• jamaika’da ispanyol somurgesinden 1600 yılların ortasında kacıp ic kısımlardaki daglara sıgınan kolelere verilen ad. tekrar esir etmek isteyen ingilizlere karsı saldırılarını planlamak icin muzikle iletisim kurarlarmıs. gozetleme evinde inek boynuzundan yapılan abeng veya davulla calınan ritm grubun geri kalanına kodlanmıs mesaj iletiyormus. 1739’da yuzyıl suren catısmalar sonucunda bagımsızlıklarını kazanmıslar ve simdilerde ise unesco maroon soyundan gelen insanların geleneklerini insanlıgın manevi mirasının basyapıtlarından ilan etmis.
  • (ing.) kaçması-kurtulması çok zor olacak şekilde (bir adaya, sahile) bırakmak, çaresizliğe terk etmek, mahsur bırakmak.

    bildiğim kapsamlı sözlüklere baktım (oxford, cambridge, webster); hiçbirinde yukarıdaki iki entryde belirtilmiş olan "dünyadan eli eteği çekmek, dünyayla ilişkiyi kesmek" gibi bir anlam göremedim.
  • yanında 5 olanı makbuldür.
  • taylor swift'in midnights albümünde dinleneye doyamadığım şarkısı, dinledikçe kendi hayatımdan kesitler buluyorum bravo taylor ben söze dökemiyorum deva oldun

    when the morning came we were cleaning incense off your vinyl shelf
    'cause we lost track of time again
    laughing with my feet in your lap
    like you were my closest friend
    how'd we end up on the floor anyway? you say
    "your roommate's cheap-ass screw-top rosé, that's how"
    ı see you every day now
    and ı chose you
    the one ı was dancin' with
    ın new york, no shoes
    looked up at the sky and it was
    the burgundy on my t-shirt when you splashed your wine into me
    and how the blood rushed into my cheeks, so scarlet, it was
    the mark you saw on my collarbone, the rust that grew between telephones
    the lips ı used to call home, so scarlet, it was maroon
    when the silence came, we were shaking blind and hazy
    how the hell did we lose sight of us again?
    sobbin' with your head in your hands
    ain't that the way shit always ends?
    you were standing hollow-eyed in the hallway
    carnations you had thought were roses, that's us
    ı feel you no matter what
    the rubies that ı gave up
    and ı lost you
    the one ı was dancin' with
    ın new york, no shoes
    looked up at the sky and it was maroon
    the burgundy on my t-shirt when you splashed your wine into me
    and how the blood rushed into my cheeks, so scarlet, it was (maroon)
    the mark you saw on my collarbone, the rust that grew between telephones
    the lips ı used to call home, so scarlet, it was (maroon)
    and ı wake with your memory over me
    that's a real fucking legacy, legacy (it was maroon)
    and ı wake with your memory over me
    that's a real fucking legacy to leave
    the burgundy on my t-shirt when you splashed your wine into me
    and how the blood rushed into my cheeks, so scarlet (it was maroon)
    the mark you saw on my collarbone, the rust that grew between telephones
    the lips ı used to call home, so scarlet (it was maroon)
    ıt was maroon
    ıt was maroon
  • jamaika işgalinden sonra ormanlara kaçan siyahlara maroon denmişti. ispanyollar kaçan inek ve at gibi evcil hayvanlara "cimmarones" diyorlardı. ingilizlere karşı neredeyse 2 asır boyunca başarılı bir gerilla savaşı vermişlerdi. ingilizlere karşı hedef şaşırtmak için manevralar,yuvarlanmalar yapıp yer değiştirirlermiş. ingilizler sonunda maroon lideri cudjoe ile barış imzalamak zorunda kalmışlardı. müzik maroonların savaşında önemli bir parçaydı.
  • amerika'nın keşfi ve sonrasındaki süreçte, karayipler ve güney amerika'daki kaçak kölelere verilen genel ad.

    aslında köle demektense "sikerim seni de kraliçeni de!" diyerek sözde kaçak duruma düşen yerel halklar da diyebiliriz.

    maroon'un kahverengiye çalan kırmızı anlamına geldiği zaten defaatle yazılmış olsa gerek. ya da kırmızıya çalan kahverengi. kimin kime çaldığı muamma yani. renk de tam olarak öyle bir renk zaten.
  • sobbing with your head in your hands, ain’t that the way shit always ends?

    i wake with your memory over me, that’s a real * legacy to leave

    how the blood rushed into my cheeks, the lips i used to call home so scarlett it was maroon

    albüm çıktığı gün ritmine kapılarak vigilante shit ve midnight rain’e sarsam da, üzerinden geçen birkaç gün, sözlere ve track’leri daha iyi fark ettikçe favorim olmuş taylor swift şarkısı.

    baya karanlık bir şarkı. sözlerde geçen olayı yaşadıysanız zaten ritimdeki korku filmi sahnesi gibi müzik size flashback yaptırıyor.
  • (bkz: taylor swift)şarkısı. çok çok güzel. “that's a real fuckin legacy.”
  • jamaicali asiler icin kullanilan, kokeni cimarron dan gelme vahsi anlamina gelen kelime.
  • 99'da 2 entry girmiş, bir daha da buralara uğramamış birinci nesil bir yazar.
hesabın var mı? giriş yap