• avrupa'dan amerika'ya gocen yonetmenlerin ilki. max reinhardt'in tiyatrosunda oyuncu olarak fazla is yapamadigini gorunce, film yonetmeye basladi. 1919'da madame dubarry'nin basarisi uzerine basrol oyuncusu pola negri ile birlikte hollywood'a davet edildi. yirmili yillarda hafif erotik komedilerle buyuk popularite sagladi, bu donemde amerika'da calisan ve cuvallayarak geri donmek zorunda kalmayan tek yonetmen oldu. bazi filmleri icin: (bkz: the merry widow) (bkz: ninotchka) (bkz: to be or not to be)

    ayrica (bkz: ozel istek uzerine entry girmek)
  • ernst amcam uçagın ve sinemanin icat olunup insanoglu uçmaya basladıgı zamanlarda dogmus (1892) ve 1947'de ölmüs. dolayısıyla sessiz filmlerden renkli filmlere kadar herseye eli degmis (heaven can wait). iyi de olmus. almanya'yı terk etmeden önce yaptıgı, çogu kısa metraj sessiz filmleri ruslar berlin'i isgal edince toparlayıp götürmüsler moskova'ya. sans yardım ederse bu filmleri rusca arayazılı görmek hâlâ mümkün. la du barry (aleas madame du barry), istiridyeler prensesi (die austernprinzessin) bu dönemin en tanınmıs filmlerinden. "adam olacak çocuk..." dedirtiyor insana. en büyük filmleri arasında the shop around the corner'ı da saymak gerek.
  • ernst amcamın garip huylari vardır ki filmlerinde bol bol izine rastlanır. örnegin, the shop around the corner'da mektuplasarak tanısan çift olsun, to be or not to be'deki casuslar olsun, birbirlerini daha önce görmemis insanlar (bir filminde daha vardi galiba) hep ellerindeki "anna karenina" romanı araciligi ile bulusurlar. hatta yanılmıyorsam the shop around the corner'de, bulusma yerine elinde bu romanla gelen james stewart'a garson "hergün bir yıgın topluyoruz bu kitaptan, randevuya gelenlerden biri öbürünü daha önce görüyor, begenmeyince de kitabı masanin altına saklayarak çekip gidiyor" bile der.***
  • kendi zamaninin en curetkar yonetmenlerindendir. diyalog kullanmaya gerek duymadan, cogu zaman kameranin gostermedigi mekanlarda olan biteni ima yoluyla ve cok guclu bi bicimde anlatir. baston gibi gunluk, anlamsiz bi esyaya pek cok anlam yukleyip, filmin basrol oyuncusu haline getirebilir. kapi ve pencere gibi karakterleri cerceveliycek objeleri siklikla kullanir. o kadar ki, mary pickfordin, kendisinin kapilardan baska biseyin yonetmeni olmadigi yonunde serzenislerine maruz kalmistir. icinde sevisilmemis bi lubitch filmi yok gibidir, ama bunu sansurlere takilmiycak kadar imali yapar. dramatik ironiler, tesadufler, beklenmedik gelismeler, karmasik, zaman zaman muthis komik bi olay orgusune sebep olur. pek cok seyi izleyicinin takdirine ve yorumuna birakir. mukemmel muzikalleri, (love parade, one hour with you) romantik komedileri (bluebeard's eighth wife) ve dramalari (angel, ninotchka) vardir. greta garbo, marlene dietrich, gary cooper, melvyn douglas, maurice chevalier gibi unlu isimlerle tekrar tekrar calismistir. siyah beyaz donemdeki favori yonetmenlerimden, ozellikle sesli donem filmleri izlenmeli.
  • ölümünün akabinde mezarı başından ayrılırken william wyler'in, "artık lubitsch yok" lafına billy wilder'in, "daha da kötü, artık lubitsch filmi yok" şeklinde cevap verdiği söylenen, aynı wilder'in ilham olsun diye "lubitsch olsa ne yapardı?" yazısını duvarına astığı bilinen, hollywood'a bilgelik katan büyük yönetmen.
  • komediyle ilgili en baba lafı söyleyen yeterince değeri bilinmemiş önemli yönetmen..
    "insan içinde bir sirk yoksa, komedi filmi yapmaya kalkmamalı."
  • insanın içini ısıtan muhteşem filmler yapan yönetmen. (bkz: lubitsch touch)
  • the love parade, the patriot ve heaven can wait filmleriyle oscar'a aday gösterilen yönetmen.
  • ustaların ustası sinema tarihinin en önemli 3-5 şahsından biridir

    klasik filmlerin büyük üstadları billy wilder,william wyler gibi yönetmenlerin hocasıdır.hatta karşılaştırıldığı frank capra gibilerin bile üzerinde büyük etkileri vardır.capra'nın ıt's a wonderful life filmi bile bir lubitsch filminden esinlenmedir ki,frank capra'nın 30 yılların sonu ve 40 yıllarda yapıtığı filmlerideki kullandığı anlatım tekniklerini falan lubitcsh'in otuzların başında yaptığı filmlerde görebilirsiniz..insanı mutlu eden sıcak sevimli filmlerrin mucididir.önce lubitsch vardı.arkasından gelenler onun açtığı yolu izleyenlerdir.

    billy wilder en sevdiğim yönetmendir.kariyerinde o muhteşem filmleri yaparken hep bir zamanlar çırağı olduğu ernst lubitsch olsa ne yapardı diye hareket edermiş..

    aşağıda bir kaç filmine yazdığıdığım entryleri bırakıyorum.zaman bulunca diğer filmleri hakkında da yazabilirim umarım.

    (bkz: #82165468)

    (bkz: #97619799)

    (bkz: #110671962)

    (bkz: #82395601)
hesabın var mı? giriş yap