• yoko taro ve platinum games'in 2017 tarihli son derece başarılı oyunu.

    yoko taro'yu bilen bilir, oyun yapımcıları arasında tuhaf fikirleriyle özel bir yer edinmiştir. hatırı sayılır sayıda hayranı ve takipçisi vardır. yazdığı hikayeler dünya kültürünün geneline göndermelerle doludur. belirli standartların dışına çıkmayı seven bir adamdır, kişiliği ve fikir dünyası ile ilgili şu kısa belgesel oldukça aydınlatıcıdır.

    şimdi gelelim oyuna.

    nier automata, şu son on yılda hakkında en çok bilgi kirliliği ve yanlış anlaşılma olan oyun olabilir. bilhassa şu baştan sona defalarca bitirme hadisesi yüzünden çoğu insan daha oyunu oynamadan tepki gösteriyor. halbuki işin aslı başka...

    bu adamın hiçbir oyununda aynı oyunu baştan sona defalarca oynamak diye birşey yok. ayrıca oyun sonu veya hikayenin bitimi diye bir kavram da kabul etmez yoko-san. bir kurgunun/hikayenin sonu sizin fikirlerinizin başladığı noktadır, o sebeple yoko-san üretimi yapımlarda "kötüleri yendik dünyayı kurtardık wuuhuuuuuu" diye birşey yoktur.

    nier automata da böyle: oyunda insanlık ve varoluş adına yoğun bir felsefe, yoğun bir sorgulama var. bu tip konuların kenarından bile geçmeyen biriyseniz, oyun daha en başından tiksindirici gelebilir. ayrıca ciddi bir aksiyon oyuncusuysanız ve "hikaye mikaye takmam ben" kafasında biriyseniz bu oyunu oynamanızın pek bir alemi yok, sadece robot kesip biçersiniz, dövüş mekanikleri de onca başarılı farklı oyun örneği varken sizi hiç ama hiç tatmin etmez. düşünün; oyunda topladığınız silahların bile okunması gereken hikayeleri var ve silahları geliştirdikçe hikayelerin gizli kalan kısımları da açılıyor. bu hikayeler dünya edebiyatına ve mitoslara göndermeler içerdiği gibi oyunun ve geçtiği evrenin hikaye örgüsündeki ufak ama kritik boşlukları da doldurabiliyor. kaotik bir bilgi sarmalı var oyunda, tek oynanışta sindirilmesi imkansız. o yüzden adamın oyun sistemini eleştirmeden önce bir oturup düşünmek gerekli.

    yoko taro, hikayelerini, parçaları sonradan yerine oturacak şekilde anlatmayı seven birisi, drakengard serisinde ve nier'de de bu stili kullandı zaten. stil şu şekilde yapılanıyor: ilk oynanış size oyun sisteminin (mekanik, oynanış, vs) genel bir özetini ve hikayenin taslağını sunar. hikayenin "öyle olduğuna" inanırsınız. o kadar. detaya inmek isterseniz, oyun sizi olayın en baş kısmına geri gönderir. ama bu geri gönderiş, oyuncuya hikayeyi farklı bir perspektiften anlatmak ve oyuncunun kafasındaki kurguyu tamamen yerle bir etmek içindir. öykü tıpatıp aynı başlayıp o kadar alakasız yerlere gider ki hikayeyi takip etmekte zorlanmaya başlarsınız. drakengard 3 ve nier oynayanlar ne demek istediğimi sırıtarak anlamışlardır *.

    buradan itibaren ciddi spoiler olabilir, demedi demeyin. oynamayanlar okumasın, oynayıp da anlamayanlar devam edebilir.

    --- spoiler ---

    fazla detaya girmeden kabaca anlatacağım desem de inanmayın. kaba hali bile uzun sürecek, vakti olan okusun.

    şimdi oyunda oynanabilir üç kararkterimiz var: 2b, 9s ve a2. bunlar, dünyanın uzaylılar tarafından istilasını takiben insanlar tarafından kurulan yorha adlı direniş örgütünün android savaşçıları, yani insan değiller. merkez üssü ay'da olan yorha, belirli aralıklarla dünyayı tekrar ele geçirme amaçlı toplu saldırı girişimlerinde bulunuyor çünkü dünya tamamen uzaylıların ve onların üretmiş olduğu robotların kontrolü altında. oyun da yine böyle bir saldırı ile açılıyor, 2b'yi kontrol ediyoruz. 2b'ye kısa zaman sonra yardımcı bir eleman olan 9s katılıyor. 2b yakın dövüş konusunda uzman ve oyunun tanıtım yüzü, 'sözde' ana karakterimiz. özellikle sözde diyorum çünkü hikaye aslında 2b'nin hikayesi değil.

    [a] harfli ilk sona (flowers for m[a]chines) 2b ile ulaşıyorsunuz. bu son, daniel keyes'in flowers for algernon adlı bilim-kurgu eserine ufak da olsa bir gönderme ve saygı duruşu. sonrasında devam ederseniz, oyun sizi en başa atıyor ancak bu sefer yardımcımız 9s'i kontrol ediyoruz.

    yorha'daki tüm birimlerin kadın olmasının aksine, 9s erkek olarak tasarlanmış. yakın dövüşte zayıf ancak hack yeteneği olağanüstü bir karakter. çoğu zorlu düşmanı ve boss'u bir iki hack ile hurdaya çeviriyorsunuz oyun boyunca. ilk oynanışta hikayenin belirli kısımları hariç sürekli yanımızda, sevimli-esprili-naif bir karakter olan 9s'in gözünden hikayeyi görüyoruz. bu sefer 2b yancımız olarak arz-ı endam ediyor. zaten bu noktada aslında meselenin hiç de göründüğü gibi olmadığını görmeye başlıyorsunuz. üçüncü oynanabilir karakter a2 ile de düşman olarak bu oynanışta karşılaşıyorsunuz.

