• afrika'dan kopuşu 165 milyon yıl önce başlamış ve tamamen ayrılması 15 milyon yıl sürmüştür. aynı galapagos adaları ya da okyanusya gibi, çok uzun zaman önce koptuğu anakaradaki türlerin son derece farklılaşmış ve dünyanın başka hiçbir yerinde görülmeyen akrabalarını barındırır. ayrıca madagaskar'da afrika'nın orta/büyük boyutlu memelilerinden eser yoktur. antilop, fil, zebra, deve, zürafa, çakal, aslan ya da çita bu adada bulunmaz. iki istisna, adaya son on bin yıl içinde yüzerek gelen hipopotam ve 2000 yıl önce deniz yoluyla gelen insandır. tek fark faunada değildir; adanın florası da eşsizdir (*). izolasyon içinde evrimleşen türlerin nasıl farklı yollara sapabileceğini çarpıcı bir şekilde gösterir.

    (*)
    bu bildiğimiz afrika baobabı:
    http://en.wikipedia.org/wiki/file:sabaobab.jpg

    bu ürkütücü şeyler ise madagaskar baobabı:
    http://en.wikipedia.org/…dansonia_grandidieri01.jpg
    http://en.wikipedia.org/…dansonia_grandidieri02.jpg
    http://en.wikipedia.org/…dansonia_grandidieri03.jpg
    http://en.wikipedia.org/…dansonia_grandidieri04.jpg
  • içimde kalan ukte'dir.

    ortaokul yıllarında ilginç bir 'dunyamiz' ansiklopedisi geçmişti elime, ben de kendime liste yapmıştım 'şuraları şuraları görecem' diye. o listeden epey bir yeri gördüm, kalan üç dört yer (tazmanya, yellowstone milli parkı, cape town) için hala ümidim var, az buz turistik yerler. fakat bu yaştan sonra, işi gücü halletsem, parayı bulsam, çocuğu razı etsem (çizgi film sağolsun) hanım 'ne işimiz var madagaskar'da, izmir'e gidelim halamları görürüz hem parayı kenara koyarız' diyecek. antananarivo'da işimle ilgili konferans, fuar, vs de olmayacağına göre ben hayatta gidemem artık. muhterem fethullah gülen hocaefendi hazretleri okul açmış gerçi, bu saatten sonra cemaate girmek de zor geliyor bıyığıydı, himmetiydi.

    ha gitsem ne olacak, tepeme baobap ağıcından lemur atlarsa madagaskarlılar beni kral mı seçecek. yoo, madagaskar'da çok ileri olmayan demokrasi var. gidesim de yok zaten, ama insana çocukluk hayallerini gerçekleştiremeyeceği gerçeği ağır geliyor.
  • madagaskar faunasindaki hayvanlarin %80'i bu ada disinda dunyanin baska hicbir yerinde bulunmamaktadir. bunu adanin dunyanin en yasli adasi olmasi ve farkli bir evrim surecinin gelismis olmasina baglamak mumkun olabilir. tabi bunu zoologlara filan da sormak lazim
  • 1998 yılı öncesinde ilalaka neredeyse terk edilmiş bi yer gibiydi. köyün nufusu 40 civarındaydı. ama o yıl birileri köyün toprağının altında bir servet yattığını keşfetti. ilalaka şimdilerde onbinlerin yaşadığı bir yer ve yaklaşık ondokuzbin çocuk en ilkel koşullarda yaşıyor ve çalıştırılıyor burada. ailelerin tek geçim kaynağı safir taşları.. bu yüzden çocuklar da çalışmak zorunda,hatta onlar olmadan safirleri çıkarmak çok daha zor. tünellere ya da köstebek yuvalarına benzeyen çukurlara indirilen bu çocuklar, gün boyunca,toprağın altında,elleriyle, kovalara toprak doldurup duruyorlar sonrasında işlem basit toprak yıkanıyor taşlar ayıklanıyor ve satılıyor.ondokuzbin çocukk köstebekler gibi gün boyunca toprağın altını eşeliyor madagaskar ülkesinde. neden mi? sırf zengin ve süslü hatunların boyunlarını parmaklarını süslesin, arkadaşları aa şuna bak nasıl da hava atıyor bize desin diye...
  • 85 milyon senelik yasi ile dunyanin en eski adasi. (bkz: jurasik)
  • insanların açlıktan çekirge ve kaktüs yaprakları yemeye başladığı ülke.

    birleşmiş milletler (bm) yetkilileri, ada ülkesi madagaskar'da on binlerce kişinin, 4 yıldır yağmur yağmaması nedeniyle şimdiden "feci" seviyelerde açlık çektiğini söylüyor. örgüte göre madagaskar, dünyada "iklim değişikliği kaynaklı kıtlık" görülen ilk ülke olmak üzere.
    https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-58327755
  • 19-28 kasım tarihlerinde ziyaret ettiğimiz büyük ada. öyle ki büyüklüğüne bu izincik yetmedi en az 20 gün gerekirmiş. gitmeden epey bir araştırma yaptım. ve bu süreye en mantıklı olan başkent (bkz: antananarivo) ‘dan doğuya ilerleyeyip sırasıyla tamatave (toamasina) ve oradan nosy boraja ( sainte marie) adasına gitmek olduğuna karar verdik.

