• 75-el-kiyâme

    mekke'de nâzil olan bu sûre, 40 (kırk) âyettir. adını, ilk âyetinde geçen "el-kıyâme" kelimesinden almıştır.

    rahmân ve rahîm (olan) allah'ın adıyla.

    1. kıyamet gününe yemin ederim.

    2. kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz).

    3. insan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır?

    4. evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.

    5. fakat insan önündekini (kıyameti) yalanlamak ister.

    6. "kıyamet günü ne zamanmış?" diye sorar.

    7. işte, göz kamaştığı,

    8. ay tutulduğu,

    9. güneşle ay biraraya getirildiği zaman!

    10. o gün insan, "kaçacak yer neresi!" diyecektir.

    11. hayır, hayır! (kaçıp) sığınacak yer yoktur!

    12. o gün varıp durulacak yer, sadece rabbinin huzurudur.

    13. o gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.

    14. artık insan, kendi kendinin şahididir.

    15. isterse özürlerini sayıp döksün.

    16. (resûlüm!) onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma.

    17. şüphesiz onu, toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir.

    18. o halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et.

    19. sonra şüphen olmasınki, onu açıklamak da bize aittir.

    20. hayır! doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve nimetlerini) seviyorsunuz da,

    21. ahireti bırakıyorsunuz.

    22. yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır.

    23. rablerine bakacaklardır (o'nu göreceklerdir).

    24. yüzler de vardır ki, o gün buruşacaktır;

    25. kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir.

    26. artık gözünüzü açın! ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır,

    27. "tedavi edebilecek kimdir?" denir.

    28. (can çekişen) bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar.

    29. ve bacak bacağa dolaşır.

    30. işte o gün sevkedilecek yer, sadece rabbinin huzurudur.

    31. işte o, (peygamber'in getirdiğini) doğru kabul etmemiş, namaz da kılmamıştı.

    32. aksine yalan saymış ve yüz çevirmişti.

    33. sonra da çalım sata sata yürüyerek kendi ehline (taraftarlarına) gitmişti.

    34. lâyıktır (o azap) sana, lâyık!

    35. evet, lâyıktır sana (o azap) lâyık!

    36. insan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!

    37. o, (döl yatağına) akıtılan meninin içinden bir nutfe (sperm) değil miydi?

    38. sonra bu, alaka (aşılanmış yumurta) olmuş, derken allah onu (insan biçiminde) yaratıp şekillendirmişti.

    39. ondan da iki eşi, yani erkek ve dişiyi var etmişti.

    40. peki (bunları yapan) allah'ın, ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?
  • tümden bir yok oluş değil yeniden varoluştur. büyük kıyamet denilen dünyanın ve evrenin yok oluşu kur’an daki ayetlerde sıkça yer almıştır. aşağıda kıyamet ile ilgili kur'an ayetleri belirtilmiştir.

    1. hayır, öyle değil! kıyamet gününe yemin ederim ki,

    2. öyle değil! kendisini ısrarla kınayan benliğe de yemin ederim.

    3. insan, kendisinin kemiklerini asla bir araya toplamayacağımızı mı sanıyor?

    4. hayır, sandığı gibi değil! biz onun parmak uçlarını da tam bir biçimde düzenlemeye gücü yetenleriz.

    5. fakat insan kendi önünde rezillik sergilemeyi ister.

    6. 'kıyamet günü nerede/ne zaman?' diye sorar.

    7. göz şimşek çaktığında,

    8. ay tutulduğunda,

    9. ve güneş'le ay biraraya getirildiğinde, (kıyamet)

    8. yıldızlar silinip süpürüldüğünde,

    9. gök yarıldığında,

    10. dağlar un-ufak edilip savrulduğunda, (mürselat)

    1. gök çatlayıp yarıldığı zaman,

    2. yıldızlar dökülüp saçıldığı zaman,

    3. denizler fışkırtıldığı zaman,

    4. kabirler deşildiği zaman, (infitar)

    1. güneş büzülüp dürüldüğünde,

    2. yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde,

    3. dağlar yürütüldüğünde,

    4. o bakmaya kıyılmayan develer kendi hallerine bırakıldığında,

    5. vahşi hayvanlar bir araya toplandığında,

    6. denizler kaynatıldığında,

    7. benlikler çiftleştirildiğinde,

    8. o diri diri gömülen kız çocuğuna sorulduğunda,

    9. hangi günah yüzünden öldürüldü diye!