    9s ile oyunu bitirdiğiniz takdirde [b] harfli sona (or not to [b]e) ulaşmış oluyorsunuz. fark ettiyseniz bu son da shakespeare'in hamlet'ine küçük bir gönderme içeriyor, karakterin adı da bu yüzden 2b zaten. oyuna devam etmek isterseniz üçüncü oynanış başlıyor fakat bu sefer en başa dönmüyor, kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. tabi dünya kadar detay var burada ama anlatmaya gerek yok, oynayıp kendiniz görün.

    üçüncü oynanışta, önceki oynanışlarda keşfettiğiniz üzere binlerce yıl sonra dünya yüzeyinde uzaylılara ait bir frekans bulunması üzerine, yorha sizi savaşı sonlandıracak nihai bir saldırı için tüm özel kuvvetlerle birlikte yüzeye gönderiyor. yine 2b ile ancak bu sefer farklı bir zırh kuşanarak bir intihar görevine başlamış oluyorsunuz. ve tahmin edildiği üzere tüm birlikler bir virüs ile yok ediliyor. 2b de virüs kapıyor ve yavaş yavaş ölmeye başlıyor. bu sırada 9s'in kontrolünü alıyoruz ve farklı görevler yapmaya başlıyoruz, ta ki oyun bize a2'nin kontrolünü verene kadar.
    bu oynanışta şöyle bir özellik var; karakterleri değiştirebiliyor, istediğiniz hikaye akış kısmında istediğiniz karakteri seçebiliyorsunuz. oyunun yan görev sisteminde birkaç istisna hariç zaman kavramı yok, istediğiniz zaman hikayede geriye dönebilir, karakterlere özel yan görevleri yapabilirsiniz. yan görevleri tamamlamak isteyenler bu linkten gerekli bilgileri sağlayabilirler.

    gelelim a2'ye... 2b ile aynı temelde ancak eski ve üretimi durdurulmuş bir model. yakın dövüşte 2b ile aynı özelliklere sahip. daha önceki başarısız bir operasyon sonucunda tüm mangasını kaybettiğinden ve bir takım gerçekleri öğrendiğinden yorha'ya isyan etmiş, serbest takılan bir yalnız kurt. gördüğü yerde robot kesip kendi adaletini kendisi sağlamaya çalışıyor. 2b gibi yer yer merhametli ve anlayışlı, 9s gibi genellikle duygusal tarafı ağır basan bir karakter değil, oldukça soğukkanlı, ciddi ve mantıklı ama asla ruhsuz değil. tabi a2'ye geçiş, virüs kapmış ve server'a bulaştırmamak için mümkün olduğunca uzaklaşmaya çalışan 2b'nin a2 tarafından kendi vasiyetiyle öldürülmesiyle gerçekleştiğinden, bu noktadan sonra kafayı sıyırmış sosyopat bir 9s ile oynuyoruz. bu noktaya kadar 9s'in değişimi ve gelişimi mükemmel verilmiş, onu da söylemek gerek. a2 ve 9s arasında dilediğiniz noktada geçişler yapabiliyorsunuz.

    bu oynanışın sonunda a2 ve 9s karşı karşıya geliyor, ikisinden birini seçmek zorundasınız. eğer a2 ile dövüşürseniz [c] sonuna (meaningless [c]ode) ulaşıyorsunuz. bu sonda da hikayedeki ihanetlere bir gönderme olarak nihilist bir yaklaşım var sanırım. eğer bu dövüşte 9s'i seçerseniz, bu sefer de [d] sonuna (chil[d]hood's end) ulaşıyorsunuz. olaylardan ve 2b'yi kaybettikten sonra içindeki çocuğu kaybeden 9s'e gönderme yapılmış. tabi [d] ile bitirmek için üçüncü oynanışı baştan sona geçmek gerekmiyor, [c] sonuyla bitirdikten sonra oyunda son kısmı seçip tekrar oynayabiliyorsunuz. oyun sizi tekrar oynamaya zorlamıyor, az önce açıkladığım gibi oyunda chapter select diye bir mekanik var.

    oyunun gerçek bitişi ise [e] sonu ([e]nd of yorha). [c] ve [d] sonlarını aldıktan sonra, son dövüşü bir kez daha oynarsanız, dövüşün ardından pod 153 bir veri denetimi yapmak istiyor. bu denetim sırasındaki sorulara verdiğiniz cevaplar doğrultusunda oyun sizi bir mini-shooter sekansına alıp credits'e karşı savaştırmaya başlıyor. yardım almadan bitirmeniz imkansız olduğu için sadece dışarıdan yardım alarak bitirebiliyorsunuz. bu dışarıdan yardım olayı da şu: bu sekansı kazandıktan sonra, oyun size save dosyalarınızı başka oyunculara yardım etmek için feda edip etmeyeceğinizi soruyor. evet derseniz, save dosyalarınız tamamen siliniyor, kabul etmeyebilirsiniz de. dışarıdan yardım olayı da tam olarak bu aslında; kazanmanızın imkansız olduğu credits-shooter bölümünde size yardıma gelen işaretçiler, save dosyalarını sizin için feda eden insanlar, üstlerinde kullanıcı adları da yazıyor. insanlığa, yardımlaşmaya ve dayanışmaya dikkat çekip insanlara umut aşılamak için yapılmış basit ama çok etkili bir sunum bu. hangi oyunda var lan böyle birşey? ilk karşılaştığımda çok hoşuma gitmişti. oyun baştan sona katatstrofik, depresif ve kederli ancak hep bir köşede umut var, çünkü adamın dünya görüşü bu ve dünyayı iyiliğin ve umudun kurtaracağına inanıyor. biz de inanıyoruz *.

    [f]'den [z]'ye kadar olan diğer sonlar doğrudan geyik amaçlı, şuradan inceleyebilirsiniz.

    kabanın da kabası bir anlatım yapmama rağmen bu kadar uzun sürdü, oynayıp kalanını kendiniz deneyimleseniz çok daha güzel olur. bu arada iyice kafası karışanlar için birkaç ekleme yapayım ama bu kısım oynamış olanlar için bile ağır spoiler olabilir, aman dikkat.

