• psikolojide nativism bir takim yetenek ve yetilerin dogustan geldigini savunan görüstür. bu bakimdan tabula rasa görüsüyle ters düser. nativism denince akla gelen ilk isimler bu görüsü dil ediniminde inceleyen noam chomsky ve steven pinker'dir. chomsky'nin innateness theory ve evrensel dilbilgisi * adli kuramlari nativismi anlamak açisindan önemlidir. bu kuramlarin ana fikri dilin dogustan gelen bilissel bir özellik oldugudur. dilbilimde nativism de dilin ezberlenen ya da ögrenilen bir davranis oldugunu iddia eden davranisçi * yaklasima ters düser.
  • siyasette nativism; yerlilerin destekledigi politikalari uygulamaya denir. ozellikle kureselle$en dunyada, huntington gibi siyasi bilimciler bu akimin artacagini savunuyor. ornegin medeniyetler cati$masindan hatirlanacagi uzere samuel huntington; kureselle$me yuzunden milletler iceriye, daha dogrusu koke dogru bir siyaset benimsemeye ba$layacaklar. bunun icin de kulturun benimsedigi, destekledigi akimlarin modasi her gecen gun artacaktir diyor. son yillara baktigimizda da, ozellikle avrupada goc kar$iti hareketlenmelerin arttigini goruyoruz.
  • 2. dünya savaşından sonraki dönemde iki bloklu olan dünya günümüzde küreselleşme ile birlikte tek kutuplu ve kaosun arttığı bir döneme girdi diyebiliriz. en kısa özeti geçmişin böyle yapılabilir diye düşünüyorum. bununla birlikte, tarihte ve doğanın her yerinde görüldüğü gibi her zaman bir terazi gibi bir düzen, iki kutup şeklinde ayrılan devletler ve milletler olmuştur. sonucunda biri diğerini yenmiş ve bugünlere kadar değişik bir evrimsel süreç geçirmiştir insanoğlu. navitizm başlığına böyle bir girişi şu nedenle yaptım, tarihe not düşülsün diye yazıyorum.

    gelecekteki iki kutuplu olacak dünyanın kutuplarından biri kapitalizmle harmanlanmış navitizm olacak. diğer kutup için şu an için net bir şey söylemek benim için pek mümkün değil. ama yeni akıma karşı çıkmasını beklediğim karşıt ideolojinin gelişimi daha uzun ve sancılı olacak. muhtemelen 10-30 yıl arasında tam şekle bürünüp adının koyulmasını bekliyorum. ancak o zaman hangi kutuptaki ideolojinin daha üstün geleceğini konuşabilirim.

    ayrıca bildiğimiz ve çok sık günümüzde iki kutup olarak ifade etmek için başvurduğumuz küreselcilik, ulus devletler çatışması bu tahminim için ortaya attığım yeni yaklaşımların kendileri olmayacaktır. aynı kapitalizmin, demokrasinin hatta belki tartışılabilir varlığı yokluğu sosyalizmin evrimi gibi küreselleşme ve milliyetçilik/ulusalcılık da bu yeni yaklaşımları zenginleştireceklerdir. bana göre tartışmalarda herkesin yanıldığı bir nokta var. herkesin vatandaşların nitelikleri boyutuyla ırklar, uluslar veya yönetsel boyutuyla demokrasi, otokrasi v.b. kavramlara odaklı ürünlere dikkat kesildiğini gözlemliyorum. ürün diyorum, çünkü bunlar belli bir takım teorilerin uygulamadaki çıktılarıdır. bana göre çözüm üretmede ve geliştirmede odaklanması gerekilen nokta devletçilik üzerine yaklaşımlar olmalıdır. burada devletçilik derken, herhangi bir ideolojinin kavramı olarak ifade edilen devletçilik değil tamamen kelime manasıyla devletlerin benimsediği yaklaşım biçimini izah ediyorum. bu yönüyle yapılacak beyin fırtınaları, navitizm akımından etkilenen günümüzdeki yeni nesil kapitalist devletçiliği daha iyi anlayacaktır. aksi takdirde, devletçiliği kemalizm tekelindeki bir alt ideoloji gibi görürseniz, geleceği göremezsiniz. nihayetinde kemalizmin devletçiliğinde atatürk'ün yaşadığı zamanlarda bile, dönemsel olarak bazı kararlarda değişiklik gösterdiği çıktıları olsa bile benimsediği genel ideoloji devlet sosyalizmiydi. bu sosyalist akımla harmanlanmış devletçiliğin günümüzde yaşatılabilirliği ayrı bir fikirsel tartışmadır. burada benim gelmek istediğim nokta, akımlar sonraki akımlara esin kaynağı olurlar ve gelecekte daha somut bir şekilde navitizm kökenli bir ideoloji önümüze çıktığında, karşısında duracak olan ideoloji ne olacaktır?
  • bildiğin "yerli ve milli"nin ta kendisi aslında
hesabın var mı? giriş yap