• ön not: uzun süreli, kortizon kullanan ya da kullanacak olan kişiler için yazılmış bir bilgilendirme entry'sidir.

    1.5 sene boyunca her gün yüksek dozlarda kortizon kullandım. siz de olur da benim kadar kullanırsanız, aklınızda bulunsun. kortizonun kısa süreli kullanımlarda çok büyük etkileri olmasa da, uzun süreli kullanımlarda geleceğinizde sahip olabileceğiniz yepyeni sağlık sorunlarına yelken açtırıyor.

    bu arada tekrar altını çiziyorum. herkes belli alerjik bir reaksiyon veya bağışıklık sistemi ile ilgili bir hastalık nedeniyle kortizon kullanmış, kullanıyor ya da kullanacak olabilir. kısa süreli kullananlar burayı okuyup dehşete düşmesin. en az 6 ay, yüksek dozda ve sürekli olarak (sabah-akşam) bu ilacı kullanan kişilere yönelik yazıyorum. çünkü gerçekten bazen depresyona sokabiliyor yeni halinizi aynada görmek.

    kortizon kullanılırken yiyeceklere çok dikkat edilmesi gerektiğini zaten duymayan kalmadı. ama ne kadar dikkat ederseniz şişiyorsunuz. aldığınız şeyin kilo olmadığı, ödem olduğunu hatırlayın. kilo vermek için uğraşmayın, kilo aldığınız için de depresyona girip daha fazla yemek yemeyin. ilacın dozu düşürülmeye başladığında çok hızlı bir şekilde kilo vereceksiniz zaten. yapmanız gereken tek şey, -eğer sağlığınız izin veriyorsa tabii- spor. spor yapın. spor çok önemli. bir de kilo dediğimde aklınıza götü göbeği salmak gelmesin. daha çok sizi plazma tv'lere yüklemişler gibi orantılı amma yukarıdan basılmış bir görünüme sahip oluyorsunuz.

    1.73 boyunda, 53 kilo bir insandım bu merete başladığımda. daha 17 yaşında çıtır mı çıtır bir şeydim... 2005 nisanında başlamıştım ilaca. öss'ye hazırlandığım dönemdi. temmuz bitmek üzereyken 83 kiloya çıktım. dışarıdan, hazır yemek yemiyordum ama karaciğerle ilgili bir şey olduğu için belki de (doktor değilim kendi yorumum) canım ciddi bir şekilde tatlı istiyordu. çok fazla pasta yiyordum o zamanlar. bir kısmını da öyle aldım gerçi (6-7 kilo olsun taş çatlasa) hepsi ödem değil. ama 1 senenin sonunda dozu düşürmeye başladığımız anda önce 78-74-68 olmak üzere çok hızlı (2 ayda) kilo verdim. sonra 68 üzerime bir sülük gibi yapıştı. sonra bir 10 kilo daha verdim (sonra 4 kiloyu yine geri aldım o ayrı. şimdi o civarlarda geziniyorum).

    hep kilo diyorum da o kilo değil bakın, ödem. bozmayın moralinizi. ergenliğin sonunda olan benim için çok zor bir dönemdi. yolda gören insanların "oha ne olmuş sana" tepkileri... ki bu tepkileri insan gibi değil, aynen yazdığım gibi vermeleri de beni çok kırdı ve kendimi 3 ay kadar eve kapattım. markete bile gitmedim. depresyona meyilli bir bünye yaratıyor zaten. mutsuz olmayın. o sadece ödem.

    spora dönecek olursak, doktor değilim amma okuduklarımdan kortizonun cildin elastikliğini kaybetmesine neden olduğunu biliyorum. kolajen ve elastine ihtiyacınız olacak. e vitaminidir, kolajen ve elastin üretilmesine yardımcı besinlerdir, yiyin bunlardan. çünkü zaten bir yandan şişiyorsunuz ve vücudunuz benim gibi daha önce hiç kilo almadıysa çatlaklar oluşuyor. spor yapın dediğim şey burada da çok önemli. nemlendirin vücudunuzu ve bol bol su için.

