• son kitabı "the subtle art of not giving a fuck" kitabının giriş kısmı şurada.
  • nilgun bodur ’un amerikan versiyonu, zaman kaybi.
  • ilk defa bir "kişisel gelişim" kitabını beğendim."the subtle art of not giving a fuck" kitabında söyledikleri benim hayat görüşümle gayet örtüşüyor. rocky filmindeki koç gibi "acı yok rocky ,acı yok. hayal et senin de olur" diyen saçma sapan kişisel gelişim kitapları yerine, hayatın negatif yanlarını da kabul etmeyi, acının ve hayal kırıklıklarının da yaşamımızın bir parçası olduğunu hatırlatıyor bizlere. kitabını budist ögelerle de besliyerek zenginleştiriyor bunu yaparken. bukowski'nin dediği gibi "don't try". bazen mutluluk gerçekleri kabul etmekten geçer.
  • düşüncelerini beğendiğim ve mantıklı bulduğum herif.

    biraz amerikanvari bir bakış açısı var (sonuçta adamın memleketi) ve kendini yeni akım amerikan kişisel gelişimi dalgasının zıttı şekilde konumlandırarak daha farklı gösteriyor. başlıkta da bu konuda eleştiriler olmuş. fakat son yıllarda türkiye'de de izdüşümü fazlasıyla görülen bu yeni akıma karşıt görüşleri, bana hiç değilse "mutluluk içimizde!" kafasından daha mantıklı ve gerçekçi geliyor. ki bizde bu amerikancı kişisel gelişim işleri, coğrafyanın kader olma haliyle etkileşerek din, kader ve arabesk sevdasının da içine katıldığı tamamen toksik bir hale gelmişken; bu adam en azından hayatta her zaman mutlu olmayı amaçlamamayı, hataların ve zorlukların da işin içinde olduğunu ve her aştığımız engelin ardından yenisinin olacağını ve bunların bizleri daha iyi versiyonlarımıza ulaştırabileceğini, bazen de ulaştıramayacağını ve o zaman da çıkarımlarımızı yapıp, yolumuza devam etmemizi öneriyor.

    kendisinin aktif olarak güncellediği blogu var. üyelik muhabbeti var tabii ki -amerika'da buradan çok ekmek yiyorlar- ama blog yazılarının çoğunluğu herkese açık. yayınladığı son iki kitabı ustalık gerektiren kafaya takmama sanatı ve her şey boktan olarak türkçe'ye çevrildi. models kitabının türkçe çevirisi yok, ki diğer iki kitabını okumasanız da models'i okuyun derim. yine amerikan bakış açısı yoğun da olsa ilişkiler üzerine ilginç çıkarımları var.

    tabii bu adamın klinik psikolog kimliği yok. düşüncelerini biraz bilimsel yayınlardan, biraz da yaşadıklarından da destekleyerek sizlere sunuyor. dolayısıyla, ingilizlerin deyimiyle "take with grain of salt" diyebiliriz. ama en azından size bakmadığınız farklı açılardan bakmaya teşvik edebilir.
  • 1984 doğumlu amerikalı eski pickup artist (bkz: pua). bu olaya 2007 yılında girmiş olup 2008 yılında işini bırakıp kendini tamamen kendi internet sitesine, pua dersleri vermeye ve dünyayı gezmeye adamıştır. 40tan fazla ülkeyi dolaşmıştır. yakın bir zamanda kendini pua topluluğundan ayırmış ve yaşam koçluğuna başlamıştır. postmasculine isimli siteyikurarak erkeklere hayatlarında gelişim sağlayacak önerilerde bulunmaya başlamıştır. 2013 yazında verdiği önerilerin aslında cinsiyete özgü kazançlar sağlamadığını fark ettiğini söyleyerek kendi ismiyle bir site kurmuştur ve sitesini her iki cinse de hitap edecek bir biçimde yeniden dizayn etmiştir.

    ona göre hayattaki kişinin asıl kriteri kişilik gelişimi, doyum ve mutluluk olmalıdır. bunlara sahip olan kişi istediği statüye, paraya ve sekse de zaman içinde sahip olacaktır.