    10. sayfalar açılıp göz önüne konduğunda,

    11. göğün örtüsü soyulup indirildiğinde,

    12. cehennem kızıştırıldığında,

    13. cennet yaklaştırıldığında,

    14. her benlik, önceden ne hazırlamışsa bilmiş olacaktır (tekvir)

    7. ki hiç kuşkusuz, senin rabbinin azabı meydana gelecektir.

    8. ona engel olacak hiçbir şey yoktur.

    9. o gün gök bir çalkanışla çalkanır.

    10. ve dağlar bir yürüyüşle yürür. (tur)

    8. o gün gök, erimiş bir maden gibi olur.

    9. dağlar, atılmış, renkli yün gibi olur. (mearic)

    4. o gün insanlar, çırpınarak yayılmış pervaneler gibi olurlar.

    5. dağlar, didilmiş renkli yün gibi olur. (kaaria)

    14. o günde ki yer ve dağlar sarsılır ve dağlar eriyip akan bir kum yığınına dönüşür.

    17. eğer inkâr ve nankörlüğe saparsanız, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çeviren o günden nasıl korunacaksınız?

    18. gök bile o yüzden parçalanır. o'nun vaadi gerçekleşmiştir (mümezzil)

    10. artık sen göğün açıkça izlenen bir duman getireceği günü gözle.

    11. insanları kuşatıp sarar. inletici bir azaptır bu. (duhan)

    1. yerküre, o sarsıntıyla sarsıldığı zaman,

    2. ve toprak, ağırlıklarını çıkardığı zaman,

    3. ve insan: 'ne oluyor buna?' dediği zaman,

    4. işte o gün yerküre, tüm haberlerini söyler/anlatır.

    5. çünkü rabbin ona vahyetmiştir. (zilzal)

    33. şiddetle çarpanın çıkardığı korkunç ses geldiğinde,

    34. bir gün ki o, kişi öz kardeşinden kaçar,

    35. öz annesinden, öz babasından,

    36. eşinden, oğullarından.

    37. o gün onlardan her kişinin kendisine yetecek bir uğraşı vardır. (abese)

    68. sûra üflenmiştir; allah'ın dilediği kimseler dışında göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yere yıkılmıştır. sonra sûra bir daha üflenmiştir. işte hepsi ayağa kalkmış bakıyorlar (zümer)

    1.ey insanlar! rabbinizden korkun! çünkü kıyamet saatinin zelzelesi gerçekten çok büyük bir şeydir.

    2. onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın, emzirdiğinden vazgeçer ve her gebe kadın, taşıdığını düşürür. sen o gün insanları sarhoşlar halinde görürsün; oysaki onlar sarhoş değillerdir, ama allah'ın azabı çok şiddetlidir. (hacc)

    51. sûra üfürülmüştür! bak, işte kabirlerden, rablerine doğru akın akın gidiyorlar.

    52. şöyle diyecekler: 'vay başımıza gelene! kim kaldırdı bizi mezarımızdan? rahman'ın vaat ettiği işte bu! peygamberler doğru söylemişler.'

    53. topu topu korkunç titreşimli bir tek ses. ve bakmışsın, hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır.

    54. o gün hiçbir canlıya, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. sizler, sadece yapıp ettiklerinizin karşılığı olarak cezalandırılırsınız (yasin)

    20. ve sûra üflendi. işte bu, geleceği vaat edilen gündür.

    21. her benlik, yanında bir güdücü, bir de tanık olduğu halde gelir.

    22. yemin olsun, sen bundan gaflet içindeydin. ama perdeni üstünden kaldırıverdik. bugün gözün keskin mi keskin.

    23. yoldaşı şöyle der: 'işte yanımdaki, hazır!'

    24. siz, ikiniz! tüm nankörleri, inatçıları cehenneme atın!

    25. durmadan hayrı engelleyeni, azgını, işkilciyi... (kaf)

    10. der ki insan o gün: 'kaçılacak yer nerede?'

    11. hayır, yok sığınacak yer!

    12. varılıp durulacak yer rabbinin huzurudur o gün.

    13. haber verilir insana o gün önden gönderdiği de arkaya bıraktığı da. (kıyamet)

    10. en yakın dostlar birbirlerinin halini sormaz/bir dost bir dostundan bir şey isteyemez.