    bir önemsiz yan etki de kıllanma! akdeniz kökenli (bildiğin adanalı) bir babanın ve yozgatlı annenin bir kızı olmama rağmen kıl konusunda şanslı bir insan olsam da bu ilacı kullandığım 1.5 sene içerisinde kollarımda urfalı kılı ve dudaklarımın üstünde bildiğiniz pala remzi bıyığı oluştu. şaka şaka o kadar kötü değil ama kolundaki tüyleri almayan kız başlığı altına rahatça bkz. verilecek bir insana dönüştüm. doktorum kıllarıma dokunmamamı söyledi. döküleceklerine yemin etti. "ergenlikten çıkıyorum, ilgiye beğenilmeye ihtiyacım var. senin dediğine bak be doktor" diyemedim. abidir, bir bildiği var, dedim, almadım. ama gerçekten ilacı bırakınca eski halime döndüm.

    bu arada düzenli kontrollere (ayda bir) giderken biriyle sürekli karşılaşıyordum. kullandığı ilaç konusunda çok bilgili değildi, kortizon kullanmıyor da olabilir, ama bana "senin kullandığından" dediği için kadını bozmak istemiyordum. onda da saçlarının dökülmesine ve diğer her yerinden kıl fışkırmasına neden olmuş. ama buna inanmayın. hürriyet'in internet sitesinde "vizontele'de bahsedilen ilaç gerçekten varmış" falan diye bir haber duymak istemiyorum sonra yalan yanlış. bu arada benden birkaç sene sonra alt komşumuz da kortizona başladı. o mesela kıllanmadan dolayı sürekli bir kendini ağdalama modundaydı ve gerçekten onunkiler kalıcı oldu. gerçi zenginlerdi de, lazer epilasyonla haletti işini. diyorum işte, almayın. doktorceğizimin bir bildiği var.

    ve son olarak tekrar ediyorum. spor yapın! kortizonun kaslara ve kemiklere yaptığı şey korkunç! steroid en nihayetinde. kas erimesi, erken kemik erimesi çok görülüyor uzun süreli kortizon kullanımında. sporla kemiklerinizi ve kaslarınızı geliştirebilirsiniz. mesela şimdi bende çağımızın hastalığı boyun düzleşmesi var ama kemikler o kadar güçsüz ki öne doğru eğilmiş boyun omurlarım. yani normal insanda boyun omurları "(" şeklindedir. düzleşmesi olanlarda "l" şeklinde, bende ise "\" şeklinde. bir keresinde ortopedi doktoru bana doping almış sporcu muamelesi yapmıştı. tabii doktorun muamelesi değil de, gelecekte çekeceğiniz kas ve kemik ağrıları önemli. bedensel olarak "anneanneden hallice" moduna girersiniz öbür türlü. yani bu ilacın özellikle kas ve kemiklere yaptığı şey "boyun düzleşmesi" şeklinde basitçe anlatılabilen bir şey değil. hayatınızın her yerinde kullandığınız iskelet ve kas sisteminizin tam anlamıyla amına koyuyor. ve gerçekten kendinizi ilaçtan sonra bile sağlıksız hissetmenize neden oluyor. depresyona itiyor. mesela gelişmemiş kaslardan dolayı tansiyonunuz düşük oluyor, kan basıncınız azalıyor ve hatta özellikle kadınlar için söylüyorum, orgazm falan olamazsınız yani. dikkat edin, bakın. sonuçta o da güçlü çizgili kaslarla alakalı bir durum, değil mi?

    biraz önceki paragrafta "son olarak" dedim ama bir şeyler daha ekleyeceğim. kortizon ilacı acayip unutkanlık yapar. ama sonra düzelirsiniz. kendinizi aptal hissetmeyin. ben mesela "bamya" kelimesini aylarca hatırlayamadım. barbunya da barbunya dedim durdum kendisine. tam 8 ay sonra bir gün bir aydınlanma geldi ve koltukta otururken "haaaa bamyaa!" diye bağırdım. siz düşünün artık.

