• --- spoiler ---
    filmdeki en vurucu an, andy kaufmann'ın bir umut çıktığı uzakdoğu yolculuğunda devasız hastalığına deva olarak gördüğü alternatif tıp uygulayıcısı doktorun aslında şarlatan olduğunu farkettiği andır. insanın içi kanar, üzülür.
    --- spoiler ---
  • bu filmde, andy nin ilk patronu, söylediği kötü şarkıların akabinde ona;

    "komiklik yap biraz, komedyenlerin yaptığı şeylerden" der.

    andy de çıkıp "take my wife, please" (=karımı alın, lütfen) der kimse komik bulmaz, biz de anlamayız ne dediğini ve saçmalıyor sanırız.

    bu şaka tam olarak "take my wife, please, i take my wife everywhere, but she keeps finding her way back." şeklindedir. (=karımı götürün lütfen, ben onu her yere götürüyorum ama o her defasında bi yolunu bulup geri geliyor)
    ve komedyen henry youngman in ünlü şakalarından biridir. andy bu ünlü şakanın sadece yarısını söyleyip, kafa bulur izleyiciyle.
  • filmdeki sahnelerden birinde

    --- spoiler ---
    andy, fridays programında bir skeç canlandıracaktır. skeçte tüm aile birbirinden habersiz, ot çekmiş, ve ailenin tüm bireylerinin kafası bi milyon olmuştur, parodi bunun üzerine gelişecektir. daha doğrusu tüm diğer oyuncuların bildiği senaryo budur. andy ile yapımcı arasındaki anlaşma ise, daha farklıdır. andy kaufman, canlı yayında, "ben uyuşturucu ile alakalı skeçte oynamam" deyip rest çekecek, programı sabote edecek, üstüne bi de yönetmenle yumruklaşacak, program reklam arasına girecek, seyirciye tüm olayların gerçek olduğu intibası bırakıldıktan sonra, programa dönüldüğünde asıl parodinin az önceki kavga olduğu söylenecektir. işlerin gerçeğe çok yakın olması istendiğinden, diğer oyunculara bundan bahsedilmemiş, sadece andy, yapımcı ve yönetmen olayı bilmektedir. gerçi işler yapımcının istediği gibi gitmez ama benim yönelmek istediğim nokta farklı şimdi.

    filmde, andy, "ben bunu yapamam" dediğinde karşısında oturan adamla ağız dalaşına tutuşur, olaydan hiç haberi olmayan adam andy ye kızıp, kameranın arkasında repliklerin yazdığı panoları getirir. ve canlı yayında "al beceriksiz herif, madem aklında tutamıyosun, panolardan oku" deyip, andy nin önüne fırlatır.
    --- spoiler ---

    filmde bu karakteri norm macdonald oynamıştır.gerçek hayatta bu olayı andy ile birebir yaşamış olan kişi ise michael richards tan başkası değildir. hani seinfeld de cosmo kramer ı oynayan adam.
  • sinemada izlemis olmak isterdim bu filmi. sirf filimin basinda

    --- spoiler ---

    andy kaufman'in "bu flmde hayatimi anlattim ama cok sikici oldugu icin bazi yerlerini cikarttim. simdi biraz daha kisa oldu. hatta bütün film bu kadardi, gidebilrsiniz" diyip seyirciyi kekledigi ani yasamak icin. evde izleyince videonun uzunlugundan anliyor insan saka oldugunu ama sinemada insana bi "acaba" dedirtirdi bence ve daha o anda bilete verilen paraya degmis olurdu

    --- spoiler ---
  • leziz bir film. surekli "aslında bu gercek degil" olayı insana kafayoı yedirtiyor
  • çok sade ve içten, küçük bir yorumla boy göstermek istediğim filmin başlığı.
    andy kaufman'dır, başka bir x kişidir eyvallah, biyografi okumak, izlemek filan eğlencelidir.
    peki soruyorum size, yarın bir gün jim carrey'in biyografisi yapılabilir mi?
    bence yapılamaz.
    adam jim carrey.
  • izlediğim en güzel ve hüzünlü filmlerden biri. artık aynı adlı rem şarkısını dinlerken de aynı hüzne kapılıyorum bu film sayesinde. carnegie hall'daki muhteşem gösteri ve sonrasındaki milk and cookies, cenaze törenindeki "in this friendly friendly world.." ve "thank you and goodbye.." insanın kalbini burkar. zaman zaman "ehehe eşşolusu" diyerek, zaman zaman iç çekerek izlenen bir garip ve güzel filmdir. jim carrey'in nasıl iyi bir oyuncu olduğunun göstergesidir. kendisini salak komedyen kalıbına sokmak isteyenlere, andy kaufman'ın saatler boyunca the great gatsby okumasına benzer verdiği bir cevaptır.
  • bu film sayesinde 70li ve 80li yılların "taksi" dizisini, latka'yı hatırladık, abd halkının yarısının nefret ettiği yarısının ise taptığı (jim carrey için de galiba durum böyle) andy kaufman'ı tanıdık, beraber çalıştığı yazar arkadaşının seinfeld dizisinde de yazar - yapımcı olarak görev aldığını öğrendik, rem'i bir kere daha takdir ettik, nostalji yaptık, mizaha ve ince işlenmiş esprilere doyduk.
    türk sinema izleyicisinin bu filmi gözardı edişine ve kof, içi boş mizah anlayışına da üzüldüğümü belirtmeden geçmeyeyim.
  • her ne kadar cogu insan jim carrey'in oyunculugunun eternal sunshine of the spotless mind filminden sonra yeni bir boyut kazandigini dusunse de, man on the moon aslinda jim carrey'in sadece komedyen olmadiginin en onemli kanitidir kanaatimce. zorluk acisindan daha once cektigi truman showdan bir adim onde goruyorum bu filmi.

    zira bu filmde carrey'in amaci izleyiciyi guldurmek degildir; andy kaufman'i canlandirmaktir. andy kaufman'da (kanimca bu da tartisilir) bircok cevrede komedyen kimligiyle tanindigi icin bazi sinema cevrelerinde bu film de jim carrey'in yeni bir komedisi olarak karsilanmis, siniflandirilmistir. carrey buna her firsatta hakli olarak karsi cikmistir.

    kanimca carrey, bu filmde mukkemele yakin bir is cikarmis, bu son derece zor karakteri basariyla cozumlemis ve mumkun oldugu kadar katiksiz koymustur karsimiza.
  • ayrica milas forman andy kaufman hayranlari tarafindan andy'nin hayatini eksik gostermekle suclamislardir. milos forman baba da cevabini:
    "andy kaufmanin hayatini cekmedim, bir film cektim sadece" demistir
hesabın var mı? giriş yap