    --- spoilerception ---

    9s aslında gizli ana karakterimiz çünkü hikayedeki en ağırlıklı karakter kendisi. yorha tarafından yüksek hack yetenekleriyle donatılıp üretilmiş ancak bir fabrikasyon hatası var: aşırı gelişmiş veri analiz yetenekleri sayesinde er veya geç yorha hakkındaki gerçeği keşfediyor. yorha hakkındaki gerçek de şu: insanlığın dünyanın uzaylılar tarafından işgalinden binlerce sene önce çoktan yok olmuş olması ve ay'ın yüzeyinde bir insanlık konseyi'nin aslında var olmadığı. bir önceki oyun nier'de işlenen gestalt projesinde, insanlığı kurtarma amaçlı androidlerin üretimine başlanıyor ve yüzyıllar süren bir geliştirme süreciyle androidler hem fiziki hem de mental olarak neredeyse insan formuna, kendilerine has duygu ve düşüncelere kavuşuyorlar. ancak programlanma temellerinde "insanlığa hizmet" unsuru bulunduğundan, insanlığın yok olması androidlerin de kendilerini imha etmeleri anlamına geleceğinden, insanlar, kendi ruh kalıntılarını androidlere yükleyerek bu sayede fiziki olmasa da ruhsal olarak insanlığın ve insanlık kültürünün devamlılığını sürdürmeyi amaçlıyorlar. yani proje en başından beri umutsuz ve karanlık. "bizler yok olacağız ancak kültürümüz ve mirasımız ayakta kalmalı..." oyunun ana konusu bu zaten.

    insanların yok olmasını müteakip dünya uzaylıların istilasına uğrayınca, önceden programlanmış olan yorha adlı örgüt aktif hale getiriliyor ve üretilen tüm androidlere insanlığın hala ayakta olduğu ve dünyayı geri almaları için kendilerini görevlendirdikleri bilgisi 'silinemeyecek' şekilde programlanıyor. yorha'nın başkomutanı hariç, bu gerçeği kimse bilmiyor çünkü server ve yapay zeka, bu bilgiyi sadece başkomutan olarak ürettiği tipe yüklüyor. yani duygusal ve mental düzeyleri insanlara denk hale gelmiş zavallı androidler, insanlık ve insanlığın kültür mirasını sürdürebilme adına sürekli savaşıyorlar, binlerce sene boyunca. tabi bu süre zarfında uzaylılar dünyaya indiklerinde, androidlerle savaşı sürdürebilmek için benzer makine yapılanmaları üretiyorlar, zaten bu makine yaşam formları da uzaylıların sonunu getiriyor ve kendi ürettikleri makineler tarafından yok ediliyorlar. sadece androidleri öldürmeye programlanmış sayısız tür makine yaşam formu, dünyada bilinçsizce yaşamaya devam ediyor. yani dünya için verilen savaş, yaratıcıları çoktan yok olmuş iki farklı tür makine yaşam formu arasında geçiyor. "tanrı öldü-deus ex" fikri de oyunun hikayesi kapsamında değer kazanıyor. her biri uzaylıların üretmiş olduğu makine yaşam formlarından olan ve kendi bilincini kazanıp barışçıl bir felsefeyle toplumlaşmaya çalışan muhtar pascal ve makine köyü harika bir detay zaten. neyse, konuyu dağıtmayalım.

    9s diyorduk: 9s, yorha'nın bu gerçeğini, büyük server'ı bir virüs saldırısından kurtardığında veri analizleri yaparak keşfediyor ve başkomutan da bu gerçeği teyit ediyor. karakter, anlamsız ve amaçsız bir savaşı sürdürmenin vicdani ağırlığıyla ciddi bir değişim geçiriyor. bu arada, karakterimizin daha en başından beri 2b'yle aralarında açıklayamadığı bir sevgi/aşk bağı var. bu bağ da 9s ile 2b'nin birbirlerine düşkün olacak şekilde programlanmalarından, sürekli olarak birlikte göreve çıkmalarından ve tüm geçmiş deneyimlerinin server'a yüklenmesinden kaynaklanıyor (burada bir parantez açmak lazım; 9s geçmişi her seferinde silinerek üretilen bir model olmasına karşın 2b'nin hafızasındaki veriler silinmiyor, ancak server ortak bir bilinç gibi çalıştığından, 9s'in hafızasına kendi geçmişine ait veri kırıntıları sızabiliyor). 9s, gerçeği her keşfettiğinde sıfırlanan ve geçmişi silinen bir model olarak her göreve 2b ile gönderiliyor. 2b'nin de gerçek sınıfı aslında (b) değil, (e); yani executor. gerçeği keşfeden 9s, her seferinde 2b tarafından öldürülüyor, kızımızın görevi bu. ve sevgi ile bağlı olduğu 9s'i her öldürüşünde vicdan azabı ve kederle boğuşmak zorunda kalıyor, bu sebeple 2b, oyun boyunca 9s'in tüm şapşalca çabalarına rağmen, aynı 9s'in operatörü 21o gibi oğlanla samimiyet kurmaktan kaçınıyor; soğuk, aksi ve ciddi davranıyor.

