• 1799 yılında fransa'nın ormanlarında anadan üryan bir çocuk bulunur. bulunduğunda 11 yaşında olan çocuk konuşamamaktadır. literatür'de"aveyron'un vahşi çocuğu" olarak geçen bu evlat önceleri duymuyor diye işitme kayıplılar için olan bir eğitim merkezine koyarlar. sonra anlaşılır ki, çocuk duyuyor ama konuşamıyor. buradan yola çıkarak çok önemli çıkarımlara varılır. dil gelişimi denen illet, biyolojik olduğu kadar çevresel ve kültürel faktörlerin bir birleşimidir. sonraları ortaya çıkacağı gibi konuşma için kritik zaman adı verilen bir dönem mevcuttur. bu dönem 0-5 yaş arasına denk gelmektedir. eğer bu dönem verimli çevresel uyarana ve insan sesine maruz kalmadan geçirilirse, bu çocuğa sözlü iletişim kurmasını sağlayacak dil gelişimi kazandırmak imkansızdır.
    film, nazarımda bu mantık üzerine kurulmuştur. seyir esnasında enfese yakın sahneler mevcuttur. ödülün su olması, çocuğun evden kaçıp kırlara gidip orada sesleri dinlemesi akılda kalan sahnelerdir.
    4 yaşını geçip, tanıya gelmiş her aileye bu filmi önermek ister gönül, ancak fazla fransızvari kaçacağından yapmaz.
  • ne zamandir yazcam hep unutuyorum.. aklima gelmi$ken karalayim bari..

    l'enfant sauvage, gojira'nin (nihayet) geli$ini haber veren albumdur.. nereye geli$ini? buyuk abilerle oynamak icin di$ari geli$ini.. underground olmayi birakip yer ustune ciki$ini.. yer altinda i$lenmemi$ ham maden olmaktan vazgecip, i$lenmek icin yeryuzune cikarili$ini temsil eder.. opeth icin, still life, mastodon icin the blood mountain neyse, gojira icin de, l'enfant sauvage odur..

    gojira, yeni bir grup degil.. o yuzden aranizdan bazi hipsterlarin "ohoo ne geli$i hocam, ben 6 ya$imdan beri gojira dinliyorum" dedigi duyar gibi oluyorum.. grubun daha onceki cali$malari, ortada bir potansiyel enerjinin varliginin sinyalini verdiyse de, bana gore biraz fazla hamdi.. death, prog kari$iminda ibre death yonune yatiyordu ve bana gore bu da, grubun potansiyelini kinetige donu$turmesinin onundeki engeldi..

    l'enfant sauvage ile gojira nihayet ideal prog-death kari$imina yakla$ti.. bana gore grubun soundu hala biraz ham ancak ayaklarini gazdan cekmeden, prog elementlerinin tamamini albume yerle$tirmi$ olmalari etkileyici.. prog-death ibresi hala hafiften death yonunu gosteriyor ve grubun muziginin biraz daha rafine edilmesini takiben, bu ibrenin ilerki albumlerde prog yonune dogru yatacagini tahmin etmek zor degil.. bana gore, gojira'nin teknik yonden hala kullanilmami$ bir araba dolusu potansiyeli var.. mesela ben bu albumde, $oyle 10 dakikalik bir enstrumental $arki ile bu teknik yeteneklerin sergilenmesini isterdim.. darisi sonraki albumun ba$ina..