    bu bahsettiklerimin hiçbiri ben yapmadım. ama aklım olsaydı, biraz daha akıllı ve araştırmacı bir insan olsaydım zamanında, yapardım. şu an nüfus cüzdanımdan 26 yaşında olduğum çıkıyor ama bedensel olarak annemden daha yaşlıyım. inanın abartmıyorum. dikkat edin. bedeninizi koruyun.

    bu kadar saydım durdum kötü şey. hiç mi iyi yanı yok? var tabii var. korkmayın. ilacı kullandığınız dönemde kıllanma, şişme derken o kadar çirkinleşiyorsunuz ki kimse sizi beğenmiyor. sevgiliniz olmuyor. kendinizi eğitime, kitaba, kültürel etkinliğe verip beyninizi dolduruyorsunuz. gerçi benim ergenlik sonlarına denk geldiği için kendimi tamamen kişisel eğitime adamak yerine bir kısmında "kimse beni anlamıyor!"culuk oynadım. o yüzden iyi yanını da kullanamadım şu kortizonun. kafama sokayım be...

    neyse. diyeceklerim bu kadar.

    entry'imi bitirirken hepinizi gözlerinden öper, esenlikler dilerim.
  • otoimmün hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaç türü.

    dönemsel olarak toplam 2 kere bu ilacı kullanmış ve şu an tekrar kullanmaya başlamış biri olarak söyleyebilirim ki, vücudunuzun kortizona vereceği tepkiyi önceden belirlemek neredeyse imkansızdır. eklem ağrıları, kemik erimesi, cushing sendromu, kilo alma gibi sorunların bir kısmı ilacı ne şekilde kullandığınıza, bir kısmı da maalesef sizin yapınıza bağlıdır.

    benim deneyimlerime göre: kortizon aldığım dönemlerde tuzsuz yeme konusunda çok katı bir rejim uygulamama rağmen, cushing sendromunun oluşumunun önüne hiçbir türlü geçilemez. cushing sendromunun etkilerinin de hepsini aynı ölçüde görmem. örneğin yüzüm yaklaşık 100 kilo olan bir insanın yüzü kadar şişerken, cushing sendromundan beklenen diğer belirtiler olan karında ve ensede yağlanma olan buffalo hörgücü daha az olur. cushing sendromunun tamamen etkisini kaybedeceği söylenen 6 aya da pek itibar etmemek gerekmektedir. evet şişlikler büyük ölçüde iner ama benim yüzümün eski haline dönmesi ciddi anlamda kilo vermemle oldu. buffalo hörgücü ve karındaki yağlanma ise neredeyse 1 ay gibi kısa bir zamanda geriledi.

    kortizonun kilo aldırma gibi bir etkisinin olup olmadığını bilemiyorum. yediklerinize dikkat ettiğiniz zaman kortizon kullanırken kilo bile vermeniz mümkün. çünkü zorunlu olarak her sabah 5.30'da kalkıp sağlıklı bir kahvaltı yapıyor ve ilacınızı içiyorsunuz. tuzsuz yemek yemeye çok dikkat ederek kortizon dönemlerimi 1-2 kilo alarak atlatabiliyorum. kullanmadığım için işe yarayıp yaramayacağını bilmiyorum ama kiraz sapı çayının, kortizon nedeniyle vücutta biriken ödemi atmaya yardımcı olduğunu söyleyenler çok oluyor. şu aralar da doğadan'ın form çayları serisinde sanırım kiraz sapı çayı var.
    kortizon kullananların bu dönemde kilo almasının bir nedeni de sanırım doyumsuzluk hissi. yediğiniz yemekler her zaman alıştığınız lezzette olmadığı için hiçbir zaman tatmin olmuş hissetmiyorsunuz. bu nedenle sürekli bir şeyler atıştırma ihtiyacı duyuyorsunuz. iradenizi biraz kullandığınız zaman kortizon kullanırken kilo almamak mümkün olabilir.

