• yeni başlayanlar için kick box kıvamında bir entry olacak, baştan söyleyeyim. amacım yaklaşık 4 senedir bu sporu yapan birisi olarak, yeni başlamış ya da başlamayı düşünen arkadaşlarla naçizane deneyimlerimi ve bilgilerimi paylaşmak...

    bu ezik girişten sonra şimdi gerçeklere gelelim. öncelikle bu bir mücadele sporu, üstelik de amaç rakibe maksimum zararı verip, nakavt edtmek, yani etkisiz hale getirebilmek. ee tabii hal böyleyken ne kadar centilmence yaparsan yap bir takım hasarlar oluşuyor. “aa orama vurma... aman şuram ağrıyo... offf çok acıdı...” yapacaksan, vücudunun, hayatta aklına bile gelmeyecek yerlerinde oluşacak, envai çeşit renkteki çürükleri seyrederken zevk almayacaksan, kas ağrısı, kemik ağrısı gibi ağrı çeşitlerinden çekiniyorsan hiç bu spora başlama şeker kardeşim. yok eğer “bunlar bu sporun içinde olan şeyler, kabul kardeş devam et ” diyorsan anlatıyorum...

    öncelikle çalışabileceğin düzgün bir salon bul. artık evine-işine yakınlık, ücret, temizlik gibi kriterleri kendin belirleyeceksin. bu sporu yapmaya karar verenlere başta anlatılan “olmm bizim bi arkadaş başlamış ilk gün ringe çıkarmışlar, herifin burnu kırılmış...” gibi hikayelere kulak asma. en azından ben, gittiğim 3-4 salonun hiçbirinde böyle şeylerle karşılaşmadım. ama tutup da (ankara için konuşacak olursak) çinçin’de bir salona da gidip de kendini yedirtme tabii. gelen insanların profili önemli, öğrenci olur, iş çıkışı stres atmak için gelen olur, eyvallah, kısacası yaşama amacı insan dövmek olan tiplerin gittikleri yerlerden sakın.

    her sporda olduğu gibi bu sporda da devam çok önemli. yani bi hafta 2 gün gidip, sonraki hafta hiç gitmeyip, daha sonraki hafta bir gün gideceksen boşuna başlayıp da durduk yerde bi kamyon yumruk-tekme yeme. ha illa çok meraklıysan gel ben sana toplu bi tarife uygulayayım pamuk gibi çoluğuna çocuğuna, eşinin dostunun yanına dön zira harcadığın paraya da zamana da yazık. kendine bir program belirle ve haftanın minimum 2-3 günü 1.5 saatini buna ayır. yani biraz da hayatını bu spora göre planla. sevgilin de kusura bakmasın artık, hem "erkek/kız arkadaşım kick box yapıyo, kodu mu oturtur..." diye arkadaşlarına hava atacak hem de "aşkıımmm hiç yüzünü göremiyorum" diye ağzını yüzünü büze büze trip yapcak, allahallah...

    neyse salonu buldun. artık başlıyorsun. şunu söyleyeyim gerçekten de yüksek kondisyon gerektiren bir spordur ve antremanları da genelde buna yönelik olur. ben ilk gittiğim antrenmanda henüz ısınma hareketleri sonunda götümden soluyordum, hatta bir ara kimse bakmazken kaçıp gitsem mi acaba diye de düşünmedim değil. eğer bir süredir kondisyon gerektiren bir sporla uğraşmadıysan, salonda bir süredir antrenman yapanların kondisyonuna erişebilmen en az 1-2 ayını alacaktır, normal bunlar hep, paniğe kapılma çalışmaya devam.

    ilk bir kaç ders ayna karşısında bacaklarının, kollarının, sırtının kısacası vücudunun duruşunu ayarlamaya çalışmakla geçer. hoca da arada sırada gelip düzeltir, doğru yumruk atmayı gösterir, arkanda bir sürü insan tuhaf sesler çıkartarak yastıklara ya da birbirlerinin eldivenlerine vururken sen mal gibi aynada kendini seyrede seyrede havaya yumruklar savurursun. kendini biraz mal gibi hissettin, doğru, zaten tam olarak da öyle görünüyorsun, ama “ulan 30 yaşında mühendis adamım ben, iş yerinde benim altımda 10 kişi çalışıyor, şurada yaptığım şeylere bak...” gibi vicdan muhasebelerine girip hemen pes etme, emin ol o arkanda şekilli vuruşları yapanların hepsi aynı çalışmaları yaptı.

