• inebahtı'nın tek kollusu. uğruna kolunu verdiği sancak, beşiktaş'taki deniz müzesi'nde görülebilmektedir. rehberler bu ayrıntıya pek değinmez. sadece inebahtı'da kaybedilip sonradan nezaketen iade edildiğini kaydederler. bense arada bir bakarım hala yerinde duruyor mu diye? don quijote'un bize belletildiği gibi bir çocuk kitabı değil iki ciltlik dev bir eser olduğunu keşfettiğim ve sömüre sömüre okuduğum yazı hatırlarım.

    (bkz: cervantes inebahti nin tek kollusu)
  • tıpkı has evlâdı don quijote gibi miguel de cervantes saavedra da ispanya'nın ruhudur. modern romanın sahici; ispanya'nın ise fiilî kurucusudur. bir kolunu inebahtı deniz savaşı'nda bırakmıştır. yaman adamdır. nazarımda, diego armando maradona futbolda neyse romanda da cervantes odur.

    kaybedilmiş davaların, davalara tezat bir kahramanlığın, kahramanlığa fazla gelen bir iyi niyetin, iyi niyetin ötesinde bir saflığın ama her koşulda pırıl pırıl bir dostluğun vücut bulduğu don quijote'un mahalleden, takımdan, cepheden arkadaşıdır.
  • ''yaşı genç olan insanlarda kararsızlık, zenginlerde
    gurur, küstahlarda kibir, güzellerdeyse hor görme
    vardır. bütün bunlara sahip insanlardaysa bütün
    kötülüklerin anası olan aptallık vardır.'' sözünün sahibi ispanyol yazar.
  • ölümünden tam 400 yıl sonra da olsa en nihayetinde mezarı bulunmuş . mezarında, kendisinin ve eşinin naaşları haricinde, çakma don kişot yazarlarına yönelik küfürlerle dolu bir not bekliyorum. *
  • ya$lılıgında zaman zaman ugradıgı bir köy meyhanesindeki garson kıza a$ık olmu$ ve bunu ilan etmi$..
    kız bu a$k ilânına:
    — otuz yıl önce buralara yolunuz düsseydi size belki bakardım, diye karsılık vermi$..
    ünlü yazar gururunu kurtarmasını bilmi$:
    — otuz yıl önce de ben buraya ugradım, o zaman annen vardı.. ben de ona aynen senin bana verdigin cevabı vermi$tim..
  • yirmi bir yaşındayken hatun meselesi yüzünden rakibiyle düello yapar ve rakibini ağır yaralar; gıyabında yapılan mahkemede (düello yasakmış o bölgede) sağ elinin bilekten kesilmesine ve on yıl ispanya dışına sürgüne gönderilmesine karar verilir... bunun üzerine italya'ya kaçar; ardından haçlı ordusuna katılır ve inebahtı deniz savasi'nda osmanlı'ya karşı savaşır, bu savaşta sol eli iş görmez hale gelir... askerliği bırakıp ispanya'ya dönerken osmanlı'ya esir düşer; beş yıl kadar esir hayatı sürer ve bu süre boyunca sürekli şiir yazar... esareti sonrası ispanya'ya döner, iş bulamadığı için kendisini yazmaya adar; sonuç malum...
  • cervantes'in hayatına dair bilgiler pek net değildir, özellikle çocukluk ve gençlik dönemine dair. babasının alacaklılarından kurtulmak için sık sık göç etmeleri sebebiyle doğru dürüst bir eğitim görmeyen cervantes'in çocukluk ve gençlik dönemlerinin sıkıntılı geçtiği tahmin ediliyor. hakkında bu döneme ait en net bilinen şeyse 1569 yılından sonra italya'da olduğudur. italya'ya gidişinin sebebi ise 1 yıl önce madrid'de bir düelloda kılıcıyla rakibini ağır bir şekilde yaralaması üzerine hakkında çıkarılan tutuklama kararı, en önemlisi de sağ elinin halk önünde kesilme cezasıdır.*