    kortizonun bendeki en büyük sorunlarından bir tanesi ise eklemlerde ve kaslarda yarattığı tahribatlar. kronik bir hastalığınız varsa, çok yüksek dozda ve uzun süre kortizon kullanımından sonra sabahları eklemlerinizin ağrısı nedeniyle yataktan kalmak zor olabiliyor. gece krampları, sırt ağrıları, eklemlerde güçsüzlük günlük hayatınızı en çok zorlayacak konulardan olabilir.
    bu nedenle düzenli yapılan egzersiz kortizon tedavisi esnasında büyük yardımcınız olacaktır. her gün 45 dakikalık yürüyüş, zaten az yediğiniz, ilaç ve hastalık nedeniyle depresif olduğunuz bir dönemde zor gelebilir. ancak inanın ki o yürüyüşü yapmazsanız, tedavinin ilerleyen aşamalarında yürümekte bile zorlanırsınız. düzenli olarak vücudu alıştırmak, eklemlerinizdeki ağrıları da azalır.

    çok zor bi tedavi olmasının yanında, hastalık nedeniyle çektiğiniz ağrıların dindiğini görünce, bu ilaç hakkında söylenen iki ucu keskin bıçak lafına gönülden inanıyorsunuz.

    benim söyleyebileceğim tek şey, ilacın herkeste farklı tepkilere neden olabileceği ve benim yazdıklarım da dahil olmak üzere sağdan soldan okuyarak kilo alırım-sivilcelerim çıkar-kıllanma yapar-yüzüm şişer tarzı bir dolu yan etkiyi ancak kendi üzerinizde deneyimleyebileceğinizdir. etkisi hemen geçmeyebilir, sizin döneminiz daha zor geçebilir. ama inanın en sonunda gerçekten geçiyor. o yüzden sakın moralinizi bozmayın.
  • hayatımın en güzel yıllarını tabiri caizse boka çeviren romatizma tedavisinde kullanılan ilaçtır.ağrılarınız çokken gözünüz hiç bişey görmez ve günde 32 mg a bile razı olursunuz ama ağrılar hafifleyipte aynaya bakmaya başladığınızda bu vücut benim mi¿ bu benim yüzüm mü ¿diye diye sınırlara gelirsiniz, çünkü vucutta su tuz tutumuna neden olarak kilo almanıza yüzünüzün şişmesine neden olur.bi kaç ay içinde aldığınız 15 kilo, normal olmayan yüzünüz ve bozulan psikolojinizle psikiyatristin yolunu tutarsınız.vucudunuzda oluşan ve fay hattı kalınlığındaki çatlaklar da cabası! ve nihayetinde kotizon kullandığınız dönemde tuz tüketemediğiniz için tuzun aslında ne büyük bir nimet olduğunu anlarsınız.ekmeğiniz bile tuzsuz olmalıdır dışarıda yemek yiyebilmek artık bir hayaldir ve genç yaşta aslında hayattaki en önemli şeyin sağlık olduğunu acı bir tecrübeyle anlarsınız!!
  • zannederim soğuk savaş döneminde rus ajanları tarafından, türk kızlarının şişmanlatılması için kullanıldı bu ilaç. zira cennet vatanımızda tanıştığım, etine dolgun hanımların yüzde doksandokuzunun geçmişinde bu ilaç var. bunun başka bir açıklaması olamaz bence. kesin rus ajanlar hastanelerimize sızdılar ve başı ağrıyana bile dayadılar kortizonu. böylece kızlarımızı çirkinleştirip, rus hanfendilerin değerinin artmasını sağladılar. çok akıllıca. zaten kızlarımızın pasta, börek görünce akli melekelerini yitirdiğini düşünmek abes olur. ancak böyle hain bir komplo yüzünden büyür o basenler :(
  • otoimmün hastalıkların tedavisinde çok yüksek dozlarda verilen ilaçtır.