    bu arada ilk 2-3 ders eldiven falan takmayacaksınız belki ama yine de yavaş yavaş malzemeleri alman gerekiyor. maddi durumun yerindeyse çok fazla masraftan kaçma derim. çünkü yine her sporda olduğu gibi bunda da malzeme önemli. yerine göre onlar senin malzemeyi koruyacak? eldiven kaliteli ve rahat olmalı, elin içinde fıldır fıldır dönmemeli ama tamamen de eline oturmamalı çünkü daha o ele bandaj bağlayacaksın. kaval kemiği koruyucusunun önemini onsuz çıktığın ilk antrenmanda bacağın arkadaşının bacağıyla çarpıştığında anlayacaksın emin ol. ilk başlarda lazım olmasa da bir dişlik de edinmende fayda var, çeneye yiyeceğin ilk yumrukta öndeki dişlerin ucundan accık kaybedebilirsin, olsun lan ona da şükür daha kötüsü var, ya dilin yarısı yerde kalsa? siktir et bunları al paşa paşa dişliğini şimdiden, malzeme koruyucusunu da unutma...

    malzemeler tamam ilk bir ayı atlattın nefesin yavaş yavaş yerine gelmeye başladı, yeni başlayan diğer kardeşle drill ya da model (ne dersen de) çalışmalarına da başladın. dikkat!!! şimdi en önemli kısma geliyorsun! “oldum lan ben, yumruklar falan iyi, iyi olm, iyiiiee...” diye havaya girmeye başladın ki çok sakat!...

    şimdi tam bu noktada seni bir konuda daha uyarmam gerekiyor. bu konu gaz verici arkadaşlar. diyelim 1-2 aydır düzenli antrenman yapıyosun, kendindeki değişiklikliğin farkına varmaya başladın, ellerin hızlandı, yumrukların kuvvetlendi, şimdi senin bu yavşak arkadaşın da her gün seni antremana giderken görüyor. bu kansız illa ki her ortamda “lan olmm sen bunu döversin la kickboxçu adamsın”, “ne diyon olmm sen, siker la bu seni kickboxçu olmm bu herif” gibi şerefsizce söylemlerle hem seni millete, hem de milleti sana kışkırtıyor. bu durumda yapılacak en yerinde şey bu arkadaşı sert bir dille yalam... aman eleştirmek ve eğer mümkünse bu yavşaktan uzak durmak. yok “abi çocukluk arkadaşım, şimdi bi iki laf için görüşmeyi mi keseyim” diyorsan ikinci olarak yapılacak en yerinde şey; bu tür ortamlarda “lan onu siktir et de, iraz’ı gördüm geçen taş gibi olmuş, ama yanında erkek arka... ” gibi bi konu açıp muhabbetin gidişatını değiştirmek. iraz diye birini tanımıyosan da önemi yok, hatta daha bile iyi. onlar mal gibi iraz’ın kim olduğunu düşünedursunlar, hoopp muhabbet değişti bile. iraz candır. canım ıraz yaaa ne tatlı kızdır, offf yaaaa....

    şimdi içinden “ne var abi bu kadar konu değiştirmeyle, bilmemneyle uğraşıyoruz kalkar iki dakikada kırıveririm ağzını olur biter, kickboxçu adamım ben!” dediğini duyar gibi oluyorum. sen de az mal değilmişsin hani. o arkadaşın sana tam olmuş valla. lan olmmm dur daha bi sikim olduğun yok daha gelicem oralara..

    peki daha fazla bekletmeden oralara geleyim o halde. arkadaşının eldivenlerini dövmekle, kum torbası yumruklamakla maalesef bi sikim olunmuyor güzel kardeşim. bunu ilk sparring seansında anlayacaksın. karşında yaptıklarına tepki veren birisi varken yap da göreyim o 3 lü 5 li tekme yumruk kombinasyonlarını? valla sol direkle başlar sol direkle bitirsin raundu, sağ kolun ve bacakların aklına bile gelmez... iyi de olur sana, göt, hemen havaya girdi kickboxçuyum falan diye! neyse şaka yapıyorum lan sonuçta seviyorum seni sevmesem adam yerine koyup da 5 sayfa yazı yazmam senin için herhalde.

    dediğim gibi kardeşim sparring olmadan bu iş olmaz. istediğin kadar model çalış istediğin kadar kum torbası antrenmanı yap, tamam belki hızlanır kuvvetlenirsin ama gerçek dövüşte elin ayağına dolaşır. çünkü karşındaki adam geri çekilecek, üzerine gelecek, sen tekme attığında o yumrukla karşılık verecek, kulağının ortasına tekme atacak vs... bugün bu saydıklarımı dünyada kaç kum torbası yapabilir ki? bir elin parmaklarını geçmez bence...

