• kitabın rasgele bir sayfasını açıp okumak suretiyle bakılır kitap falına. önce bir konuya yada soruya konsantre olunur tabi kitap elde, hatta tercihan yüreğin üstünde sımsıkı kavranmışken. kitaplardan daha iyi soruları cevaplayacak ne var ki? hangi sayfa gelirse gelsin yaşadıklarına denk gelen bir tarafı vardır. sorularının cevabının bir kısmıdır karşına çıkan.

    sonuç çok şaşırtıcı olabilir bazen. ortaokuldayım, "böyle buyurdu zerdüşt" kucağımda düşünüp duruyordum yine sivilceli çağın berrak merağıyla. çocuk yapmanın nasıl bir şey olacağını düşünüyordum. güzel bişey olmalıydı, evet evet büyüyüp evlenip 3 çocuk yapacaktım, aile olmak insanın doğasında vardı. sonra kitaba döndüm rastgele bi sayfa açtım. niçe bana bağırdı: "çocuk yapmak senin neyine!?!"... resmen açtığım sayfada bu yazıyodu, deminki düşüncelerime cevaptı resmen. mutfağa annemin yanına gittim.

    bir dostla çay içerken evde, yada avare bir gezintinin kitapçı durağında "ebru benim için bi sayfa açsana".
  • (bkz: amat) ve kirbacli suleyman
  • aşıkken ümit yaşar oğuzcanın şiir kitabıyla bakılması tavsiye edilir.. sonucun olumsuz çıkması ihtimali sıfıra yakındır.. kesin şansınıza çıkan şiir o kişinin aşkınızdan öldüğünü anlatacaktır.. eğlencelik bi aktivite..

    (bkz: fala inanma falsız kalma)
  • kocaman bir bilinmezlikle boğuşurken, kafamda cevaplarını muhatabına sormanın mümkün olmadığı sorularla cebelleşirken, hissiyatına güvendiğim bir dosttan rica ettiğim eylem. öyle isabetli ki her sorunun cevabı, falcının en alası bile amatör kalır yanında. birbirimize yaparız ve hatta bazı cevapları ağlayarak okuruz, dinleriz. illa bir soruya da gerek yok, hani bazen böyle bir anlamsız sıkıntı oturur ya kalbine, heh işte bir bir iki satır yazı, bir kuple şiir çözüveriyor bütün düğümleri.
    bir keresinde kafasından geçenleri öğrenebilmek için böbreğimi bile verebileceğim bir beyi düşünerek, "ne düşünüyor bu adam?!" diye sordurdum birhan keskin'in bir kitabına, sanıyorum "y'ol"du. kitap sorumu şöyle yanıtladı;
    bunca zaman sonra, neden ona dokunmadığımı,
    neden çekmediğimi silahlarımı kınında
    olanı biteni kalbime koyup kendime çektiğimi
    soruyorsan...
    ona dokunmadıysam,
    dokunmadıysam tek bir sebepledir...
    bir barbar ancak eşitine dokunur.
    tabi sizin için bir anlamlı olmadı ama benim hikayemde olan biten her şeyin özetiydi şu üç beş satır. sonra sorunun asıl muhattabına cevabı gösterdim. gözleri doldu, kendisine attı şiirin fotoğrafını falan... anladım ki en doğru cevabı vermişti kitap. sonra pek çok şey sordum farklı farklı kitaplara, hep doldurdu boşlukları.
    uzun lafın kısası, kitap ve fal kavramlarını yan yana getirmeye her ne kadar gönlüm razı olmasa da, arada bir kitaplara akıl danışmak lazım.
  • görünüşümden halimin keyfimin pek yerinde olmadığını sezen bir arkadaşım sanki ilahi bir sırrı fısıldayacakmış gibi “gel bakalım” dedi ve elindeki hacmiyle insanda bir ürküntü peydah eden kitabı açarak okumaya ve anlatmaya başladı; tefeül derlermiş eskiler buna, bir nevi fal: kitap falı. bu hatıranın gözümün önünde bis yapmasının sebebi wolkan'ın iletişim kurmak için ısrarla ona tavsiye ettiğim kitapları kullanması. bir türlü kendi cümlelerimizle iletişemiyoruz, galiba muharrir sınıfı bu arkadaşın gözünde daima benden daha muteber; olabilir, daha kayda değer şeylerden bahsettiğimi iddia etmiyorum ama en azından ifade etmek istediğim manayı benim cümlelerimde arama lütfunu gösterseler (kızacak yine). durum böyle olunca benim de aklıma kitaplardan fal bakmak geldi, öyle tefeül cinsinden değil, wolkan’ın yaptığı gibi.

