• iflas etmiş asil aile,
    ölmüş namıslı baba, yaşayan fingirdek anne,
    biri kumral biri sarışın iki kız,
    yalılar malılar

    asdfghjdfghjkghjkh (bkz: çin malı aşk-ı memnu)

    beybi bak sana söyleyim, o paparazziler filan çok fakir işi olmuş, behlül bey'le nihal ebleği arabadan indi mi istanbul'un yarısı paparazzi figüranı olurdu. firdevs bir kahvaltıda tüm champs elysees'yi adnan'ın tahta kuruları kemiren salonuna indirirdi, sizin paçozlar neredeyse iki ceplerine iki külçe altın koyucak gibiler "ahyy çok zenginiz yeterince belli oluyo mu???" diye.

    hele o cevşenli playboy, paçalı don giyen istanbul sosyetesi asdasd. az kalsın sarıkıza "çok yaklaşma pastırma yedim üzerine afiyet" diyecekti. hele yan sanayi peyker diye tuttukları iki dev dudak ve korkunç dublaj. kusunç canlar, kusunç.

    edit: (bkz: o kadar zenginiz ki pilates yapıyoruz)
  • bu diziyle ilgili eleştiri çok ama takdir etmek istediğim bir şey var:

    dizide bir sahnede vardı, zengin baba kızına dogumgunu hediyesi köpek alıyordu. köpek de böyle orta boylu golden gibi bir cinsti. aaa niye yavru almadın sorusuna da, çünkü barınaktan aldım şeklinde bir yanıt geldi zengin babadan.

    işte belki minicik sayılabilecek bu detay herkesin seyrettiği ulusal bir kanalda yayınlanan prime time dizisinde verilince ulaştığı kitle epey büyük olabiliyor, bu sebepten bence takdir edilmeli.
    dizinin geri kalanı içinse sövmeye devam.
  • bugünkü bölümünde işadamımız çınar (tolgahan sayışman) kızına kahvaltıda peynir yedirir ve velet löpür lüpür peyniri götürür. bunun üzerine çınar şu sözlerle çocuğu sever '' sen peyniri çok mu seviyorsun kızım. baba senin için mandıra işine de girsin mi kızım.''
    zenginin çocuğunu sevişi bile bir değişik vesselam
  • bu devir sırasında tanrı ile ilgili hiç bi edebi eser yoktur. tasavvuf falan hak getire . (bkz: nedim)adamlar ota sarmışlar kafayı, bünyeyi sanata vermişler bitmeseydii şimdi çok farklı olurdu dedirten devir
  • adam boğaz kenarında oturuyor diye geri dönüşümü olmayan ne varsa boğaza attı şoklardayım! senin mi lan o boğaz makyajlı-yaralı böcek.
  • sibel can'ın şarkısı ile biter.
  • toprak diye bir şey var o dizide. dünya televizyon tarihinin en mal dizi karakteri. annem ki çok irdelemez böyle şeyleri, sonunda toprağa çok iyi niyetli demekten vazgeçip bir kaç bölümdür mal demeye başladı.

    ama izliyor işte. dayanılmaz mallıkta bir karakter ama bu toprak dediğim, annem izlerken arada 3-5 saniye gözüm ilişiyor, o 3-5 sanıyeye bi mallıklar sığdırıyor, bi mallıklar sığdırıyor aklınız hayaliniz durur.

    bana yapılacak en büyük işkencelerden biri beni sandalyeye bağlayıp bu dizinin karşısına oturtmak ve toprak denen malın mallıklarını izletmek olurdu.

    toprağın ne kadar mal olduğunu anlatmak için şu ana kadar 7 kere mal dedim ama öyle böyle değil. yani bütün mallarımı kullansam, herkes tüm mallarını masanın üstüne yatırsa bu toprağa karşılık gelen mala ulaşamayız.

    ohyş yoruldum, malladım.
  • 10 sene öncesine kadar günah diye tv izlemeyen babannemin bayılarak izlediği vasat dizi. çınar diye bi eleman var bu dizide 175 milletten karı götürdü halen kovalıyor. bi de namuslu geçinen bu yönüyle babannemin favorisi olan karı var ki kendisine selam verenle evleniyo.
  • bu donemdeki senliklerin onemli bi bolumu bugun ciragan sarayinin dikildigi arazide yapilirmis. hatta bu senlikler dolayisiyla bu yorede sikca fener alaylari duzenlenirmis, bu fener alaylari yuzunden semtin adi "isik sacan" anlamina gelen "ciragan" kalmistir.
  • donem oyle bir donemdir ki iyice zivanadan cikilmis ve kagithane deresi civarinda gece duzenlenen eglencelerde kaplumbaglarin kabuklarina mum dikmek bunlari cayira cimene salmak ve akabinde meydana cikan hareketli tabloyu seyreylemek suretiyle zevk-ü sefanin son raddesi yasanmistir.
hesabın var mı? giriş yap