• çağımızda kimileri evrimle ilgili yok öyle bir şey, hepimiz çamurdan yaratıldık, ademin sağ kaburga kemiğinden çıktık gibi yaratıcı teoriler öne sürse de evrim en azından doğal seleksiyon kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. üçüncü bir kolun çıkması ciddi bir anlamda uzun süreli değişim ve evrimi gerektirse bile insanların davranışlarının ve yeteneklerinin zaman içinde değişimesi kaçınılmaz bir gerçekliktir. örnek vermek gerekirse neredeyse cep telefonlarıyla doğmuş olan şimdiki nesillerin bir jet hızıyla ve yüksek parmak kullanma kabiliyetleriyle mesaj yazmalarına telefon kullanmalarına karşın daha yaşlı neslin tüm gayretlerine rağmen bu konuda fazla ilerleme kaydedememeleri, teknolojik aletleri ısrarla kullanamamaları gösterilebilir. belki de zaman içinde ince uzun parmaklı bir nesil yetişecek ve 6. bir parmak çıkaracaktır kim bilebilir.

    bunun daha basit ve kısa süren bir versiyonu olan sosyal açıdan evrimleşme ise daha kısa sürede gerçekleşen ve kişilerin fiziksel özellikleri ile olmasa bile davranış ve yaşama tarzlarını geri dönülemez şekilde değiştirmektedir.

    bu olaya güzel bir örnek sanayi devrimi sonrası toplumlarda yaşanan değişimdir. sanayi devrimi öncesinde köylerinde, kasabalarında huzurlu, sakin bir hayat süren; kısa süreli hasat mevsimleri dışında çok yoğun çalışmayan insanlar sanayi devrimi ve onun oluşturduğu işgücü talebi yüzünden büyük şehirlere taşınmak ve eskiye oranla çok uzun süreler boyunca oldukça zor şartlar altında çalışmaya zorlanmış ve buna bir şekilde uyum sağlamışlardır. sanayi devrimini gerçekleştirmiş olan toplumlarsa zaman içinde refah ve gelişmişliklerinin artmasıyla birlikte çok ağır olan çalışma koşullarını hafifletme ve insanları rahatlatma, çalışma sürelerini mantıklı rakamlara indirme yoluna gitmişlerdir. bunu yapmalarının sebebi insanları düşünmekten çok insanların kazandıklarını harcayabilmelerine fırsat yaratacak boş zaman kazandırabilmektir. fakat bu yaratılan bu boş zaman öyle bir şekilde ayarlanmalıdır ki insanlar kazandıkları her kuruşu harcayabilsinler ama durumları üzerine fazla kafa yoracak kadar da zamanları kalmasın ki sistemi sorgulayıp onu değiştirmek gibi saçma fikirlere kapılmasınlar. sadece üretip, bir yandan da diğer insanların ürettiklerini tüketerek sistemin sorunsuz bir şekilde akıp gitmesini sağlasınlar. zaten çağımızda sıklıkla adı geçen tüketim toplumu kavramının özüde budur sanırım. üretim tekniklerinin gelişmesi ve üretimin sürekli olarak artması sonucu insanlar sürekli olarak daha fazla tüketmeye zorlanmaktadır. alınan malzemeler faydalı ömürlerini henüz doldurmadan oluşturulan toplum baskısı veya yaratılan zorunlu estetik kaygılarla (bkz: moda) henüz kullanılabilir durumda olan bu ürünleri değiştirmeye, yenilerini, daha pahalılarını almaya zorlanmaktadır. bunu yapabilmek içinse sürekli olarak daha fazla çalışmaya zorlanmakta ve bu sayede gönüllü bir kölelik düzeni toplumda hükmünü sürmektedir. buna kendi çapında karşı çıkmaya çalışanlar ise genellikle demode, tutunamayan, geri kafalı gibi sıfatlarla damgalanmakta ve toplumun veya insanların farklı olanları sevmemesi, onlardan korkması ve kendine benzetmeye çalışması sebepleriyle bu insanlara karşı bir adam edilme süreci başlatılır ki bu süreç sonunda başarısız olan bireylere karşı toplumdan “dışlanma” veya “yok sayılma” cezaları verilerek süreç tamamlanır. zaten sistem ortalama olana göre kurulmuş olduğundan bu tür sivri tipler güvenilmez, başarısız, garip, tehlikeli hatta deli olarak damgalanıp toplum düzeni dışına itilir. zaman zaman insanların egolarını tatmin edebilmek amacıyla şunu yapın farklı olun, bunu yapın dünyada tek olun tadında rüzgarlar estirilse de seri üretimi yapılan bir mal kullanılarak nasıl farklı olunabileceği isviçreli bilim adamları tarafından araştırılmaktadır ve "şüphesiz ki onlar her şeyi bulmaya kadirdir"

    fight club gibi sistem eleştirisi yaptığı iddiasında bulunan bir film bile farklı olma iddiasında bulunan bireylerin akıl hastası olduğunu, buna kalkışanların başlarına tatsız olayların "polis tarafından beynin dağıtılması" "sağa sola diş tükürmek" "kendi kendini vurmak gibi" geleceğini satır aralarında söyleyerek olaydan caydırıcılık görevini layığıyla yerine getirmektedir.