    9s'in karakter değişiminin son evresi de virüs kapmış 2b'nin a2 tarafından yine 2b'nin kendi isteği üzerine öldürülmesine şahit olması ile gerçekleşiyor. virüsün ay'daki yorha üssüne dek sızması ve tüm androidlerin çıldırmasıyla yorha'nın sonu geliyor. ancak mesele bununla sınırlı da değil; a2, yaşadığı korkunç deneyimler sonucunda bu gerçeği çoktan fark etmiş durumda ve yorha'nın yok oluşu da aslında bir tesadüf değil. yeterli savaş verisi toplanıp son faza gelindiğinde, yorha, yeni modeller üretmek üzere kendi kendini yok etmeye programlı bir protokol. bunu da ana server'ın sistem arka kapısını makine yaşam formlarının ölümcül bir saldırı yapması amacıyla bilinçli olarak açık bırakarak yapıyor, kısacası kendini yok ettiriyor. böylece insanların ve insanlık konseyi'nin hala ay'da bulunduğu yalanı da korunmuş oluyor. tüm bu gerçekleri keşfetmesi, yaşadığı ihanet duygusu ve sevdiğinin (2b'nin) kaybıyla iyice arızalanan 9s, bu noktada hümanist bir karakterden mental dengesizlik abidesi bir sosyopata dönüşüyor. bu arada söz konusu dengesizlik derecesi japonca dublajda çok daha iyi belli oluyor, diğer tüm japon oyunlarında olduğu gibi bu younda da japonca dublaj tavsiye olunur.

    --- spoilerception ---

    yoko-san'ın diğer işleri de aynı evrende geçer; drakengard serisi ve nier oyunları bu evrenin küçük parçaları; çeşitli kitaplar, mangalar, hikayeler ve özellikle de müzikli sahne oyunları ile hikayesini anlatmaya devam ediyor. detaylı bir araştırma yaptığınız takdirde işin içinden çıkılmasının epey zor olduğunu görebilirsiniz. şurada güzel bir hikaye takip listesi var, vakti olan bakabilir.

    --- spoiler ---

    böyle manyak bir oyun nier automata. bu kadar detaya, bu kadar karmaşık bir hikaye örgüsüne duygu yoğunluklu anlatım karşısında oyun hangi mekaniğinden bahsedeyim bilemiyorum. ancak ilginç olan, oyunun sürekli third person action olarak devam etmemesi. yer yer bullet-hell shooter, metroidvania platform, 8-bit shooter şekllerine de bürünüyor. ayrıca dmc-bayonetta türevlerinin ciddi oyuncusu değilseniz, tpa oyun mekaniği de gayet başarılı.

    hikayeyi ve evreni merak ederseniz alıp oynayın, üzmeyecektir. eğer oyun şeklinde bilim kurgu romanı olarak muamele ederseniz kesinlikle üzmeyecektir. eğer ki müzikleri de bir oyunun diğer mekanikleri kadar önemliyse sizin için, bir oyunun müzik yönetimi nasıl olmalıdır başlığıyla ders diye okutulacak, korkunç emek harcanmış muazzam bir soundtrack'e de sahiptir, belirtmiş olayım, besteci keiichi okabe'ye atıf yapmadan geçmeyeyim.
  • oyunun ana karakteri 2b. kamera açısını değiştirip 2b'ye frikik verdirmeyi denerseniz 2b önce biraz bakmanıza izin verip kamerayı tekmeliyor. yoko taro kitlesini biliyor efenim.
  • hayatımda oynadığım en iyi video oyunu. muhtemelen gelmiş geçmiş en iyi video oyunu!

    karakter dizaynı ve animasyonları, oynanış/dövüş mekanikleri, hikayesi/atmosferi ve müzikleri ile, her alanda benim gördüğüm en iyisi!

    eksik yanı grafiklerin en üst seviye oyunlara kıyasla geride olması ve bazı performans problemleri ki bu iki etmen de oyunun playstation 4 gibi zayıf bir donanımda 60 kare/saniye hızla çalışmasıyla bağlantılı, bu performansı tutturmak için grafik kalitesinden ödün verilmiş, yine de donanımın zayıflığı yüzünden performansta ara sıra kayıplar yaşanıyor ve oyun boyunca bol bol pop-up denilen, dokuların geç yüklenmesi ya da geometrik şekillerin aniden yoktan var olması gibi hadiseler yaşanıyor.

    bunun haricinde bazı mekanikler oyunu inanılmaz kolay hale getiriyor; sınırsız dodge ve neredeyse sınırsız, hiç animasyonsuz/gecikmesiz can doldurmak! bu durumu dengelemek namına platinum games hayli kötü bir 'zorluk' kademelendirmesi yapmış! normal zorluk seviyesi, inanılmaz kolayken bir üstü olan hard zorluk seviyesi, aşırı zor çünkü oyundaki zorluk seviyesini artırmak, düşmanın canını yahut defansını artırmak yerine, düşmanın verdiği hasarı akıl almaz oranda artıyor ki buna mecburlar çünkü oyunda can doldurmak çok kolay ve yanınızda taşıdığınız can doldurma eşyasının sayısı dışında hiçbir kısıtlaması yok. haliyle eğer tek vuruşta ölmezseniz canınızı çok kolay doldurup oyuna hiçbir şey olmamış gibi devam edebiliyorsunuz. ilgili bozuk durumu düzeltmek için düşmanların verdiği hasarı inanılmaz artırmışlar, bu da genelde bir vuruşta öldüğünüz, hayli rahatsız edici bir senaryo doğuruyor, eh aksi halde canınızı doldurup devam ediyorsunuz oyuna.

    ne var ki saydığım 'ufak' sorunların hiçbirisi genel deneyimi bozmuyor! ~75 saatin sonunda platin kupayı 'hilesiz hurdasız' koleksiyonuma eklediğimde....üzüldüm! bir oyunu bitirmiş olmak ve kutusuna oyunu koyup kapağını kapatmak eğer çok yakın bir arkadaşınız yurtdışına taşınıyor gibi hissettiriyorsa bilin ki o oyun şaheserdir!

    bu oyun da bir şaheser...

