• askeri bir terim. askeri birliklerin * * * içindeki bir binanın, -genelde karargah- kuytu sayılabilecek yerinde bulunur. çok gizli tabir edilen bir yerdir aslında. bu yüzden de herkes giremez. ani bir denetleme sırasında çavuş rütbeme rağmen, komutanın acil çağrısı yüzünden girmek durumunda kalmıştım. içinde hiçbirşey olmayan, sadece tavanda bir lambası olan bomboş bir odaydı.
    oysa adına bakınca insan heyecanlanıyor. içeride alien kafatasları, vaktiyle memlekete düşen ufo'lardan kalan parçaları filan görürüm sanmıştım. öyle değilmiş.
    sanırım savaş hallerinde içini ekipmanla dolduruyorlar.
  • kozmik oda : yılmaz özdil

    50 metrekarelik bir oda, retina taramasıyla giriliyor, 17 haneli kapı şifresi üç günde bir değiştiriliyor, sadece genelkurmay başkanı, kuvvet komutanları ve burada görevli 12 subayın girebilme yetkisi var, kamuoyunda kısaca “kozmik oda” olarak biliniyor.
    *
    50'li yılların başında nato talimatıyla seferberlik tetkik kurulu oluşturulmuştu. türkiye işgal edilirse, kendi topraklarımızdaki direnişi örgütleyecek olan birimdi. barış zamanında silahı, mühimmatı, insan gücünü temin edecek, işgal olursa, bunları devreye sokacaktı. sovyetler dağılınca, soğuk savaş sona erdi, gene nato talimatıyla, seferberlik tetkik kurulu lağvedildi. artık gerek yok denildi. abd'nin isteğiyle kurulmuş, abd'nin isteğiyle kaldırılmıştı.
    *
    90'lı yılların başında “ulusal tehdit algısı” değişti, türkiye cumhuriyeti devleti kendi göbeğini kendisi kesmeye karar verdi. silahlı kuvvetlerini yeniden yapılandırmaya başladı. seferberlik dairesi'ni özel kuvvetler komutanlığı'na bağlı olarak yeniden kurdu.
    *
    görevi neydi? memleket işgal edilirse, türk silahlı kuvvetleri herhangi bir sebeple çökerse, özgürlük direnişini örgütleyecekti.
    *
    bu amaçla, kritik şehirlerde seferberlik bölge başkanlıkları tesis edildi. kısaca “kozmik oda” olarak bilinen yer, bunlardan biriydi.
    *
    ordunun silah depoları, cephanelikleri imha edilirse, gizlenmiş sivil depoların adresleri kimlerde olacak? havaalanları zarar görürse, hangi şehirlerarası yollar pist olarak kullanılacak? işgalcilerin ilerlemesini engellemek için hangi demiryolları havaya uçurulacak, hangi viyadükler patlatılacak? bölgeyi bataklığa çevirmek için hangi barajların kapakları açılacak? kozmik odada bunların planları vardı.
    *
    kimlerin teknesi, hangi balıkçı barınakları kullanılacak? hangi kahvehane, hangi park, hangi bakkal… mazotu nereden alacağız? adresler, kapı numaraları, kodlar… yaralananlar olacak, hastaneye gidemezsin, hangi doktorlar gizli ameliyatlar için yeraltına inecek, hangi eczacılar ilaç temin edecek? elektrik kesik, telefon yok, hangi taksici, hangi çiçekçi kuryelik yapacak? hangi mühendis, hangi mimar, hangi avukat hangi işe yarayacak? senin o kırtasiyeci zannettiğin, mobilyacı zannettiğin, aslında kim? vatan için hayatını ortaya koyacak olan sivil kahramanların isim isim listesi vardı.
    *
    (demokrasi nöbetinde dombıra söylemekle olmuyor bu işler.)
    *
    kozmik oda…
    nefsi müdafaaydı.
    kuvayi milliye'ydi.
    *
    bülent arınç… işte bu kozmik odanın kapısını kırıp, bu milletin kuvayi milliyesini imha etmek için kullanılan levyeydi.
    *
    suikast ayağıyla, kozmik odaya 1.5 terabaytlık bilgisayar hafızasıyla daldılar, 125 milyon word sayfası ebatında devlet sırrı çaldılar.
    *
    fetocular bülent arınç levyesiyle girdikleri kozmik odayı talan ederken, bülent arınç hâlâ alay ediyor, “kozmetik oda” diyordu.
    *
    atatürk dahil tüm cumhurbaşkanlarımız sanki dinsizmiş gibi “dindar cumhurbaşkanı seçeceğiz” diyordu, feto mahkemeleri inşa edilirken gevrek gevrek gülerek “kurban olduğum allahım, verdikçe veriyor” diyordu, fetocu savcı adliyeyi basıp, başsavcı ilhan cihaner'i tutuklarken, fetocu savcıyı eleştirenlere tükürüyordu, “adliye basıldı diyorlar, buna baskın denir mi, tuuu size” diyordu, onuncu yıl marşı'nı duyduğunda “asabım bozuluyor, kapatın şunu” diyordu, sırf mustafa kemal'i hatırlatıyor diye vardar ovası türküsüne bile kafayı takıyordu, bebek katili apo için “namazında niyazında masum bir çocuk” diyordu, kendisi gibi düşünmeyen özgür kadınlara “pornocu” diyordu, muhalefet partisinin kadın milletvekiline “yaratık” diyordu, “bir kadın olarak sus” diye bağırıyordu, kahkaha atan kadınlara “iffetsiz” diyordu, laik eğitime saldırıyor, “çok şükür satanist olanlar, memleketi soyanlar imam hatipten yetişmedi” diyordu, madalyalı kahramanlarımız asrın iftirasıyla hapislere tıkılırken, kahırdan canlarına kıyarlarken “türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyordu.
    *
    tek başına hükümet olmanın şımarıklığıyla, cumhuriyet değerlerine hakaret ediyordu, atatürk devrimlerinin kendisine tanıdığı imkanları, atatürkçüleri aşağılamak için kullanıyordu, hukukçu olmasına rağmen, dinciliği yüceltiyor, eğitimli olmasına rağmen, lümpen küstahlığını cesaretlendiriyordu, güya edepten ahlaktan dem vururken, daima belden aşağı vuruyordu.
    *
    boş süt şişesi gibi kapının önüne konuldu.
    *
    şimdi çıkmış, cemaat beni kullanmış olabilir filan diyor.
    *
    insanın kendisini bu kadar kaybetmesi için “iktidar sarhoşu” olması yetmez… “iktidar ayyaşı”ydı bunlar!
    yılmaz özdil -
  • kozmik oda işin içine sokularak çok büyük hata edilmiştir. artık saldırılan tsk, yüksek yargı gibi devlet kurumları değil bizzat devletin kendisidir.