    ayrıca farklı olmak kaygısıyla değişik şekillere giren tiplerde bu tepkileri körüklemekte farklı olmak buysa ben farklı olmak istemiyorum dedirtmektedir. sırf marjinal olmak adına ben sadece finlandiya atmosferik yarrak metali dinlerim diyen tipler, ay bu türkler, ingilizler, laponlar... çok banal, çok sıradan diyerek, veya ben norveç fiyordlarında balıkçılık, finlandiya ormanlarında odunculuk yapmak istiyorum diyerek çok farklı olduğunu, asilik yapıp sistemi yerle bir ettiğini sanan arkadaşlarımızda** sistemin ilginç yan ürünleri oalrak genellikle sistemi ayakta tutan ve ondan en çok faydalanan reklam, finans, basın türevi meslek gruplarında karşımıza çıkmakta ve hayatımıza apayrı bir ironi katmaktadırlar. örneği bir atasözüyle de renklendirirsek "en iyi kapitalist sosyalistlerden, en iyi götler reklamcılardan çıkar"...*

    sistemi devirme hayallerini geride bırakmış fakat tam olarak sistemin kölesi olmayı da istemeyen, bu tür bir hayat tarzından kaçınan, kendince ufak tefek karşı çıkışlarla (fakat ben marjinalim, ben harikayım, farklıyım sizden, ben finlandiya ruhluyum gibi absürd iddialarda bulunmadan) hayatını sürdürmeye çalışan kişilerde bir süre sonra ilerleyen zamanla birlikte zorla sisteme uymaya zorlanmaktadır. yaptığı ufak tefek absürdlüklere bile çok ters tepkiler alan birey bir süre sonra ister istemez bunları yapamaz hale gelmekte, yaparken kendisini baskı altında hissetmektedir. örneğin gecenin bir yarısı canı tantuni çekince yarın ki işi boşverip uykusundan fedakarlık etmesi ve saatlerce açık tantunici araması diğer insanların acıyan bakışları ve deli misin sen tepkileriyle karşılanmakta, kahvaltı etmeye trenle vana gitmesi, okul çıkışı sırtında ders notlarıyla mersine giden bir arkadaşa takılıp mersine tantuni yemeye gitmesi(obez bir arkadaş kendisi) insanlara batmaya başlamaktadır. hele de şartların ve bazı kişilerin zorlaması sonucu bu kişi bir şekilde yeniden ailesiyle birlikte yaşamak zorunda kalmışsa üzerindeki baskı 1000 ile çarpılmakta ve kişi tamamen iptal olmakta; adım adım sistemin, ailenin, çevrenin istediği bir kıvama (bkz: kulak memesi kıvamı) gelmektedir. artık hayatı "aman erken yatayım yarın iş iş var, haftasonu alışverişe nereye gitsem acaba migrosta hıyarda indirim varmış, önce oraya uğrar sonra biraz mağazaları gezinip trendy kıyafetler alırım kendime" şekline dönüşmekte veya evde kalıp uyanık olduğu tüm zamanlarda uzaktan kumanda aletiyle bütünleşmeye çalışarak geçmeye başlar. artık hayatta yegane kaygısı, hedefi ikeada gördüğüm gardrobu taksitle mi yoksa peşin mi alsam yoksa onu bir ay erteleyip levisten don seti mi alsam sorusuna indirgenmiştir. bu arada tüm sosyal hayatı servise binerken ve işyerinde çay molalarında insanlara merhaba demekten ibarettir. zaman zaman eskiden yaptığı şeyleri hatırlayıp "haha hiç işim gücüm yokmuş o zamanlar, bu abuk sabukluklara bu kadar para harcayacağıma biriktirsem şimdi kendime cat bot alırdım" gibi cümlelerde kurmaya başladığı zaman , hayatındaki en büyük heyecan haftasonu gittiği filmde patlamış mısırı büyük boy almak olduğunda o kişi (bkz: bir arkadaş) sonunda kıvama gelmiş demektir. yaşam döngüsü işten eve, evden işe , haftasonlarında da büyük alışveriş merkezlerine gidip kazandığı parayı harcamak olan deneğimiz sonunda istenen modern insan prototipine yaklaşmıştır. tabi arada kendini değişik işler yapıyor hissettirmek için bu bünyeye her haftanın aynı günü (atıyorum perşembe günü) yapılan işyeri partileri tavsiye edilebilir ki kendini sistem dışında hissetsin "waaoow ne kadar çılgınız bakın işyerinde parti yapıyoruz biz" deme şansı olsun. tabiki cuma veya cumartesi gecesi arkadaşlarla bir yerlere içmeye gitmekte "off yine dağıttık bu haftasonu, çılgınız biz" sanrısını güçlendirmekte kendini çevresindeki sistem kölesi böceklerden farklı hissetmesini sağlayacaktır. bunları da doktorunuzdan ısrarla istemeyi unutmayınız.

    belki devam edecek belki de etmeyecek...
  • (bkz: modern man)
hesabın var mı? giriş yap