• depresyonun tersi ruh hali. duygu durumumuzun aşırılaştığı bir tablo. aşırı neşe, fikirden fikire uçan, paranoşd, kuruntulu, hiperaktif, kendine aşırı güvenli, konsantrasyonu az, impuls kontrolü az.
  • insanların "manyak" tabirini kullanırken farkında olmadan atıfta bulundukları, iki uçlu duygu durum bozukluğunun keyifli yanı olan özellik..
  • depresifi dövendir. aynı gün içinde binlerce farklı işi aynı anda yaptırıp, bilmemkaç kilometre yürütüp, hoplatıp zıplatıp, sayfalarca okutup, yazdırıp, uyutmaz. fon müziği extremely heavy metaldir. iyidir.
  • before sunrise filmini seyretmiş miydiniz?

    yok filmdeki abi/abla manik diye sormadım. dünyanın en güzel aşkı bir manikle yaşanır ama sadece bir gün sürer de ondan sordum.

    yanlış bilinenin aksine mani'nin iki fazı yoktur. mani'nin çok basit şekilde bir yönü vardır. o da hazdır. vücut kendini hazza odaklar. haz neredeyse orada olur. izmir'den manisa'ya koşmak o an cazip geliyorsa koşar nefret ettiği bamyadan bir tencere rahatlıkla yer, sonra da hiç cazip olmayan bir yerde sadece beyaz peyniri seviyor diye yedi yabancı bir karşı cinse hayatının gecesini yaşatabilir.

    insan kurallarla yaşar ya. yolda yürürken bile normal insanların ( yani çoğunluğun) koyduğu kurallara uyarız. tanımadığımız insanların gözünün içine bakmayız mesela. ya da ne bileyim hoşumuza giden bir karşı cinse "canım dudaklarını emerek morartmak istedi" demeyiz. kendimizi tutarız. çünkü beyin bize der ki "dur azıcık efendi ol" her ne kadar bu efendilik sınırı kişiden kişiye değişse de bir sınır elbet vardır.

    maniklerde bu sınır farkındalıkla ters orantılıdır. farkındalık düştükçe bu haz isteği artar. ignorence is a bliss cümlesi buradan çıkmış olabilir. beynin kişi üzerindeki kontrolü azaldıkça - her hastada düzey farklıdır- karşınıza rüyalarınızda bile göremeyeceğiniz güzellikte bir insan çıkar. zeki, konuşkan, komik, ilginç, farklı... yani aşık olmak için normalde sizin karşıda tırnaklarınızla kazıdığınız her malzemeyi manikler size bir tepsi içinde sunar. beynin ileti hızı o kadar hızlanır ki, hatasız bir makineli tüfek gibi konuşabilir. ve aynı zamanda etraftaki tüm verilerden eğlenecek bir şeyler çıkarabilir.

    ama işte manikler bu durumu sürdüremezler. enerjilerini sonuna kadar harcarlar ve hatta ertesi günden bir miktar da borç alırlar. o güzelliğin, o rahatlığın, o farklı olma halinin mutlaka bir bedeli vardır.

    manikler bu durumu genelde " enerjim kalmıyor, sıkılıyorum, kimseyi görmek istemiyorum" diye tarif ediyorlar. aslında değişen tek bir şey. farkındalık. farkındalık arttıkça kendisinden ve yaptıklarından nefret eden bir insan çıkıyor ortaya. manik dönem boyunca yapılanlar tek tek değerlendirilip kendini suçlama ve aşağılama dönemi başlıyor. öfke nöbetleri birbiri ardına geçiyor. yani çok ufak bir zaman önce büyülediği kişi onun bir canavara, bir alien'a dönüşmesini izlemek zorunda kalıyor. öfke nöbetleri sonrasında eğer depresyon ve veya benzeri bir duruma geçilirse hastalığın adı biraz değişiyor. ama oluşan " bu benim kaşlarım neden gözümün üstünde" kadar naif sebepleri olabilen bu öfke nöbetleri ile kotarılıyorsa yine hastalığın adı değişiyor biraz.

    tedavisi oldukça zor bir hastalık. çünkü öncelikle tanısı zor bir hastalık. hastalığın kendi özellikleri gereği zaten tedaviye uyum oldukça zor. hafif düzeyde olanlar zaten "sen evlendikten sonra çok değiştin nalan" adlı filmin başrolünü oynadıkları için farkedilmiyorlar bile. ancak orta ve ağır şiddetteki hastalık insanın hayatını zindana çevirmeye bir daha hiçbir zaman diğer insanlar gibi olamayacağı fikrine bulamaya yeter. normalleşmek adına bir girdabın içinde sürüklenip durmak rutinleşir. sonra o rutinleşmeden de kendine pay çıkarıp suçlu arar. bulur veya bulamaz ama hastalığın kötüleşmesi de bu şekilde olur.

    atıf yılmaz'ın türkan şoray için söylediği bir söz var. " bana öyle güzel bakıyordu ki. içimden bir şeyler kopuyordu. ama sonra bir farkettim ki türkan gazoz şişesine de aynı şekilde bakıyormuş."

    karşınıza bir manik çıkarsa atıf yılmaz'ın bu sözünü hiç unutmayın. manikler için o an karşısında kim olduğunun bir önemi yoktur. bir doktorun muayenesini, bir kasabın bıçak kullanışını veya plajda kum üstünde yatan herhangi birisinin pozunu harika bulup karşısındakine hayatının en güzel zamanlarını geçirtebilir. sonra bu yaptıklarını sorgulayıp acısını çekecektir ama o an rüya zamanıdır.

    dedim ya dünyanın en güzel ve en kısa aşkını bir manikle yaşarsınız. ama bu dünyanın en naif yalan aşkıdır.

    ekleme: manikler gay olamazlar. yani olamazlar çok iddialı bir cümle. ama gay olmaları çok zor. çünkü maniklerin cinsel tercihi yoktur genelde. onlar kalender meşreptir. ağızlarından ben biseksüelim galiba cümlesini rahatlıkla duyarsınız. aslında olan marul ile bile bir erotik bağ kurabilmeleridir.
  • "klein'cı bakış açısına göre nesnelere gösterilen manik ilgi üç duyguyla karakterize edilir: kontrol, galibiyet ve horgörme. bu duygular suçların, yas tutmanın*, kaybolmuşluk hissinin ve değerli bir nesneye bağlı olma hissinin savuşturulması için geliştirilen savunma fonksiyonlarına hizmet eder." glen o gabbard & krin gabbard - psychiatry and the cinema*
  • şuan bulunduğum duygudurumu. uzaması depresifliğin yakınlığına işarettir.
  • yeni şarkıları "hayatın sonunda" myspace sayfasında yayınlanan grup.

    http://www.myspace.com/manikgrup
  • sizin normaliniz benim depresyonum.

    şu normale bakın. ? normal?

    ben az biraz manik'im anladığım kadarıyla.

    yani depresyona karşı bağışıklığım var benim.

    manik daha yukarısı. hep--

    titreşimin hızına bak!

    yani biraz karşıtlık olacak ama

    depresyon benim normalim. varoluşsal sorular hep vardı. adaptasyonum bu yüzden kuvvetli?
  • şu sıralar taksim rh + de çıkan, guzel muzik yapıp bizleri çoşturan, çok başarılı olacaklarına inandığım, her programlarına gidilesi muzik grubu.
hesabın var mı? giriş yap