• türkiyeye gelmiş geçmiş tüm sol teror örgütleri maoisttir. bu bağlamda türk soluna en çok darbe vuran düşünce akımı olduğunu ayan beyan ifade edebiliriz. zira bu tiplerin eline mao'nun "gerilla savaşı üzerine" adlı kitabı haspel kader geçmiş, o kitaptaki "kurtarılmış bölgelerden örgütlenecek bir ordu ile devrim veya bağımsızlık gelecektir" fikri gerek devsol, gerek dhkp-c gerekse de pkk üzerinde yıllarca hakim fikir olmuştur.. marx'ın "kozmoz" fikrini kanaatimce siktir eden ve dar alanda "hücre ev bizim, mahalle bizim" diye dolaşan militanlar, solun insanı yanını da unutuvermişlerdir..

    insanlar bu konu hakkında tuğla gibi kitaplar yazarlarken benim böyle 5-6 satırla olayı özetlemem de eğlenceli oldu gerçi..

    hülasa gerilla savaşını bir kenara bırakırsak totalde maoizm salak bir akımdır. hatta mao'nun kendisine bile yaramamıştır. adam resmen 20 milyon insanı telef etmiştir kendi düşünçelerinden doğan açlık ile.. (bkz: great leap forward)
  • maoistlerin körlüğü ile hiç kimse baş edemez.. onca şey söylenmesine rağmen tek karşı argüman "devrimci liderdir" oluyor.. ulen adam "evinizin arka bahçesinde çelik yapacaksınız","serçeleri öldürelim, onlar tohumları yiyorlar" gibi süper sosyalist fikirleri sunmuş ortaya.. deng'in mao sonrası yaptığının milyonda birini sunamamış halkina allah aşkına nasıl bu adama devrimci diyebilirsiniz? devrimcilik halkını açlıktan öldürmek midir? öyleyse bırakın benim kafam karışsın, bırakın dinci ve liboş olayım..
  • mao zedong'un politik felsefesi diyelim. marxism leninism'in o donem cinin durumuna pratik bir sekilde adapte edilmesi. mao nun agzindan "marksizmin cincelestirilmisi"
  • şu an dünyada ki sosyalist hareketler incelendiğinde en aktifleri güneydoğu asya sosyalist-komünist hareketleridir. nepal, hindistan, filipinler gibi pek çok ülkede silahlı mücadele veren bu örgütler nepal'de startejik üstünlüğü ele geçirerek iktidarın temel taşı olmuştur. hindistan'da ki maocuların ise 75 bin kişilik bir gerilla gücü olduğu bilinmekte.

    türkiye'de de maoculuk türkiye sosyalist hareketinin her döneminde kesintisiz olarak özne olmuş. tabi türkiye'e süren sd-mdd tartışmalarınında en keskin aktörlerinden olmuşlar. hala hoşlaşmaz bu iki akım birbiri ile. fakat sd'ciler çok daha ütopiklerdir. mevzu açıldığında "bu maocular hala 60'larda sanıyor kendini", "köylüyü öncü görüyor", "köylü var sanki" vs diye üfürmektedir. ama birileri oınlara hatırlatması gerekiyor ki "türkiyede işçi var, siz pek bi modernistsinizde ne oldu?" sanki maocular geride kaldı bu turşucuklar aldı yürüdü de devrim yaptı. ulan hıyarlar onlar ne kadar yapamadıysa sen de o kadar yapamadın. iki dakka efendi ol!
  • marksizmin doğu ülkelerinde uyarlanmış hali.
    marks, devrim için sömürülen bir işçi sınıfının gerekliliğinden bahsetmişti. hatta ona göre devrim gelişmiş kapitalist ülkelerde olacaktı. oysa rusya gibi sanayileşmemiş bir ülkede oldu devrim. lenin bunu öncü bir parti anlayışı içersinde yine işçilere rol vererek çözmeye çalıştı.
    oysa çin'de, ne rusya gibi aydın bir sınıf, ne de klasik bir sömürgeci burjuva sınıfı vardı. hatta işçilerin sayısı görece oldukça azdı. çin nufusunun çoğu köylülerden oluşmaktaydı.
    işte mao, asya tipi üretim tarzının varolduğu çin'de, işçilerin değil köylülerin önderliğinde, kentlerde değil kırsal alanda bir devrim fikrini benimsedi.
    hatta devrimden sonra da, sonu çok acıklı biten kültür devrimini.
  • 60'larda cin ve ssbc bir kirilim yasadilar. bunun temel sebebi:
    1- sovyetler-abd yakinlasmasidir. aslina bakarsaniz buna yakinlasma diyemeyiz. ikisi arasindaki karsilikli silahlanmanin dehşet dengesi'ne erismis olmasi ve nukleer silah sahibi iki ulke olarak artik masaya oturmalari gerektiginin farkina varmalaridir. cin'in bu denklemin disinda kalmasi da sovyetler ile aralarini acmistir diyebiliriz. mao ve maocular da bu dayanaktan yola cikarak, ssbc yi silahli gucunu emperyalizme karsi kullanmamakla sucluyordu.

