• okuyan us tarafından basılan psikiyatri ve sinema kitabı. iki bölümden oluşan kitabın ilk bölümü sinemada psikiyatristleri ele alırken ikinci bölümü filmlerin psikiyatrik incelemesini içeriyor. konuyla ilgilenenler için mütemmim cüz kıymetinde. yazarları için

    (bkz: krin gabbard)
    (bkz: glenn gabbard)
  • "bir psikanalist her şeyi bilmiyormuş gibi davranan bir kişidir." glen o gabbard & krin gabbard - psikiyatri ve sinema

    "sinema modern izleyiciler için, iö 5. yüzyılda tragedyanın yunanlılar için gördüğü aynı işlevlerin çoğunu görür."

    "bu mesleğin* temelde olumlu olan imajı bütün olumsuz tanıtımlara karşın hala hüküm sürmektedir."

    "(...), sinemada olumsuz bir şekilde resmedilmekten daha kötü bir şey varsa o da sinemada hiç resmedilmemektir."

    [bu noktada terapistin yorumu şu olur: "eğer kendi sorunlarımı sana anlatırsam, paranı doğru bir şekilde kullandığını düşünüp düşünmeyeceğini merak ediyorum."]

    [bu nedenle daha önce ahlaksız ve kötü davranış olarak suçlanan şeyler artık psikopatolojik olarak anlaşılıyordu. fink'in söylediği gibi, bu olgu psikiyatristlere "genellikle rahiplere tahsis edilmiş olan, günahların affı için dış süperego gücü" sağladı.]

    "bütün doktorlar, kökenleri rahiplikten ve toplumun dinsel törenlerinden gelmesine karşın, psikiyatristler gibi büyünün icra edilmesi görevini devam ettirmezler. asklepios'un otoritesi sözel olmayan bir yönde gelişmiştir. psikiyatriden sık sık, suç gibi ruhsal acılarla uğraşması istenir (bu da, asklepios otoritesinden daha çok rahiplerin otoritesine yakındır)." [paul fink'ten aktararak]

    "bilincin ölümle tükenmesi nihai bir narsistik yaralanmadır, bir narsistin sağlıklı yaşlanmamasının nedenlerinden biri de ölüm korkusudur."

    "kendi kişiliği yok edildiğinden narsist kişi, kendisinin bir uzantısı olarak görmediği sürece başkasıyla özdeşleşemez ve bundan dolayı ötekinin de kişiliğini yok eder. zelig narsistik yansıtmanın iki yönlü sürecini gösterir."

    "belli bir güce sahip bir penisi olmasa da, sharon stone sahip olduğu şeyi göstererek büyük bir güç elde eder. stone vajinasını sanki bir penismiş gibi etkili şekilde kullanır."

    "sevgili arama ile kurbanına sezdirmeden yaklaşma arasında amerikan filmlerinin çoğunun gözardı ettiği, fakat çağdaş (özellikle kentlerde yer alan) romanslarda bulunan onaylanmamış, tedirgin edici bir denklik vardır."

    "christian metz sinemasal deneyimlerde bir çeşit röntgenciliğin* söz konusu olabileceğini belirtiyor. bu röntgenci biçimi özellikle tanımlayan nedir diye soracak olursak, görünen nesnenin yokluğu diye karşılık verebiliriz ki bu da klinik bir fenomen olarak gerçek rötgenciliğe ters düşmekle kalmıyor, aynı zamanda da nesnenin sahnede bizzat bulunduğu tiyatroya ters düşüyor."

    "erkek çocuğu işi daha da ileri götürerek annenin hadım edilmiş baba olduğunu ve böylece annenin babaya ait bir penisle kendi gücünü arttırdığını düşler. bu bağlamda fallik anne hem hadım edici hem delicidir." [hanna segal'den aktararak]

    "klein'cı* bakış açısına göre nesnelere gösterilen manik ilgi üç duyguyla karakterize edilir: kontrol, galibiyet ve horgörme. bu duygular suçların, yas tutmanın*, kaybolmuşluk hissinin ve değerli bir nesneye bağlı olma hissinin savuşturulması için geliştirilen savunma fonksiyonlarına hizmet eder."

    "lacancı psikanalizin feminist bakış açısıyla uygulanmasının en önemli ve en tartışmalı özelliklerinden biri, kadın bedeninin hadım edilme olasılığını temsil ettiği için erkeklerde endişe uyandırdığı iddiasıdır."

    "son bir analiz olarak, şüphesiz, sanatın gerçekliğe* hiçbir borcu* yoktur."
hesabın var mı? giriş yap