• küçük bir ilçede büyüdük biz. ablamın liseye gittiği, benimse ortaokula yeni başladığım zamanlar... ve beklendiği gibi, ablamın çok özendiğim bir arkadaş çevresi var. blue jean dergisinin dergi olduğu son senelerdi; her ay sırayla biri alırdı dergiyi, sonra genellikle bizim evde toplanıp saatlerce bakarlardı, okurlardı, konuşurlardı, zar zor buldukları/ çektirdikleri kasetleri tekrar tekrar dinlerlerdi. hiç bilmediğim isimler konuşulurdu, hiç anlamadığım bangır bangır şarkılar çalardı, buna “metal müzik” deniyordu, onu anlamıştım da bu müziği dinlerken girdikleri halleri pek çözemiyordum. bir de sanırım, ablamın odamızın duvarlarına astığı posterlerden bazen ürküyordum. işte o toplaşmalarda, aralarına karışıp bir kenarda sessiz sedasız onları dinlemeye bayılırdım. çoğunlukla konuştukları hiçbir şeyi anlamazdım, arada – yine onlardan öğrendiğim - tanıdık gelen şeyler yakaladığımda ise ortak bir dilin içinde olduğum için sevinçten kudururdum. ağzım açık dinlerdim onları, gerçekten ağzım açık dinlerdim. arada varlığımı farkedip çeneme dokunurlardı ve “ağzını kapat, sinek kaçacak” diye dalga geçerlerdi. bana gülerlerdi, ben de gülerdim.

    bu kitabı az önce bitirdim. başından sonuna aldığım tat, o odada aldığım tat ile aynı. edebiyat üzerine tartışırken yaptıkları referansları tam olarak anlayabildiğimi sanmıyorum, alıntı yaptıkları yazarların bazılarını okumadım ve bilmiyorum, altı çizili bir sürü kelime, cümle, yazar ve kitap adı ile doldu taştı sayfalar. ama ne farkeder? ben, o çocuk oldum bu kitabı okurken; benden büyüklerin arasında olduğum için mutlu oldum, anlayamadıklarım için bile sevindim, tanıdıklarla karşılaşınca onlara sarıldım ve hayranlıkla ağzım açık dinledim barış bıçakçı'yı, behçet çelik'i ve ayhan geçgin'i. arada kafamı okşayıp, “ağzını kapat, sinek kaçacak” dediler bana. hatta sonra güldüler, hatta sonra güldük. bana inanmıyorsanız, onlara da sorun.

    coetzee’ye selam olsun buradan. beni de yazsınlar o listeye; çünkü ben, hem o ağzı açık çocuğa, hem de kurbağalara inanıyorum. bana inanmayanlar adına fazladan inanıyorum.
  • defterlerimi karıştırırken kurbağalara inanıyorum'u okuduğum zaman yazdığım listeyi buldum. barış bıçakçı- behçet çelik-ayhan geçgin 'in edebiyata, felsefeye, hayata dair mektuplaşmalarına konu olan kitaplara, öykülere ve yazılara ait.

    öyküler:

    - akademiye rapor (kafka)
    - geceleyin (kafka)
    - yargı (kafka)
    - birtakım insanlar (sait faik)

    yazılar:

    - dillerin savaşı (barthes)
    - romanda söylem (bahtin)
    - dünya ağrısı: geç zamanda siyasal roman (orhan koçak)

    kitaplar

    - roman sosyolojisi (lucien goldmann)
    - mit ve trajedi (j.p. vernant&p.v. naquet)
    - romancının romanı (coetzee)
    - arzu çağı (kovel)
    -poetika (aristoteles)
    -theo'ya mektuplar (van gogh)
    -kör saatçi (r.dawkins)
    -sahibinin sesi (mladen dolar)
    -hikaye anlatıcısı (benjamin)
    -utanç (coetzee)
    -seksek (cortázar)
    -mrs. dalloway (woolf)
    -kader (tim parks)
    -vahşi hafiyeler (roberto bolãno)
    -karşıt hayat (philip roth)
    -marksçılık ve dil felsefesi (volosihinov)
    -açıklık (agamben)
    -karakter aşınması (sennett)
    -yeni kapitalizmin kültürü (sennett)
    -voss (patrick white)
    -aguierre (herzog)
    -cuma (tourniere)
    -robinson cruose (defoa)
    -karanlığın yüreği (conrad)
    -şato (kafka)
    -buradayız (kerem eksen)
    -bir solgun adam (selçuk baran)
    -bir kadının penceresinden (oktay rifat)
    -vitrinde yaşamak (nurdan gürbilek)
    -gödel, escher, bach (hofstadter)
    -lirik şiir (mutlu konuk blasing)
    -karnavaldan romana (bakhtin)
    -ahlakın soykütüğü (nietzsche)