    2- stalin sonrasi donemde ruslar emperyalist cephedeki ekonomik gelisimin farkindaydi, sosyalizmin icinde kalarak kendilerine yeni ekonomik duzende bir yer ariyorlardi. nikita kruşçevkominist cephe icinde kapitalizmin bir mottosu olan is bolumunu (division of labor)
    oneriyordu. kaynak mao ve maocular temelde buna karsiydilar. sscb nin ideolojik liderligine stalin ve 2.dunya savasindaki konumu sebebiyle katlanan devletler artik bu tarz acilimlari kaldiramayacak noktaya ulasirlar. (aslinda bunlara sadece cin ve arnavutluk'u sayabiliriz.o yuzden bu noktada 3. maddeyi eklemek lazim)

    3- sovyetlerin yeni lideri kruşçev stalin'in kendisini hedefe koyarak ideoloji icinde kimsenin putlastirilmamasi gerektigini one suren bir konusma yapti. (destalinizasyon) o donemde 2. dunya savasini ulke lideri olarak gormus cok az sayida kominist lider vardi. dogu avrupada bu liderleri hedef alan sovyetler darbe ve girisimleri enver hoca (arnavutluk) ve mao yu savunma durumuna gecirdi.

    bu 3 sebep emperyal devletler altinda yasayan koministleri tum dunyada 2. kez boldu. (1.si icin stalinizm vs troçkizm)
  • maoculuk, kendi gelişim sürecinde iki ana dönemden geçmiştir. birinci döneminde maoculuk, çin'in öznel koşullarına uygun bir devrim stratejisi teşkil etmiş, çin'in tarihsel ve sosyal koşulları ile rusya'nın farklı olduğunu ortaya koyarak, çin'de nasıl bir devrim yöntemi izlenmesi gerektiğini doğru şekilde tahlil etmiştir. 1956 yılından itibaren ise maoculuk marksizm-leninizmden ayrışan ve sol sapmacı bir ideoloji halini almış, tarihsel gerçeklere uygun olmayan bu eğilime karşıt olarak 1976'dan sonra da sağ sapmacı eğilim güçlenmiş ve çin'i etkisi altına almıştır.

    söz gelimi, 1949 çin demokratik devrimi'nden önceki dönemde, kapitalist üretim yapılarının şangay, hong kong gibi birkaç kıyı kentinde geliştiği ancak bunların hemen yanı başında ve çok daha yaygın bir şekilde feodal üretim yapılarının çok geniş bir kırsal alanda hakim olduğu ve daha da önemlisi, kırsal alandaki bu üretim yapılarının, kentsel alandaki kapitalist üretim odaklarına bağımlı olmadığı, aralarındaki korelasyonun oldukça zayıf olduğu, dengesiz, dağınık ve kopuk üretim ilişkilerinin söz konusu olduğu bir ülke betimlenmektedir. her ne kadar yirminci yüzyılın ilk yarısında rusya'da da köylülük yine daha yaygın olsa da, kırsal yapının kentlerdeki kapitalist üretim odaklarına bağımlı olduğu ve işçi hareketlerinin ve üretimden gelen gücün etkilerinin bütün bir ülkeye sirayet ettiği rusya'daki gibi leninist devrim yönteminin geçerlilik bulduğu bir şablonun o dönemde çin'de geçerli olmayacağı açıktır.

