• türkiye'de pek tanınmayan, sovyet rejimi'nin bir şekilde dışladığı, tam adı mihail afanasyeviç bulgokov olan, usta ile margarita'nın dahi yaratıcısı ( master i margarita) hakkında bu kadar seyrek entry girilmesine doğrusu oldukça şaşırdığım yazardır.
    gogol'den sonra ikinci en iyi ukraynalı edebiyatçı olarak sayılabilir. 1891'de kiev'de doğan bulgakov'un asıl mesleği doktorluk olsa da, genç yaşta hekimliği bırakarak hayatını tamamiyle edebiyata ve tiyatroya adadı. romanları ve hikayeleri mevcut sovyet rejimi tarafından içlerinde komunist kahramanlar olmadığından ya da rejimi çok az desteklediğinden dolayı genelde yasaklanmıştır. rejim yazarları iç savaşla anoloji kuarark bulgakov'u kızıl-beyaz savaşında hep beyaz olarak görmüşler, aşağılamışlardır. halbuki üstat ne beyazdır ne kızıl. stalin yönetimi altında 1930'da tüm yapıtlarının yayımlanması yasaklandı. aklımıza hemen boris pasternak ve de ölümsüz eseridoktor jivago gelmekte, bulgakov gibi sovyet rejiminde kadre uğrayan ondan sonra gelen müthiş bir kalem olarak. sadece roman ve hikayeleri değil bir çok tiyatro eseri de yaratmış ve yasaklanana kadar oynatmayı sürdürmüştür. halkın yoğun ilgisine rağmen, rejim bu eselerin çoğunu yarıda kesmiş ve dezenformasyon yapmıştır. usta ile margarita en önemli romanı turbin'in günleri ve moliere efendi en etkili tiyatro eserleridir.

    yapıtlarında bulgakov'u yöneten, hayatın kendi soluğundan başka bir şey değildi. o hayata kayıtsız kalmamış o kadar sıkıntıya ve dışlanmaya rağmen hep çoşkunluğunu korumuştur. anlatacaklarını direkt anlatır dolaylı sanatlara ve zımni yazınlara pek kaçmazdı. herzen'in "kahrolsun eğreltilemeler, üstü kapalı sözler. özgür insanlarız köle değil;gerçeği masalalştırmaya gerek yok" sözlerine sıkı sıkıya bağlıydı. ülkesinden ve rejimden kaçanların yaşadıkları travmaları, kötü sonları kendi oğlunun derdiymiş gibi anlatır, iç savaştan ve ve rus aydınlarından söz ederdi. ülkesinin ahlak gücüne ve geleceğine inanırdı. ancak herkes beyazları savunduğu sanrısında idi. sovyet edebiyatını kirlettiğini söyleyerek soluk alışverişini bile zora soktular. yazıları yasaklanınca kendini tiyatro'ya verdi çok başarılı eserler ortaya koydu. kendini amansızca eleştiren rejim yazarlarına, benim seyircilerim ve okuyucularım var yargıçlarımda onlar siz değilsiniz demiştir. oyunları büyük ilgi görmüş ancak sonunda oyunların büyük kısmının sahnelenmesi yasaklanmıştır. maksim gorki bile bulgakov'a sahip çıkmış, oyunlarda beyazların savunması ya da rejim düşmanlığı olmadığını, oyunların tamamen sanatsal olduğunu savunmuştur.
    stalin'e "yazar olarak düşünmeye ve her şeyi kendi gözüyle görmeye hakkı olduğunu, bu yapılamazsa yaşamanın bir anlamı kalmadığını" belirten bir mektup yazdı. stalin kendisine telefon etti, bu telefon sonrasında tekrar bazı tiyotro eserleri sahnelenmeye başladı.

    gogol hayranıydı. olağanüstü gözlem yeteneği, gerçekçi düz yazının sınırlarını zorlayan eserlerinde gogol izleri görünür. alışılmış kalıplardan, sakız gibi gevelenen sözlerden nefret eder bazen düzyazının ortadan kaldırılmasını bile düşündüğü olurdu. hep bu dünyada başarılı olamadığını, yeterince okuyucu ve izleyiciye ulaşmadığını düşünmüştür. nietzsche'nin "hayatta başarılı olmazsan öldükten sonra değerin anlaşılır" sözlerini doğrularcasına 1940 yılındaki genç yaşta ölümünden sonra çok çok daha ünlü olmuş ve eserleri onlarca dile çevrilmiştir.
  • moskova'da kendisi adına sadece birkaç metre mesafede iki tane müze bulunan yazar. kendisi, özellikle master i margarita (usta ile margarita) isimli kitabıyla kült mertebesine ulaşalı yıllar olmuş.

