• ulkemizin uzayda gururla(!) temsil edilmesine sebebiyet vermis kurulus.

    hindinin ingilizcesi "turkey" olmasa memleketin adi hicbir teknolojik gelismede gecmeyecek amq.
  • uzaya gönderdiği araçlara reklam almayan kurumdur.

    bunun en temel nedeni aslında uzay ortamıdır. atmosferin tamamen dışında en temel haliyle radiation ve conduction arasında bir ısı dengesi kurulur. direkt güneş'e maruz kalınmadığı zamanda, gövde dışarıya ışıma yaparken; güneş ışığına maruz kalındığındaysa güneş'ten gelen radyasyon bir ısı dengesi yaratır. bu yüzden uzay araçlarının dış yüzeyi oldukça önemlidir. yüzey kara cisim ışımasından ne kadar uzaklaşırsa, kullanılması gerekecek termal insulation malzemesi de o kadar az kullanılır. bu da daha çok serbest hacim ve daha az ağırlık anlamına gelir.

    reklam almak için kafanıza göre renklerle araç yüzeyini boyarsanız, optimize edilmiş ve kara cisim ışımasından maksimum seviyede uzak olması beklenen tasarımı bozmuş olursunuz. bu durum da bütün termal tasarımı baştan aşağıya değiştirir.

    bu durum sadece, uzaya tek yön giden araçlar için geçerlidir. atmosfere tekrar girmesi beklenen araçlarda durum daha da anlamsızlaşır. ilkokuldan beri gayet bilinen bir kavram vardır. atmosfere giren nesneler havanın sürtünmesi nedeniyle ısınarak yanarlar ve bu dünya'ya çarpan meteorların kahir ekseriyetinden bizi korur. bu bilgi biraz eksiktir. dünya'ya giren nesneler aşırı yüksek hızlara sahip olduklarından dolayı, hipersonik şoklara maruz kalırlar ve bu yüzden yanarlar. detaylı bilgi için (bkz: #71955901).

    dünya'ya astronotları geri taşıyacak olan kapsülün yanarak parçalanmasını ise elbette istemeyiz, ki astronotlar ölmesin. fakat bir sorun var ki dünya'ya girişte maruz kalınacak hipersonik şoklardan dolayı yanmayacak olan bir malzeme yok. dayanacak malzeme olsa içeri aktaracağı ısı akısına dayanarak kapsülün içini cehenneme çevirme riski olacak çünkü dar dikey mesafede gereken termal rezistansa çıkmak mümkün değil.

    bu durumda yapılacak olan, aracın dış katmanını hafif hafif yanarak ve araçtan koparak maruz kalınan ısıyı kendisiyle birlikte sistemden atarak kapsülün içini giriş sırasında güvenli tutacak malzemelerle kaplamaktır. takdir edersiniz ki bu kadar hassas malzemelerin geliştirilmesi için de milyonlarca dolar harcanması şarttır. şimdilik bunların en meşhuru olarak bilinen nasa'ya ait olan pica* adlı malzeme.

    şimdi hiçbir deli çıkıp da bunun üzerine nasıl bir etki yaratacağı bilinmeyen bir boya sürerek reklam almayı proje yönetimine kabul ettiremez. ayrıca uzay aracına reklam almanın pr çalışması haricinde, herhangi bir fayda sağlaması pek mümkün değil. zira o reklam 3-5 astronot dışında hiç kimseye ulaşamaz.

    bir parantez de, ağırlık konusu için açayım. yörüngeye oturması beklenen araçlarda ağırlık son derece önemlidir. aracın toplam ağırlığı içinde milyonda birlik bir ağırlık başta önemsiz gelebilir fakat o ağırlık eğer faydalı yükün içindeyse kullanılması gereken yakıt miktarını oldukça etkiler. araç dünya yüzeyindeyken sürekli yakıt yakarak yükselir. dolayısıyla, üzerindeki yakıtı attıkça kütlesi azalacaktır. kütlesi azaldıkça ise newton kanunu gereği daha çok ivmelenecektir. şuradaki linkte, kalkışta 110 ton olan aracın yörüngede 24 tona düştüğünü görürsünüz. tamamı olmamakla birlikte bunun ciddi bir kısmı yakıttır. dünya'nın yerçekiminden kurtulmaya çalışırken yakmadığınız yakıtı beraberinizde mal gibi taşırsınız bu da exponential olarak azalan bir değer üzerinden taşımak zorunda olduğunuz yakıtın da kütlesini değiştirir.