    hayatımın iki döneminde bu ilacı kullandım, biri 5 yıl önce, biri de şu sıralar. 1000 mg' damardan başlayarak 5-7-9 gün arası hastalığın şiddetine göre kullanıp 1 ay boyunca sürekli azaltarak kullanmaya devam ediyorsunuz bu gibi durumlarda genelde. yani çok yüksek dozlar çok yüksek yan etkiler demek. ama işte bunlara engel olmak da eldeymiş. ben bunları anlatacağım ki, kullanacak olan insanların gözü çok da korkmasın.

    bilinçli ve bilgili olmanın artılarını ikisi arasındaki dağlar kadar farktan gördüm açıkçası. bunun tabii o zaman henüz öğrenci olmam ve şu an doktora yapıyor olmamla da alakası var. mesleğim bu konularla ilgili bir meslek çünkü, biraz araştırmayla iş çözülüyor.

    ilk kullandığımda da kilo almamıştım ancak ödem ve şişlik, o ay yüzlülük devasa büyüklüklerde olmuştu. uzun süre de geçmemişti. ağrılarım güçsüzlüklerim tavandaydı, dizlerimi bükünce düşüyordum. şimdi kullandığımdaysa, tam tersi kilo verdim, yüzüm, sadece beni tanıyan insanların farkedebileceği kader toplandı, ki o kadarına engel olmak mümkün değil, ve yüzüm dışında başka ödem olmadı. bu da kolayca atılacak belli ki.

    öncelikle, ilk madde, morali yüksek tutmaktan geçiyor. kortizon biraz sinir yapan bir ilaç, ama normalde de sinir durumunda kortizon salgısı arttığından, buna biraz engel olmak gerekiyor.

    kortizon kilo aldırır konusuna gelelim. kortizon kilo aldırmaz. kortizon ödem yapar sadece. ilk başta söyleyeceğim, düzenli öğünler. sabah erken saatte kahvaltı yapıp, 11 gibi ara öğün, 1-1,5 gibi öğle yemeği, 4 gibi ara öğün ve en geç 7-7.5 gibi aksam yemeği, 9-9.5 gibi yine ara öğün. saat dilimleri ve öğünler önemli.

    bunun disinda ve en önemlisi tek yapmanız gereken "az tuzlu" bile değil, "hiç tuzsuz" beslenmeniz. mümkünse hastane yemeklerine güvenmeyin hastane dönemindeyken. üniversite hastanesi olmasına rağmen bana sabahları zeytin pınar beyaz falan getiriyorlardı. yemekler de çok güvenilir değildi açıkçası. sizin için biri evde yapabilirse ve tuzsuz ekmek alabilirse çok iyi olur. yüksek dozda beslenmeye başlangıcı iyi yapmak gerek. ilkinde yaptığım hata hastanede verilenleri yemekti. ikinci tedavimde yemedim.

    ilk kural, bol bol su içmelisiniz. ödem atmanın en kolay ve en önemli yolu budur. ikinci kural, sıfır tuz. az değil, sıfır diyorum bakın :) mesela sabahları peynir olarak tatlı lor yiyebilirsiniz sadece, tuzsuz ekmek, tuzsuz yemekler, her şey tuzsuz olacak. hatta patlıcan biber gibi kendinden sodyum oranı yüksek olan (topraktan aldığı için) sebzeleri oldukça az tüketmeniz de yararlı olacaktır. balık çok fazla tüketmemeye çalışın. et ve tavukta sıkıntı yok, zeytinyağı, sebzeler meyveler bunlar yararlı ve birinci sirada tüketilmesi gerekenler. merak ettiğiniz bir gıda maddesini google'a bile yazsanız, sağ tarafta besin değerleri çıkıyor.

    bu arada, "azıcıktan bir şey olmaz" mantığını çöpe atmanız gerekiyor. canınızın çektiği bir şeyi, bir lokma bile tadına bakmayacak kadar iradeli olursanız bu savaşı siz kazanırsınız. "tadına bakma" bahanesi iradenizi zayıflatır. devamı gelir, gelmese bile sizi mutsuz eder. "yemiycem ulan, yan etki görmiycem" cümlesini benimsemek ve arka planda rocky müziğiyle gaza gelmek gerek :) altı üstü bir dönem böyle katı kurallarla yaşayacaksınız, daha sonra özgürsünüz. bence o bir lokmayı yemekten daha önemli, yan etkileri bertaraf etmek sizin elinizde, tamamen. sizin gücünüze bağlı.

