• the squid and the whale'den sonra akıcılığı tartışılır film.

    bunun haricinde şunlar söylenmelidir ki, insanlar bütün diğer temel özellikleriyle birlikte zamanla oluşmuş acizlikleri, takıntıları ile birlikte yaşarlar ve bu durum onlara birer kişilik yaratır, geçmişle bütünleşen bir kişilik. anılarla oluşan, yeni bakış açıları kazandıran, değişmelere uğrayan ve gelişen birer kişilik. ve ilişkiler de bu kişiliklerin birbirlerine yansımalarıdır. kan bağının doğurduğu yakınlık neticesinde bu kişiliklerin birbirlerine yansımaları da en çok aile bireyleri arasında görülür kaçınılmaz olarak. ıncık ve cıncık en çok aile bireyleri arasında bilinir, aynı zamanda en çok da onlar tarafından bilinmez. geç ve soluk verilmiş karşılaşmalar istemsiz olarak filmdeki bu yeni tanıma süreçlerini doğurur. sonuç olarak doğal ve olabildiğince gerçek bir filmdir bu yanıyla. aileye bakış açısından da amerikan kültürünün farklılıklarını görmezden gelemeyiz tabii.

    filmin en hoşuma giden, gerçeklikte tavan yapmış ve nicole kidman'ın eleştirilen mimiksizliğini neredeyse tüm film adına bertaraf eden sahnesi, margot'nun ağaca tırmanıp inemediği, oracıkta kalakaldığı korku dolu dakikalarını izlediğimiz sahnedir. kulağına üşüşmüş sinek de filmin geri kalanı boyunca bize ne mesaj verdi acaba?
  • rachel getting married ile ardarda izlenirse altin vurus etkisi yapar. boyle fisil fisil konusuyorlar ama hic de merak etmiyorum ne diyorlar diye, oyle izledim yani.
  • noah baumbach the squid and the whale ile yüzünü biraz daha hollywood bağımsız sinemasına dönerek başarılı bir şekilde tasvir ettiği aile portelerini, bu kezde avrupa bağımsız sinemasına yaklaşarak anlatmaya çalışıyor ve bunu da gayet iyi bir şekilde yapıyor. bu kadar amerika sineması kökenli oyuncuları da olmasa renkleri, kareleri, ağırdan ağırdan ilerleyen hikayesiyle ve neredeyse hiç müzik kullanılmaması ile tipik bir avrupa bağımsız sineması sayılabilir. bu tarza çok uzak olmayan biri olarak filmi pek beğendim, ama yönetmenin bir sonraki hikayesinde artık aile ilişkileri temasının dışında farklı bir şeyler demesinin de zamanı geldiğini ekleyelim.
  • bazı filmlerin neden ilgi görmediğini anlıyorum, yola garip bir yerden başlıyorlar ve çoğu kimse için, daha yolu yarılamadan görüş alanının dışına çıkmış oluyorlar. klinik bir bakış açısından ise eksik parçaları, sarkmış ve toplanmamış parçaları yani dikiş yerleri kendilerini fazlaca belli ediyorlar ve eleştirmenler de onlardan yüz çeviriyor. bu kadarını anladıktan sonra şunu da anlamak lazım ki bunların bir önemi yok, başka insanların bir filme dair izlenimleri yalnızca, filmi seyrettikten hemen sonra ya da çok seneler sonra, seyrettikten sonra filmden bulup çıkarmış olduğun sana keyif veren şeyin, filmin aromasının tadını tekrar duymak yahut filmin hali hazırda damağında olan tadını uzatmak işine yarıyor, bunun dışında bir filmi çözümlemek tıpkı bulmaca çözmek gibi kimilerinin sıkıntısını gideren hafif bir uğraştır. ancak bazı filmlerin bu kavrayışa erişmekte özellikle aracı olması yani seyircide az rastlanır arızalar yaratması, filmin yaratıcısının yaratıcı içgüdüsünün eserinin tüm ikincil öğelerini boğacak ve onları buharlaştıracak şekilde tezahür etmesinden kaynaklanır. bu zengin ama yaratıcı süreç açısından tahrip edici olan kuvvet esere mesafe almayı güçleştirir ve eserin incelmesini engeller. margot at the wedding bu koşullarda yaratılmış bir eserdir ancak yaratıcısının yaratıcı kuvvetinin hakikiliği yani eseri doğuran ihtiyacın hakikiliği yüzünden eşsizdir.
  • nicole kidman'in kariyerinin en saglam performanslarindan birini verdigi, bir noah baumbach saheseri. margot karakterinin her yonunu seyircye yansitmayi basariyor nicole kidman ve zaten kamerasini bir uzvu gibi kullanan noah baumbach hepsini yakalamis, bize de seyretmek dusuyor hayranlikla. jennifer jason leigh'i da es gecmiyorum amma nicole kidman kamera karsisinda gerckten devlesiyor.
  • filmin daha başında trende noah'nın yanlışlıkla yanına oturduğu kadın da nicole kidman.
    acaba yönetmen the hoursa gönderme mi yapıyor diye düşünmedim değil.
  • --- spoiler ---