    müzelerden bir tanesi, master i margarita isimli kitapta şeytan woland ve yardımcılarının yaşadığı 50 numaralı daire. daireye çıkan merdivenlerdeki yazı ve resimler görülmeye değer. bu dairenin bir diğer özelliği, yazarın kendisinin de bu dairede yaşamış olması. diğer müze, 50 numaralı dairenin de giriş kapısının bulunduğu iç avlunun hemen girişinde bulunuyor. 50 numaralı dairede bulunan müze, yazarın çalışma masası, notları, vs gibi özel eşyalarını sergiliyor. girişte bulunan müze, özel eşyaların sergilenmesine ek olarak, bir cafe ve hediyelik eşya satışıyla da hizmet veriyor ziyaretçilerine.

    fotoğraflar ve kişisel bir gezi yazısı için: http://hasanaliunal.com/?p=585
  • usta ile margarita'yı okuduktan sonra, daha önce okuduğum bir çok yazar benim için artık sadece "daktilocu" olmuştur. bundan sonra ne okuyacağım ile ilgili olarak da ciddi bir endişe oluşmadı değil.
  • moskova'da son yillarini gecirdigi evinden baslayarak usta ve margarita'da gecen mekanlari turlayarak tekrar yazarin evinde son bulan "bulgakov turu" vardir.
    evi gezerken adeta zamanda yolculuk yapar ve bulgakov birazdan komurlukten getirdigi odunlari sobaya atacak, veya sabahligi ile calisma odasina dalip daktilosuna girisecek, ya da once piyanoda birseyler calacak diye beklersiniz. gunumuz ticari anlayisina uygun olarak bilimum satis ofisi, kafe vb. evin koselerine konuslanmis olsa da atmosferi bozmazlar. turu detaylandiracak olursak:

    --- spoiler ---
    berlioz ile bezdomniy'nin isa'nin gercekte yasayip yasamadiklarini tartistiklari park,
    bu parkin hemen cikisinda tramvayin berlioz'un yasamina son verdigi sokak (gerci bu sokagin uzaginda veya yakininda tramvay yoktur ve romanin yazildigi yillarda da yokmus ama neyse,)
    bezdomniy'nin panik halinde kostugu edebiyatcilar lokali,
    margarita'nin cadi olmasi ile beraber penceresinden havalandigi ev,
    ve su an hatirlayamadigim daha bircok guzel detayi dunya gozuyle gormek mumkundur.
    --- spoiler ---

    bulgakov'un evine donecek olursak: tura kilavuzluk yapan kiz kutuphanenin onunde durdugunda usta ve margarita'nin bircok dile cevrilmis oldugunu soyledi ve raflardaki ornekleri gosterdi. bunlarin arasinda can yayinlari'nin cevirisini gormek hos bir detaydi acikcasi.
    bir de gercekten o yillara gidebilseydim, kapisini calip "merhaba," deseydim; "ben ikibinli yillardan geliyorum, bir kahvenizi icebilir miyim?" muhtemelen goz bebekleri buyur ve buyur ederdi beni iceri. ne de olsa usta ve margarita'yi yazmis adamdan boyle bilim kurgusal bir firsati kacirmasini bekleyemeyiz...
  • birkaç kitabıyla sahaflarda süründükten sonra (köpek kalbi özellikle) son birkaç senede epeyce kitabı türkçeye çevrilmiş rus yazar.
    şunlar

    ayrıca pek çok sinema-tv uyarlaması bulunuyor
    bunlar

    tıp doktoru da olan yazarlardandır, türünün son örneği değildir:
    çehov, brecht, schoendoerffer, stanislav lem ve bulgakov en ünlü olanları.

    başka bir sınıflamada şeytanı dünyaya getirip dolaştıran yazarlardandır:
    mitolojiden sonra marlowe, goethe, edebi kamuflaj altında dostoyevski, leonid andreyev de şeytanı dünyada dolaştırmışlardır.

    ya da usta ile margarita ile isa'nın yaşamını tartışan yazarlar sınıflamasında da yeri güzeldir:

    dostoyevski*, saramago *, halil cibran *, eric emmanuel schmitt *gibi.

    (bkz: bulgakov'un şeytanı)

    bir diğer sınıflamada herhangi bir savaşa katılan yazarlar* sınıflamasıdır.
  • rus edebiyatinin dunyaya kazandirdigi en siki kara mizahci edebiyatcilarindan biri. master and margarita bas yapitidir.(1891-1940)
  • eserlerinde mizahını en karasından sonuna kadar kullanan sivri bir dil, bir ironi cambazı. sovyet rusya'nın en büyük hiciv ustalarından. eserleri ancak yüzyılın sonlarına doğru hak ettiği ilgiyi görecek olan, kendi döneminin yasaklı kalemi. geç keşfedip hayıflandıklarımdan.

