• kakihara zevk organimi kesecegim dediginde "amaninnn cukunu kesicek manyak" diye aklindan gecirmeyen var ise beri gelsin.
  • efendim, katil ichi bey de, ikinci bağımsız çükler festivali'ne katılan her film gibi, izlenir izlenmez soluğu, sözlüğe mevzuu olmakta almış bulunmaktadır gayrı..
    efendiciğimle birlik, dört çarpı i periskop gözüyle beklediğimiz, dostumuz takashi miike'nin 2001 tarihli katil 1'i [ki efendiciğim filmin adını, malezya'dan attığı mektuplarla gece boyu koroshiya 1 olarak düzeltmiştir], şahsen benim periskobumu hayde hayde hayde ihya etmiştir..

    sinema düsturlarını zerre sikine sallamayan takashi oğlan, bu katiliyle, prova*'dan sonra, çıtasını uzaya fırlatmakta bir beis görmemiş ve neffis şiddetengiz ichi beyin her eve lâzım bir arkadaş olduğunu kanıtlayıvermiştir.. şiddet dediğin na böyle olur işte, süper sadomazo bünyelere* birrrebir, ay valla yerim, hiç uzatmadan bu kadar diyorum..

    yok uzatayım biraz daha: filmdeki küçük oğlanın adının takashi olması bir yana, şahane hikâye örgüsü, muazzam mizah bakışı, mevzuunun alan derinliği, hatta bir daha alan derinliği, ya arkadaş kaç numara tığla örmüş senaryoyu bu be, oya mübarek, hay allah müstahakını versin e mi takashi bey oğlum.. ver ağzını öpeyim, dilini de öpeyim, parçala behçet*, kalanı da kargalar yesin.. beraber gülelim sonra; bir sana, bir de ağzı kulaklarına varık yarık sarışık oğlana hastayım zaten.. hakikaten yahu, onu bana vereydin ya, valla peşindeyim, peşin peşin..
  • filmin baskarakteri ichi yıllar once bir kalem bir pergel bir de cikolata alacagim diyen erõl ile edip akbayram arası bir bakış stiline sahiptir, sinema perdesine yansımış en arızalı insanlardan biridir.

    kendisi hem sado mazodur hem mazo sadodur hem madodur hem sazodur. ve bu cümlenin ikiyle üçle çarpılmışıdır. hem de değildir. (filmi izleyenler bilirler, bu ichi icin bir noktadan sonra normal dusunme seklidir)
  • orijinal adı koroshiya 1 olan fakat daha çok amerika'daki çıkış ismi olan "ichi the killer" olarak bilinen takashi miike filmi. öykümüz yakuza patronu anjo'nun bir gün ansızın 100 milyon yen ile kaybolması ve patronundan gördüğü şiddetten aldığı zevki başka kimsede bulamayan kakihara'nin onu aramaya koyulmasıyla başlar. bu arada; çocuklugunda ezilmiş, asosyal ve kesinlikle hasta bir karakter olan ichi, insanları binbir parçaya bölmekte ve ardından bu manzara sayesinde boşalmaktadır. kakihara böyle hasta bir sadizm üstadı karşısında kendini zaptedemez ve ichi'yi aramaya başlar.

    filme ismini veren kahramanımız ichi, zor bir cocukluk gecirmistir. lisedeyken bir tecavuze tanık olmus , kendisinden yardım isteyen kıza yardım edememenin ezikligiyle buyumustur. bu olay sırasında sertleşen penisi ve kimi zaman donuk emrah yüzü kimi zaman ise zırlaya zırlaya ağlaması tüm hayatını bir kabir azabına çevirmiştir. rivayete göre sertleşmesine rağmen normalde boşalamamaktadır fakat şevke gelip 2-3 insan doğradıktan sonra olay mahaline imzasını bırakmaktan da çekinmez. yeterli gaz verildiğinde önüne kim çıkarsa öldürür. üstelik bunun için kendine blade'i andıran bir kostüm yapmıştır. arkasında kocaman 1 sayısı görülür. (bkz: ichi) kill bill'den hayranı olduğumuz hattori hanzo kilici ise bu arkadasın ayakkabılarındaki bıçakların yanında dünyayı kurtaran adam'daki altın suyuna batırılmış tahta kılıç gibi kalır.