    gojira'nin bu noktadan sonra gidecegi yon, turun ba$arili ornekleri opeth ve mastodon ile ayni olmalidir.. mainstream bir prog grubu olmalari icin gerekli potansiyeli damarlarindaki kanda bulunduruyorlar.. l'enfant sauvage ile, altin madenini cikarip gozumuzun onune koydular.. artik bundan sonra, ayni ornek verdigim diger iki grup gibi, o madeni ince i$leyip sik dokumalari lazim.. bunu ba$arirlarsa, ustuste ba$yapit albumlere imza atmalari mumkun.. yok, ba$aramazlarsa, l'enfant sauvage, geri kalan butun cali$malarin kiyaslanacagi goz kama$tirici bir ham maden olarak grubun diskografisindeki en agir maden olma ozelligini ilelebet surdurebilir..
  • gojira ile tanışmam bu albümlerinin yine aynı isimli şarkısıyla oldu. tam 3 gündür günde en az 3-4 sefer dinliyorum. kesinlikle farklılar ve üst seviyede kaliteliler. takdir ediyorum.
  • meshuggah'ın koloss albümünün yılın en iyi metal albümü olduğunu düşünürken karşıma çıkan bu güzide gojira eseri, atalarımızın büyük lokma ye büyük söz söyleme lafını da ağzıma tıkmış oldu.

    o değil de bu seneyi metal camiası ne bereketli geçirdi lan, boş albüm yok hakikaten. wiki

    neyse, ileride torunlar 2012 senesinin metal müziği hakkında bir şey sorarlarsa cevabım aşağı yukarı şu şekilde olacak,
    "şu sandıktaki harddiskten l'enfant sauvage ve koloss'u bul evlad."
  • 1970 yapımıdır. insanın içindeki hayvanı, hayvanın içindeki insanı gösteren keyifli bir filmdir. çocuğun her zaman pencereden dışarıya, kırlara bakması filme bir gerilim unsuru katar. acaba hayvani yönü ağır basıp, tüm öğrendiklerini reddederek ormana mı dönecektir? yoksa sadece 9 aylık bir evcilleştirme süreci vahşileşmiş bir çocuğu medenileştirmeye yeter mi?

    ormanda kurtlar tarafından büyütülen tarkan ya da maymunlar tarafından büyütülen tarzan'ın aksine gerçek bir olaydan resimlenen filmde, francois truffaut, en kötü şartlarda büyümüş bir insanın bile zeka, adalet ve ahlak ve gibi kavramlarla bezeli olduğunu, toplumdan ve insanlıktan ne kadar soyutlanmış olsa bile özünde bunlara olan bağlılığını en saf biçimde taşımaya devam ettiğini, pathosun yakınına bile uğramadan ustaca gözler önüne serer.
  • beklerken şekilden şekle girdiğimiz ve nihayet 26 haziran'da çıkacağı açıklanan gojira albümü,

    şarkı listesi de şöyleymiş,

    1. explosia
    2. l’enfant sauvage
    3. the axe
    4. liquid fire
    5. the wild healer
    6. planned obsolescence
    7. mouth of kala
    8. the gift of guilt
    9. pain is a master
    10. born in winter
    11. the fall
  • uzun zamandır sert müzikten elini eteğini çekmiş bir insan olarak gojira abilerin bu şarkısı fena kitledi beni. demek ki arada bu taraflara dönmek lazımmış.
  • global warming ile tanıdığım grubun en son çıkan albümü. tapping ve riff'leriyle bünyeyi içine alan gift of guilt gibi muazzam bi şarkısı var. onun haricinde albümle aynı ismi taşıyan l'enfant sauvage, liquid fire ve solistin tok sesiyle, taşıdığı duyguyu çok iyi ifade eden born in winter şarkısı var. gerçekten death metal'i farklı bir yere taşıyan grup.
  • werner herzog'un jeder für sich und gott gegen alle filmini, 'bunu seven bunu da sevdi' güzergahında refere ettiren çalışmadır.
    hoş kaspar hauser'in, victor gibi hayal ürünü bir karakter olmadığını biliyoruz ama efsaneye dönüştürüldüğünü de görmüyor değiliz.
  • albüme adını veren şarkı için konuşuyorum, bu kadar basit riff'lerle bu kadar muhteşem bir şarkı yapabilmek gerçekten yetenek işi.

    basit sıfatı yapılan işi hakir görmek için değil kesinlikle, onu tekrar belirteyim. dünyalar basiti bir main riff, ufacık bir palm mute hilesi ile resmen insanı ikiye bölüveriyor.

    çok iyi bir şarkı.
hesabın var mı? giriş yap