• kimse homeros'un odysseus'u gibi engin denizlerde öylesine uzun yolculuklar yapıp da serüvenden serüvene sürüklenmemiştir ve yine kimse özgürlüğün değerini bilge prometheus denli bilemez. bizim küçük kara balık da keşif ve merak duygusuyla sürüden koparak başını alır da gider.

    sürü birörnek, cılız ve ahenksiz bir kalabalıktan ibarettir. bazen onun karşısına nietzsche'nin zerdüşt'ü bile soylu şekilde dikilir ama sürüyü yönlendirmek göründüğü kadar kolay değildir. ama gün gelir hitler ve küçük hitler bozuntuları sürüyü avuçlarının içine alır.

    birey işte bu aşamada doğar. sürüye, hep aynı teraneyi çalan güruha sırtını dönerek içinden geldiği gibi yaşar. dışlanmayı göze alır zerdüşt gibi. ölümü göze alır odysseus gibi. zeus'un canavar kartalına ciğerini yedirir prometheus gibi.

    küçük kara balık da öyledir. onlar yoluna çıkanları da örgütler. anonimliğin karşısında durur. homojen kalıpları yerle bir ederler. ta ki küçük kırmızı balık doğana dek!

    kara balık ölür, kırmızı balık doğar. yas elbisesi çıkarılır, tutkunun elbisesi omuzlanır. tarih de onları yazacaktır. pasif kitleleri değil. her keşfin ardında yasak meyve gizlidir. bilginin kadim meyvesi. o meyveyi ısıran artık eskisi gibi olamayacaktır.

    küçük kara balıklar: gözleri bakmak için değil, görmek için yaratılmıştır çünkü.
  • samed behrengi'nin deyimiyle bu kitap tüm "küçük kara balıklara..." ithafen...

    yampiri yampiri yürüyen yengeçlerin kıskaçlarından kurtulmaya çalışan, aklını ve hayallerinin sınırlarını zorlayan herkes için bu güzel kitap. "hayır, orada hiçbir şey yok." diyen tüm robotlaşmış beyinlere ve kaskatı kesilmiş gönüllere güzel bir cevap veriyor küçük kara balık: "yola düşüp gitmek, başka yerlerde neler olup bittiğini öğrenmek istiyorum. bu lafları bana birinin öğrettiğini düşünüyorsun ama bilmeni isterim ki çoktandır düşünüyordum ben bunları. elbette ondan bundan da çok şey öğrendim. örneğin şunu anladım: balıkların çoğu yaşlandıkları zaman ömürlerini boşu boşuna geçirdiklerinden yakınırlar. sürekli sızlanır, lanet okur, her şeyden şikayet ederler. ben bilmek istiyorum; gerçekten de yaşamak dediğimiz şey şu bir avuç yerde yaşlanıncaya kadar dolaşıp durmaktan mı ibaret; yoksa dünyada başka şekilde yaşamak da mümkün mü? " diyor.

    michalengelo da küçük kara balıklardan... 80 yaşına rağmen "ancora imparo" demiş; "hala öğreniyorum."

    "ne kadar bilirse bilsin, cahilliğinin bilgeliğinden büyük olduğunu düşünen" çocuklar yetiştirmek için bir başlangıç kitabı olacak nitelikte.

    dili yalın, eğlenceli ve eğitici mükemmele yakın bir samed behrengi kitabı.
  • her dönem başında bir ders saatimi öğrencilerime bu kitabı okumaya ayırırım. sebebine gelirsek:
    yıllar önce çemberimde gül oya dizisinde öğretmenliğinin ilk gününde öğrencilerine küçük kara balık'ı hediye eden yurdanur'un heyecanını duyarım içimde.
    o dizide zararlı neşriyat diye öğrencilerin gözü önünde müdür tarafından yakılmış, samed behrengi ise anarşist diye anılmıştır. yurdanurun yanan kitaplara bakarak ağlayışından öylesine etkilenmiştim ki, o gün söz verdim kendime. bir gün öğretmen olacak ve yurdanur'un gözyaşlarını dindirecek, yarım bıraktığı işi ben tamamlayacaktım.
    her sene küçük kara balıklara okyanusları öğretmeye bu masaldan başlıyorum.

    öylesine bir karakter değildi yurdanur.
    küçük kara balık'ın öylesine bir masal olmadığı gibi.
  • her ne kadar küçük kara balığın anlatıldığı düşünülsede aslında küçük bir kırmızı balığın hikayesidir bu.

    ''on bir bin dokuz yüz doksan dokuz küçük balık 'iyi geceler' dileyerek yatmaya gitti. büyükanne de uykuya daldı. ama küçük bir kırmızı balık ne yaptı ne ettiyse de uyuyamadı. sabaha kadar denizi düşündü hep.''
  • çocukluğumun kitaplarımdan biri...ne zaman ki jandarma evi basacak haberi alındı, bi dolu kitapla birlikte yok edildi. sobaya atılıp yanmışlardı ve ben çok ağlamıştım. hem ağlamıştım, hem hiçbi anlam verememiştim. kitaplar neden tutuklanır diye....

    (bkz: samed behrengi)
  • merak duygusu, sorgulama, keşfetme... bu kavramları çocuklara aşılaması açısından güzeldir. ufuk açıcı bir kitaptır. yine de biraz düşününce; hikayenin sonunun böyle bitmesi tam bir çocukluk travmasıymış, diyor insan.
  • "büyük balık küçük balığı özleye de bilirdi. ama siz, balıkların birbirini yediği bir hikaye anlatmayı tercih ettiniz."
  • ben küçükken hikaye kasetleri vardı, bendekileri müşfik kenter seslendirmisti. küçük kara balık hikayesini onun sesinden çocuklarınıza dinletmenizi tavsiye ederim. bıkmadan usanmadan her gece o kasetleri dinlerdim, bu hikayeyi her dinlediğimde umutla karışık bir heyecanla uykuya dalardim. benim için hala çocukluğuma dair paha biçilmez bir anıdır.
  • "ben bilmek istiyorum" dedi küçük kara balık. "hayat gerçekten bir avuç yerde dönüp durmak, sonra da yaşlanıp ölüp gitmek mi yoksa bu dünyada başka türlü yaşamak da mümkün mü?"
  • öyle bir çocuk kitabı düşünün ki, yazarının kendi ülkesi olan iran'da ve hatta türkiye'de belli dönemlerde yasaklanmış olsun.
    her ne kadar çocuk kitabı olarak biliniyor olsa da herkesin okuyabileceği bir kitap.

    "kararsızlık içinde bocalamak doğru değil," dedi. eğrisi doğrusu diye uzun boylu düşünülürse, hiçbir adım atılamaz. ilerleyeceğim diye karar vermelisiniz.
    ileriye her adım atınışınızda, korkunuz da o kadar eksilecektir."
hesabın var mı? giriş yap