• the office'de yazdığı bölümlerde oldukça eğlendim. kendi karakterinin repliklerini şişirmemesi de takdire şayan. ben olsam yazdığım bölüm direkt "the old joe show" tadında olurdu herhalde.
  • the office'in konuşkan hintlisi, ayrıca ingiliz premier liginde mücadele eden futbol kulubü swansea city'nin ortak sahipleri arasındadır.
  • the office'in kelly'si.. b.j.novak'ın, namıdiğer ryan'ın eski sevgilisiymiş bu arada. oyunculuğu da yazarlığı da göz dolduruyor.
  • woke akimindan ekmek yemeye calisirken scooby-doo'nun laneti ile carpilmis hokkabaz.

    orijinal karakterlerin kisiliklerini bile degistirip, scooby-doo'yu ortadan kaldirarak aslinda bu akimin "kult yapimlari bozarak, iclerini bosaltarak cekilen tepkiler uzerinden yolunu bulmak" uzerine oldugunu cok guzel kanitlamis. artik isin bokunu cikardigi ve uzerine hakaretler savurdugu icin o cok nemalandigi cancel culture'e kurban gidicek gibi gozukuyor.

    kendisine un kazandiran the office icin yaptigi yorumlar yuzunden zaten giciktim, artik sahnelerini atliyorum.

    ayrica kardesi de okul puani yetmedigi icin basvuramadigi tip fakultesine "siyahim" diyerek basvurmus ve kontejan uzerinden kabul almis. buyrun size modern amerikan mentalitesi.
  • bu kadının estetik kronolojisi ve kadınların güzel, daha doğrusu çekici olmaya çalışırken kendini mahvetmesi çok ibretlik.

    eskiden de güzel değildi. 10 üzerinden 6 puan verirdiniz ama the office'deki zamanları gayet sevimliydi. güzel olmayan ama sevimli olan kadınların bir çekiciliği vardır ya, o zamanlar öyleydi.

    şimdi estetikle puanını 5'e düşürmüş ve daha da kötüsü sevimliliğini kaybetmiş.

    dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak deyiminin ayaklı versiyonu resmen.
  • rüyamda batan bir gemideyim, gece, titanic gibi meçhule gömülmek üzereyiz karşıda avusturalya var hatta sınırdaki askerler üzerimize ateş açtığından oraya da yüzemiyoruz kaldık sik gibi deniz ortasında. millet suya atlamış bense bir tahta parçasıyla suyla teması kesmişim. vicdan sahibi bir evlat olarak yetiştirildiğimden rose orospusu gibi tüm tahtaya iki seksen uzanmıyorum kurtarabileceğim insanları gözlüyorum. aa bir bakıyorum az ötelerde bu abla var, mindy kaling. çırpınıyor ama bıcır bıcır boyuna muhabbet boyuna bir isyan. görüyorum ve üzerinde bulunduğum tahta parçasıyla ona doğru yollanıyorum. kadına yaklaştıkça sesi tahammül sınırlarımı zorluyor, öf yeter be falan derken ana bir bakıyorum uzakta biri var tutunmuş bir şeye boğuldu boğulacak. kim? kibariye. abi o an suya balıklama atlıyorum, hatta arkamda benedict cumberbatch olduğundan ulan acaba güzel balıklama dalabildik mi sorgulaması da yapıyorum ama neyse iki kulaçla kiboş'un yanındayım.

    valla kibariye'yi kurtardım sudan bu kadın yerine. tabi uyanınca insan bir sorguluyor neden bu bilinçaltı falan. şuna kanaat getirdim. ben bu mindy kaling kadınını hep amerikanın kibariye tipi olarak benimsedim*. office'te de sonrasında da. tabi olay bilinçaltında da görüntülendiği üzere benim açımdan amerikanın çirkin sempatiği olarak bu kadının yediği ekmekler hakikaten uyuz olduğum bir konu.

    bu kadın çirkin bir bireyin sırtlanabileceği tüm konuları işledi ve üzerine konuştu. güçlü, ayakları üzerinde, erkeğe ihtiyacı olmayan, çok zekalıliık ve başrol yapılamayacaksam başrol yaratırımcılık** of hele şu dizi sahibi kadın oyuncuların yuvarlak masada konuştukları bir program vardı unuttum adını da orada bönö çirkin diyorlaor dediği ve emmy rossum'un "excuse mee, you are so beautifullll!" diyip bunun tişikkir idirim'le karşıladığı o an var ya of siktirin gidin bir zahmet.

    nedense eve gidince hep ağladığını falan düşünürüm ruh hastasıyım belki ondandır ama biraz haklıyım bence.
  • conan'ın eski stajyeri olan, the office'de kelly rolünde izlediğimiz, the mindy project adlı kendi yazıp-oynayıp-yönettiği dizisiyle çok başarılı olan, kariyerini ve hayatını aşırı kıskandığım kadın. you go girl!
  • günün salağı efenim. dünün salağı brie larson'dı. gayet de kötü film a wrinkle in time'ın boxoffice'teki hezimetinin [hâlâ bütçesini çıkaramadı] suçunu rotten tomatoes'ta baskın olan bir grup beyaz erkek eleştirmene yüklemişti "40 yaşındaki beyaz erkek eleştirmenin a wrinkle'ın sorunlarına bana anlatmasına ihtiyacım yok," diyerek. bugünkü salağımız mindy kaling hanfendi. rahatlıkla salak diyebiliyorum, çünkü eleştiriyle kavga etmek, tüm başarısızlığı birkaç eleştirmene yüklemek salaklık efenim.

    mindy de brie gibi filminin başarısızlığını beyaz erkeklere yüklemiş, rotten'da ağırlığı olanları [kim onlar ya? onlarca kişi girip eleştirisini bırakıyor oraya] suçlamış. konumuz bu kez ocean's 8. fragmanından da anlaşılmıştı, ama eleştirilerle birlikte gayet de rezil bir film olduğu ortaya çıkmıştı. ama mindy "acaba kötü bir film mi yaptık? kalite dendiği gibi kötü müydü?" diye düşünmüyor, özeleştiri yapmıyor, hemen kalkıp faturayı eleştirmenlere kesiyor [brie gibi]. zaten eleştiriye düşman olan kişi özeleştiri yapabilir mi? mindy de yapamayıp hemen beyaz erkekleri suçlamış. beyazlara sallamak da iyice kolaylaştı hollywood'ta. o hollywood'takilere akıl fikir diliyorum. iyice kafayı sıyırdılar. umarım o8 de batar da o9 çekilmez, bize remake'ler, sequeller değil, orijinal filmler gerekli.
hesabın var mı? giriş yap