    bunu marksizm-leninizm biliminin metotlarını kullanarak mao bizzat ortaya koymuştur: "şimdi bu ayırıcı özelliği inceleyelim. çin'in politik ve ekonomik gelişmesi dengesizdir: zayıf bir kapitalist ekonomi, kendisinden üstün bir yarı-feodal ekonomi ile yanyanadır; birkaç modern sanayi ve ticaret kenti geniş ve hareketsiz bir kırsal bölge ile biraradadır; birkaç milyon sanayi işçisi, eski sistem altında alınteri döken birkaç yüz milyon köylü ve zanaatçıyla yanyanadır; merkezi hükümeti denetleyen büyük savaş ağaları, eyaletleri yöneten küçük savaş ağalarıyla eleledir; iki çeşit gerici ordu, çan kay-şek'in sözde merkezi ordusu ile eyaletlerde savaş ağalarının komutası altındaki "çeşitli birlikler" omuzomuzadır; birkaç demiryolu ile buharlı gemi hattı ve karayolu, çıplak ayakla bile farkedilmesi güç olan sayısız el arabası yolu ve patika ile yanyanadır."*(mao zedong, çin devrimci savaşı'nda strateji sorunları adlı kitap, çin devrimci savaşının ayırıcı özellikleri nelerdir? başlıklı bölüm, baştan ikinci paragraf)

    yani mao, çin'in öznel koşullarını ortaya koyarak, somutun somut tahlili kapsamında çin'de köylülüğü esas alan bir devrim stratejisi izlenmesi gerektiğini ortaya koymuştur (oysa leninist devrim stratejisi işçi sınıfı nezdinde örgütlenmeyi esas alır). önceden çin yarı-sömürge konumunda ve feodalizmin hakim olduğu bir ülke iken, 1949 demokratik halk devrimi ile birlikte kapitalizmden sosyalizme geçiş aşamasına giren, sosyalizmi kurma yolunda ilerleyen bir ülke konumuna gelmiştir. ancak çin 1956 yılından itibaren ideolojik olarak marksizmden sapmaya başlamıştır. bu noktada, 1958'de uygulamaya konulan "ileri doğru büyük atılım" sürecinde, karl marx'ın alman ideolojisi ve feuerbach üzerine tezler adlı eserinin dördüncü bölümünde açıkladığı "komünizmin maddi ön koşulu olarak üretici güçlerin gelişmesi" şartının göz ardı edilmesi söz konsudur; mart 1955'teki çkp konferansında mao, birkaç yıl içinde komünizme "uçacaklarını" belirtmiş ve ekim 1955'te de devrimci iradeleri sayesinde kısa süre içerisinde sosyalizmi kuracaklarını iddia etmiştir. oysa komünizme uçmak şöyle dursun, devrim henüz feodal üretim sisteminin tasfiyesini bile gerçekleştirilebilmiş değilken bilimsel gerçeklere aykırı olan 1958 ileri doğru büyük atılım ve 1966-1976 arasındaki kültür devrimi gibi süreçlerle karşı karşıya kalınmıştır.

    aslında kültür devrimi olarak adlandırılan süreç ana fikir olarak geçmişe ait olan herşeyin yıkılarak yerine yeni bir dünya kurulmasına dönük ilerici bir başlık altında hareket ediyor gibi görünse de gerçekte, mao'nun kendi iktidarını sağlamlaştırmak adına aydınları hedef aldığı ve kendisine rakip olan kadroları tasfiye etmek için bir iç çatışma ortamı yarattığı güç savaşının bir sonucudur. yoksa, 1928-1932 arasında sscb'de de bir kültürel dönüşüm süreci yaşanmış, ancak burada ortaya çıkan eğilim proleterlere üniversite ve enstitülere girme açısından teşvikler sunarak aydın kesiminin akademik tahakkümünü fırsat eşitliği yaratarak ortadan kaldırmaya çalışmış iken, çin'de parti üyesi ilerici aydınları tarlalarda çalıştırıp "gözden düşürme" gibi uygulamalara gidilmiş ve üretim ve endüstri mekanizmasında önemli yere sahip uzmanların ve teknisyenlerin de tasfiyeden nasibini alması sonucunda iktisadi birikim açısından çin'de açık bir gerilemeye neden olmuştur.

