• esas soyadi kalogeropoulos'tur. amerika'ya gocmus yunanli bir ailenin iki kizindan biridir. annesi, ablasindan da buyuk bir sanatci yaratmaya calismis ama basaramamis, maria'nin basarisini da bir turlu icine sindirememistir ve zaten hic anlasamadiklari icin, maria ilerleyen yaslarinda annesiyle gorusmeyi kesmistir. sahneye ilk kez on bes yasinda, cavalleria rusticana'da koylu kizi santuzza rolu ile cikmistir. kariyerinin baslangicinda, kendisinden epey buyuk, zengin bir italyan isadami olan meneghini ile evlenmis, meneghini ona ve kariyerine buyuk destek olmustur. magazin basini icin cok yakindan takip edilen, hayati didik didik edilne bir celebrity olmustur her zaman. cok titiz ve mukemmeliyetci olmasinin etkisiyle, huysuz ve kaprisli diva olarak nam salmistir.meneghini ile beraberken tanistigi onassis ile iliskisi, hayatini ve kariyerini mahvetmistir. kazma kalantor onassis icin (iddiaya gore biraz da jet sosyetenin kralicesi olma hevesi ile) kariyerini terk etmis, bir turlu mutlu olamamis, onassis ile surekli didisip durmuslardir. onassis kendisini jacqueline kennedy icin terk ettikten sonra iyice kabuguna cekilmis, bir iki basarisiz kariyerine donme girisimi de sonuc vermemistir. onassis oldukten kisa bir sure sonra, paris'teki evinde yalniz ve mutsuz bir sekilde olmustur. paris'te, (bkz: pere lachaise)in krematoryumunda yakilmis ve kulleri vasiyeti uzerine ege denizi'ne serpilmistir. pere lachaise'de bedeninden geriye kalan bir sey yoktur dolayisiyla, ancak krematoryum bolumunde uzerinde adi yazan ufak mermer bir plaka vardir, yanindaki ufak tas vazoya cicek birakmak mumkundur.

    callas'in klasik anlamda guzel denebilecek, kulaga hos gelen bir sesi yoktur bence, ama inanilmaz dramatik yetenegiyle ve muthis teknigiyle cok cok etkileyicidir. sadece sesi degil, goruntusu de (1953-1954 yillari arasında agirliginin ucte birinden kurtulduktan sonraki goruntusu) cok etkileyicidir; narin yapisi, kocaman siyah gozleri, cikik elmacik kemikleri, huzunlu ama magrur ifadesi, kemikli, karakteristik ve son derece teatral o guzel yuzuyle, her biri birbirinden trajik opera kahramanlarini canlandirmak icin yaratilmis gibidir. bir kez sahnede gorebilmis olmayi en cok isteyecegim insandir.
  • kufur seanslarindan sonra bir ara rotterdam a kacarak gozlerden kaybolan eski refah partisi milletvekili sevki yilmaz mekke de yaptigi bircok kisi ve kuruma bol kufur hakaret iceren bir konusmanin ardindan:
    quote: komple bu komple..... o banttaki ses bana ait degil bilgisayarda degistirilmis .... zaten bugun avrupa da bilgisayarlar unlu soprano maria callas in sesini inek sesine ceviriyorlar pezevenkler

    aciklamasini yaparak beklenmedik sanat ve opera kulturu ile herkesi sasirtmistir
  • bu kadın söyledikçe annem ağlar.hem de ütü yaparken.
  • sesi hakkinda bir dolu zirva soylenen, hakkinda atilip tutulan hatta gunumuzun tirt sopranolariyla kiyaslanan inanilmaz yetenek, buyuk kadin.

    sesi hakkinda uzerime vazife olmasa da 1-2 kelime yazmak vaciptir. callas soprano sfogato'dur efem. kalin sesli diyen olmus, sesi kotu denmis. leyla gencer'le kiyaslanmis ki gencer de cok cok buyuk yetenektir ama o da sfogato'dur. nedir sfogato diye kisaca anlatirsak; 19.yuzyilda ilk barok ve klasik operalarda kadin sesi ikiye ayrilirdi; soprano ve kontralto. arasindaki ayrim da cok yuksek notalar yazilmadigi icin ve bel canto gelismedigi icin cok belirgin degildi. rossini paris'e yerlestikten sonra moda olan; eserleri e6 ve hatta mi bemol'de bitirme teknigi ve bülbül gibi inisli cikisli ses ile soyleme teknigi kadin sesi ayriminda buyuk degisiklikler getirdi. soprano'lar yuksek notalara cikarken, besteciler o zamanlar neredeyse tamamen soyu tukenmis olan castrato'lerin yerine gececek, c6 veya b5 seviyesine cikacak ama pes sesleri de soyleyebilecek bir ton aramaya basladilar; bu da soprano sfogato'yu dogurdu. sfogato'nun dogal sesi kontralto veya mezzo soprano araligindadir ama yetenegi ile soprano seslerine de ulasabilir. callas orneginde gordugumuz gibi f3'e de inebilir, e6'ya da cikabilir.(bu arada callas'in bazi eserlerde f6'ya ciktigi da tartisilmaktadir) 20.yy'da sfogato diye adlandirilabilecek callas vardir, gencer vardir, galvany vardir.