    ve yazarlar mektuplarında kendi kitapları üzerinden de edebiyat tartışmalarını detaylandırıyor. kurbağalara inanıyorum derinliği ve farklılığı ile yıllar geçse de kıymetini koruyacak bir kitap.
  • dün itibariyle nihayetine erdiğim kitaptır. farklı izleklerin, uzak biçemlerin üç yazarının birbirlerine değen, çoklukla ayrışan yazın, yazar, dil, nedenler ve çıkışlar, çıkışsızlıklar üzerine yazışmalarını, çoklukla yeni soruları ortaya koyan konuşmalarını okumak güzel oldu. barış bıçakçı hakkında okuduğum kitapları bana temas etmediğinden önyargılarım vardı, bu kitap sonrasında kendisiyle aramdaki mesafenin azaldığını hissettim, hayırlı bir haber midir, ben bilmem. behçet çelik'i yeterince dikkatle okumamışım, onu keşfetmek için bir sebep oldu böylece. çelik zaman zaman biraz zorlayıcı bir dil ile sohbet eylemiş, neticede kendi bildiğidir. ayhan geçgin ise, oturup sessizce karşılıklı sabaha dek çay içebileceğim bir adam. özellikle kitabın, hepimizin hayatlarını derinden etkileyen, kimilerinin zerre umurunda olmayan, diğerlerinin ise bayram ettiği acıların, yıkımların başladığı noktada artık bir yazın tartışmasından, yazının oluşunun anlam/anlamsızlığından aniden, acilen bir siyaset kitabına dönüşmesi, geçgin'in kendini tutma çabasına rağmen hissettiği acının etkisiyle konuşmaların değiştirdiği yön, kitaptaki bir çok sorunun cevabını da barındırıyordu. kitap bu haliyle kendi içine doğru bükülürken, yazar, yazı, okur, hepimiz, patlamanın şiddetiyle bir an uğultu dışında bir şey duymazken, sonra yavaşça, dünyaya gelmişiz gibi, bazı sesler duymaya başlıyorduk. ayhan geçgin kurbağaların şarkısını söylüyordu.

    --- spoiler ---

    kurbağalar diriliyor

    --- spoiler ---
  • yönetmenliğini barış bıçakçı'nın yaptığı, ayhan geçgin ve behçet çelik'in rol aldığı edebi mırıldanmalar. gerçi anlatılar edebiyatın doğası gereği edebiyatla sınırlı kalamıyor esneyip daralıyor.

    "edebiyatın aynı zamanda bir duygusal eğitim olduğuna inandığımı daha önce söylemiştim size. kurmaca dünya, bize sadece yaşadığımız dünyaya tahammül etme gücü vermiyor, aynı zamanda onu anlama ve dolayısıyla değiştirme gücü de veriyor." barış bıçakçı

    "eleştiri tuhaf bir uğraş, bütün ölçütlerini daha önce yazılmış metinlerden yola çıkarak oluşturup bu oluşturulduğu anda "eskimiş" ölçütlerle yepyeni bir metni tahlil etmeye çabalamak." behçet çelik

    "tanrı-yazar mı hakkın rahmetine kavuştu, bilmem, hem anlatıcının ya da kahramanın beyninin içinde dolaşmaya başladık, hem de kahramanının iç dünyasından bihaber kaldığımız, sadece hareketlerini, sözlerini takip ettiğimiz metinler okur olduk." behçet çelik

    "eleştiri tuhaf bir uğraş, bütün ölçütlerini daha önce yazılmış metinlerden yola çıkarak oluşturduğu anda "eskimiş" ölçütlerle yepyeni bir metin tahlil etmeye çabalamak." behçet çelik

    "yazarı bilen insan ya da görü sahibi insan olarak değil de dert sahibi insan olarak tanımlasam çok klişe bir şey mi söylemiş olurum? tabii bu dert dediğim şey, yalnızca hayati değil aynı zamanda edebi. yeni bir şey yazma, edebiyatta bir yenilik getirme derdi." barış bıçakçı

    "asıl sorunum nasıl yaşamaktır (etik), bir yanıt bulmak için okuyup yazıyorum ama bir bakıyorum okuyup yazdıklarıma kapanmışım (estetik)." ayhan geçgin

    "anlamların boşaldığı, sözün boş bir kalıp halini aldığı dünyada boşalmamış anlamları olan sözler arayışındaki bireyin can havliyle sarf ettiği boş sözlere, edebiyat diyebilir miyiz?" behçet çelik

    "can havliyle söylenmiş söz elbette çok değerlidir. belki sözden biraz daha fazla ya da daha iyisi biraz daha az olduğu için değerlidir ve elbette edebiyata aittir." ayhan geçgin

    "insan belleği şiirin, edebiyatın toprağıdır." barış bıçakçı

    "bireysellik öne çıktı çıkmasına ama bireysellik önemsemedi." behçet çelik
  • “kurbağaların özelliği, nehirlerin kuruduğu mevsimlerde toprağın derinliklerine gömülüp ölüm uykusuna yatmalarıdır. tüm bedensel işlevlerini en aza indirip ölüme en yakın halde yağmur mevsiminin gelmesini beklerler. ve yağmurlar nehirlerin yatağını doldurmaya başladığında, ölüler ülkesinden dönerek on binlerce ağızdan şarkılarını söylemeye başlarlar.”
  • barış bıçakçı, behçet çelik ve ayhan geçgin'in edebiyat ve yazmak üzerine mektuplaşmalarını içeren ve aynı zamanda üç yazarın kendi kişisel edebiyat yolculuklarını anlatan iletişim yayınları 'ndan çıkacak kitap.

    kitaptan tadımlık bir bölüm için:

    kurbağalara inanıyorum
  • birkaç gün önce edindim ve hemen başladım okumaya. üç usta edebiyatçının sohbetlerinin tadı hemencecik sardı beni. azar azar okuyorum bitmesin diye. bütün barış bıçakçı kitaplarını okuduğum gibi..
  • barış bıçakçı, behçet çelik ve ayhan geçgin'in edebiyat üzerine yazışmalarının derlemesidir.
  • barış bıçakçı, ayhan geçgin ve behçet çelik'in birbirleriyle edebiyat üzerine yaptıkları yazışmaların (sanırım e-postalar yer alacak, maalesef kitapla ilgili fazla bilgi yok henüz) yer alacağı kitap.

    iletişim yayınları'ndan çıkacak kitap dört mart'ta raflarda olacak:

    http://www.idefix.com/…asp?sid=jdzgd2d8t7cpudluex50
  • yanında rakısı eksik.
hesabın var mı? giriş yap