    oyun boyunca yönettiğiniz üç karakter; 2b, 9s ve a2 ile oyuncu olarak inanılmaz bir bağ kuruyorsunuz ki bunun sebebi, hikayenin ve diyalogların harika kurgulanmış olması yanında karakter dizaynlarının ve animasyonlarının mükemmel olması. bir karşılaştırma açısından, grafik kalitesi ve yapım bütçesi departmanlarında nier: automata'nın bilmemkaç katı olan horizon zero dawn'ın baş karakteri aloy'u ele alalım... sony'nin playstation'un poster yüzü yapmaya çalıştığı aloy karakterini ben bir türlü sevemedim, ısınamadım, kendisi olarak oynamaktan biraz bile keyif alamadım. karakterin hiçbir çekici, özel tarafı yok! öte yandan nier: automata'da yorha no.2 type b karakteri, sadece yavaş yürüyüş animasyonu yüzünden beni tamamen kendisine köle etti. silahı savurduktan sonra hareketsiz kalırsanız yaptığı toparlanma animasyonu, yumuşak yüreğini sakınmaya çalışan diyalogları, saçları, elbisesi vs. vs. vs. karaktere dair her şeye bayıldım. aloy? koca kafalı, çilli, motivasyonsuz, vizyonsuz, karaktersiz bir tip sadece...

    oyunun bir de hikayesi var ki i-na-nıl-maz!
    kendisinde önce gelen nier'a doğrudan bir devam olmasına rağmen aradaki bağlantı neredeyse görmezden gelinecek durumda ki unutmamak gerek nier da esasen drakengard serisine doğrudan bağlantılı. tüm bağlantılara rağmen nier: automata, kendi başına bambaşka bir hikaye sunuyor ve nier ile olan ilişkisi sadece oyunun geçtiği dünyaya zemin hazırlamak ve kimi yerlerde eski oyunları oynayanlara küçük sürprizler yapmaktan ibaret.

    hikayeyi kısmen açıklamak gerekirse;
    dünya, uzaylıların ürettiği makine yaşam formlarının işgali altındadır ve insanlık ay'a sığınmış, dünyanın geri kazanılması görevini androidlerin sırtına yüklemiştir. yorha, üst düzey androidleri dünya üzerinde çeşitli görevleri yerine getirmek ve direnişçi androidlere yardım etmek için örgütleyen bir organizasyondur. terk edilmiş fabrika civarında beliren devasa makineyi yok etmek için yorha bir filo görevlendirir, ne var ki filodan sadece 2b isimli savaş androidi sağ kurtulur ve terk edilmiş fabrika civarında araştırma görevinde olan 9s isimli tarayıcı androidle ortak çalışarak makine yaşam formlarıyla mücadeleye başlarlar...

    oyuna 2b karakterini yöneterek başlıyoruz ve ilk oynanış devresi bittiğine bu sefer 9s'in perspektifine geçip aynı görevleri ve olayları bir kez de 9s olarak tecrübe ediyoruz. son olarak 2b ve 9s olarak yaptıklarımızın bir sonrasında yaşananlara a2 ve 9s'in gözünden bakıyoruz ve oyun, üç oynanış sonunda bitiyor. yalnız belirtmek gerek ilk iki oynanış ana oyundan ziyade açılış görevi görüyor yani başka bir deyişle oyun üçüncü oynanış ile gerçekten başlıyor!

    birden fazla perspektif ile oyunun oyuncuya aktarılması ilk nier oyunan miras. belirtmek gerek oldukça da riskli bir tutum çünkü oyuncunun tam deneyimi elde etmesi açısından tüm perspektifleri tecrübe etmesi gerek aksi halde yarım kalmış bir deneyim ile ayrılacak oyunun başından. bu durum riskli çünkü kötü uygulanırsa oyuncunun sıkılması ve oyunu yarıda bırakması çok kolay, zira az evvel bitirdiği bir oyunu tekrar oynamasını oyuncudan istemek hayli lüks, özellikle de endüstinin 'iyi' oyunlarla dolup taştığı şu zamanda. bir diğer husus hikayenin oyuncudan saklanmasının yarattığı kopukluk!
    ama nier: automata talebinin karşılığını veriyor; evvela her karakter bir diğerinden farklı oynanış mekanikleri temin ediyor oyuncuya, bu da yeterince farklılık yaratıyor. ayrıca her oynanış döngüsünde oyunun hikayesine dair daha detaylı şeyler öğreniyoruz, bu da her oynanış ile hikayenin daha detaylanmasına olanak tanıyor, örneğin; bossların adları 9s ile oynandığında görünür hale geliyor ve boss'lara dair yeni bilgiler elde ediyoruz yahut 2b'nin erişemediği bazı sandıkları ancak 9s'in yeni oynanış mekaniği olarak sunulan hack'leme yeteneğini kullanarak açabiliyor ve içindeki bilgilere ancak böylece erişebiliyoruz. bunun haricinde her karakterin tamamlayabileceği farklı yan etkinlikler mevcut. kısaca oyun üç farklı oynanış için yeterli sebebi ve çeşitliliği sunuyor.

    bunun dışında değinilmesi gereken şey oyunun ara ara farklı oyun türlerine evrilmesi; oyuna kuşbakışı shoot 'em up şeklinde başlıyoruz ve bullet hell sekansından sonra oyun tekrar tür değiştirerek twin stick shooter'a evriliyor akabinde oyun üçüncü kişi bakış açısına sahip shooter'dan, side scroller'a dönüşüyor... tüm bu geçişler, platinum games sağ olsun, inanılmaz akıcı gerçekleşiyor ve kontrollerin her oyun türünde aynı şekilde tepki vermesi ve kamera açısının değişmesine rağmen oynanışın değişmemesi sayesinde oyuncu tür geçişlerine kolayca adapte olup oyundan kopmadan deneyimine devam ediyor. gerçekten inanılmaz!