    filmin bana göre ise esas kahramanı ichi'den ziyade kakihara'dır. zaten filmin afişlerinde ve dvdlerinde gördüğümüz yüz kakihara'nın elmacık kemiklerine kadar yırtılmış bir ağza sahip olan yüzüdür. ichi'nin direkt olaya dalması ve ortamı mezbahaya çevirmesine kıyasla; kakihara daha sapıkça ve belki bu yüzden daha sanatçı edasıyla çalışmaktadır. kendisinden diyet isteyen patronuna dilini kesip verecek kadar "gururlu"; ona yumruk atanın elini, ağzını sonuna kadar açarak yiyecek kadar "aç"; patronunu kaçırdığını düşündüğü adamı çengellerle tavana asıp üzerine kızgın yağ dökecek kadar "sadık"tır. sokakta sarı saçları ve janjanlı elbiseleriyle çok rahat tanınabilir. mazoşisttir, kendini dövecek birini bulamadığında , vücudunu delip biçerek self masturbation yapar.

    buraya kadar yazdıklarım kesinlikle spoiler içermez çünkü film görünen şiddetten öte çok daha karmaşık bir senaryoya sahiptir. sonu ise anlaşılmaz, david lynch filmleri gibi "o oydu tamam, peki bu kimdi?" tarzı kafalarda binbir türlü soru oluşturur. filmden insanlık adına birşeyler çıkarmak belki biraz zordur ama sinemada şiddeti takdir eden bireyler için eşi bulunmaz bir görsel doyumdur.
  • psikopat bir japon filmidir... uyutmaz.. ichi, '1' anlamina gelir japoncada, bu sebeple abimizin arkasında 1 rakamını görürüz. umarım 'neden bu adamın arkasında 1 yazıo?' sorularını dindirmiş, vazifemi yapmışımdır.

    destegi icin ich'e de teşekkürlerimi borç bilirim.
  • ilginçtir filmde oynayan hiç kimsenin filmin sonuyla ilgili ortak bir görüşü/dream wawe açılımı yoktur...ve hayat böyledir; işte bazen mavi.
  • "ne garip film ?" diye seyretmeye basladigim, televizyonun icine baglanmis vaziyette sokulmus japonu ve konusmasini duyunca tepinerek gulmeye basladigim icin beynimin komedi kategorisine soktugu gene de acaip bir yapim.
  • bir hikaye, diyalog yada geniş kapsamlı olarak senaryo yazarken, yazar veya senaristlerin; senaryodaki bir karakterin belirli yönlerini öne çıkarmak, dikkat çekmek, yada daha etkili bir anlatım sunmak için tercih ettikleri ilk yöntem ''zıtlık'' tır..

    şöyle ki; birol güven bunu yıllarca yaptı türk televizyonlarında: taş fırın bir erkeğin en yakın arkadaşı tabi ki light olmalıydı. kalas bir kocanın eşi de naif olmalıydı ki; daha kolay ve etkili bir anlatım sağlanabilsin. bu söylediklerim çocuklar duymasın için, daha önce ayrılsak da beraberiz için de aynı taktiği kullanmıştır..
    yine başka bir örnek: geçenlerde - tamamen şahsi fikrim - başarılı bir türk filmi izledim: büşra.
    burda da yine benzer anlatım tekniği vardı.. dini bütün aileden gelen bir kızımızın en yakın arkadaşı, ona tam zıt bir karakter olan; giyimi, hayata ve erkeklere karşı bakışı bambaşka bir hanım kızımızdı..
    hatta filmde ''biz neden arkadaşız ki? bu arkadaşlık ilerleyen bir zamanda nasıl olsa kopacak, en baştan hataydı!'' gibi bir replikte geçiyor.. yani senarist kendisi de biliyor, bu tip bir ilişkinin altyapısının zor sağlanacağını... ikinci kız filmde olmasa da olurdu, ama olması çok şey kattı filme...