    tereyağı salça kullanacaksanız bunların hazır kavanoz ve paketteki ve üzerinde özellikle "tuzsuz" olduğu belirtilen versiyonlarını alabilirsiniz, bunlar tuzsuz yemeklere tat verecektir mesela. zaten insanın şu tuzsuz muhabbetine alışması 1 hafta sürüyor, sonra tatları daha bile güzel geliyor sebzelerin.

    hiç yiyemiyorsanız yemekleri yoğurtla karıştırmak hayat kurtarıcı oluyor. yoğurdu mümkünse evde yapın. bu arada, kırmızı pul biber yüksek oranda tuz içerir, uzak durun. diğer baharatlarda da, hazır baharat almayın, içeriklerinde tuz oluyor. karabiberi kendiniz çektirip, kimyonu da kendiniz yine doğal haliyle alırsanız, biraz fesleğen biraz kekik, zaten hayatınızda tuza ihtiyaç kalmıyor. hazır besinlerden uzak durmalısınız, çünkü gofretten tatlısına kadar hepsinde tuz var. içindekilere bakmayı alışkanlık hale getirin, paketli şeylerden uzak durun, hele ki abur cuburdan. kafeinden uzak durmalısınız, su tutar. kahve çok seviyorsanız arada bir benim gibi nescafenin kafeinsizinden alıp sadece süte kahve yapmak suretiyle nefsinizi köreltebilirsiniz :) sigaradan uzak durmak gerekiyor. bazen çok canım isterse düşük nikotin seviyesindeki sigaralardan bir tane içiyordum ancak bu 1 ayda 3 kez falan olmuştur, buna dikkat. sigarayı da uzak tutacaksınız şişmek istemiyorsanız. baya baya sağlıklı besleneceksiniz ve sağlıklı yaşayacaksınız yani. kola gibi içeceklerden uzak durun. kek, börek bunlar tuzsuz yapılsa bile "kabartma tozu" kullanılıyor, ki o da sodyum kaynağı biliyorsunuz, uzak durun. sodayı söylememe gerek var mı? uzak durun :)

    önemli bir nokta daha, kullanırken şeker hastası sayacaksınız kendinizi. asla tatlı yememelisiniz ve tükettiğiniz karbohidrat miktarına dikkat etmelisiniz. yemeklerde protein-karbohidrat-yağ miktarları dengeli olmalı. yani bir yemekte hem sebze, hem protein hem de karbohidrat yemelisiniz. çok yağlı, katı yağlı yemeklerden uzak olmalı, mümkün olduğunca zeytinyağı. ekstra tavsiye, yoğurdu evde yapıp her yemekte mutlaka yoğurt yiyin. kortizon sindirim sorunlarına şişkinliğe kabızlığa sebep oluyor, yoğurt bunları azaltacaktir. aynı zamanda ara öğünlerde meyvenin yanında 2 kayısı yemeniz da buna destek olacaktır. bir de ödem atıcı, idrar söktürücü bağırsak söktürücü bir çay tarifi vereceğim, her gün bir fincan içmeniz iyi gelecektir, bizzat test ettim onayladım.
    2 çorba kaşığı biberiye
    2 çorba kaşığı rezene
    1 çorba kaşığı anason
    10-15 kiraz sapı
    bunları iyice karıştırıp, her gün bir tatlı kaşığı kadarını fincanda sallama çay gibi demleyip içebilirsiniz. (ben şu ikeanın yuvarlak kapalı süzgeçlerine koyup bardakta demliyorum) bu çayın inanılmaz yararı var, ancak belirteyim, miktarları kafanıza göre artırır, ve bu çayı daha fazla tüketir, tüketimini abartırsanız çok zararlı. bu bütün bitkisel kürler ve çaylar için geçerli aslında, fazla tüketim halinde ölüme kadar götürür, yani suyunu çıkarmamak ve abartmamak lazım iyi gelecek diye. bu yazdığım günde bir normal büyük fincan yetecektir.