    kayıp zamanın izinde: bu seriyi okumanız gerektiği hususunda ısrar eden kişi muhtemelen ziyadesiyle takıntılı biridir, kitabı okuduğunuzu, hayran olduğunuzu belirtmeniz gerekir yoksa peşinizi bırakmaz. tek şansınız bir insan ömrünün bu seriyi bitirmeye yetmemesidir, okuyorum ifadesi yeterlidir, okumak gerekmez. zaten anlatmak için bitirmeyi beklerseniz ancak torunlarınıza masal olarak anlatabilirsiniz.

    zorba: iyi niyetlidir, kitabın isminin oluşturduğu riski göze alarak hediye etmiştir, üzerine gitmeyin. yalnız kaldığınızda sigaranızdan derin nefesler çekerek hayatın manasızlığı üzerine nutuk çekersiniz tava gelir.

    niteliksiz adam: bu kitabı tavsiye eden kişiye biraz süre verin ama hediye edenle derhal ilişkiyi kesin, hatta mümkünse hayatınızı onu hatırlatacak bütün detaylardan da arındırın. adam hakarete resmen hediye süsü vermiş, terbiyesizliğin bu kadarı, pes.

    içime gir ama sigaranı söndürme: elinize tutuşturulduğu anda derin bir nefes alın, geriye doğru yaslanın (umarım oturuyorsunuzdur, yoksa hemen bir yere yaslanın) bundan sonraki adım yalnızca bir cevap değil bir hayat tercihidir, ona göre davranın. hediye eden bayansa işiniz kolay ama değilse mutlaka ölüyor numarası yapın, baygınlık sizi kurtaramaz.

    seks hakkında bilmek isteyip de sormaya asla cesaret edemediğiniz her şey: ondan öğreneceğiniz çok şey olduğu aşikâr, yine de ilişkide ciddiyete muhtaçsınız, ipin ucunu koyuvermeyin.
  • yaşadığınız bir durum, hissettiğiniz bir duygu veya içinizde hasıl olan bir sıkıntıyla beraber-genellikle- açığa çıkan durum. hayatta aslında bu durum için "fal" demek, değersizleştiriyor gibi ama en uygun ifade bu olsa gerek, geçiyorum.

    sevgilinizle/eşinizle/arkadaşınızla bir sebepten tartışmışsınızdır mesela;

    kitaplığın önüne geçip de rastgele bir kitabı seçiyor ve rastgele bir sayfasını açıyorsunuz. o sayfada da şöyle yazıyor;

    "çok kereler kavga etmiştik ama bu sonuncusu hiç birine benzemiyordu. çocukluğumuzdan beri tanırdık birbirimizi ve bilirdik yaralarımızın kabuklarını nasıl kopardığımızı bile. iyi arkadaştık ama aramızdaki çekişme hiç bir zaman son bulmamıştı. insan içinde kıyasıya vurmaktan çekinmezdik birbirimize ama herkes yoluna gittikten sonra gene en iyi arkadaşlık bizimkiydi, ikimiz de biliyorduk."

    ya da gergin bir iş gününün sonunda biraz gevşemek için kana alkol karıştırdıktan hemen sonra;

    "günün birinde ya çıldıracağız, ya dünyaya hakim olacağız. şimdilik bir rakı parası bulmaya çalışalım ve parlak istikbalimizin şerefine bir kaç kadeh içelim."

    ve en güzel tarfıdır belki de bu eylemin, daha önce belki de birden fazla defa okuduğunuz cümleler, içinde bulunduğunuz ruh haliyle beraber o kadar farklı anlamlar kazanır, dikkatiniz üzerinde öyle bir nüfuza sahip olur ki kendinize, yaşadığınız şeye ve okuduğunuz cümlelere şaşırırsınız.
  • gavurcası stichomancy olan bu fal bakma işleminin incil'le yapılanı da vardır ki ona da bibliomancy diyoruz.

    internette denemelerini yapmak için şu adresleri öneriyoruz:
    http://www.facade.com/bibliomancy
    http://www.facade.com/stichomancy
  • augusten burroughs'un romanı elde makas koşmak'taki hope isimli (kitabın filminde gweneth paltrow isimli tanrıçanın canlandırdığı) karakterin incil'le sıkça baktığı fal.
  • (bkz: mavi tüy)
  • (bkz: tefeül)
hesabın var mı? giriş yap