    kısacası ağırlık önemlidir, araca yükleyeceğiniz fazladan 2 kilo için 6 kilo yakıt artırımı yapmak zorunda kalırsınız. bu araçların birçoğunda katı yakıt kullanılır ki daha az hacim kaplayarak uçuşa imkan versin, malum katılar genelde sıvılardan çok daha yoğun olurlar. katı yakıtları yakmak ise biraz hassas bir kontrol sistemi gerektirir. çok fazla oxidizer kullanırsanız, roket havaya uçar, az kullanırsanız da sönerek yanmayabilir. bunun anlık olarak etkisini kontrol etmek için faydalı yükün net olarak bilinmesi şarttır. yakıtın yanma hızı vs. her şey bunlara göre belirlenir. fazladan 2-3 kilo bile eklemek bütün bu kontrol algoritmasını sil baştan hesaplamak demektir.

    neden daha zayıf astronot kullanılmadığı sorusuna gelecek olursak, bunun nedeni tek sorununuzun bu olmamasıdır. astronotların vücut ağırlıkları da tabii ki bu faydalı yüke dahil edilir ama tek mesele burada yakıt verimlilik vs. değildir. uzay ortamına biyolojik olarak adapte olabilecek yeterlilikte insanlar seçilir ki geçmiştekilerin birçoğu zaten askerdi bu insanların. söz konusu insan olunca görevin sağlıklı yapılabilmesinin önünde başka başka sebepler de oluyor. yani ne kadar zayıf o kadar iyi gibi bir anlayış söz konusu falan olamıyor maalesef. zaten o astronotlar da uçuştan çok önce başlayan bir süreç içinde özel diyetlere falan sokuyorlardır muhtemelen ama tek kaygı kilo vermeleri değil sağlıklı olmalarıdır.

    edit: açıkçası bu edit'i yazma konusunda kararsızım hala da emin değilim. uzay mekiğinin üzerinde amerikan bayrağı ya da nasa amblemi olması örnek gösterilerek, yaptığım açıklamanın tam bir cevap vermediğini savunan ahlaklı yazarlar var. reentry sırasındaki şoka karşı mekiğin alt yüzeyi tamamen ablatif malzemeyle kaplanır ki bu bölgede herhangi bir reklam kullanmak zaten imkansızdır zira efektif bir ablasyon sistemi için hala milyonlarca dolar harcanmaktadır. doktora tez konum olduğu için bu konudan eminim.

    resimde de görüldüğü gibi bütün hipersonik şoku reentry sırasında yiyen kısım burasıdır. dolayısıyla buraya reklam falan alınamaz. gelelim aracın bayrağın da bulunduğu üst yüzeyine, dikkat ettiyseniz aracın bazı bölgeleri yine arkası gibi siyah renkle kaplanmıştır. bu bölgeler kanat ve empenage sisteminde bulunan stagnation point bölgeleridir. bu nedenle başka bir termal malzeme olan c/c kompozitle kaplanmıştır, malzeme türünden tam emin değilim ama renginin siyah olması bu fikri uyandırdı.

    dolayısıyla geriye reklam alınabilecek, uzay mekiğine ait üzerinde amerikan bayrağının da bulunduğu beyaz yüzeyler ve yakıt tankı kalmaktadır. nasa'nın bütçesinin kısılması birçok siyasetçi tarafından propagandası yapılan bir konudur ne yazık ki çünkü nasa nihayetinde bir devlet kurumudur ve bütçesinin büyük kısmını federal hükümet belirler. karşı propaganda yapabilmek adına uzay mekiğinin üzerine kendi bayrağını koymak istemesi anlayışla karşılanır, zira savunma sanayindeki projeleri de bizim şirketler gibi böbürlenerek anlatırlar, bu da propaganda için kontra argüman geliştirilmesini sağlar. yani nasa bu bağlamda amerikan bayrağını aracın üzerine koymanın bedelini tasarım olarak ödemiş olabilir.

    yakıt tankını geçmişteki uygulamalarda uv radyasyona karşı korumak amacıyla beyaz renkle boyayan nasa, daha sonra bunun yakıtın soğuk kalmasına ciddi bir faydasının olmadığını gördükten sonra tankı boyamaktan vazgeçmiştir. bunu sağlayarak gerçekleştirdiği 270 kg'lık hafifletmeyi, faydalı yük* artışı olarak kazanmıştır. yani yakıt tankına reklam almak için baştan aşağı boyayınca sisteme 270 kg'lık ağırlık artışı olarak geri dönüyor denilebilir. bu rakamdan daha düşük olmakla birlikte uzay mekiğinin kendi yüzeyi için de bu seviyede rakamlarla karşılaşılacaktır.

