• asimov da güzeldir dedik sonucu bu oldu (bkz: sanayi de asimov okuyan kaporta ustasi). enteresan bir kişi imiş
  • entryleri nickinin aksine zeka pırıltıları gösteren yazar. ilgi çekici. takip edilmesinde fayda görmekteyim.
  • ekmegi cok yeme sonra mankafa olursun diyen babam sayesinde/yuzunden ne zaman ekmek gorsem aklima gelen bir kelimedir.
    sonrada gozumun onune bizim yan komsunun oglu geliyor nedense...allahin koca kafasi...

    (bkz: maybas)
  • (bkz: marijuana)
  • japonların çok sevdiğim bir deyişi var: suşi buldun mu ye, mankafa gördün mü kaç…

    nefes bile aldırmaz çunku mankafalar insana. en zor insan tipidir.

    karşısındakinin ne'den bahsettiğini bile anlayamadan bir cevap vermeye, mukabele etmeye çalışan ve bu konuda asla yılmayan, yorulmayan kişiye mankafa diyoruz. bıktıran ve uzayıp giden “anlamamakta inat” durumudur mankafalılık.

    evet, mankafa okuduğunu, duyduğunu hatta gördüğünü bile doğru anlayamadığı halde üzerinde yorum yapan kişidir. bir olaya şahit olur, olan bitenin amacını, tarafların derdini bilmeden atlar, üstüne vazife olmayan şeylere yorum yapar, beni de olaya dahil edin diye çırpınır. bu şekilde değer bulmaya çalışması ne kadar beyhudedir. ama an-la-maz.

    mesela durup dururken hiç yoktan bir polemik açığa çıktı, söylenecek sözler söylendi ve bitti diyelim. mankafa olayın bittiğini bile an-la-maz. karşı tarafın her sözünü evirip çevirip ne kadar yanlış anladığını –hatta hiçbir halt anlamadığını- ispatlarcasına ısıtıp ısıtıp önünüze koyar. söylenmiş sözleri hem üstüne alıp hem de reddetmeye çalışarak aslında kabul ettiğinin farkına bile varmaz. muhatabının her kelimesini kullanarak onun düşüncesini kabul ettiğini anlayamaz. bunu ona açıkça söylemeniz gerekebilir. polemikte kullanılan tekniklerden haberi bile yoktur, çünkü mankafa türkçe bile bilmez.

    düello mu yapacaksınız? eğer bir mankafa ile yapacaksanız onu vurduğunuzda “sen vuruldun mankafa!” demeniz gerekecektir. yoksa onun bunu anlaması asla mümkün değildir.

    "düello çoktaan bitti mankafa, hiçbir kurşunum sana harcanacak kadar ucuz değil" demiş emiliano zapata.
  • mankurtun oğuzcasıdır ve galiba bu topraklarda da uygulanmışlığı vardır:

    bir insanı bebekken alıp kafasına, kafayı alından saran demir bir halka takarlarmış. o demir halka yüzünden çocuğun kafatası ve dolayısıyla beyni büyüyemez ve gelişemezmiş ve iradesiz bir köle olarak kullanılırmış. mankafa diye bu zavallı insanlara denirmiş.

    mankurt hikayelerinden de biliyoruz ki çinliler ve türkler esirlerinin kafasını traş edip, üstüne yaş deve derisi geçirir ve çölde bırakırmış. sıcak, beynin basınç altında, havasız kalması, saç köklerindeki baskı vs. nedenlerden dolayı o kişi de robot haline getirilmiş ve aynı şekilde iradesiz köle olarak kullanılırmış.

    dolayısıyla mankafa da büyük ihtimalle mankut gibi orta-doğu asya kökenli bir uygulama.
  • demode çocuk küfrü.
  • nişanyan'a göre basık anlamına gelen mank kökünden üretilen eski türkçe sözcük. yani basık, hizli ve açık olmayan kafa/akıl/zihin. ahmak. yerel sözcüklerimizden ve sozce.com'a yerel ağızlar sözlüğü'nden alınan manıt da olasılıkla aynı kökten gelmekte ve anlamı da çok yakın. sadece t harfi/t sesi bakımından farklı bir evrim yolu kullanmış görünüyor. cb rte'nin ilgi tazelediği mankurt sözcüğü de olasılıkla kökendaş veya akraba sözcük. o salak ve köle (beyni yıkanmış) anlamında ileri sürdü.

    (bkz: sukafa)
    (bkz: dim/@ibisile)
  • saçma sapan isimli mandalinali gazoz. şaka gibi.
hesabın var mı? giriş yap