    ve son olarak müzikler... ilk nier oyunu da müziklerinin muazzamlığıyla meşhur. bu oyunda hiçbir şey değişmemiş! müzikler, oyunun dünyasını tamamlayıcı ve sahnenin hissetirmesi gereken duyguyu temin eden temel itici güç olarak çalışıyor. müzikleri çıkardığınızda pek çok an büyüsünü yitiyor. ortamın müzikle böylesi içiçe geçtiği pek az oyun mevcut... hala kimi savaş teması olan müzikleri aklımın bir köşesinde tınlıyor, örneğin bipolar nightmare isimli müzik parçası, bu güne kadar dinlediğim en gaz verici, en heyecanlandırıcı müzikal eserlerden biri, çalmaya başladığı anda istemsiz bir biçimde kişiyi hedefini yok etmesi için programlıyor. sadece 'gaz' da değil bol bol aşırı duygu yüklü eserle de karşılaşıyorsunuz ve ilgili etkinliğe muazzam bir uyum sağlıyor tüm müzikler... yer yer duygulanıyor, yer yer öfkeleniyorsunuz!
    fırsatınız varsa mutlaka soundtrack albüme şöyle bir kulak verin lakin uyarmam şart önce oyunu oynayın! müziklerin yarattığı büyüyü, oyundan bağımsız olarak tecrübe ederek süprizini bozmayın.

    evet, nier: automata... hiçbir zaman anaakım spor oyunları ya da askeri nişancılık oyunları kadar tanınmayacak, oynanmayacak, hak ettiği değeri görmeyecek bir oyun... bir şaheser, opus magnum, masterpiece... muhtemelen gelmiş geçmiş en iyi oyun!..

    eğer video oyunlarını zevk veren, zaman geçirmelik medya kaynakları olarak görmüyorsanız, video oyunlarının sanatsal birer yapıt olduklarını fark ettiyseniz, bu oyuna asla ama asla ıskalamayın! bundan yıllar sonra insanlık video oyunlarına bugünün klasik romanları gibi davranmaya başladığında, nier automata; suç ve ceza, gazap üzümleri, iki şehrin hikayesi vs. gibi görülecek.

    vay be... bu kadar uzun bir yazıya evrileceğine düşünmemiştim ama daha oyun hakkında söyleyebileceğim tonla şey mevcut... başka zaman belki... özellikle oyunun hikayesine değinmek istiyorum en az bunun kadar uzun bir yazıda. tembelleşmezsek. ölmezsek.

    iyi oyunlar.
  • başlık altında öyle yorumlar var ki aynı oyunu mu oynadık diye şüpheye düştüm.

    bir kere şu oyuna bok atıp yerin dibine sokan insan büyük ihtimalle sadece ending a ya kadar oynayıp ending b yi "aman ne oynayacam aynısını" diyerek es geçmiştir. 5 sonu da bitirip beğenmeyebilirsiniz, oyun mekaniği, hikayesi, anime tarzı size göre değildir anlarım ama boktan, kötü gibi tanımlamaları yaparak haksızlık etmeyin.

    oynamayı düşünenler için bir kaç uyarı,

    - daha önce de yazılmış ama niyeyse ısrarla aynı muhabbet yapılmaya devam edilmiş. oyundaki 5 sonu görmek için defalarca bitirmeniz gerekmiyor. ending a dan sonra bir de 9s ile oynayarak ending b ye ulaşıyorsunuz. 9s ile oynadığınız kısımların da yarısına yakınında, yine konu ve oynanış mekaniği olarak farklılıklar var.

    - asıl oyun ending b den sonra başlıyor. demedi demeyin.

    - bu oyun dark souls kafasında bir oyun değil, mücadeleden ziyade hikaye odaklı. eğer bu beklentiyle oynayacaksanız hiç oynamayın, oynarsanız da kıyaslama işlerine girerek saçmalamayın.

    ayrıca oyunda çok hoşuma giden bir şey var. ending e yi görebilmeniz için ending c veya d den sonra credits ekranında pod un sorduğu soruya olumlu yanıt vermeniz lazım. bir kaç diyaloğun ardından, hacking yapacağımız zaman oynadığımız mini game çıkıyor karşımıza, yalnız bu sefer credits e karşı (!) oynuyoruz. bu kısım inanılmaz zor, ölmeden bitirmeniz imkansız. her ölüşünüzde oyun size farklı sorularla tamam mı devam mı diye soruyor. bu soru ekranlarında daha önce oyunu bitirenlerin size gönderdikleri mesajlar çıkıyor karşınıza. eğer bir kaç kez ölürseniz oyun size "yardım ister misin?" diye soruyor - ki aşmış bir el-göz koordinasyonuna sahip değilseniz eninde sonunda bu cevaba evet diyeceksiniz- evet dedikten sonra ise daha önce oyunu bitiren kişilerden yardım almaya başlıyorsunuz. oyun bitip ending e yi izledikten sonra bizim sadık podumuz bize bir soru soruyor, "senin gibi bu oyunu oynayıp yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmek için bütün oyun datalarından vazgeçer misin?" eğer evet derseniz oyun dataları yani bütünm save dosyaları, sahip olduğunuz başarımlar, bulduğunuz silahlar, itemler kısacası oyundaki bütün ilerlemeniz siliniyor, oyun ilk yüklediğiniz hale geliyor. yani credits e karşı mini game i oynarken yardımınıza gelen oyuncular aslında bu soruya olumlu yanıt verip bütün oyun verilerinden vazgeçen insanlar. bu olay muhteşem bir şey işte, bu 4. duvarın yıkılmasıdır. bir oyun için bile olsa, dünyanın her hangi bir yerinde yardıma ihtiyacı olan biri için bir şeylerden -ki oyunu dünya farz edersek herşeyinizden- vazgeçer miydiniz?

    ileride üşenmezsem oyunun bütün endinglerini açılayabilirim. zira oyun kendinden önceki oyuna da* atıf yaptığı için olaylar biraz karmaşıklaşabiliyor, ben de bir iki yerde araştırarak tam kavrayabildim.

    son söz olarak elimizde hoş grafikli, gayet güzel konulu, 2 si şahane popoya sahip 3 oynanabilir karakter barındıran bir oyun var. entari başındaki uyarılarımı da dikkate alarak eğer ilginizi çektiyse mutlaka oynayın.