    ama bütün sistem atıyorum 150 ton 250 kg da reklam için alsalar bunun masrafı ne olur ki demek burada çok mantıklı değil. çünkü reklamı verecek olan şirket sonuçta bir kar etme amacı güdecektir. hiçbir şirket zarar edeyim diye reklam vermez en nihayetinde ve teknolojisi çok pahalı olduğundan dolayı reklamı verecek şirket için bu çok ciddi bir maliyet yaratır. linke göre, uzaya 1 kg yük taşımanın operasyonel maliyeti yaklaşık 22000 dolar ediyor. boydan boya 270 kg'lık yükün maliyeti bu durumda 6 milyon dolar eder. ayrıca yakıt tankı araçla birlikte yörüngeye oturmuyor bir noktada ayrılıyor. dolayısıyla kısa bir süre için görülecek bir reklam için sadece maliyet kaleminde bu parayı ödemeniz gerekecek. nasa da salak değil kendi de bu işten kazanç sağlayacak, o reklam dolayı değişecek sistem için iş gücü harcayacak vs. belki de reklamı verecek şirkete olan maliyeti sadece kalkış sırasında oluşan 1-2 dakikalık şov için belki de reklam harcaması 10 milyon doları geçecektir. bu arada hatırlatayım, 2015 superbowl finali için amerika'da 30 saniyelik bir reklama 4.5 milyon dolar ödenmiş.

    reklamı verecek yani parayı harcayacak şirket kendisine haklı olarak şu soruyu soracaktır, neden superbowl yerine nasa'nın uzay mekiğine 3-4 katı paraya reklam vereyim? tabii bir de şu var, nasa'nın internet'ten canlı yayınladığı uzay mekiği kalkışını kaç kişi izliyor? superbowl'u 115 milyon kişi izlemiş, wikipedia'ya göre. nasa'nın videosu sonuçta akademisyen olmasa dahi bilime meraklı kişiler tarafından izlenir, sayı olarak superbowl'u yakalasa bile bu reklamın şirkete geri dönüşü olacak mıdır? bu benim ortaya attığım bir soru değil, reklamı verecek şirketin bu reklamın parasını ödemek için kendisine evet cevabını vermesi gereken bir sorudur.

    bunların hiçbiri demek değildir ki uzay mekiğine reklam almak imkansızdır. mühendislik açısından ortada imkansız bir durum söz konusu değildir. ama reklam için harcanacak olan paranın finansmanı ve bu paranın karşılığının alınıp alınmayacağı soru işaretidir. zaten entry'min ilk aşamasında da bunun imkansız olduğu belirtilmemiştir, imkansız olan sadece ablatif yüzey için geçerlidir. diğer yüzeye reklam almak gerekli para harcanırsa mümkündür. benim yorumumu kattığım kısım ise, bu kadar parayı harcayarak reklam verecek şirket bulunamamasıdır. zaten bir şeyin imkansız olması ile, ekonomik açıdan feasible olmaması tamamen ayrı konulardır.

    uzay sanayi dünya'da tam olarak ticarileşebilmiş bir alan değildir. yani yolcu uçakları gibi herkesin ulaşabildiği, canı isteyenin mars'a gidebildiği bir teknoloji ortada yoktur. çünkü maliyetler inanılmaz yüksektir ve elon musk, franklin chang diaz gibi girişimcileri saymazsak çoğunlukla devletler ya da uluslararası kurumlar tarafından geliştirilir. bu da teknolojisini inanılmaz pahalı bir hale getirir. eğer bugün orta sınıfın bile ulaşabildiği yolcu uçakları gibi, uzay taşımacılığı da standartlaşarak ticarileşebilirse belki reklam alınması gelecekte gündeme gelebilir.
  • (ks. national aeronautics space administration) amerika'nin uzaydan ve bilimsel i$lerinin bir bolumunden sorumlu yetkili mudurlugu.
  • bir sabancı holding kuruluşu.*
  • uzay konusunda yillardir gece gunduz demeden cefakarca calisan bu cilekes kurum uzay kolonisi ve derin uzay yolculugu konularinin onundeki en buyuk engellerden olan yenilenebilir taze gida sistemleri uzerine de kafa yoruyor malum.

    hani herkes bir anda uzay uzmani kesilip "tabi abi yaa, uc bes seneye koloni kurariz mars'a venus'e" demeye basladi ya, o is o kadar kolay degil. en yakin gezegene gidisin bile yila yakin surdugu, tasima kapasitesinin kisitli oldugu bir alanda uzay/diger gezegenler sartlarinda yenilenebilir gida yetistirilemezse uzay kolonisi diye film cekmekten oteye gidilemez. en basit domates/salatalik gibi gidalarda bile 1 kilo sebze yetistirmek icin 350-400 litre su kullanilmakla kalmayip cok verimli mineral/besin iceren toprak da gerekiyor. baska gezegenlerin topragini tarim icin kullanmak mumkun degil zaten (bakmayin siz koli bandiyla basinc dengeleyen kolpa hollywood filmlerine) diger gezegenlerin topraklarinda tarim yapmaya calismak yaninda cernobil'in merkezinde patlamanin ertesi gun sebze yetistirmek bile saglikli yasam gibi kaliyor.