    konuyu epey dallandırdık ama tekrar bu temaya döneceğim.. şimdi gelelim takashi miike abimizin bu çılgın filmine..

    miike'ı aşk filmi, ya da böyle sevgi pıtırcığı bir çocuk ve onun en iyi dostu köpeğiyle olan hikayesini çeken bir yönetmen gibi hayal etmem imkansız.. bu yönetmen kaçık filmlerin adamı..

    quentin tarantino, guy ritchie ve david lynch' ı al mixer'de bir güzel karıştır, bunlara günümüz camel'ı de, miike'ın filimleri eski camel olur.. bu yönetmenlerin filmlerinin daha bir alt kültürlüsü, fantastik olanı, irrite edici daha doğrusu mideye yenilen bir yumruk etkisine sahip çekim tekniklerine sahip olanı miike kardeşimizdir...

    bu filmiyle yine yapmış yapacağını.. bol bol kan, şiddet, sex, kavga gürültü, bağırsak.. günümüz dünyasında nadir karşılaşabileceğimiz ekstrem karakterleri imbiğinde süzdükten sonra, al al renkleriye sıcağı sıcağına servis etmiş ki, kafamızın seviyesini maksimuma çıkaralım.. yakuzalarla dalga geçmeyi huy edinmiş yönetmenimiz yine karakterlere yaşattığı absürt olaylar vasıtası ile kendi taşağını geçerken, izleyicinin kafasını da taşak gibi yapmıştır.. işte bunun için seviyorum bu adamı.. bir filmi izlerken, izleyiciyi hülyalara gark ederken sinemanın o büyülü tozlarını üstlerine serpebildiği için..

    ilk başta ki temamıza dönersek, zıtlıklardan ne kadar ustaca yararlanıldığına dikkat çekeceğim.
    filmdeki iki ana karakterimiz: mazoşist olan kakihara ve sadist olan ichi.
    sadist olan karakterin sert mizaclı, acımasız olması gerekir dimi.. aynı şekilde mazoşist olanında daha yumuşak, ezik bir tip olması gerekirken.. kakihara - kimine göre sado mazo, lakin bana sadece mazoşist gibi gelmiştir- daha acımasız, psikopat bir karakterken, ichi; ürkek bir yavru köpek edasında, keşkül gibi titrek, dışı sert içi yumuşacık bir pastadır...
    işte olay burada: filmin aslında bir manga olduğunu ve orjinaline sadık kalınmadığını düşünürsek, yönetmenimiz zıtlık içinde bir zıtlık yaratmaktadır..

    şimdi miike'ı fazlaca övdükten sonra birazda yermek gerekir.. burdan bir soru sormak isterim kendisine: kardeşim sen niye bu kadar fazla film çekiyorsun? biraz azalt şunların sayısını, bu ne be tavşan gibi tık tık tık...
    çoğu işinde bir aceleye getirilmişlik seziyorum, sanki bazı sahneler için olduğu kadarıyla falan diyorsun yakışmıyor. azalt biraz sayısını, işlerindeki özenin artsın dimi..

    ayrıca yeter be ne yakuzaymış arkadaş, birazda farklı konulara yönel derim ben.. dediğim gibi ''çocuk ve dostu köpek'' temalı bir film de istemiyorum ama anladın sen onu..

    dediklerimi yaparsan süpersonik işlere imza atacağından adım gibi eminim...
  • hideo yamamoto'unun karanlık manga şahaseri. takeshi miike'nin filminde mangadaki inandırıcılık, derinlik, şok değeri, sapkınlık ve şiddet dozu kayba uğramış. mangadaki iriyarı, esmer ve takım elbiseli kakihara, miike'nin filminde sıska, sarışın bir clubber'a dönüşmüş.
hesabın var mı? giriş yap