    kozmik oda, seferberlik, işgal gibi en özel durumlar için oluşturulmuş devletin en yüksek strateji birimidir.
    korunan tüm bilgilerin önem seviyesi en üst düzeydedir.

    örneklemek gerekirse türkiye bir işgalle karşılaştığında, yeraltında bulunan sığınakların, cephaneliklerin, erzak ve ilaç depolarının yerleri, milis kuvvetleri oluşturacak sivil-askeri birimleri, ordunun el koyacağı firmalar, hangi durumda ne gibi karşı harekatlarda bulunulacağı, yurt dışında bulunan istihbaratçılara verilecek görevler, gerektiğinde devlet kurumlarının hava saldırılarından etkilenmeden varlığını devam ettirebilmesi için onların taşınacağı yerler gibi tamamen devletin devamlılığına yönelik bilgiler vardır.

    böylesine kritik, devletin en mahrem noktalarının dahi siyasete alet edilmesi artık malum dava sürecini geri dönülemez bir noktaya sokmuştur...

    (bkz: #17624134)
  • kozmik oda ve kozmik çok gizli deyimleri nato jargonudur. bu kozmik odaların kuruluş amacı herhangi bir nato ülkesinin sovyetler tarafından işgali söz konusu olursa yapılması gerekenleri içerir. her nato ülkesinde bulunur. ayrıca şunu belirtmekte de fayda vardır bunlar öncelikle nato içersinde bulunan sırlardır. varşova paktına dahil olan ülkelerde ve ayrıca sovyet ülkelerinde kızıl oda olan bir yansımasını görebiliriz...

    şimdi bu kosmik odalarda ülkenin abd tarafından veya natoya üye olan bir ülke tarafından işgal edildiğinde nasıl kurtuluruz sırları barındırmaz. rusya'yı barındırır, iran'ı barındırır, kuzey koreyi barındırır ve hatta çini de barındırır... ancak abd ile ilgili planlar olursa o oda basılır... o oda içersinde ki nato sırları sonsuza kadar sır olarak kalacaktır. nato sırları olmayanlar ise kamuoyuna duyurulacaktır.