    para birimi ariary olan bu ada ülkesi için havalimanından girişte vize alması 2 dk sürmüyor. güncel vize ücreti kişi başı 35 avro. parayı basıp pasaportunuza vizeyi anında alabilirsiniz. gitmeden en az 10 gün önce sarı humma aşısı olduk ki gerek yokmuş ve hudut sağlık merkezi tarafından kalış süresi ve dönüş sonrası için lemal sıtma hapı verildi. gerekliymiydi bilinmez ama biz kullandık ve orada sadece kapalı ve marka su kullanmaya dikkat ettik.

    uçuş direkt olarak gözüksede thy ile atatürk havalimanında 9 saat mauritius’a orada 2 saatlik uçak içinde bekleme süresi ve sonrasında 1,5 saatlik ara uçuş ile ortalama 13 saatte ıvato havalimanına varıyorsunuz.

    ülkede araçla yol gitmek bir eziyet. yollar bozuk ve başkentten uzaklaştığınızda hatta doğru düzgün yol yok. bu nedenle karayolunu tercih ederseniz zamanın büyük kısmı buraya gidiyor.

    iç hat uçak biletleri (bkz: air madagascar) internet sitesinde fahiş fiyatta (ör: başkent tana’dan sainte marie adasına tek yön kişi başı 262 avro idi) ancak biz sainte marie adasından firmanın acentasından kişi başı 100 euroya aldık. bu bile çok pahalı ancak arada 1 gün konaklamalı 15 saat karayolunu (tarla) dönmeyi gözümüz yemedi.

    özetle bu koca adayı ve eşsiz doğasını görmek, yer yer evcil lemurları sevmek, dalından koparılmış taze leetche meyvesini tatmak, çok fakir ama hepimizden mutlu ve sıcakkanlı insanlarını tanımak istiyorsanız (ki şu an bir devlet liderleri bile yok) epeyce bir zahmeti göze almalısınız.

    gitmeden önce okuduğumuz onca gitmeyinli, çok tehlikeli yorumlara (çoğu avrupalı yorumlar) inat kendimiz gördük ki burası ve insanı bizden daha masum ve tehlikesiz.

    ayrıca birisi türk olduğumuzu duyunca fatmagul fatmagul dedi peh.(bkz: fatmagülün suçu ne)
  • bu ülkenin turistik bir kasabasında daha çok turistlerin ilgi gösterdiği bir bara gitmiştim. bol bol bira içtikten sonra haliyle çişim gelmişti. tuvalet o kadar pisti ki her yer çiş içindeydi. ben de birkaç yüz metre ilerideki bungalowuma gidip ihtiyacımı orada gidermeye karar verip dışarı çıkmıştım.

    kapının önünde, daha önce muhabbettimin olduğu oranın yerlisi bir genç nereye gittiğimi sorunca durumu anlattım. hemen karşıdaki lüks restoranı gösterip "rica edip bu restoranın tuvaletini kullanabilirsin. sen beyazsın. bana izin vermezler. ben siyahım; ama sana hayır demezler." demişti.

    çok dokunmuştu söyledikleri. dünyanın adaletine söverek gecenin karanlığında bungalowuma doğru yürümüştüm.
  • dünyada görmeyi istediğim yerlerden birisi, çok fazla var bunlardan o yüzden madagaskar için onur verici bir liste olmayabilir benim listem, ama belirteyim istedim yeri gelmişken.
    yeri nasıl mı geldi? herzamanki gibi gazetelere göz atarken, bi baktım ki adamlar darbe yapmış ardından da memleketteki dj'yi başbakan olarak yerleştirmişler ne acaip. böle hani pembik pombik hollyvud filmleri olur siyasetle alakası olmayan siyasi bi film gibi. kendini gerçekleştirme, iyi insan olma, iyilik yap iyilik bul gibicesine... birinin de ismini hatırlasam söylicem ama öyle filmler pek isimleriyle hatırlanmaz gündüz kuşağında yer doldursun die gösterilir. bildiniz mi şimdi? hah işte o filmler gibi olmuş. adam bi de eski başbakanın uçağını satıp hastane yaptıracakmış. şaka gibi. şimdi böyle şaka gibi olayların yaşanıp da ciddiye alındığı ülkelerde yoksulluk diz boyu arkadaş ben bunu anladım. önce bi humor anlayışımızı revize edicez gelişip serpilmek istiyosak. bak almanya'ya... ingiltere'ye...

    habere de şurdan lütfen: http://www.radikal.com.tr/…19.03.2009&categoryid=81
hesabın var mı? giriş yap