    anlattiklarimizin ornekleri soyle;

    belcanto yetenegi icin;
    http://www.youtube.com/…jdddryymkkc&feature=related

    unlu e6 icin;
    http://www.youtube.com/watch?v=xwipibi-0rq

    f3 icin;
    http://www.youtube.com/watch?v=kyb6bsceuxa.
  • anlatım gücü açısından eşine az rastlanır bir sese sahip olan maria callas’ın asıl adı maria anna sofia cecilia kalogeropoulos’tur. 2 aralık 1923’te new york’ta yunan asıllı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen sanatçı 1937’de annesiyle birlikte amerika’dan ayrılarak soprano elvira de hidalgo’dan ders almak üzere atina konservatuarı’na yazıldı. dinleyici karşısına ilk kez 1941 yılında atina’da çıkan callas burada cavalleria rusticana ve boccaccio operalarında rol aldı. 1945’te amerika birleşik devletleri’ne geri döndü ve burada metropolitan orkestrasının ses sınavlarına katıldı. bu sınavı kazanan ancak kendisine önerilen kontratı beğenmeyen callas, italya’ya gitti ve 1947’de verona’da la gioconda operasında sahneye çıktı.

    1950’den sonra sanat yaşamını milano’nun meşhur operası la scala’da sürdürmeye başlayan callas, burada i puritani’deki elvira rolü ile tosca, norma ve lucia operalarındaki başrollerde büyük başarı kazandı. italya’daki yıllarında kocası olacak olan giovanni battista meneghini ile tanıştı. aynı zamanda onun hidalgo’dan sonra en büyük öğretmeni ve yol göstericisi olacak olan tullio serafin ile yolları kesişen callas italya’da sahne aldığı yıllar boyunca sadece italya’yı değil turneye gittiği arjantin ve meksika’yı da fethetti. amerika’da ilk kez 1 kasım 1954’te chicago operasında norma rolüyle sahneye çıkan sanatçı, aynı temsili 29 ekim 1956’da new york metropolitan operasında tekrarladı.

    maria callas ses ve oyunculuk yeteneği yanında yaşamında karşılaştığı olaylara ve insanlara verdiği tepkilerle de sürekli gündemde kalan, ya da daha çok gündemde tutulan bir sopranoydu. örneğin 1957 yılında la scala ile yaptığı 4 temsillik anlaşma opera yönetimi tarafından tek taraflı olarak beşe çıkarıldı. bunu kabul etmeyen callas, beşinci temsilin yapılacağı gün venedik’e gidince basın ve yönetim tarafından topa tutuldu. 1958 yılında ise daha büyük bir olay patlak verdi. italyan başbakanının da bulunacağı roma opera evinin açılış gecesinde norma’yı sahnelemek üzere hazırlanan callas rahatsız olduğunu beyan etmesine rağmen yönetim tarafından sahneye çıkmaya zorlandı. ancak ilk perdeden sonra sesini kontrol edememeye başlayan sanatçı temsili yarıda bırakıp gösteriyi iptal etti. bunun üzerine basın, sopranonun hırçın ve şımarık biri olduğu, başbakanı bile takmadığı şeklinde manşetler atıp konuyu haftalarca diline doladı.

    callas’ın olaylarla dolu yaşamının belki de skandala yaklaşan en ünlü olayı kendisinin meneghini ile evliyken katıldığı bir partide yunan armatör aristotle onassis ile tanışması ve onunla gizli bir ilişkiye girmesidir. 1957 yılında başlayan ilişki 1959 yılında callas’ın eşini terk etmesiyle hız kazandı. bazı eleştirmenler onassis’in sanatçıya, callas’ın hem kariyer hem de özel yaşamında geçirdiği zorluklar sebebiyle bıkkın bir dönemde olduğu için çekici geldiğini ileri sürmüşlerdir. callas’ın eski eşinin yazdığı kitapta sanatçının kısır olduğu iddia edilmiş, ancak başka yazarlar callas’ın onassis ile birlikte olduğu dönemde en az bir kez kürtaj olduğunu ileri sürmüşlerdir. maria callas her ne kadar bu ilişkisini korumaya çalıştıysa da onassis kendisini 1968’de jacqueline kennedy için terk etmiştir. ancak bu ayrılıktan sonra bile ikilinin yıllar içinde birbirini unutamadığı, gizli ve kısa buluşmalar ile görüşmeye devam ettikleri de iddialar arasındadır.