    şimdi bu noktada bir takım açıklamalar daha yapmayı elzem buluyorum. başta dedik ya kickbox mücadele sporudur, vuruş vardır, rakibe zarar vermek vardır vs... ama gelgör ki centilmence yapılan bir spordur. çok kez kardeş kadar samimi arkadaşları halı sahada yumruk yumruğa kavga ederken, birbirlerine ana avrat küfrederken gördüm ama hiçbir sparring seansında işin bu kadar ciddiye bindiğini, kavgaya dönüştüğünü görmedim. raunt zili çalıdığı anda elini uzatır selam verirsin, yanlışlıkla yumruğun ya da tekmenin ayarı kaçınca özür dilersin mutlu mesut evine dönersin. bunları bir kere kaburgası çatlamış, bir kere de burnunda 5 gün tamponla dolaşmış biri olarak söylüyorum. sahip olduğum onlarca yamru yumru şişliği ve gökkuşağı gibi morlukarı saymıyorum bile... aga burnuma yumruğu yediğim de gözümde yıldızlar çaktı yemin ederim. şaka falan değil, hani o çizgi filmde gördüğün yıldızlar var ya onlar hikaye değil lan tamamen gerçek hayattan. bu durumda bile arkadaşım geldi özür diledi ben de “olur böyle” falan deyip çıktım gittim hastaneye. 2 hafta sonra yine beraber sparring yapıyorduk...

    bu arada başta unuttum ama antremanlarda ve sparring esnasında partnerini mümkünse kendinden biraz daha üst seviyeden seç. bu daha acılı olur tamam kabul ediyorum ama ancak bu şekilde gelişirsin. parat almayı bilmeyen, hareketi yavaşlatan, elini ayağını nasıl hareket ettireceğini kestiremeyen adamla yapılan antremandan ne zevk alırsın ne bir şey kazanırsın...

    şimdi üzerinden aylar geçi sen hala aksatmadan antremanlarını yapıyosun, vücudun forma girdi, kendini iyi, zinde hissediyosun, sparringte ellerin bacakların açıldı. kombinasyonlar deneyebiliyor, darbe gelirken gardını düşürmeden, gözlerini kapamadan durabiliyorusun, güzeeel. tamam o zaman gelelim baştan beri içini kemiren soruya. artık itiraf edebilirsin ilk başlarken de aklında bu soru vardı: sokakta kavga etsem ne yaparım?

    şimdi güzel kardeşim öncelikle sokak kavgası farklıdır. işin kimyası da, şekli de tamamen farklıdır. şöyle bir örnek vereyim: diyelim ki senin bu yavşak arkadaşın ve bunun arkadaşları falan halı sahada maç yapacaksınız. arıyorsun tarıyorsun kaleci yok, tam “tamam abi sırayla kaleye geçeriz napalım” diye boynun bükülmüşken ordan birisi çıkıp diyo ki: ”abi iker casillas benim mahalleden arkadaşım, çağırırız gelir bi maç durur kalede nolcak, eline mi yapışır...” hakkaten de doğru söylüyor, çağırıyorsunuz iker hemencecik geliyor sizinle halı sahaya. şimdi sen içinden diyorsun ki “kalede koskoca iker var lan(samimi olmuşsun hemen) bu herif senede 10 milyon kazanıyor, dünyanın en iyi kalecilerinden biri, götü boklu mahalle maçında gol yer mi?”, tam da sen bunları düşünürken karşı takımdan kazma yalçın ceza sahası çizgisinden topa pis burunu bir dayıyor, top sağ sol yapa yapa gidip iker’in koruduğu kalenin çatalına takılıyor. lappsss!!! oh kapak oldu sana, mal. kapatsana lan herifin önünü mal mal dolaşacağına? neyse buradan alacağın ders şu olmalı. şimdi bu golü yedi diye iker kötü kaleci mi? yoo ne alaka.. ama herif, o kazmadan vuruş beklemiyordu, bir, topa burun dayanırsa topun ne tepki vereceğini bilmiyor olabilir bu da iki. yani koskoca real’in antremanında tutup da ronaldo, benzema topa pis burun dayıyor olacak hali yok ya la? önce benitez siker! ikercik napsın olmm bu durumda herif hiç öyle bir şey beklemiyordu ki?

    oldu da sokakta işlerin şekli değişmeye başladı, ortam gerildi, sen daha gardını-pozisyonunu alamadan, herifle konuşurken herif burnunun üzerine kafayı bir geçirir, kavga bitti gitti. aldın eline burnunu hadi dolaş bakalım hastane hastane. ya da diyelim sen gardını aldın, herif geldi senin malzemeye tekmeyi bir koydu? hadi geçmiş olsun işin yoksa git ağacın arkasına işemeye çalış, al eline spremleri say falan, ohoooo.... beklemiyosun ki olmm öyle bir hareket. adama ne diyicen? “abi oraya vurmak yasaktı yaee” mı diycen? “abi kafa bu dövüşte yok ki!” mi diycen?

