• arzu film ekolünün en şahane örneklerinden biri olan film.

    --- spoiler ---

    kardeşler, ali rıza emmi'yi aramaktan bitap düşmüşlerdir. sabah sabah dükkana gelirler:

    himmet: yine gelmedi mi bu ali rıza denen herif?!
    saffet: ne bok yiyor bu istanbul'da?!
    ali rıza emmi: ne bağrıyonuz lan dükkanımın orta yirinde ?!
    himmet: sen garışma lan biz o ali rıza denen pezevengi arıyoz!
    ali rıza emmi: ağzını topla lan kösnük! ali rıza benim!

    zeki alasya'nın pezevenk derken vurgusu dehşettir.

    --- spoiler ---
  • ön edit: bu entyr'nin debeye girmesini almış olduğum güzel mesajlarla farkettim. eksi yönetiminden rica ediyorum. arkadaş lütfen başlık açma engelimi kaldırın. kimseye saygısızlık etmedim ve yahut küfürlü konuşmadım. eğer engelim kalkarsa çok daha güzel şeylerle geleceğim. saygılar...

    1974 yılı yani bundan yaklaşık 50 sene öncesi bu filmde yaşanmış çok ince bir ayrıntıya değineceğim.

    şimdi bu ekip sırtlarında bir çuval dolusu altınla şehirde geziyorlar ve bu altınları bozduramadıkları için açlıktan bitap düşmüş bir halde kalakalıyorlar.

    yine bir gün bir parkın köşesinde sırtlarında altın çuvalıyla sefil bir halde oturdukları esnada adamın biri bunların önüne 1 lira atıyor. bu ekip o 1 lirayı görünce adeta bayram havasına bürünüyor. daha sonra o 1 lirayla bir simitçinin önüne geliyorlar ve simitçinin önünde şöyle bir diyalog gerçekleşiyor.

    himmet - bize 1 liralık simit versene.
    simitçi - buyur amca.
    (bir anlık şaşkınlık)
    hayret - anaa koskoca 1 liraya bir tane mi leen !

    köyden indim şehre filminde yaşanmış bu diyalog üzerine şunu belirtmek isterim. günümüzden yaklaşık 50 sene öncesinin türkiyesi sağ-sol davaları yaşanıyor ve devrimci gençler ayaklanıyor. aynı zamanda hani şu ekonomist dayıların sürekli bahsettiği ve yağ - tüp kuyruğunda ölüyorduk dediği ecevit dönemlerinden.

    işte bu diyalogda 50 sene önce o dönem 1 liranın ne kadar değerli olduğu vurgulanıyor. demek ki o zaman köylerde 1 liraya insanlar neler alıyormuş. günümüze gelecek olursak bir simit 7-8 liralara satılıyor. paramız o zamandan bu zamana erimiş gitmiş.

    yani demek istediğim o zamandan daha beter haldeyiz !

    sağlıcakla kalın dicem ama biliyorum tüm moralinizin içine ettim. kendinize mukayet olun...

    not: bu filmin neden sürekli rtüğe takıldığını şimdi daha iyi anlıyorum.

    edit: bu arada bunlar altını bozdurmak için nihayet ali rıza emminin karşısına çıkıyorlar. ali rıza 2000 liralık altını 1000 liraya bozuyor. 4 kişilik bu ekip o 1000 lira ile baştan aşağıya takım elbise, kundura ve şapka ile donatılıyor. günümüze gelecek olursak 1000 kayme ile ancak 1 ayakkabı alabiliyoruz. o da en dandiğinden, diyeceğim bu kadar ...

    edit 2: birlik olma zamanımız her ne olursa olsun. başa getirdiğimiz insanlar muhalefet partiler dahi olsa egemenliğin kayıtsız şartsız milletin ellerinde olduğunu onlara gösterelim. yoksa başka türlü hep ezilen biz oluruz.

