2 entry daha
  • dün itibariyle nihayetine erdiğim kitaptır. farklı izleklerin, uzak biçemlerin üç yazarının birbirlerine değen, çoklukla ayrışan yazın, yazar, dil, nedenler ve çıkışlar, çıkışsızlıklar üzerine yazışmalarını, çoklukla yeni soruları ortaya koyan konuşmalarını okumak güzel oldu. barış bıçakçı hakkında okuduğum kitapları bana temas etmediğinden önyargılarım vardı, bu kitap sonrasında kendisiyle aramdaki mesafenin azaldığını hissettim, hayırlı bir haber midir, ben bilmem. behçet çelik'i yeterince dikkatle okumamışım, onu keşfetmek için bir sebep oldu böylece. çelik zaman zaman biraz zorlayıcı bir dil ile sohbet eylemiş, neticede kendi bildiğidir. ayhan geçgin ise, oturup sessizce karşılıklı sabaha dek çay içebileceğim bir adam. özellikle kitabın, hepimizin hayatlarını derinden etkileyen, kimilerinin zerre umurunda olmayan, diğerlerinin ise bayram ettiği acıların, yıkımların başladığı noktada artık bir yazın tartışmasından, yazının oluşunun anlam/anlamsızlığından aniden, acilen bir siyaset kitabına dönüşmesi, geçgin'in kendini tutma çabasına rağmen hissettiği acının etkisiyle konuşmaların değiştirdiği yön, kitaptaki bir çok sorunun cevabını da barındırıyordu. kitap bu haliyle kendi içine doğru bükülürken, yazar, yazı, okur, hepimiz, patlamanın şiddetiyle bir an uğultu dışında bir şey duymazken, sonra yavaşça, dünyaya gelmişiz gibi, bazı sesler duymaya başlıyorduk. ayhan geçgin kurbağaların şarkısını söylüyordu.

    --- spoiler ---

    kurbağalar diriliyor

    --- spoiler ---
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap