şafiî âlim nisâbûrî'nin aynı dönemde öğrencileri olduğu söylenir. lâkin aralarında yaklaşık yirmi yaş bulunan bu iki kişinin aynı yıllarda öğrenci olması çok uzak ihtimaldir.

    alparslan'ın yanında tüm savaşlara katıldığı hâlde sadece malazgirt savaşı'na katılamamıştır.

    alparslan'dan sonra ise melikşah'ın vezirliğini yapmıştır. inanılmaz derecede güçlenmiştir devlet içerisinde. bundan rahatsız olanlar sultanı ne yapıp ne ettilerse nizâmülmülk'e karşı dolduramamışlardır. lâkin o zamanın hürrem'i terken hâtun ne yapmış etmiş ve sultanı doldura doldura nizâmülmülk'e karşı tavır almasını sağlamıştır.
    melikşah, nizâmülmülk'ü ilk kez haddini aştığı, tahta ortak olduğu konusunda uyarmış ve kendisini vezirlikten azletmekle tehdit etmiştir. bunun üzerine o güne kadar hep sakin konuşan nizâmülmülk, " sen kimsin ulan? beni vezirlikten aldığın gün ne tahtın kalır ne de tacın! " demiştir.
    ve bu sözlere rağmen melikşah, nizâmülmülk'ü görevden almamıştır.

    nizâmülmülk'ün asıl baş belası hasan sabbah'tır.
    nasrullah felsefî'nin yazdığı çehâr- nâme-i târihî adlı eserde bu ikisi arasındaki mektuplaşmalar yayımlanmıştır.
    ikisi de birbirlerini sürekli ölümle tehdit etmişlerdir. ikisi de birbirlerini sürekli hak yoluna davet etmişlerdir.
    nihayetinde 14 ekim 1092'de sultan melikşah, terken hâtun ve nizâmülmülk ve devlet erkânı iran'ın nihavend kentinde idiler. bu sırada alamut kalesi de kuşatılmıştı.

    nizâmülmülk, yemeğe oturduğu sırada iki adam gelir yanına. daha önceden de defalarca kez bu iki kişi hasan sabbah, haşhaşîler ve bölge hakkında vezire bilgiler verdiklerinden kimse onlardan şüphelenmemişti. ve adamlardan ebû- tâhir-i errânî adında olanı yine vezirin yanına yaklaşınca göğsünde sakladığı hançer ile nizâmülmülk'ü öldürdü.

    anlıyoruz ki bu iki kişi geçmiş vakitlerde hasan sabbah'ın bilgisi dahilinde vezire bilgiler vermiş ve onun güvenini kazanmışlardır.
    nizâmülmülk'ün ölümünden otuz beş gün sonra da melikşah vefat etmiştir.

    siyasetnâmesinde de der ki nizâmülmülk;

    " küfr ile belki amma zûlm ile payidâr kalmaz memleket "

    rahmetle...
  • sayesinde alpaslan ölümünün ardından devlet düzeni bozulmamı$ ve daha 17 ya$ındaki melik$ah'ın büyük hatalar yapmadan devleti yönetebilmesi sağlanmı$tır.

    http://www.dallog.com/tdsa1/nizamulmulk.htm
  • esas ismi tam olarak:
    ebu ali el-hasan et-tusi nizamülmülk olan melikşah'ın veziridir.
    felsefeye olan yoğun ilgisi onu çağının filozoflarından etkeilenmesine yol açmıştır.
    özellikle ömer hayyam ve farabi en çok etkilendiği fğlozoflardır.
    hatta ömer hayyam 'a devlet yönetiminde görev teklif etmiştir, ancak hayyam'ın kabul etmediğim bilinir.

    nizam-ül mülk 'e göre;

    “bir insanın bilgisi vardır, pratiği yoktur, fakat bir diğerinin bilgisi de, pratiği de, yeterli tecrübesi de vardır.
    bunu şöyle açıklayabiliriz:
    bir şahıs bir hastalığın ilacını kitaplarda arar, bulur, okur, üstelik bütün ilaçların isimlerini de bilir, o kadar.
    bir diğeri bütün ilaçların isimlerini bildiği gibi, hasta tedavi etmiş ve defalarca tecrübe yapmış ise, bu iki zat asla aynı olamaz.”

    ebu ali el-hasan et-tusi nizamülmülk

    nizamülmülk-siyasetname'den
  • derin devletçidir.
  • "anadolu'nun kapılarını türklere açan" alparslan'ın 9 yıl, sonrasında onun mahdumu melikşah'ın 20 yıl boyunca vezirliğini icra eden şahıs. kendisi zamanla bir memleketin kötü durumlara düşebileceği, binbir türlü fenalıkla karşılaşabileceği hakkındaki görüşlerini de nesretmis siyasetname'de. malazgirt savaşı'na katılamayan ancak savaş esnasında vezirliğini sürdüren nizam eserinde kavmimizi şu şekilde anmayı münasip görmüş:

    "...bozguncular servet yığmış, alçak birisi emirliğe yükselmiş, pespaye biri amidliği (vezirliği) eline geçirmişken onurlu ve erdemli insanlar mahrum kalmış olabilir. on unvanla dahi yetinmeyen cibilliyetsiz bir şahıs, işinin ehli olup olmadığına bakılmadan padişah ve vezirin adını kullanıp kendine nice ünvan vermiş olabilir. türkler haceganın (vezirlik makamı) unvanlarını; hacegan ise türklerin unvanlarını almış olabilir. türkler ve tacikler, bu iki topluluk alimlerin ve imamların unvanlarını istismar ederek padişah namına ferman verirler. böylece şeriat yıpranmış; raiyyet başına buyruk olurken ordu kanunsuz işlere tevessül eder. halk arasında at izi it izine karışır. ...bütün memleket işlerinin kaide ve nizamı bozulur..."

    siyasetname / nizam'ül-mülk
  • melik$ahin veziri,(imho) perde arkasindaki gercek yonetici.
hesabın var mı? giriş yap