    11. birbirlerine gösterilirler. suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını fidye vermeyi bile ister.

    12. eşini, kardeşini,

    13. kendisini kucaklayıp barındıran ailesini.

    14. ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip kendisini kurtarmayı ister.

    15. hayır, hayır! o, alevlenen bir ateştir.

    16. yakar-kavurur deriyi/koparıp götürür kolu-bacağı.

    17. çağırır, sırtını dönüp uzaklaşanı,

    18. toplayıp kasada yığanı/depolayanı. (mearic)

    14. gerçek şu ki insan, öz benliği üzerine yönelmiş keskin ve derin bir bakıştır;

    15. dökse de ortaya tüm mazeretleri

    22. yüzler vardır o gün parıltılı,

    23. rabbine doğru bakan.

    24. ve yüzler vardır o gün, asık/buruk,

    25. kendisine, bel kıracak bir hesap yöneleceğini sezinler.

    26. iş, onların sandığı gibi değil! can, köprücüklere dayandığında,

    27. 'kim var okuyup üfleyecek?' denilir!

    28. sezinlemiştir ki odur ayrılık.

    29. dolaşmıştır el-ayak/kol-bacak.

    30. rabbine doğrudur o gün sevkiyat.

    31. ne tasdik etti ne sadaka verdi ne namaz kıldı/dua etti.

    32. tam aksine, yalanladı, gerisin geri döndü.

    33. sonra da çalım sata sata ailesine gitti.

    34. çok uygundur sana bu bela, çok uygun!

    35. evet, çok uygundur sana bu bela, çok uygun!

    36. insan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor? (kıyamet)

    6. o gün insanlar, yapıp ettikleri kendilerine gösterilsin diye kümeler halinde ortaya fırlayacaklardır.

    7. artık, kim bir zerre miktarı hayır üretmişse onu görür.

    8. ve kim bir zerre miktarı şer üretmişse onu görür (zilzal)

    48. hepsi, saflar halinde rabbine arz edilmiştir. yemin olsun, sizi ilk kez yarattığımız gibi yine bize geldiniz. ama siz, sizin için hesabın görüleceği bir zaman belirlemeyeceğimizi sanmıştınız.

    49. kitap ortaya konulmuştur. günahkârların, onun içindekilerden korkup ürpererek şöyle dediklerini görürsün: 'vay başımıza! ne biçim kitap bu! ne küçük bırakmış ne büyük. hepsini sayıp dökmüş!' yapıp ettiklerini hazır bulmuşlardır. rabbin hiç kimseye zulmetmiyor. (kehf)

    59. ey günahkârlar! bugün şöyle ayrılın!

    60. ey âdemoğulları! ben size, 'şeytana kulluk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!' demedim mi?

    61. 'bana ibadet edin, dosdoğru yol budur!' demedim mi?

    62. yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı. aklınızı hiç işletmiyor muydunuz?

    63. alın size, tehdit edildiğiniz cehennem!

    64. inkâr edip durmanız yüzünden dalın oraya bugün!

    65. o gün, ağızlarını mühürleyeceğiz. bize elleri konuşacak, ayakları da kazanmış olduklarına tanıklık edecek. (yasin)

    30. işte orada, her benlik önceden gönderdiği şeyi kendisi deneyecektir. hepsi gerçek mevlâ'larına döndürülmüş, iftira aracı yaptıkları şeyler kendilerini koyup gitmiştir.

    45. onları huzuruna toplayacağı gün, gündüzün bir saatinden başka, dünyada durmamış gibidirler; aralarında tanışırlar. allah'a kavuşmayı yalanlayıp da doğru yolu tutmamış bulunanlar, hüsrana uğramışlardır (yunus)

    7. onlara bir ilmin tanıklığında/bir ilmin aracılığıyla bütün serüveni mutlaka anlatacağız. biz olup bitenlerden habersiz değildik.

    8. o gün, iyi ve kötüyü ayıran ölçü haktır. artık kimin ölçülüp tartılacak şeyleri ağır basarsa kurtuluşa erenler onlar olacaktır.