    henüz keşiflerime dahil olmayıp, gelecekte bulup, okuyup, kan çanağı gözlerle saatlerimi, günlerimi, haftalarımı verip zihnimin derinliklerine gömeceğim, yine bir gecikme duygusu yüzünden türlü hayıflanmalarla boğuşacağım daha kaç edebi yetenek var acaba?
  • 1936-40 arasında yazılan usta ve margarita'nın taslaklarındaki kimya testlerine göre, bulgakov'un narkotikle o dönem haşır neşir olduğu anlaşılıyor. italya ve israilli bilim insanları, 2015 yılında journal of proteomics'teki makalelerinde bu sonuçtan bahsediyorlar. sayfalardan alınan 127 örnek bu sonuca işaret etmiş. konuyla ilgili ingilizce kaynak ciddi sansürlerle karşı karşıya kalan büyük ustanın 36'da tekrar yazmaya başlaması ve inadından vazgeçmemesi çok önemli.

    gençliğinde narkotikle tanışan bulgakov'un bir doktorun günlüğü'nün morfin'i zaten pek meşhur ve tecrübelerinden yola çıkılan bir eser olduğu biliniyor. üniversite döneminde yoğun miktarda kullandığını eşi tatyana nikolayevna lappa da çeşitli konuşmalarda söylüyor.

    bir gün mihail'in elinde kokainle geldiğini ve "denemek lazım, haydi deneyelim" dediğini belirten lappa, kendi ağrıları olduğunda da bulgakov'un ısrarları sebebiyle arada sırada kullandığını, morfin kullanımını da arada sırada yaptığını söylüyor.

    1917 yılında smolensk eyaletinin bir köyünde çalışırken, difteri hastası bir çocuğun gelmesiyle başlıyor bağımlılığı. çocuğun boğazını kesip bir tüp aracılığıyla işlem yaparken, birazı mihail'e gelince kendisine hemen difteri aşısı vuruyor ki ölümcül hastalığa yakalanmasın. çok ciddi tepkimelerle karşılaşınca, yüzü şişmeye, vücudu kaşınmaya ve deri dökmeye başlıyor. şiddetli ağrıların başlaması sebebiyle yardımcıları yardımına koşup morfin vererek sakinleştiriyor ve mihail uyuyakalıyor. uyanır uyanmaz da, yardımcılarına tedbir amaçlı düzenli olarak vermelerini söylüyor. ilk baştaki "acıları hafifletme amaçlı kullanılan morfin" macerasının başlangıcı da burası. usta ve margarita'yı yazarken büyük ihtimal bu durumlar morfin etkisinde daha iyi yazdığını hatırlattı kendisine ve 1936 döneminde de bu yüzden kullanmaya devam etti.

    morfin almaya başladıktan sonra karısı nikolayevna, mihail'de ciddi etkiler gördüğünü ve olumlu anlamda değiştiğini, etki altında da mihail'in ciddi şekilde yazılarına odaklanmaya başladığını söylüyor. nikolayevna, bir süre sonra da kötü etkilerin başladığını gözlemlediği mihail'e bakarken, 25 yaşındaki morfin öyküsü kahramanı polyakov'un "geride kalanlardan ricam, beyaz'ı kullanırken dikkat edin. onlara fazla güvendim, beni öldürdüler." demesini hatırlıyor. sadece iyi tarafları olduğu zannedilen bir uyuşturucunun kötü yanları da kendini hissettirmeye başlıyor.

    1917'de artık, kullanımı günde iki sefere düşüren bulgakov, süreçte hamile olan karısını kürtaja zorlamasa da, kürtaj olmazsa çocuğun hastalık taşıma ihtimalinden, ayrıca çocuğa manevi anlamda bakacak durumda olmadıklarından bahsediyor. moskova'ya gidip kürtaj olduğu bu dönemi anlatan karısı "beni zorlamadı ama eğer isteseydi onun çocuğunu doğururdum." diyor.

    eşi tatyana nikolayevna lappa, morfin'de(öykü )polyakov'un "bağımlılığım öğrenilecek, asistanımın arkamdan kuşkucu bakışlarını hissedeceğim." dediği günlüğünde, ayrıca "diğerleri fark ettiler. buradan bir an önce tüymek lazım." sözlerini hatırlatarak, "artık yapamam. hastayım" dediğini ekliyor ve bulgakov ve polyakov'u eş zamanlı gözünün önüne getirdiğini söylüyor.

    yine 1917 yılında, bulgakov'u nikolskiy'den vyazma'ya transferi ediyorlar. burada morfine ulaşım, diğer yerlerden daha kolay oluyor. yerleştirildikleri odada bulgakov'un kalkar kalkmaz eşini eczaneye göndermesi, morfini getirmesi sonrası hızlı şekilde kullanması ve "al bu reçeteyi hemen koş başka eczane bul" demesi ve hatta bir keresinde karısının 3 saatlik yol gidip şehrin diğer ucundaki eczaneye giderek morfini alıp dönüşte ise bukgakov'un sokakta dikili vaziyette, solgun, bitkin, üzgün bir halde yalvarır ses tonuyla "lütfen beni hastaneye verme" demesini anlatıyor.

    zamanla devam edecek.
  • öyküleri tv'ye uyarlanmış, sovyet tarihinin en underrated yazarı.

    http://www.imdb.com/title/tt2164430/?ref_=nv_sr_1

    ah stalin ah.
hesabın var mı? giriş yap