    dün erdoğan'ın fırından pide alırken ki bir görüntüsü var. yanında polis ordusuyla geziyor. arkadaş deprem yaşanan bölgede o kadar polisi bir arada göremedik. bu neyin korkusudur böyle !!!
  • ankara'da çekilmiş az sayıda filmden biridir. ali rıza emmi'nin evi emek'te, yeşiltepe bloklarındadır. dört kardeş yürürken ali rıza emmi'nin saklana saklana takip ettiği yer, cinnah caddesinin girişindeki ptt ve hürriyet gazetesi ankara bürosu'nun önüdür. filmin sonunda altınların tepesinden aşağı saçıldığı inşaat halindeki gökdelen ise; himmet ağa'nın vinçle gökdelenin tepesine çıktığı, diğerlerinin merdivenle tepesine kadar tırmandığı bina, kavaklıdere'deki eski iş bankası, yeni bddk gökdelenidir. lakin altınların aşağı saçılma sahnesi bu binanın tepesinden değil, ulus işhanı a blok binasının tepesinden çekilmiştir.
  • (zeki alasya halit akcatepe'ye hesap sormaktadir):

    - ulen altini o gariya sen mi verdin?
    - ben verdiiiim
    - niye len?
    - söylemesin diye
    - neyi söylemesin diye?
    - altinlarin sende olduunu
    - ulen altinlarin bende oldugunu gariya kim söyledi?
    - ben söylediiim.
  • bu filmde kemal sunal'ın ataturk resimlerine bakarak bir "caanım" deyişi vardır ki,bir duygu bu kadar mı temiz dışa vurulur.koparır bi de o ayrı.
  • en az 10 defa izlememe rağmen köy kahvesinin duvarındaki firisiye yoktor yazısını ilk defa bugün gördüğüm film.

    http://imgur.com/zfaodva
  • bence en unutulmaz repliği "dünya üzerinde açlıktan ölen ilk milyonerler biz olacağız!" olan filmdir. en çok yarıldığım sahneler ise "demek ki altınlar 4'e bölünecek!" repliği ile biten sahnelerdir.
  • filmin en enterasan taraflarından biri de altınların her nasılsa doldurulduğu eşyanın hacminin tamamını kaplamasıdır. mevzuya konu altınlar tarlada ilk bulunduğunda ortalama bir turşu küpünü doldurmaktayken daha sonra gayret'in donunu ağzına kadar doldurmuş, devamında bir un çuvalını dolduracak boyutlara ulaşamış, en nihayetinde himmet ağa nın üstüne sığacak boyutlara gerilemiştir. ha farkeder mi derseniz umrumda bile değil, her türlü seyrederim.

    gayret'in donundan bahsedip o muhteşem repliğini yazmasam çatlarım:
    - güya milyoneriz. daha gıçımda donum yok...
  • filmin çevrildiği tarihte;

    kemal sunal 30, zeki alasya 31, metin akpınar 33 ve en küçük kardeş halit akçatepe 36 yaşındaydı.

    artık hayatta olmayanlar;

    kemal sunal (1944-2000)
    mete inselel (1938-1981)
    mine mutlu (1948-1990)
  • bu filmde beni her seferinde yerlere yatiran inanilmaz bir arka plan detayi vardir:

    (ali riza emmi bir gece önceden bunlara kizmis, baska altinlari olduguna da inanmamakta, dükkaninda kalfasinin yaninda bagirip cagirmaktadir)
    - ben böyle akrabanin daaaaa, ben böyle gayserilinin deeeee.....
    (tam o sirada bizimkiler iceri girer, himmet elinde iki altinla)
    - ali riza emmi, bize iki altin daha bozsana
    - ben böööyle gayserilinin ta alnindan öperim, gelin gelin yigenlerim...

    iste ali riza emmi tam bu son cümleyi söylerken arka planda kalfanin yaptigi kafa hareketi süperdir: yere dogru bakip gülërek kafayi sert sekilde bir saga bir sola sallama hareketi. ulan yazarken bile gülüyorum be!
hesabın var mı? giriş yap