    (bkz: http://www.navysecurity.navy.mil/…securitybrief.pdf)
  • kozmik odaya giren sivil savcılar ile türkiye'nin bütün

    -savaş durumu planları,
    -gizli cephanelikleri,
    -savaş anında görev yapacak personel listesi,
    -kripto cihazları, onların şifreleri,
    -vs..

    hepsi ama hepsi açık edilmiştir.
    muhtemelen en kısa zamanda gereken yerlere servis edilecektir.
    bu kozmik oda incelemesi bazı şeylerden önceki son adımlardan biridir.

    (bkz: geçmiş olsun)
  • tsk bünyesinde zorunlu askerlik görevimi asteğmen (son 4 ayı kıdemli asteğmen) rütbesinde sürdürürken, her gün imzaladığım nöbetçi listesinin en tepesinde, en önemli nöbet görevini teşkil eden nokta.

    8 ay boyunca kozmik odası ne, kozmik ne demek diye hiç sormadım, sordurmadım. kozmik odanın önünden her geçişimde içeride sanki uzaya açılan bir kapı varmış ya da içerde shinny disco balls dönüyormuş, paşalar, subaylar, uzmanlar break dance yapıyormuş diye geçirirdim aklımdan.
  • içindeki çoğu bilginin, siviller tarafından okunduktan sonra hükümet görevlilerine ve oradan da yabancı kuvvetlere aktarılacağı/aktarıldığı oda.
  • içerisindeki bilgiler fetö tarafından diğer ülkere aktarılırken hükümetin mal gibi izin verdiği odadır.

    yarın bir gün işgal edilsek her türlü eylem planımız şu an yabancı ülkelerin elinde olacak ve her daim bir adım önde olacaklardır. 14 yıllık akp yönetimini geçtim, tarihteki türk devlerince yapılmış en büyük hata bu odanın sırlarının açık edilmesidir.

    umarım olmaz ancak binlerce yıl sonra türk'lerin vatansız kalmasına olanak açan talihsiz bir olayın baş aktörü olan odadır.
  • esasında kozmik odaya girildiği dönemde endişelerimin yoğun olduğu zamanlardı ancak süreci şimdi daha mantıklı okumaya başladığımda, ilker başbuğ'un geçen ay yapmış olduğu beyanlara da hak veriyorum, her konuda da konuşmaya gerek yok tabi, zaten süreç işlemesi gerektiği gibi işliyor ancak bu sefer biraz daha derinlerden yazayım, günü geldiğinde ki ortalama on yedi gün sonra bu başlık açılacak ve entry'ler yazılacak nitekim...

    ne demişti ilker başbuğ ocak başında?

    "kumpasi çözecek şema- haberi okumak için tiklayin!
    ‘tsk üzerinde şaibe kalsın istemedik’
    ertesi gün, kara kuvvetleri komutanı ile birlikte, başbakanlık’taki toplantıya katılındı. durum anlatıldı. eğer aramaya müsaade edilmesi istenilirse, bizim bu aramadan hiçbir şekilde endişe duymadığımız da belirtildi. aramanın yasalar gereği yapılmasının uygun olacağı bize bildirildi.
    durumu tekrar kendi aramızda değerlendirdik. iddia çok çirkindi ve vahimdi. bir suikastın planlandığı iddia ediliyordu. bu konuda bizim gizleyeceğimiz ve endişe edeceğimiz hiçbir noktanın bulunmaması ve ileride türk silahlı kuvvetleri üzerinde vahim derecede şaibe kalmaması için aramanın yapılmasına müsaade edilmesinin, daha uygun olduğu kararına varıldı.
    izin vermeseydik...
    başbuğ “kozmik oda”ya girilmesine müsade edilmesine yönelik eleştirilere de kitabında şöyle yanıt verdi: eğer, aramaya müsaade edilmeseydi, bugün türk silahlı kuvvetleri iddia edilen suikast ve belki de esas istenilen, bazı faili meçhul cinayetlerin delillerini karartmak veya ortadan kaldırmakla suçlanabilirdi. ancak, herkesin ne olup olmadığı sorumluluğu sırtına yüklendiği an, bütün çıplaklığı ile ve hem de şaşırtıcı olarak ortaya çıktığına da birçok kez şahit olunmuştur."

    refere haberin linki

    peki bu söylemin satır aralarında kalan kısmı nedir?