    anne olmayi ve yetiskinliği çok güzel anlatmış bir film. kitap söyleşisi sırasında filmin can alıcı sözler söylendi. kadının probleminin ne olduğunu orada anladık. hem de taa içimizde.
    --- spoiler ---

    nicole kidman gerçekten çok iyi bir oyuncu.
  • bir noah baumbach filmi

    --- spoiler ---

    sevmek ne garip şey anne diyesim geldi en ahmet kaya sesimle. "sanırım dünyada ailenden daha çok seveceğin birini bulmak zor." diyor pauline yeğenine. böyle bir sevmek görülmemiştir diyor bu sefer en ahmet kaya sesim.

    "nasıl bu kadar insanla olurum. nasıl jim'le evli olup, dick ile yatarım ve hem ikisini birden isterim hem ikisini de istemem." diyor ya margot, pauline de "biliyorum, artık erkeklerin bizi görmedikleri döneme geldik, eğer biri bizle yatmak isterse bu çok baştan çıkarıcı oluyor." diye cevap veriyor. işte ben erkek başıma bunlarla başa çıkamıyorum. anlamıyorum bu kadın karmaşıklığını. doğrusu bu filmdeki yetişkinlerin hiçbiriyle beraber vakit geçirmek istemem yani. saçma sapan desen psikiyatrik mevzular, daddy issues dediklerinden, ne istediklerini bilmiyorlar desen aslında biliyorlar, sadece isteklerinde tutarlı değiller, sanırım hayatlarını bütüncül görmelerinde sıkıntı var. bir bakıyorsun bugün yokmuş gibi yaşıyorlar, bir bakıyorsun yarın yokmuş gibi yaşıyorlar, böyle ilerlediğinde de otomatikman problemli bir geçmişin oluyor.

    neyse işte evlilikler, boşanmalar, üvey kardeşler, ikinci evlilikler, kötü ebeveynler filan derken hem ailenden kaçıyorsun hem de ailen kadar ya da daha çok seveceğin birini bulmak çok zor diyorsun.

    tipik baumbach temaları ve hasaiyetleri. filmi sevdim mi, aslında sevmedim, bir kere geçmişleri hakkında hiçbirşey bilmediğimiz insanların hayatına birdenbire öylece dalmak durumunda bırakıyor film sizi. siz gördüklernizi anlamaya kafanızda oturtmaya çabalarken bir de sürekli görmediğiniz bilmediğiniz başka karakterlerden de bahsediyorlar. üstelik mesela becky'i hiç de görmeyeceksiniz. yani mesela margot ve pauline'in çocukluğundan flashbackler filan gelse filmi, çok daha rahat anlayıp, filmin içine gireceksiniz ama bu baumbach'ın sizden istediği bir şey değil. özellikle yabancılaştırıyor sizi filmdeki karakterlere, kimseyle empati kuramayın istiyor. bu yorucu ve daha çok sıkıcı bir hal alıyor. ama bu bilinçli bir tercih. niye bu tercihi yapıyor üstüne düşünmeye başladığınızda, baumbach ve onun hayatı algılayış biçimine yaklaşıyorsunuz. bence o margot'a, pauline'e değil kendisine kafa yormanızı istiyor. çünkü margot, siz baumbach'a kafa yorun diye uydurduğu bir karakter. ben de şahsen filmin kendisinden çok baumbach'ın kırılgan hassasiyetleriyle ilgilendiğim için filmlerini seyrediyorum.

    --- spoiler ---
  • hayatimda izledigim en monoton film. nicole kidman icin bile izleyemedim, ki ben bu tarz filmleri severim normalde. the hours a benzetenleri esefle kiniyorum. alakasi bile yok, the hours un bir felsefesi ve her iki diyalogta bir vurucu cumlesi vardi.bu ise sadece histerik bir film. o kadar.
  • vasat kelimesinin vücut bulmuş hali.
hesabın var mı? giriş yap