    vakti zamanında küba devrimi'nin öncülerinden fidel castro'ya mao'yu büyük bir devrimci olarak kabul edip etmediğini sorduklarında vermiş olduğu cevap, işte tüm bu gerçekler göz önünde bulundurulduğunda daha net anlaşılacaktır: "(mao'nun) samimi olarak büyük bir devrimci olduğuna inanıyorum, büyük bir devrim yaptı... çin'de gerçek bir devrim oldu. çin halkı müstesna bir halktır; kahraman, fedakar, çalışkan. birçok faziletlere sahiptir. ama mao elleriyle yaptığını, ayaklarıyla yıkmıştır!" (fidel castro, mayıs 1977 röportajı, birikim dergisi 36'ıncı sayı, s. 18)

    şimdi, mao'nun marksizmden saptığı dönemi dikkate almayıp, 1937'de ortaya koyduğu ve çin'in öznel koşullarına uygun devrim stratejisini geliştirdiği dönemde yaptığı tahlillere geri dönüp ülkemizin bu çözümlemelerde belirtilen çin ile aynı koşullarda olup olmadığına bakalım. mao'nun da belirttiği gibi çin feodalizmin genel anlamda hakim olduğu, kıyıdaki kapitalist üretim nüvelerinin ülkenin genel üretim ilişkilerinde kendisine bir bağ oluşturmadığı, çok büyük ve geniş bir ülke. oysa aynı dönemde ülkemiz türkiye, çin'in bir eyaleti büyüklüğünde, feodal üretimin o dönem için, yani 50'li, 60'lı ve 70'li yıllar itibariyle henüz tamamen tasfiye olmadığı, köylülüğün ve küçük burjuva üretiminin yaygın olduğu ama yine de çatalca-istanbul-kocaeli üçgeninde gelişen büyük kapitalist üretim alanlarının var olduğu, dahası ülkedeki kapitalist akümülasyonun ana kutbunu oluşturan bu bölgeye ek olarak, izmir-manisa ve mersin-adana arasında kümelenmiş ikincil kapitalist üretim odaklarının var olduğu ve haritaya bakıldığında geniş bir alana yayılmış gibi görünse de kır ve köydeki üretim yapılarının bu sözü edilen kapitalist üretim alanlarına hammadde sağlayacak ve bunların ürettikleri nihai malları tüketecek şekilde ve bu bölgelerin iş gücü kaynağını oluşturacak şekilde onlara bağımlı olduğu bir endüstri ilişkileri bütünü tarafından betimlenir. yani 1900'lü yılların başındaki rusya'da olduğu gibi, 60'lı, 70'li yıllardaki türkiye'de de mao'nun çin için belirttiği ve köylülüğü esas alan bir devrimin maddi koşulları geçerli değildir. tam tersine sayısı çoğunluk ya da azınlık olsun önemli değil, sonuçta en temelde işçilerin sırtında duran bir sistem söz konusu olduğu için türkiye'de, mao'nun devrim stratejisine uygun bir ortam ne günümüzde ne de geçmişte hiçbir zaman söz konusu olmamıştır.
  • mao'izm mao çe-tung'un (hunan 1893 - pekin 1976) fikirlerini ve felsefesini, siyasi, sosyal, kültürel vb. hayatın her cephesinde geçerli hale getirmeye yönelen marksist akımdır. (özellikle çin'de yaygındır)
  • (bkz: mao zedong)
  • avratlar burada da müşterektir.
hesabın var mı? giriş yap