    analiz edelim; başbuğ bi' kere aramadan hiç endişe duymayacağını söyleyerek, oraya girerseniz zarar verici nitelikte, en azından tsk'yı yıpratacak veri ve dökümanın bulunamayacağını belirtiyor. ben bu durumu içerinin önceden toparlatıldığı şeklinde yorumladım. yani o dönemde kopartılan yaygara bi' yana, elde tutulacak ülkem için fena değerli bilgilerin de küresel yavşakların eline geç-e-meyeceğini belirtiyor.
    tabi biz seferberlik tetkik daire başkanlığı'nın içine girilmesini tsk'nın özeline girildi şeklinde algılamıştık, tsk abartıldığı kadar da saf değilmiş, iki aşama sonrasını göremeyen ama ülke yönetmeye ya da ele geçirmeye talip olan, kendi çıkarını düşünen beyinsizler öyle sanmışlar, bu durumu tsk da deşifre etmemiş, kendisini gönülden sevenlerin dahi olayın iç yüzünü anlamamaları pahasına, şapka çıkartıyorum, içim rahat!

    "eğer, aramaya müsaade edilmeseydi, bugün türk silahlı kuvvetleri iddia edilen suikast ve belki de esas istenilen, bazı faili meçhul cinayetlerin delillerini karartmak veya ortadan kaldırmakla suçlanabilirdi. ancak, herkesin ne olup olmadığı sorumluluğu sırtına yüklendiği an, bütün çıplaklığı ile ve hem de şaşırtıcı olarak ortaya çıktığına da birçok kez şahit olunmuştur."

    kilit nokta burasıdır; aramaya müsaade edildi ve tsk ileride kendisine fatura edilecek şeylerin yükünü üzerinden attı. ama asıl mevzu yine tırnak ile refere edeceğim için af diliyorum;

    "bazı faili meçhul cinayetlerin delillerini karartmak veya ortadan kaldırmakla suçlanabilirdi."

    paralel diye nitelenen ve bugün kendilerini tereyağından kıl çeker gibi sıyıracaklarını sananların deklare ettiği bi' haber geldi nedense aklıma. malum bir aydır bağırıp duruyorlar. ha konu; muhsin yazıcıoğlu suikasti!

    ayın 25'i aynı zamanda muhsin yazıcıoğlu'nun infaz edildiği tarihtir. iddialarına göre ve benim açık kaynaklardan okuyup analiz ettiğim kısım ise, kozmik oda'da muhsin yazıcıoğlu suikastine yönelik bilgilere ulaşılmıştı, tsk o günlerde bile işin nereye varacağını öngörerek yapması gerekeni yapmış, karşılarındaki karanlık taraf-lar-a taviz vermemiştir...

    "ancak, herkesin ne olup olmadığı sorumluluğu sırtına yüklendiği an, bütün çıplaklığı ile ve hem de şaşırtıcı olarak ortaya çıktığına da birçok kez şahit olunmuştur."

    bütün çıplaklığı ile ilgili kısma şu an vurgu yapamayacağım ama şaşırtıcı olarak ortaya çıktığında vaziyet hiç de dört yıl öncesi, hatta on dört yıl öncesi gibi olmayacak, ,işte bundan eminim...

    ps: hiçbir yapıya, hiçbir tarikate, hiçbir yapıya bağlı olmayan, ideolojilerin esiri olmamış, her fikre belli bi' mesafeyle yaklaşan, her insanın içindeki iyi tarafı görmeye çalışan bi' adamım, bu ülkenin genciyim.
    açık kaynak okuyorum, yorumluyorum, sonuca varıyorum. ve ben bi' türk genci olarak yaşanan tiyatroları analiz edebiliyorsam, bu ülkeyi gerçekten seven insanların da şu anda dahi ülkelerine hizmet ettiklerini, en ufak detayları bile hesapladıklarını hissediyorum. bu konuda bi' bilgim yok, ama hislerime güveniyorum...
    ne yaparlarsa yapsınlar, kimlerin ipiyle kuyuya inmeye çalışırlarsa çalışsınlar, elli gram etmeyen beyinleriyle gelebilecekleri son nokta burası olur, ötesi de olmaz!
  • tarihe not düşülsün, bu ülkenin tarihindeki en büyük kumpasa, en büyük ihanete yani kozmik odaya girilmesi hadisesine neden olan bülent arınç isimli şahıs geçtiğimiz haftalarda cumhurbaşkanlığı istişare kurulu gibi bir arpalığa atanmıştır.
hesabın var mı? giriş yap