    önemli uyarı: eğer spoiler yememek istiyorsanız ilk oyun olan nier replicant ın konusuna dair hiç bir şey okumayın. ending b den sonra oyunun başlığı altındaki tek entry de yazan spoiler kısmını okuyarak hem konuya hem de her iki oyunda da var olan karakterlere vakıf olabilirsiniz ama ending b den önce sakın okumayın.
  • hakkında şahane oyun, muhteşem müzikler, bir başyapıt gibi yorumlar uçuşan bir video oyunu. 'bana hitap etmez' diye düşünmeme rağmen, indirime girmiş olmasının gazıyla satın alıp hafta sonu boyunca oynadım. yaklaşık 10 saatlik oyun deneyiminden sonra 'hakkında söylenenler az bile' diye düşündürdü beni.

    neredeyse kusursuz olacakmış ancak harita tasarımı ve yön, yol bulma işi sıkıntılı geldi bana.

    --- spoiler ---

    son iki üç gündür kaç kere dinlediğimi hatırlamıyorum; ilk duyduğumda oyuna ara verdim, uzandım uzun uzun dinledim; ne güzel bir müzik, ne cimcime bir vokaldir bu: pascal

    --- spoiler ---
  • oyunda toplamda 26 farklı son bulunmakta. oyunun ana hikayesini ilk bitirişte a sonuna ulaşılıyor. oyunun bittiği kayıt yüklenip, tekrar oyuna başlanırsa 9s veya a2 gibi başka karakterlerle oynamak mümkün. başka karakterlerle oyun bitirilince farklı sonlara ulaşılıyor. ayrıca 2b olarak oynarken, bazı verilen görevleri yapmadığınızda farklı sonlara ulaşabiliyorsunuz. bütün farklı sonlar ve nasıl ulaşılacağını şuradan öğrenmek mümkün.

    oyun ana görev ve yan görev olarak ikiye ayrılmış durumda. ana görevlere odaklı oynadığınızda 8 - 10 saatlik bir oynanış sunuyor. bütün yan görevleri yapmak isterseniz, bu süre rahatlıkla 20 saati geçebilir.

    oyunu güzel yapan etmenlerden birisi, kullanılan müzikler. bazı sahnelerde geçen sözlerin müziğe dönüşmesine tanık olabiliyorsunuz. bu müzikler* yakında spotify gibi yerlere düşebilir. sahne ve müzik arasında bu kadar güzel estetik yakalayan oynadığım diğer bir oyun rayman legends olmuştur.
  • bu oyuna hiç şans vermeyen insanlar olduğunu biliyorum. hack n slash ile özel olarak ilgilenen, platinum games'in önceki oyunlarını bilen ve seven küçük azınlık dışında çok az sayıda insan oynadı bu oyunu. ben de oynamadan önce ne yalan söyleyeyim 6,5/10'luk, 7/10'luk bir oyun bekliyordum. çıktıktan yaklaşık bir sene sonra indirimde görünce aldım ve belki bir o kadar süre de kütüphanemde boş boş yattı. sonra oynadım, oynanış fena değildi, hikaye de fena değildi. 2b'nin hikayesi bitti, "ohooo şimdi kim yeniden başlayacak aynı görevlere" dedim, birkaç hafta da öyle yattı. sonra 9s'in hikayesine başladım. başta hem kontrolü daha yetersiz olduğu hem de çok fazla çeşitlilik sunmadığı için oynanış daha da sıkıcı geldi. ancak sonradan sardı, 9s'in hikayesinin sonuna geldiğimde aslında oyunun henüz bitmediğini daha yeni başladığını gördüm. a2 ve 9s'in hikayesinin üç farklı sonunu gördüğümde ise, elimdeki oyunun 9,5/10'luk, hatta abartmıyorum 10/10'luk bir oyun olduğunu anladım.

    şimdi bu oyunu kimler oynasın? oyunun ana teması ne? philosophy of mind'a, cognitive science'a, machine learning'e, ai'a, existentialism'e ilgi duyan kim varsa oynasın arkadaş. hack n slash sarmıyosa zor geliyorsa easy bas geç, hikayesi için oyna. bu oyun temel olarak insan varoluşçuluğunu, derin felsefi temellendirmeler ve gerçek hayatta yaşamış filozofları da fikirleriyle oyun içerisine katarak, yapay bilince sahip androidler ve yapay bilince bile sahip olup olmadığı muallakta olan, "programlanmış" şekilde hareket eden makineler aracılığıyla ele alıyor. final fantasy 9 oynayanlar varsa vivi'nin yaşamı ve ölümü sorgulamasını hatırlarsınız. işte bu oyun o konuyu çok daha detaylı bir şekilde masaya yatırıyor. vivi'yi ve hikayesini sevenler bu oyunu kaçırmamalı.

