• gercek adi henry markarian dir.malatya dan gocen ermeni kokenli bir ailenin cocugudur.18 yasinda agir bir hastalikla bogusmus olumlerden donmustur.(muhtemelen verem)
    bu hastaligin ardindan piano ve solfej ogrenen aryan,actigi plak magazasini satip album yapmis gercek ismi ile basarili olamamistir.bu ilk albumden sonra son kalan parasi ile ismini degistirip yeni bir album yapmis ve basarili olmustur.hatta bu albumu hic bir plakcinin basmak istememesi yuzunden kendi plak basim evini kurmak zorunda kalmistir.basim evinin adini da malatya koymustur..severmis demek pek tanimadigi memleketini ..
  • istanbul adlı şarkısıyla, tek bir kelime bile fransızca bilmememe rağmen, ne anlatmak istediğini, bizim içinde yaşarken dahi kıymetini bilemediğimiz bu şehre duyduğu özlemi , bana, taa kalbimin içinde hissettiren şarkıcı.

    minareler, çarşılar, köprüler diyor bence. annem diyor, yüreğim diyor. martılar diyor, boğaz diyor, vapurlar diyor... belki de bunların hiçbirini demiyor... ama o kadar içli söylüyor ki bana öyle diyormuş gibi geliyor. ne dediği de o kadar da önemli değil zaten.. sadece istanbul diyor, yüreğinin en derininden gelen içli sesiyle. ve öyle içten diyor ki, istanbul ‘dayken istanbul ‘u özlüyorsunuz. içindeyken yabancı kaldığınız bu şehri bir zamanlar sizinle paylaşan bu insanları, belki de istanbul üzerinde bir çoklarımızdan çok daha payı olan, birçoğumuzdan çok daha emeği geçmiş insanları özlüyorsunuz, yüreğiniz acıyor... ** * *
  • istanbul sarkisinin en sonunda

    "yine şarkılar ve danslar olacak
    olacak yine bin sevinç
    ve bütün dostlar,
    boğazın güzel restoranlarına
    gideceğiz rakı içmeye."

    der, gurbetteki istanbulluyu huzne bogar.
  • "nasıl evlenirim bu lisanla" isimli türkçe şarkısıyla beni yerlere vurann fransız adam
  • gizli saklı zevklerdendir marc aryan.

    sınıfın çok zeki olan ama sessiz sakin takılan, yeteneklerini belli etmeyen çocuğu gibidir. aznavour ve adamo sınıfta kızlara karizma yapmaya kasarken, aryan en arka sırada kendi halinde takılır... önündeki deftere birşeyler karalar.

    neredeyse her şarkısı güzeldir. bir taraftan da birbirine benzerdir çoğu... ama bir şarkı vardır ki... les violons d'albi... onun yeri ayrıdır.
  • ermeni asıllı fransız sanatçı.
    ritimleri, enfes müziği ve fransız aksanıyla söylediği fransızca/türkçe şarkılarıyla gizli saklı kalmış cevherlerdendir. özellikle c'est bien dommage ve volage volage şarkıları takdire şayandır.
  • gercek adi aroutioun henri markarian olan, 14 kasim 1935'de fransa'nin valence sehrinde dogan besteci, yorumcu. malatya kokenli, lubnan tebasina gecmis ermeni bir gocmen ailenin yedi cocugundan ucuncusudur. 1m56cm boyunda ve 65 kg agirligindadir.
    okul hayati basarisizdir. liseyi bitiremez. paris'e gider. hastalanir. kendini edebiyata ve muzige adar. iyilestikten sonra piyano dersleri alir. gercek adiyla cikardigi ilk plagi basarisiz olur. kendi plak sirketini (markal) ve yayin evini (malatya) kurar. bir belcikaliyla yeni evlenen ablasiyla belcika'ya gider. enistesiyle bir gece kulubu isletir, kendi plaklarini calar. 1963'de artik unludur. rusya'da 60.000 kisiye stad konseri verir. turkiye turnesi icin istanbul, ermenistan turnesi icinse erivan sarkilarini yapar. 1969'da kazandigi paralarla kendi studyosunu (katy) kurar. salvatore adamo, frédéric françois, will tura, michel fugain, danyel gérard, patrick hernandez, la goya, toots thielemans, dick rivers ve anthony quinn gibi sanatcilarin kayitlarini yapar. 9 haziran1984'de marianne bouriez'le evlenir. 30 kasim 1985'de belcika'da hayatini kaybeder.

    edit:bianca di luna'nin uyarisi sonrasinda ogrendim ki gercek dogum tarihi 1935 degil 1926'dir. hayranlarina daha genc gozukmek icin dogum tarihinin 1935 oldugunu soylermis.
  • istanbul ve kalbin yok mu şarkılarını 1 defa dinleyenler eminim ki müptelası olacaklardır.
    o ne duygudur be arkadaş, toprağın bol olsun.
  • fransa'nın valence kentinde dogmuş olmasına ragmen ileride belcikali olmustur. en unlu sarkisi 1964 ve 1965 yillarinda dans edebilen herkesin en az 10 kez dansettigi katy adli parcasidir.
  • kasım ayında dünyaya gözlerini açar ve kaderin cilvesi sonucu yine bir kasım'da kapatır. "seslerin bir tadı olsaydı marc aryan baharatlı bir çikolata olurdu." demişti vakti zamanında kuzguncuk'ta piyanist bir abimiz. "tatlı olduğu kadar acıdır da çünkü..." diye de eklemişti.

    çok güzel "kalbin yok mu?" diyen, sahici müzisyen. kasım'a benzemeye çalışan bir ocak gününden selam olsun...
hesabın var mı? giriş yap