    38. allah buyurdu: 'sizden önce gelip geçmiş cin ve insan topluluklarıyla iç içe girin bakalım ateşe.' her ümmet girdiğinde, yoldaşına/kızkardeşine lanet eder. nihayet, hepsi orada bir araya gelince, sonrakiler öncekiler için şöyle derler: 'rabbimiz! bizi bunlar saptırdılar. ateş azabını bunlara bir kat daha fazla ver.' allah buyurur: 'her biri için bir kat fazlası var, fakat siz bilmezsiniz!' (araf)

    47. 'tutun onu, cehennemin tam ortasına götürün!'

    48. 'sonra başının üstüne, kaynar su azabından dökün!'

    49. 'tat bakalım! hani sen onurluydun, seçkindin.'

    50. 'işte budur o kuşkulanıp durduğunuz şey.' (duhan)

    11. vay hallerine o gün, yalanlayanların,

    12. ki onlar bir batağa dalmış oynamaktadırlar.

    13. o gün cehenneme bir kakılışla kakılırlar.

    14. 'işte budur yalanlayıp durduğunuz ateş!'

    15. 'bu da mı büyü?! yoksa siz mi görmüyordunuz?'

    16. 'dalın ona! artık ister sabredin ister sabretmeyin. sizin için hepsi birdir. siz ancak yapıp ettiğiniz şeylerin karşılığıyla yüzyüze geleceksiniz.' (tur)

    28. vay haline o gün, yalanlayanların!

    29. haydi, yalanlamakta olduğunuz şeye gidin!

    30. haydi, üç çatallı gölgeye gidin!

    31. ne gölgelendirir ne alevden korur.

    32. gerçekten o, köşke benzer kıvılcımlar saçar.

    33. o kıvılcım sanki sarımtırak bir halat/bir deve kervanı/bakırdan bir ip gibidir.

    34. vay haline o gün, yalanlayanların!

    35. konuşamayacakları gündür bu!

    36. izin verilmez ki onlara özür dilesinler.

    37. vay haline o gün, yalanlayanların!

    38. ayırma günüdür bu! sizinle öncekileri bir yere topladık. (mürselat)

    47. eğer yerdekilerin tamamı ve beraberinde bir o kadarı, zulmedenlerin olsa, kıyamet günü azabın kötülüğünden kurtulmak için tümünü mutlaka fidye verirlerdi. çünkü hiç hesaba katmadıkları şeyler, allah tarafından karşılarına çıkarılmıştır.

    48. kazanmış olduklarının çirkinlikleri, önlerinde belirlenmiş; alay edegeldikleri şey kendilerini sarıvermiştir.

    51. sonunda, kazanmış olduklarının çirkinlikleri yakalarına yapışmıştı. şunların zulmedenlerine de kazandıklarının kötülükleri gelip çatacaktır. ve onlar kimseyi âciz de bırakamayacaklar/onlar bunu etkisiz de bırakamazlar

    54. azap yakanıza yapışmadan rabbinize dönüp o'na teslim olun! sonra size yardım edilmez.

    55. farkında olmadığınız bir sırada, azap ansızın karşınıza çıkmadan önce size rabbinizden indirilenin en güzeline uyun!

    56. benlik şöyle diyecektir o zaman: 'allah'a karşı aşırı gitmem yüzünden başıma gelenlere bak! alay edip duranlardan biriydim doğrusu!...'

    57. yahut şöyle diyecektir: 'allah bana kılavuzluk etseydi elbette ben de korunanlardan olurdum.'

    58. azabı gördüğünde şöyle de konuşacaktır: 'bana bir kez daha imkân verilseydi de güzel düşünüp güzel davrananlardan olsaydım!'

    71. inkâr edenler bölük bölük cehenneme sevk edilirler. oraya geldiklerinde onun kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: 'size, içinizden resuller gelmedi mi ki, rabbinizin ayetlerini karşınızda okusunlar ve sizi şu gününüze kavuşmanız hususunda uyarsınlar?' onlar: 'evet, derler, geldi ama inkârcılar hakkında azap hükmü hak oldu.'

    72. şöyle denilir: 'girin cehennemin kapılarından! orada uzun süre kalacaksınız. büyüklük taslayanların barınağı ne de kötüymüş!' (zümer)

    40. ayetlerimizi yalanlayan ve onlar karşısında büyüklük taslayanlar var ya, gök kapıları açılamayacaktır onlar için ve deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir onlar. suçluları böyle cezalandırırız biz.

