• masumiyet müzesi’nin kemal'ini (saplantılı estet) önceleyen florentino'nun (yersiz-yurtsuz casanova) şu şaşmaz öngörüsü romanın kilit noktasıdır ve aynı zamanda fermina'nın (küllerinden yeniden doğan arzu nesnesi) girift psikolojisine ışık tutar:

    "...o gün, o sonsuz hayal kurma yeteneğiyle böylesine zorlu bir ilgisizliğin, aşk ezinçlerini gizleyen bir kaçamak olup olmadığını sordu kendine."

    marquez'in aşk tanımı bir hastalık belirtisi gibidir ve bunun adı hiç kuşkusuz koleradır. aşk bir hastalığa benzer ama ondan nasıl kaç(ın)abiliriz? cevap bunun mümkün olmadığıdır.

    fermina (objet petit a) juvenal urbino'nun ölümünün ardından kendisi olabilir ve erkeklerin ölümü özgürlüğünü ona geri verir. önce lorenzo, sonra da urbino.

    florentino ariza, fermina'yı sırça sarayından yeryüzüne indirir. bu, aşkın ölmeyen zaferidir.

    upuzun ırmak boyunca yüzen cesetler arasında gidip gelen gemi onların en son sığınağıdır artık. bedenlerimiz ölümlü, aşkımız ise ölümsüzdür, der gibi.

    bu duyguyu ise şu tümce özetler:

    "belden yukarısı ruhun aşkı, belden aşağısı da bedenin."
  • ilk 50 sayfada başını unuttugunuz upuzun cümleler içinde kaybolup kitabı bırakmak istemiyorsanız çevirmeni dikkatli seçin.yani şadan karadenizi seçmeyin.
  • sabırla, inatla okunması gereken modern zamanların en önemli edebi eserlerindendir. evet belki olay örgüsünü ve karakterleri anlamaya çalışırken başlarda biraz sıkılacaksınız, ama bilin ki karakterlerin o ilmek ilmek işlenmiş iç dünyalarını, ruhlarının en gizli köşelerini, en derin arzularını okuduğunuzda hem anlatımın hem de kurgunun hayranı olacaksınız. ama uyarayım özellikle anlatımın, kurgu çok da sürükleyici gelmeyebilir. belli bir zamandan sonra karakterler size çok tanıdık ve gerçek gelecek, hissettiklerini hissedeceksiniz. sanki büyülü bir kalemi var marquez'in ben böylesine bir anlatıma rastlamadım henüz.

    uzun uzun latin ülke sefaleti betimlemeleri, hastalık, kirlilik, acı, sıcak tasvirleri midenizi bulandıracak. sanki sıcaklığı hissedeceksiniz, biraz öteye atılmış bir çöp yığınının kokusu burnunuza gelecek, sanki çöp yığınının üstünde vızıldayan sinekleri duyar gibi olacaksınız. öylesine güçlü bir anlatım. kitap okumuş gibi değil, film izlemiş gibi olacaksınız.

    ama en önemlisi, o tuhaf adamın tükenmek bilmeyen aşkına şaşıracaksınız.
    özümsenerek okunmalı.
  • şadan karadeniz çevirisini okuyorum. bitirebilecek miyim bilmiyorum. baya kötü.
  • baş rollerinde javier bardem in de bulunduğu muhteşem film. başarılı bir edebiyat uyarlamasıdır. görüntüler, çekimler oldukça etkileyicidir. olayların geçtiği yerler gezilesi, görülesi hissi uyandırmıştır bende. aşkı ve cinselliği sorgulatır.
  • geçen sene okumuştum bu kitabı. ilk başlarda yaşlı bir adamın "yaşlılığın ekşi kokusu" nun üstüne sinmemesi için intihar ettiği bir bölüm aklıma mıh gibi kazınmış. birde dr urbino idi yanlış hatırlamıyorsam, idrarının iyi kokması için kuşkonmaz yiyordu. genel olarak güzel bir kitap ancak yüzyıllık yalnızlık gibi hayal gücünün zirve yaptığı bir eserden sonra bu kitap birazcık hayal kırıklığına uğrattı beni.
  • bazı eserler anlattığı olaylar açısından değerlidir. bazıları ise karakterleri dolayısıyla. bu hikayede konu olan olay bence bir aşk değil, hastalıklı bir ruh hali. baş karakter ise ruh hastası, pedofili suçundan hapse atılması gereken bir erkek. isminden anlaşıldığı gibi kolera salgını, hasta insanlar kitabın ana unsurlarını oluşturmuyor. ancak tüm bunların ötesinde kolera günlerinde aşk, yazarın üslubu, hayal gücü, kalemi açısından okunması gereken, değer taşıyan bir eser. karakterleri, duygu durumlarını, içsel yolculuklarını, gelişimlerini o kadar güzel anlatıyor ki her şeyi yaşıyor gibi hissediyorsunuz. güzel bir çeviriden mutlaka okuyunuz. yazarın büyüsünün sizi sarmasına izin veriniz.
  • lezzetle okunan bazı kitaplar bi on yıl sonra bir başka lezzetle okunabiliyor.

    sıkıcı bazı kitaplar bi on yıl sonra lezzetle okunabiliyor.

    kolera günlerinde aşk sıkıcı başlıyor bitirilemiyor. on yıl sonra da tekrar sıkıcı başlayıp bitirilemiyor. on yıl sonra da...

    tabi benim açımdan öyle. o kadar insanın mutlaka çok haklı gerekçeleri vardır bu kitabı beğenmekle ilgili. ama ben maalesef aradığımı bulamadım. önümüzdeki bi on yıl daha da deneyebileceğimi sanmıyorum.
  • neredeyse 1 tam senede bitirmeyi başardığım kitap. evet bugün bitti. orijinal dilinden okuma imkanım olsaydı bunun suçunu çevirmene atabilirdim. ama bilmiyorum marquez'in mi bu denli uzun ve karmaşık cümleleri vardı yoksa çevirmen mi ancak bu kadar becerebildi.

    --- spoiler ---

    bu kitapla ilgili güzel şeyler yazabilirdim;
    teşekkürler marquez, sonunu güzel bitirdiğin için; geç de olsa beklemenin ödülünü verdiğin için diyebilirdim. ama pedofik sapık florentino ariza gibi bir başkahramanla bunları söyleyemem. keşke sadece o kısım olmasaydı.

    her ne kadar kitap sanki bir ömür boyu süren sadakatin, aşkın öyküsü gibi görünse de öyle mi acaba? sadakat nedir? kalple mi ilgilidir bedenle mi?

    --- spoiler ---
  • "şehirlere bombalar yağardı her gece, biz durmadan sevişirdik" tadında bir film
hesabın var mı? giriş yap