    haliyle topraksiz tarim ve susuz tarim gibi yeni teknikler uzerinde basta nasa olmak uzere dunya genelinde yuzlerce sirket ve universite laboratuari cok yogun arastirma gelistirme calismalari yapiyor yillardir. su ana kadar gelistirilen teknikler arasinda en bilinen iki teknik ise hidroponik ve aeroponik sistemler.

    nasa 2000'lerin basindan beri tepemizde dolasan uluslararasi uzay istasyonununda topraksiz tarim uzerine deneyler yapiyor, ve su ana kadar led isiklarla aydinlatilan, toprak gereksinimi duymayan, cok az suya ihtiyac duyan sistemler konusunda ciddi basari sagladi. ayni zamanda, estonya'li, israil'li, amerika'li firmalar da cok ciddi yatirimlarla her gun yeni teknolojiler gelistiriyorlar bu sistemleri iyice uygulanabilir hale getirmek icin.

    yani sadece roket'e kafayi takip "ne kadar da guzel firlatiyorlar o ihtisamli uzun seyi" bozuk plak gibi tekrarlamayin, uzayin anahtari insanin uzayda yasayip yasayamamasinda dugumleniyor. bu dugumu acacak temel konulardan biri de hidroponik/aeroponik sistemler. kisacasi uzay konusunda calismanin tek yontemi roket yapmaya calismak, matematik profesoru olmak degil, derdiniz uzaysa uzay tarimi uzerine de kisisel olarak kendinizi gelistirebilir, bu tarz konular uzerine uzmanlasabilirsiniz. ki bunun disinda uzay'in psikoloji uzerine etkisi vesaire onbinlerce ayri konu uzerine calisiliyor.

    bunu ozellikle anlatiyorum cunku uzaya roket firlatilinca, ya da uydu yorungeye oturtulunca is bitmis olmuyor, onu hali hazirda yapabilen cok. asil konu uzaya cikabildikten sonraki konularda simdiden en yetkin sirkeleri kurmak, en iyi uzmanlari yetistirmek, en cok alanda bilgiye hakim olabilmek. oyle papagan gibi surekli roket/uydu diye tekrarlamanin alemi yok.

    (bkz: hidroponik)

    (bkz: aeroponik)

    https://www.nasa.gov/…sions/science/biofarming.html

    https://www.nasa.gov/…/tech_life_asa_analytics.html

    https://www.nasa.gov/…ion-of-deep-space-food-crops/

    https://settlement.arc.nasa.gov/…s/hydroponics.html
  • annelerinin "hep bu dunyaya calisma oglum" nasihatlerini gotunden anlayan insanlardan mutesekkil uzay arastirma ussu..
  • linux'un geliştirilmesinde çok büyük katkıları olan coder'ları barındıran kurum..
  • - nasa, uzay mekiklerinin dışını kaplamak üzere, olağanüstü özellikleri olan yeni bir çeşit seramik tuğla geliştirdi.

    - dünyaya geri dönen bir uzay mekiğinin dış yüzeyinin sıcaklığı mekik atmosfere girdiğinde oluşan sürtünmeden dolayı çok yükselir.

    - mekiğin zırhı ısıyı geçiriyor olsaydı, içerisi astronotların dayanamayacağı kadar sıcak olurdu.

    - nasanın özel tuğlaları priografit adlı seramikten yapılıyor.

    - priografit ısıyı içeri geçirmek yerine yanlara doğru iletiyor. yani ısı uzay aracının içine geçmek yerine tuğladan tuğlaya geçiyor ve dağıtılmış oluyor.
  • sarkastik olarak "need another seven astronauts"un kısaltması da diyebiliriz.
  • ödenek konusunda sıkıntı yaşayan kurummuş kendileri. her seferinde istediklerinin çok altında bir ödenek çıktığından, geliştirdikleri cihazlar üzerinde yaratıcı çözümlerle maliyet düşürme telaşına giriyorlarmış. bizdeki cübbeli ahmet hoca gibi bazı aklıevvellerin "aman ne gereksiz para harcıyorlar" muhabbetlerine maruz kaldıklarını da düşünürsek gerçekten işleri zor. bu arada bilin bakalım, abd'de en fazla ödenek nereye gidiyor? tabi ki silah endüstrisine. birilerini katletmenin kar marjı yüksek iken niye ölü yatırım yapılsın ki? (bkz: ironi)
hesabın var mı? giriş yap