• hayatta ders almak diye bir şey var di mi? ben bazen buna ikinci kez şans vermek diyorum ama olmuyor. yaklaşık olarak 'postalandığın' bi mekanı arar, rezervasyonunu yaptırır sonra da akşamın ilerleyen saatlerinde gidersin. bi de bakarsın ki, kapida seni karşılayan garson arkadaş rezervasyonunuzun olmadığını söyler, kendinden şüphe eder, yanındakine aramadık mıydıkkk dersin. ohooo o daha ilk mangerie şokunda, yazııık. neden bu kadar çatık kaşlı ve zoraki gülümsemeli olduklarını anlamadığım trajik hatalar sonucu seçilmiş garson kızlarımızdan birinin katkılarıyla kendinizi o kadife perdenin arkasında bulursunuz. neyse kireçburnunda bi balık ekmekçi var. şahane. bi de balık ekmek yapan amcası var ki bayağı bildiğin normal insan. insanlık belirtileri gösterenlerden değil. öyle seni konservatuar sınavındaymışsın gibi baştan aşağı süzmüyor. hatta arada aynaya bile bakıyormuş gibi duruyor. hadi bu atlatılmış son mangerie vartam olsun... nolur.
  • masalarda “yer değiştirmediğiniz için teşekkür ederiz” yazıyor. bu bir cepte dursun.
    içeride toplamda 8 masa var sanırım-4 deniz kenarında 4 ise onların hizasında arkada. mekana girdik, son derece suratı asık bir adam karşıladı, sanırsın o bir cıa ajanı, neyse bir ıhlamur içip kalkacağız, misafirime bak burayı duymuştum gel bakalım dedim. bir şekilde girdik, dersin mekan ağzına kadar dolu, içeride sadece oturan 3 masa var ve rezervasyonda almamışlar, geçtik bir köseye oturduk,-tuvaletin kenarıymış tabi, dedik ki masalardan biri kalkarsa rica edelim not da var masalarda ama şansımızı deneriz. nitekim bir kaç dakika sonra deniz tarafındaki masalardan biri kalktı. biz de rica ettik dedik ki geçelim mi o masaya izin verirseniz, allahım demez olaydık. garson dedi ayşe hanıma sorayım, ayse hanım geldi izin vermiyoruz maalesef dedi, biz de evet yazıyı okuduk ama tuvaletin ağzıymış ondan rica edelim dedik, allahım kaşlarını çattı işte şöylede böylede, sonra dedik tamam içip kalkacağız, sağ olun, sonra da yok efendim geçin, yok diyoruz geçebilirsiniz diyorumlar başladı.

    amaan anlatmaya bile değmez bir mekan işte. yani tabi ki kuralların olsun, onları uygula hiç bir sıkıntı yok, hoş bir şey ama bekleyen müşterin yok, gelenlerin hepsi zaten mekanın balkon kısmında sobanın altında manzara keyfini çıkarıyor, biz zaten içeride 3 masa kalmışız, havan kime?? tabi de,yapamıyoruz ama sizi kırmayalım başka masa da yok bekleyen de-zaten olamaz mazallah yerinizi değiştirmek isterseniz isyan çıkıyor herhalde de- ne bilim insiyatif kullan ne olacak.

    bunu da yazdım ki giderseniz öyle çok şey beklemeyin, asık suratlı çalışanlardan başka bir şey görmezsiniz, yemişim brownisini, dünya kadar güzel yapan yer var, dünya kadar da manzarası bunlardan iyi olan yer var.

    koltukları da pislik içinde, kırıntı mırıntı ne ararsan var
  • hizmet kalitesi sıfır olan bebek’teki overrated mekan.

    manzarası dışında hiçbir özelliği yok. manzarayı gören 4 masaya oturabilmek için de rezervasyon yaptırmak gerekiyor.

    çalışanlar ortalıkta dali maskesi takmış gibi geziyor, en ufak bir gülümseme yok. sanki kafalarına silah dayanmış da zorla çalışıyorlar gibi bir halleri var.

    sipariş vermek veya hesap ödemek için önce çalışanlarla göz göze gelebilme başarısı göstermek gerekiyor. ufak bir mekan ve kalabalık da değildi ama ne hikmetse hepsi yere bakarak yürüyordu.