    oyun aslında 17 chapter'dan oluşuyor. route a'da ilk 10 chapter'ı 2b olarak oynuyorsunuz. route b'de bitirdiğiniz ilk 10 chapter'ı yeniden 9s olarak oynuyorsunuz. ilk başta da dediğim gibi gerçek anlamda bir oynanış çeşitliliği yok bu noktada bence. çünkü heavy attack'ınız gidiyor yerine o tuşa hacking özelliği atanıyor. hacking ilginç bir strateji katıyor evet ama oyunun aksiyonundan uzaklaştırıyor, 9s'in oynanışı kesinlikle 2b ve a2 gibi zevkli değil. ancak route b'de, 2b'nin algılayamadığı bazı şeyler 9s tarafından algılanabildiği için bazı noktalarda bazı ufak detayları yakalamaya başlıyorsunuz. en basitinden 2b boss isimlerini göremiyor, yerine rün benzeri işaretler görüyor, 9s ise bossların isimlerini latin alfabesi ile algılayabiliyor. yine bazı noktalardan önce 9s vision'lar görüyor, ve bu vision'lar aracılığıyla yan plotlar ve ana plot hakkında normalde bilmediğimiz şeyler öğreniyoruz. bir de yeni route'a geçtiğinizde tamamladığınız side questler resetlenmiyor. sadece main queste odaklanırsanız 9s'in bölümünü 1-2 saat içinde tamamlamanız mümkün. daha sonra üçüncü route ve aslına bakarsanız gerçek oyun başlıyor (zira yeniden jenerik giriyor, bu zamana kadar yaptığınız her şey bir introdan ibaret). burada son 7 chapter'ı bir a2'yi, bir 9s'i kontrol ederek tamamlıyorsunuz. bu noktada kesinlikle tekrar yok ilk iki route'taki gibi bir durum düşünmeyin. a2 ve 9s'in hikayeleri birbirinden farklı, yalnız başlarına takılıyorlar ve farklı mekanlarda farklı şeyler yapıyolar. son 7 chapterın bir kısmı a2'nun, bir kısmı 9s'in chapter'ı. üçüncü route sonunda yaptığınız seçime göre c veya d sonunu görüyorsunuz (bu sebeple route c veya d demedim üçüncü route dedim). burada önemli bir noktaya değinmek istiyorum. oyunun en sonunda seçim yaptınız, c veya d sonunu gördünüz, öbür iki sonu görmek için chapter 1'den ya da chapter 11'den başlamanız gerekmiyor. c veya d sonunu aldığınızda chapter select açılıyor ve doğrudan chapter 17'den başlayabiliyorsunuz ki chapter 17 sadece oyunun son savaşından oluşuyor. c ve d sonunu gördüğünüzde e sonunu da görebiliyorsunuz. yani anlayacağınız üçüncü route'u bitirdikten sonra dakikalar içerisinde oyunun diğer iki sonunu da görebiliyorsunuz. o sebeple ortada erinecek hiçbir şey yok. lütfen e sonunu görmeden oynamayı bırakmayın. ayrıca maksimum etki için, oyunu bitirdikten sonra 2b'nin ilk route'unu da bir kez daha, her şeyi öğrendikten sonra oynayın.

    oyunun yan plotları ve felsefi çözümlemeleri ayrı bir güzellik. bazı filozoflar npc, bazı filozoflar boss olarak karşınıza çıkıyor (9s ile oynarken 2b ile göremediğiniz boss isimlerine iyi dikkat edin yani). bazı filozofların ise yalnızca bahsi geçiyor. oyun kimi filozofları sadece mekanikleri aracılığıyla çözümlüyor ve yerine göre felsefelerini eleştiriyor da. işte oyunda yer verilen filozofların listesi hatırlayabildiğim kadarıyla:

    jean paul sartre
    simone de beauvoir
    blaise pascal
    friedrich nietzsche
    karl marx
    friedrich engels
    søren kierkegaard
    karl grün
    georg wilhelm friedrich hegel
    immanuel kant
    so-shi (chuang tzu)
    ro-shi (lao tzu)
    ko-shi (konfüçyüs)

    son olarak oyunla ilgili yapılan birkaç analizi paylaşmak istiyorum. sağolsun bir youtuber youtube'daki bütün önemli felsefi çözümlemeleri tek playlist altında toplamış. bu videoları oyunu bitirdikten sonra izlemenizi tavsiye ederim:

    https://www.youtube.com/…uaj0tf6faye3ykypatvzvcsjzq

    (özellikle michael saba'nın 45 dakikalık video essayi benim şu ana kadar oyun hakkında izlediğim en doyurucu ve zengin analizi içeriyor kanaatimce)
  • playstation exclusive olarak doğup bir süre sonra pc'ye de release olan ve aynı zamanda güzel diyebileceğimiz ender oyunlardan birisi. darısı diğer exclusive'lere. indirim zamanlarında düşünmeden yapıştırıp geçmek gerek, şimdi olduğu gibi.
  • gamepass sayesinde keşfettiğim ve an itibariyle aşık olduğum oyun.

    hikayesi çok güzel işlenmiş bir defa, sizi resmen içine çekiyor hem anlatılışıyla hem de oyundaki ortamların çok güzel dizayn edilmesiyle.

    oynanışı alışılageldiğin dışında, kah 2d oluyor, kah 3d oluyor, bir ara 8 bit bile oluyor ya :) ve bunlar arasındaki geçişler sizi sürekli şaşırtıyor.

    son olarak -ve bence en muhteşemi- oyunun müzikleri. tek kelimeyle inanılmaz. keiichi okabe ve keigo hoashi'nin elinden çıkma bir sanat eseri. özellikle kulaklıkla oynadığınızda resmen bazen oyunda durup muhteşem müzikleri dinleyesiniz geliyor, her bölgeye / bölüme ayrıca itinayla düzenlenmiş şaheser parçalar resmen. merak eden buradan oyunun full ost'sine ulaşabilir.

    xbox gamepass'i olan arkadaşlar kesinlikle kaçırmasın, gamepass'in bence en değerli parçalarından biri.
  • uzun süredir kütüphanemde olmasına rağmen yeni oyunları denemekten kendisine fırsat gelmemişti. taa ki far cry 5'de lootlardan outpostlardan sıkılıp da kendisini açana kadar.

    başlar başlamaz kendinizi oyunun içinde buluyorsunuz. gerek soundtracklar gerek gameplay sizi içine çekiyor. oynadıkça daha da kendinizi kaptırıyorsunuz. dövüş sahneleri ve hareketler gerçekten güzel. bu konuda kendisi ile yarışacak tek oyun nioh ki o da ebesinin nikahı kadar zor bir oyun.

    ne var ki save olayı çok ama çok kötü. autosave yok hadi onu anladık da ilk save noktasına gelene kadar akla karayı seçtirtiyor. üstelik ölünce de taa en başa dönüyorsunuz. en baş dediğim de oyunun başı. baya bildiğiniz sinema kısmını falan izletiyor ki bu da gerçekten can sıkıyor. neden böyle bir şey yapmışlar aklım almıyor.
hesabın var mı? giriş yap