    kayısı falan demişken, bol bol potasyum tüketmelisiniz. potasyum ihtiyacına sebep oluyor çünkü. aynı zamanda vücuttaki sodyum potasyum dengesinin alt üst olmasından dolayı, vücuda sodyum sokmamanız gerekirken potasyumu da tüketmeniz gerekiyor, bu ödem için de gerekli. çok tüketmemek şartıyla muz (çünkü şeker oranı yüksek bi meyve), kayısı patates gibi potasyum oranı yüksek besinler tüketmelisiniz. bir de kalsiyum tüketilmeli. yoğurt süt bunlar olmazsa olmaz.

    şimdi geldik en önemlisine. kortizon bittiği gün kendinizi sokaklara yemeklere atmamalısınız. çünkü kortizon daha henüz vücuttan atılmadı unutmayın. 0 tuz 0 şeker diyetine kortizon almayı bıraktıktan sonra bi 4-5 gün devam edin. sonra yine tuzu bir anda hayatınıza sokmayın, yavaş yavaş. mesela yine sonraki 15 gün yemeklerinizi tuzsuz yiyin, ekmeği normal alın, tuzu az olan peynirlerden yiyin falan. sonraki dönemlerde yemeklere çok az tuz atmaya başlayın vs. hazır şeylerden mümkün olduğunca uzak durun.. mısırdı, turşuydu, cipsti, bunları en az 1 ay uzak tutun kortizon bittikten sonra bence. yani kortizonu nasıl azaltarak bitiriyorsanız, tuzu da az az artırarak başlayın, bi anda daha vücut kortizonu atmamışken abanmayın.

    yemek konusunu bu kadar ince eleyip sık dokuduktan sonra, önemli iki şey daha var. kortizon bağışıklık sistemini baskılıyor. dolayısıyla çok fazla evden çıkmamaya kalabalık ortamlara girmemeye çalışın. insanlar sizi gördüğünde öpüşüp sarılmayın, yasak olmalı ilaç süresince. ikincisi egzersiz. kendiniz yormamanız gerekiyor ancak evin içinde bile 5-10 dk yürümeniz kas güçsüzlüklerini azaltacaktır. yoksa kortizonun son dozları geldikçe merdiven bile çıkamayacak dizleri bükünce düşüverecek, yemek tepsisini bile kaldıramayacak hale gelebilirsiniz. o yüzden küçük küçük her gün hareketler yapmak kaslar için iyidir.

    ilaçların herkeste gösterdiği etkiler farklıdır, bende fiziksel görünüş dışında da ağrılar ve ağır yan etkiler olmuştu ama bunlar herkeste olmuyor. ya da farklı şeyler olabiliyor. bu konularda yorum yapamam veya yönlendiremem.

    benim bu yazdıklarım genel olarak beslenmeyle ilgili, fiziksel sıkıntılarla ilgiliydi. bunları yaparsanız, çok kolay atlatabilirsiniz, psikoloji biraz yerinde kalir, bu dönem daha kolay geçer diye düşünüyorum. umarım yararlı olur.

    yıllar sonra gelen edit: ikinci seferimde yazmışım, son olarak aralık ayında aldığım dozla 5. kortizon maceramı yaşadım ve yazdıklarımı her seferinde uyguladım.

    ek olarak, synacthen depot ampul veriliyor genelde artık yüksek dozların devamı için. bu da günün belli saatlerinde vücuttaki salınımı arttırdığı için über düzeyde iç sıkıntısı yaratabiliyor, hatta öyleki; göğsünüzü yırtasınız geliyor nefes alamıyorsunuz, kendinizi en yakın balkondan atasınız geliyor, sebepsiz ağlayıp çığlıklar atıyorsunuz falan. normal, korkmayın.