    şu ana kadar 3 adet kitap yazmıştır ve şu an yeni bir kitap yazma aşamasındadır:
    -models: attract women through honesty (bu kitabı her erkek okumalıdır.)
    -the nerd's guide to being confident (okumadım, bir fikrim yok ne yazık ki)
    -escape plan: ditch the rat race, discover the world, live better for less (güzel br seyahat rehberi, neler yapmanız gerektiğini anlatıyor.)

    bir de geoffrey bruyere ve benoit wojtenka iki moda danışmanının beraber mark'ın isteği üzerine hazırlamış olduğu bir kitap var:
    -the style guide for modern men (gerçekten temelden ileri seviyelere kadar etkili bir çok kıyafet bilgisi veriyor, çok sayıda resimle neyin ne olduğunu tamamen size gösteriyor.)
  • storytelden dinlediğim kişisel gelişim kitapları arasında osho'nunkilerden sonra ikinci sırada gelen yazardır benim için. 'başınıza gelen herşeyden siz sorumlu değilsiniz ama başınıza helen herşeyle başetmek sizin sorumluluğunuz' şu tespitin harikalığı. adam 55 ülke gezmiş, uyuşturucudan tutuklanmış, arkadaşı intihar etmiş, dibine kadar yaşamış hayatı. dikkatle okunursa dönüştürüyor insanı.

    ikişer kez dinledim, her dinlediğimde durmadan 'aslında haklı lan' dedim. her okumamda kafamda yeni kilitlerin açılması..iki kitabın da tek cümlelik özeti; toplumun sana öğrettiği, dayattığı yükleri sırtından at, kendi iç sesini dinle ve gerçekten ne istiyorsan onun peşinden git. başarı ve mutluluğa aynı anda kavuşmanın bundan başka yolu yoktur.

    okuduğum en iyi kg kitapları olmasını engelleyen nokta görelilik kavramına çok yüklenmesi. gardaş adamı öldürdüm ama bi sor niye? bu benim kötü olduğumu göstermez muhabbetine getiriyor işi, nefsi müdafa olmadıkça ne şekilde olursa olsun adam öldüren biri kötüdür bitti, bunun kime göre neye göresi olmaz. yine misal bi insan şişmandır, yada çirkindir, onu da öyle beğenen çıkar tamam ama gerçeği reddetmek boştur. 100 kilosun diye kendini şişko olarak görmek zorunda değilsine getiriyor işi. fakir olarak da mutlu olabilirsin desen anlarım da, onun daha çok parası varsa senden üstünmü yani dersen...e peki toplum algıcıysa senin bu yaptığın ne?
  • sartre'nin tüm olayı şuydu : hepimiz öleceğiz, ve bunu dürüst bir şekilde kabul edersek bu dünyadaki herhangi bir şeyin önemli olması için herhangi bir sebep olmadığını görürüz. hatta önem kavramının bile bizim zihinlerimiz tarafından üretilmiş bir şey olduğunu anlarız. biz hepimiz zaman zaman hayatımızda neyin önemli olduğunu seçeriz, yani kendi hayatımızı önemli kılarız.
  • biraz değil baya baya zorlama bir kitap benden daha karışık kafasıyla hayatla savaşmayın bazen çekilmezdir ve yapabileceğimiz en sağlıklı şey bunu kabul etmektir sözlerinden sonra negatifi pozitife çevirmek pozitif bir deneyimdir sözleriyle uzattıkça uzatan ve ve ve hayatın anlamını bulamayanlar için önce dibe vurmanız gerekiyormuş. “ıstırap sürecin parçasıdır”
  • düşünceler içinde debelenmektense (herhangi) bir şey yapmaktan bahsettiği şu yazısını çok beğendiğim yazarımsı. verimsiz hissettiğiniz dönemlerde bir 10 dakikanızı ayırıp okumak eminim ki harcadığınız zamana değecektir.

    kitaplarını bilmiyorum ancak kişisel sitesindeki birçok yazısını okudum 2 gündür, tabiki her kişisel gelişim yazısı gibi okurken "e herhalde bunu da biliyoruz" dediğiniz yerler oluyor ama genel olarak hayatın içinde kaybolduğunu hisseden insanlara yönelik oldukça güzel tavsiyeleri, mesajları var.
hesabın var mı? giriş yap