• truffaut yönetmen rolünde sessiz sakin, utangac mizacli ve sette olup bitenlerden habersiz hali ile asip kesen yönetmen ekolünden cok uzak, hafiften ezik ve komik bir resim cizer. filmde her karaktere esit zaman ayrildigindan, basrolde görmeyi bekledigimiz truffaut'nun önemsiz bir yan karakter olarak bir gözüküp bir kaybolmasi, bu kendini geri plana itisteki mütevazilik hayranlik uyandiricidir.
  • butun truffaut filmleri gibi eglencelidir. kadinlar, erkekler, iliskiler, kiskancliklar, skandallar ve tabii film cekmenin nasil felaket bir is oldugu uzerine bir film. beni en cok eglendiren detay, filmin ışıkçısının kıskanç karısıdır. kadın kocası ile birlikte film setine gelmekte ısrar eder çünkü film camiasının ahlak açısından kokuşmuş bir durumda olduğuna inanmaktadır. ona gore, bütün kadınlar fingirdek, bütün erkekler zamparadır. yüzüne bakılmayacak kadar çirkin bir adam olan kocasının beynini yer durur. elinden hiç bırakmadığı örgü sepeti ile hep yanlış yerde oturur ve her kareye girer. boş vakitlerinde de insanların kapılarını dinler. filmde de yönetmen rolünü oynayan truffaut, bir buçuk saat boyunca kadını çektiği her plandan uzaklaştırmaya çalışır.
  • 1974'te bafta sahibi olmuş filmdir.
  • francois truffaut'un "hayat verdigi" ferrand'in yonetmeni oldugu "je vous presente pamela" (may i introduce pamela) filmi cekilirken sete konuk olmusuz,kamera arkasinda ne var ne yoksa seyrediyoruz la nuit americaine/day for night'in karsisina gecince. tum truffaut filmleri gibi eglenceli olmasinin yaninda bir dolu isme de selam durmustur.bir cirpida aklima geliverenler; orson welles, bunuel, alfred hitchcock, jean luc goddard.
    kamera arkasi, filmin sekillenisi,bir film cekmeye kalksak basimiza gelecek turlu turlu aksilik, "adam icin filmi birakmamak lakin film icin adami birakmak" konularinda sahsim icin ogretici olmustur,memnunum.
  • film truffaut nun yönetmenliğe başladığından itibaren geçen onbeş-onaltı yıllık süre boyunca sinemasının bir özeti, bir sentezidir. film içinde film vardır ve bu sefer truffaut nun kendisi ferrand adında bir yönetmeni canlandırır. dolayısıyla birçok otobiyografik öğenin filme dâhil olması kaçınılmazdır. kalabalık set ekibini yönetmenin zorlukları, film boyunca yaşanan aksaklıklar, yapımcının filme doğrudan –gerekli, gereksiz- müdahalesi, ünlü oyuncularla çalışmak ve onların kaprislerini çekmek zorunda kalmak gibi daha çoğaltabileceğimiz birçok unsur film boyunca süren gerilimli, sıkıntılı atmosferi besler. bu hem hollywoodvari film yapım tarzının bir eleştirisi, hem de film boyunca herkesin ağzının içine baktığı yönetmenin setteki “yalnızlığının” resmidir.
  • filmde anılan diğer isimlerse lillian gish ve dorothy gish kardeşler. filmin hemen başında bu filmin onlara adandığı yazmaktadır ikisinin bir arada olduğu bir sahneyle birlikte. o sahne hangi filmden onu bilemiyorum ama.

    --- spoiler ---

    bu arada truffaut'nun oynadığı duyma engelli yönetmen tiplemesi bağıra çağıra konuşuyor olmasa da bana twin peaks'teki david lynch'i hatırlattı.

    --- spoiler ---
  • bir sahnede severine (valentina cortese) repliklerini sürekli unutur. bu duruma bir çare ararlar, fakat bulamazlar. bunun üzerine severine, ''neden sayılarla yapmıyorum. federico ile öyle yapıyorum.'' der ve repliklerin yerine sayılar söylemeye başlar: 10, 73, 9, 21, 14... fakat truffaut duruma müdahale eder ve ''bunu fransa'da yapamazsın, gerçek replikleri söylemen lazım, çünkü burada ses direkt alınıyor.'' der.

    severine karakterini canlandıran cortese'in federico dediği kişi federico fellini. giulietta degli spiriti filminde beraber çalışmışlar. ancak esas konu bu değil. italyan sineması'nda ses-görüntü uyuşmazlığı meşhurdur. çünkü filmlerin hemen hepsi (en azından bir dönem için) dublajlıdır. kült filmlerinde dahi görüntülerle bir türlü senkronize olamayan diyalogları görürsünüz. bu, izleyici için bayağı problem oluşturur, ama bir de yönetmen olduğunuzu düşünün. filminizi o hâliyle tamamlayıp onaylamak zorunda kalıyorsunuz. fellini hariç. onun filmlerinde böyle bir soruna hemen hiç rastlanmaz. bu konudaki belki de en usta kişidir. zannediyorum ki truffaut da bu küçük sahnede hem fellini'yi anmış, hem de onun ne denli zor ve büyük bir iş yaptığını anlatmaya çalışıp ona saygısını göstermek istemiş.

    ancak truffaut'nun andığı tek kişi fellini değil. birçok usta yönetmeni bir şekilde anmayı başarıyor. başka bir sahnede sipariş ettiği kitaplar gelir ve kitaplar şunlardır:

    pour bunuel (bir dergi röportajı sanırım)
    carl theodor dreyer's jesus: a great filmmaker's final masterwork
    anthologie du cinema - lubitsch *
    ingmar bergman - premier plan
    the films of jean-luc godard
    hitchcock's films - robin wood
    roberto rossellini - massima mida
    howard hawks - jean a. gili
    bresson - jean semolue *

    ayrıca dış çekim için yola çıktıklarında tabelaya bakınca görürüz ki jean vigo sokağından geçmektedirler. bir de truffaut gördüğü bir rüya esnasında (muhtemelen kendisi olan) bir çocuk citizen kane'in afişlerini toplamaktadır.

    truffaut, küçük sahnelerle ve detaylarla, adeta sinema tarihi resmi geçidi yapmayı başarmıştır. saygımız sonsuzdur.
  • valentina cortese'in séverine karakteriyle adeta sempatiklik ile çekicilik arasında gidip geldiği, 70'lerin sade ve dünya güzeli kadın figürlerinden jacqueline bisset'in ise güzellikten, feminenlikten kırıldığı, 1973 yapımı filmcaption fransız, film seti/bunalım filmidir.

    --- spoiler ---

    julie'nin köy tereyağı istediği ve joëlle'nin lavaboda birkaç karışımla elde ettiği tereyağı aklıma hababam sınıfı'ndaki tereyağı 'nı getirmiştir. *
    --- spoiler ---
  • (bkz: day for night) filmlerdeki gece sahnelerinin gündüz çekilerek özel teknik ve filtrelerle gece çekilmiş gibi görünmesini sağlayan teknik. b tipi filmlerde ve film noir'larda sıklıkla kullanılır. maliyeti düşüren bir tekniktir. sahte olan geceyi temsil eden kelimenin "amerikan" olması amerika'nın herkese yaşamayı vaadettiği fake dünyaya göndermedir. halbuki rusya öyle mi. (son 2 cümle tamamen subjektif.)
  • 1973 yapimi bir francois truffaut filmi.
hesabın var mı? giriş yap