    bunun için de ben sakinleştirici bitki çayları kullandım, günde bir bardağı geçmemek şartıyla, melissa ve papatya. bir de hekiminize böyle bir durum olursa passiflora şurup kullanıp kullanamayacağınızı sorun. eğer evet derse, sandoz’unkini almanızı öneririm. zira diğerleri tam bir kandırmaca, içindeki etken madde miktarı çok az oluyor. benim sıkıntımı başka bir şey geçirmemişti.
    bu synacthen denen meretin vücuttan atılma süresi de 21 günmüş. beslenmenize en az bu kadar dikkat demek oluyor. :)
    kortizon sebepli saçlarınız dökülebilir, bazı insanlarda böyle bir yan etki görülüyor. benim saçlarımı avuç avuç döküyor her seferinde. ama geri geliyorlar. bunun da çözümleri var. eğer böyle bir sorun yaşarsanız bir dermatologla görüşebilirsiniz.

    size hastalığınızın vereceği kalıcı zarardansa, geçici ve basit yan etkileri kabullenmelisiniz. gerçekten artılar eksilere baskın, emin olun. olaya böyle bakın lütfen, moralinizi yüksek tutun. siz bu hastalığı yeneceksiniz, geri kalan şeyler tırı vırı.
  • hemen hemen her hastalığın tedavisinde kullanılan ama bunun yanısıra hemen hemen her yan etkiyi barındıran bir ilaç.
  • ürtiker nedeniyle yaklaşık 2 ay boyunca kullandığım ilaç. doktor beni epeyce bir korkutmuştu "dikkat et bak bu ilacı kullananlar kolayca kilo alırlar" diye. ben tabii ya muhteşem formumu kaybedersem diye çok korkmuştum bu uyarıdan sonra. vücutta su tutulumuna neden olduğundan 2 ay boyunca yemeklerde tuz kullanmadım, bütün yemeklerimi yağsız yaptım, ekmek kesinlikle yemedim. yani normal bir rejim yapılırken dikkat edilecek her şeye dikkat ettim. çok da zor olmadı bunları yapmak. kortizon tedavim bittiğinde 3 kilo bile vermiştim.
  • immunsupresif grubu ilaçtır.
    yani bağışıklık sistemini baskılama mantığı ile çalışırlar.
    şöyle ki; diyelim polen alerjiniz var, bu vücudunuzun kendini polenlerden korumak için yarattığı aşırı salgılama (salya, sümük, gözyaşı, göz kızarıklığı vs.) bağışıklık sisteminizi baskıladığınız zaman azalır, siz de vücudunuzun size rahatsızlık veren salgılarından kurtulmuş olursunuz.
    cilt hastalıklarında da benzer bir mantıkla çalışmaktadır (bkz: sedef) vücudunuz bir takım sebebi belirlenemeyen durumlara reaksiyon vermekte ve cildinizde normaldışı keratinizasyon ve pullanma ortaya çıkmaktadır, yine bağışıklık sistemini kontrol altında tutarak bu durumdan kurrtulursunuz.

    daha ciddi rahatsızlıklarda da mekanizma benzer şekilde işler. amma ve lakin daha ciddi hastalıklarda kullanılan doz ve kullanılan süre de daha "ciddi" oalcağı için bağışıklık sisteminin baskılanması vücudunuzu farklı rahatsızlıklara karşı savunmasız bırakabilir.
    kilo aldırması vs gibi yan etkilerinden ziyade vücuda zararı böyle dokunur kortizon denen şeyin.
  • tıptaki gelmiş geçmiş en büyük keşiflerden biridir. house'un her bölümde en az bir kere söylediği "put him on steroids" cümlesinde kastedilen şeydir aynı zamanda.
  • yüksek dozda kullanıldığında, vücutta çok miktarda su ve sodyum birikmesi, tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı ve yağ birikmesine neden olur. kortizon kullanan hastaların, tuzsuz gıda almaları, şişmanlamaktan kaçınmaları, bol süt, yoğurt ve peynir gibi kalsiyumca zengin gıdalar almaları gerekir.
hesabın var mı? giriş yap