    44. cennet halkı ateş halkına şöyle seslenir: 'biz, rabbimiziin bize vaat ettiğini gerçek bulduk. peki siz, rabbinizin size vaat ettiğini gerçek buldunuz mu?' onlar, 'evet!' derler. aralarından bir duyurucu şunu ilan eder: 'allah'ın laneti, zalimlerin üzerine olsun!'

    51. onlar kendi dinlerini eğlence ve oyun haline getirdiler, iğreti hayat onları aldattı. onlar bugüne kavuşacaklarını unutmuşlardı. ayetlerimize karşı direniyorlardı. bugün de biz onları unutuyoruz. (araf)

    5. kim verir ve sakınırsa,

    6. ve güzeli doğrularsa,

    7. biz ona, en kolay olanı kolaylayacağız.

    8. ama kim cimriliğe sapar ve kendisini tüm ihtiyaçların üstünde görür,

    9. ve güzelliği yalanlarsa,

    10. biz onu, en zor olana sevk edeceğiz.

    11. aşağı yuvarlandığında malı onu kurtarmayacaktır.

    12. yemin olsun, doğruya ve güzele kılavuzlamak sadece bizim işimizdir.

    13. sonrası da öncesi de sadece bizimdir.

    3. oku! rabbin ekrem'dir/en büyük cömertliğin sahibidir. (alak)

    14. ben sizi, köpürerek yanan bir ateşe karşı uyardım (leyl)

    3. bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak islam'ı/allah'a teslim olmayı seçtim (maide)

    53. de ki: 'ey öz benlikleri aleyhine sınırı aşan/aşırı giden kullarım! allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! allah, günahları tümden affeder. çünkü o, mutlak gafûr, mutlak rahîm'dir. (zümer)

    152. anın beni ki, anayım sizi. şükredin bana, sakın nankörlük etmeyin!

    186. kullarım sana benden sorarlarsa ben karîb'im, gerçekten çok yakınım. dua edenin çağrısına, bana çağırıp yakardığı anda cevap veririm. hadi onlar da bana karşılık versinler, bana inansınlar ki doğru ve iyiyi bulabilsinler. (bakara)

    6. ey insan! o sonsuz cömertliğin sahibi kerîm rabbine karşı seni aldatıp gururlu kılan nedir? (infitar)

    73. senin rabbin, insanlara karşı gerçekten lütufkârdır; fakat çokları şükretmezler. (neml)

    44. allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. ama insanlar öz benliklerine zulmediyorlar. (yunus)

    43. bunlar bizim, insanlara vermekte olduğumuz örneklerdir ki ilim sahiplerinden başkası onlara akıl erdiremez. (ankebut)

    28. kulları içinde allah'tan ancak bilginler ürperir. (fatır suresi)
  • aslında belki de kopmus olandır.
    evveli ve ezeli bilen allah icin belki de bulundugu boyutta bir ana tekabul ediyor bu olay.
    biz sadece icinde bulundugumuz uzay-zaman düzleminde bunu agır cekimde yasıyor olabiliriz.

    yani diyorum ki hepimiz coktan ölmüş olabiliriz de. bu sebeple nerede ve ne zaman ölcegimiz en basından belli olmustur.

    ben gideyim bi çay demleyim.
  • öyle bir gündürki o; yeryüzündeki en kuvvetli bağ olan annenin evladına olan bağı bile yok edecektir. anneler çocuklarını tanımayacak kendi canlarının derdine düşecektir. sadece bu cümle olayın büyüklüğünü anlamamız açısından yeterlidir. o gün kaçacak yer yoktur, ölüm her yerden gelecektir.
  • sanki var, burada, şu anda, yanı basımızda.
    biliyorum, bu katliamlar, bu savaslar, bu soykırımlar yeni degil, insan bu, hic durur mu, yememis icmemis öldürmüs, öldürecek.
    ama öyle lanetli bi cagdayız ki, eskiden kimin nerede kimi öldürdügünden kimsenin haberi yokken, simdi canlı yayında katliamlar izliyoruz. öyle lanetli bi cagdayız ki, insan hakları diye uydurdukları seyi nasıl da sadece kendileri icin uydurduklarını agzımız acık izliyoruz. öyle lanetli bi cagdayız ki, izledigimiz ölümlere isyan edip ayaklanmak yerine oturup mal mal aksimizi aynadan seyrediyoruz.