    italya'da olduğu dönem* osmanlılar kıbrıs'ı fetheder; bunun üzerine papa haçlı donanmasını toplama çağrısında bulunur, cervantes de hiç zaman kaybetmeden ispanyol birliklerine katılır. inebahtı deniz savaşı'nda 2 kez göğsünden bir kez de sol kolundan yaralanır ve sol kolu bir daha kullanılamayacak şekilde sakatlanır. bu sakatlanma üzerine mesina'ya gider ve orada sakatlıklarının iyileşmesinin ardından yaklaşık bir yıl sonra yeniden haçlı donanmasına katılır. bundan bir kaç yıl sonra da sakat eliyle yükselemeyeceği için donanmadan ayrılma kararı alır. maalesef işler planladığı gibi gitmez, napoli'den ispanya'ya döndüğü gemi fransa açıklarında cezayir'den gelen 4 türk kadırgası tarafından ele geçirilir.* bu olayı "la galatea" ve "la española inglesa" eserlerinde tecrübesi ve hayal gücüyle harmanlayarak, kahramanlarının başından geçiyormuşçasına anlatır. hatta "la española inglesa" adlı eserinde bir teknenin türkler tarafından ele geçirilmesini anlatırken kendi tecrübelerinden şu şekilde yararlanmıştır:
    "fransa kıyılarında las tres marias adı verilen yere vardığımızda aniden koyların birinden iki türk kadırgası karşımıza çıkıverdi, bir tanesi denizden, diğeri de karaya çıkarak kaçmamıza engel olacak şekilde karaya bakan taraftan bizleri aralarına aldıktan sonra hepimizi tutsak ettiler. kadırgaya alınır alınmaz bizleri anadan doğma soydular ve filikada bulunan ne varsa hepsini aldılar, ama filikayı batırmayıp, kendilerine yeni "galima" (ganimetler) getireceğini söyleyerek sahile doğru sürüklenmesi için serbest bıraktılar; onlar hristiyanlardan ele geçirdikleri mallara bu adı veriyorlardı."

    cezayir'de deli ya da arnavut da denilen mami'nin* kölesi olur. cervantes o sırada yanında ordudan ayrıldığına dair belge taşıdığından ve bunların üzerinde dük ve kral imzası bulunduğundan kendisine çok önemli bir insan gözüyle bakılır ve bu yüzden de deli mami ailesinden, kurtulması için oldukça yüklü bir fidye ister. ailesinin bu parayı ödeyemeyeceğini bilen cervantes pek çok kez kaçmaya çalışır ve başarısız olur.

    nasıl olduysa* sonraları istanbul'a yollanır ve o dönemde yapılan kılıç ali paşa camii'nin inşaatında çalıştırılır, bazılarına göre duvar işçisi olarak bazılarına göreyse sol kolu sakat olduğundan memur olarak çalıştırılır.

    1580 yılında da fidyesinin ödenmesi üzerine 5 yıllık esaret hayatı biter ve ülkesine geri döner. bundan sonra yazdığı neredeyse her eserinde osmanlı'dan söz eder, bazen bir kadırga olarak bazense bir yel değirmeni olarak...

    ilgilenenler için kaynaklar
  • çok bahtsız bir insandır. hayatı boyunca terkedilmiş, aldatılmış, ülkesinde kral tarafından yanlış anlaşılmış, inebahtı savaşında osmanlılara esir düşmüş, tek kolunu kaybetmiştir. hatta lakabı da "inebahtının tek kollusu"dur. (el manco de lepanto) la gran sultana (yüce sultan/yky) adlı tiyatro eserini de zaten bu esaret yıllarında yazmıştır. osmanlı sarayında geçer olaylar.

    valla bir vesileyle hayatını eserlerini kendi hayatım gibi ezbere bildiğim bir insandır.
  • ispanyol roman, öykü ve oyun yazarı. madrid yakınlarındaki alcala de heneres kasabasında, ufak bir aristokrat ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 1570'te bir asker olarak lepanto deniz savaşına katıldı. bu savaş onda kalıcı sakatlıklar bıraksada savaşın ona kazandırdığı unvan, 'el manco de lepanto' onun için sürekli bir gurur kaynağıydı. bir başka kaynağa göre ise; osmanlı - venedik arasında meydana gelen inebahtı savası'nda osmanlıların yenilmesine karsın cervantes, uluç ali'nin kaptanlığındaki kadırgaya teslim olmak zorunda kalmış ve yıllarca kürek cezasına çarptırılarak esir hayatı yaşamıştır taa ki ailesi fidyesini ödeyebilecek parayı biriktirene kadar...
    ilk büyük yapıtı kabul edilen pastoral romanı, 'galatae' yayımlandı (1588). cezayir'deki hristiyanların kölelik yaşamını konu edinen 'el trato de argel' yazıldıktan nerdeyse iki yüzyıl sonra, 1785'te yayımlandı.
    yazarın en ünlü eseri don quijote'yi la mancha'dea argamasilla hapishanesinde yazdığı söylenir.
    kendisinde övgüye değer bir şairlik yeteneğinin olmadığını düşünen cervantes, bu düşüncesinin haklılığını gelecek kuşaklar tarafından dünyanıın en kötü şairlerinden biri olarak ilan edilmesiyle göstermiştir:))
  • "ama eğer gelecek gözümde hiçbir değer taşımıyorsa, ben kime bağlanayım: tanrı'ya mı? vatana mı? halka mı? bireye mi? cevabım hem samimi, hem de bir o kadar komik: ben cervantes'in reddedilen mirası dışında hiçbir şeye bağlı değilim."
    (milan kundera, "roman sanatı"ndan)
hesabın var mı? giriş yap