    temmuz 1965’te covent garden’da sahnelenen tosca, maria callas’ın rol aldığı son operadır. 1969-70 yılları arasında yönetmen pier paolo pasolini'nin çektiği medea adlı filmde rol alan callas böylelikle ilk ve tek kez bir sinema filminde de rol aldı. 1972’de juilliard müzik okulu’nda master seviyesinde opera ve şan dersleri veren sanatçı 1973’ten itibaren abd ve avrupa’yı kapsayan son konser turnesine çıktı. 16 eylül 1977’de paris’teki evinde 53 yaşındayken geçirdiği bir kalp krizi sonucu hayata veda eden maria callas’ın külleri sembolik bir şekilde paris’te gömüldü. ancak küllerin bulunduğu vazo mezardan çalındı. öldükten sonra bile skandal yaratmaya devam eden callas’ın külleri polis tarafından kısa sürede ele geçirildi ve vasiyeti uyarınca ege denizine serpildi.

    üstün bir ses becerisi gerektiren rollerdeki başarısıyla tanınan callas, fransız, alman ve italyan operalarında rol alıp, aldığı her rolün altından başarıyla kalkmıştır. ancak kimi eleştirmenler onun hatalı bir ses tekniğine sahip olduğunu ileri sürmüşse de çoğunluk callas’ın güçlü ve kusursuz koloratur ses genişliğinin yanı sıra eşsiz ve oldukça karizmatik bir oyunculuk yeteneğine sahip olduğunda hemfikir olmuştur. callas çok bilinen operaların yanı sıra bellini, rossini, donizetti ve cherubini’nin pek bilinmeyen operalarını gün ışığına çıkartmış ve onların da tanınmasını sağlamıştır.

    son yüzyılda sahnede romantik operanın karmaşık kişiliklerini canlandırarak izleyicilere en güçlü duyguları ileten ilk opera sanatçısı kabul edilen maria callas en büyük başarılarını norma, anna bolena, lucia di lammermoor, macbeth, la traviata ve tosca operaları ile kazanmış, neredeyse her temsili kapalı gişe oynayan bu operalardaki performansı ile efsane yorumcu sıfatını daha yaşarken kazanmıştır.
  • etkileyici bir yaşam öyküsü olan muhteşem soprano. tenorları hiç sevmezmiş. yanlış hatırlamıyorsam 2001 yılında devlet tiyatrolarında hayatı sahnelenmişti. maria callas'ı ayten gökçer oynamıştı ve son derece başarılıydı. hele ki son sahnede "ama ben sana her şeyimi vermiştim" diye bir feryat edişi vardı ki, ardından günlerce bir insana her şeyini vermenin mümkünatını tarışmıştık.
  • sağda solda ve hatta burada linki verilen "schubert" ave maria'sı yorumu kendine ait olmadığı gibi kendisinin repertuvarına uygun bir eser de değildir. meşhur linkteki ses barbara bonney adlı sopranodur. maria callas bir ave maria söyler, o da tabi ki verdi'nin ave maria'sıdır. youtube'da ona ait olduğu iddia edilen bu örnek gibi pek çok arya gezmekte.
    birazcık kulağı olan adam bu sese maria callas der mi allaseniz? der mi?!1
  • kim ne derse desin gelmiş geçmiş en tamperamanlı şarkıcıdır, duygusal termometre icat edilebilseydi, bu kadının sesinin tesiri ve içinde barındırdığı acı çok daha belirgin bir hale gelebilirdi...
  • maria callas'ın şişman ve zayıf olarak iki dönemi vardır. görüntünün önemli olduğunu düşünüp, kasıp, kısa zamanda bayağı bir killo vermiştir. kritikler de ikiye ayrılır bu konuda şişman callas'ın sesi mi daha iyiydi, zayıf callas'ın mı şeklinde.
    her iki haliyle de gelmiş geçmiş en iyi sopranodur nazarımda..
  • philadelphia da maria callas eşliğinde gözleri kapalı "son dem" lerini yaşayan tom hanks,izleyenlerin içini bir hoş etmiştir..anımsatanlar sağolsunlar..
hesabın var mı? giriş yap