    gidecek olan varsa bunları bilsin.
  • boğaz manzarası, şık ambiyansı ve instagramdaki tatlı paylaşımlarına yükselerek bir cumartesi kahvaltısı yapmak istedik. ancak mekana ilk gidişimiz olduğu için rezervasyon gerektirdiğini kapıdaki görevliden öğrendim. içerideki masaların çoğunun boş olmasına rağmen bir çözüm sunmadan geri çevrildim. konuyla ilgili makul bir tavır göstererek bilgilendirme için teşekkür edip mekandan ayrıldım. merdivenlerden indim ve sokağa çıktım. sonrasında telefonla arayıp rezervasyon yaptırdık ve dolu dedikleri masalardan birinde ağırlanabildik. rezervasyon, kurum politikası olabilir ancak merdivenleri tekrar inip çıkmama gerek kalmadan da bu çözümü bana sunabilirdi. rezervasyonsuz gidiyorsanız eğer sakın üzülmeyin. kapıdaki görevli rezervasyonsuz alamıyoruz dediği anda telefonunuzu çıkarın, görevli tam karşınızdayken mekanı arayın ve hemen o dakika için rezervasyon yapın. ha aşağıya inip merdivenlerin başından aramışsınız ha kapıdan. yoğunluk olduğu günleri anlayabiliyorum ama içerisi boşken rez diye tutturmanın ve insanları merdivenlerden indirtip telefon açmanın mantığını cidden anlayamadım.
  • birden masada otururken garson gelip "siz su anda dokuz bucuk rezervasyonunun yerinde oturuyorsunuz." diyebilir. siz de "ama bunu daha önce söylemediniz ki" dersiniz. o da "ama altidan beri oturuyorsunuz ben kalkarsiniz sanmistim" der. bu kadar ongorulu garsonlar nerde yetisiyor acaba diye dusunursunuz. afallarsiniz tabi.
    hesap istersiniz isgal kuvveti gibi hissetmemek icin. bu kez garson kiz uzulmus gibi yapar acaba hata yaptigini mi anlar. size bir kahve ismarlayayim der. gecmis olsun tabi. hizmet sektörü zordur. insan mutlu etmek zordur ama temel birkac konuya dikkat ederseniz çözersiniz. çözemezseniz birkenstock terlikler de, manzara da, güzel yemekler de yalan olur...
  • overrated mekan. bakın bir müşteri restaurantınıza geldiğinde hoşgeldiniz dersiniz. kapıdaki kel gibi, günaydın diyen müşterinin yüzüne bakmadan bir saniye diyip garsonuna bağıra çağıra alakasız bir şey söylemezsin.

    benim için fark etmez bir daha gitmem. ama insanlar bu tiplere muhtaçmış gibi gitmeye devam ederlerse bu mekana, o kapıdaki kel ve onun garsonları gibi tipler buraya giden müşterilere bokmuş gibi davranmaya devam ederler. olay deniz manzaralı kahvaltıysa biraz daha verip çırağan'da yapın kahvaltınızı en azından hizmet alırsınız.
  • pandemiden beri ilk defa geldiğim kalabalık mekandır. ama kahvaltıda prosecco içip tuzludan tatlıya evrilen uzun kahvaltıyı yine bir kokteyl ile taçlandırabildiğimiz mekandır. beş yıldızlı otellerin brunch'ları dışında istanbul'da çok fazla bu konseptte mekan da yok. varsa da ben bilmiyorum *
  • her daim çalışanlarının suratı asik. müşterisini tedirgin eden bir enerjisi var. 10 numara 5 yıldız kahvaltısı var ama neye yarar?
  • yemeklerinde öyle çok bir şey olmasa da ortam vs. hoşuma gittiğinden sürekli gidip de her seferinde "ya ben neden buraya geldim şimdi ne yiycem" dediğim mekan
  • bu mekânla ilgili benim şöyle bir anım var. 2018 yılıydı sanırım, yurt dışından dayımın şirketi için bir misafir geliyor. bu tip süreçlerde benim aile misyonum nettir: şunların bir elinden tut da gönüllerini eyle.

    kendi şirketim dışında ailedekilerin çalışmalarına da böyle katkılarım oluyor. neyse, ingiliz bebesi olduğu için bunlar ve pazar gününe denk geldiğimiz için brunch'a çıkılır bunlarla ancak dedik. sabah gittik, otellerinden aldık, kabataş'tan itibaren bebek'e kadar sahil yolu üzerinden efsane bir tur attırdık. sonuç itibariyle entry'nin mangerie kısmına geliyorum; 1.5 saat masa bekledik. 1.5 saat. masa. bekledik.

    kahvaltı menüsü bence güzel, daha önceki gün içi izlenimlerime göre yemek menüsü o kadar güçlü değil. zaten konseptleri de tam hafta sonu brunch ve manzara. entry'lerde herkes yazmış, burada genel bir mutsuzluk var personelde, nedenini anlamadım. özel bir etkinlik için vs. buraya özellikle hafta sonu gitmek istiyorsanız, gitmeyin. bir de o sıralar rezervasyon falan da yapmıyorlardı en azından brunch için, sik gibi kalıyorsunuz.
hesabın var mı? giriş yap