    bence beklemeye gerek yok, kıyamet kopuyor. ama biz ölemiyoruz. kıyametin kopusunu televizyondan izliyor, sosyal medyadan okuyor ve asalak gibi yasamaya devam ediyoruz. ölüm, hala kalbi olanlar icin tek kurtulus. ne diyeyim.. allah kurtarsın.
  • tool aenema

    http://www.youtube.com/watch?v=uceean6_qjo

    bazıları sonun yaklaştığını söylüyor.
    bazıları kıyamet gününü göreceğimizi söylüyor.
    ben kesinlikle bunun olmasını ümit ediyorum
    bunu bir tatil gibi değerlendireceğimden eminim.

    boktan sirk ucubelerinin yaptığı üç halka numarası bu.

    los angeles dediğimiz bu meşum yer, bu boktan delik...
    burayı düzeltmenin tek yolu yer yüzünden silmek
    bu her gün ve her an devam eden bir rezillik...
    yüzmeyi öğrenin ki arizona körfezinde buluşabilelim.

    bıktım artım şeklinizden
    bıktım latte'nizden
    bıktım dava dosyalarınızdan
    bıktım peruklarınızdan
    bıktım yol göstericinizden
    bıktım kablolu yayınınızdan
    bıktım arabanızdan

    bu düpedüz boktan sirk ucubelerinin yaptığı üç halka numarası...

    bazıları gökten bir kuyruklu yıldızın düşeceğini söylüyor.
    bunu meteor yağmuru takip edecekmiş ve dev dalgalar,
    fay hatları yerinde duramayacakmış,
    bu boktan aşağılık milyonların ağızları açık kalacakmış

    bazıları sonun yaklaştığını söylüyor.
    bazıları kıyamet gününü göreceğimizi söylüyor.
    umarım göreceğiz çünkü
    bu iyi bir tatil olabilir

    salak bok, aptal bok

    kocaman ilgi çekici için irin dolu neon lambası
    sizlere, sizi meşgul edecek bir tavsiyem var.

    yüzmeyi öğrenin

    annem bunların hepsini düzeltecek yakında.
    annem gelecek ve her şeyi yoluna koyacak

    yüzmeyi öğrenin.

    sikmişim l. ron hubbard'ı ve
    onun bütün kopyalarını
    sikmişim silah pazarlayanları,
    götten bacaklı mafya özentilerini.

    sikeyim gerici olan her şeyi
    sikeyim dövmelerinizi
    sikeyim uyuşturucu müptelalarınızı
    sikeyim balık hafızanızı

    yüzmeyi öğrenin.

    çünkü ben yağmur duasına çıktım
    çünkü ben dev dalgalar için yakarıyorum.
    yerin yarıldığını görmek istiyorum,
    her şeyin onun içine gömüldüğünü,
    anne lütfen yok et hepsini
    gömülüp gitmesini izlemek istiyorum
    gömülmesini izlemek istiyorum.
    silip yok etmeni izlemek istiyorum.

    bir kere daha yıkmanın zamanı geldi.
    sakın bana kötümser demeyin.
    satırların aralarını okumayı deneyin.
    neden yapamayasınız, anlamıyorum.
    her türlü değişikliği kabullenin dostum.

    her şeyin yerle bir olmasını görmek istiyorum...
  • kiyam, ayaga kalkmak demektir.
    namazda ayakta durulan bölüme de bu ad verilir.
    esasen insanin "kamil insan" olmasi kiyametin kopmasidir.
    bunun icin kisinin benligini ya da nefsini tanimasi gerekir.
  • insanlığın derin uykusundan uyanışıdır. gerçeklerin bir bir açığa dökülmesi, herşeyin mecazi anlamda yerle bir oluşudur. dörtgözle bekliyorum.
  • dunyanin en populer dinlerinden coguna gore, insan neslinin i$ledigi gunahlar tavan yaptiginda geri donu$u olmayacak durumlar olu$tugunda kopacak $ey..

    bircok kanaldan buna sebep olanin israilogullari olacagina dair resmi bir islami aciklamanin varligini duydum bugune kadar, emin degilim yoktur belki oyle bir aciklama.

    bizim i$ledigimiz gunahlardan dolayi sokaktaki hayvanin agactaki maymunun da cezalandirilacak olmasi ayri konudur.. o karma$ada yavrularini arayan anne kedinin halini du$unemiyorum mesela. neyse.
  • biri yiyip digeri baktigi zaman vuku bulur.
hesabın var mı? giriş yap