    yani işin özü sokak kavgası farklı aga, nerden ne geleceğini bilemeyebilirsin, herif öyle saçma salak bi yumruk çıkarır ki, normalde sen salonda o şekilde yumruk atsan hocadan bi kamyon fırça yersin ama orda kavga sırasında nası engelleyeceğini bile bilemeden gözünün ortasında patlar.

    ama bu demek değil ki kavgada illa sopa yersin. madem futboldan başladık öyle devam edelim. ayağına 5 senede bir kere top değmiş olan adamla her gün kaleye 200 şut çeken adamın vurduğu şutun gol olma ihtimali bir olur mu? sonuçta 5 senede 1 kere topa vuran adamın da vurduğu topun gol olma ihtimali var ama günde 200 şut çeken adamınkinin yanınında sözü bile edilmez...

    dolayısıyla senin vurduğunu oturtman tabii ki her zaman çok daha yüksek ihtimal ama yine de sürprizleri göz ardı etme, durumu iyi değerlendir derim, dikkat edersen levyeye, döner bıçağına değinmedim bile... ve hiçbir rakibi ne sokakta ne ringde hafife al...

    şimdi hala sabırla bu entryi okuyorsan bu işin güzel yanlarını da yazayım. bir kere arada da söylediğim gibi formda olursun, kendini iyi hissedersin, cinsel performansın zirvededir, kolay yorulmazsın, eskiden 2 kat merdivende götün çıkarken artık 7 kat merdiveni koşarak çıkarsın. dışarıda kendine güvenin yerindedir. güç çok önemli olsa da her şey tamamen güce dayalı değildir. bütün kış ağırlık çalışarak şişen vücutlarını yazın badiler içinde sergilemek için piyasaya çıkan yarmalara çok güç harcamadan doğru bir teknikle vurursan, dakikalarca yerde kıvranmalarını seyredebileceğini bilirsin. 12-13 yaşında ve 35 kilo ağırlığındaki bir çocuğun bile doğru teknikle, vücudunun ağırlığını kullanarak vuracağı bir tekme ile çoğu insanın kolunu kırabileceğini bilirsin. olası bir kavga durumunda soğukkanlılığını koruyabilirsen dayak yemen çok zordur...

    daha önce de çeşitli aralıklarda yıllarca vücut geliştirme sporuyla uğraşmış biri olarak diyebilirim ki bu kadar zahmetine ve eziyetine rağmen bu sporu kesinlikle ağırlık çalışmalarına değişmem. zannetmiyorum ki, tekrar saatlerce indir kaldır gibi monoton hareketlerle spor yapabileyim. bu sporda koreografi vardır, bildiğin dans gibi. vücudunun bütün kaslarını kullanırsın, bir estetik vardır. bakma, bilmeyen adama televizyondaki müsabakalar dan dun girişen adamların mücadelesi gibi görünür ama inanılmaz bir teknik ve taktik vardır. zeka gerektirir. strateji kurmayı ve uygulamayı gerektirir. bir nevi satranç gibidir. nefret, kin yoktur. centilmenliğin en büyük örneğini görürsün. az önce nefesini kesmek için uğraştığın adama sarılarak antrenmanı bitirirsin. yorulursun yoruldukça zevk alırsın, gelişirsin, hem fiziksel hem mental açıdan...

    ha bu arada bu sporun hocalarında da berber ve tamircilerdekilere benzer bir reaksiyon verme şekli vardır. yani başka hocanın öğrettiğini beğenmezler. olur da salon değiştiricek olursan, muhtemelen gideceğin salonda seviyen ne olursa olsun başlangıçta beginner muamelesi göreceksin. hemen atarlanma! gidip de kafadan “bu ne ya ben bu seviyenin çok üstündeyim" falan diye ukalalık yapma! sonra hoca ordan “murat gel de arkadaşla bi sparring yapın, seviyesini görelim de ona göre antreman verelim” gibi bir şeyler söyler. o zaman büyük dayak var demektir, kaç lan kaç!!! onun yerine hocanın dediklerini yap sonra müsait bir zamanda durumunu “hocam ben başlangıç sayılırım da o kadar da değil...” gibi mütevazi ama açıklayıcı bir kaç kelime ile belirttikten sonra baş selamını çakıp küçük ama hızlı adımlarla oradan uzaklaş.

    hadi bakıyim lan görüyim seni, resmen çocuğu anasınıfına başlayan anne baba duygusu yaşattın bana, hadi allah yardımcın olsun, yüzümü kara çıkartma!...
  • yaklaşık 10 kadar kaslı, terli ve sinirli erkekle testosterona boğulmuş ortamda haftada 3 gün dövüşüyorum.hoca dışında bana vuran yok gerçi ama olsun ben mutluyum.sıra bana gelince atıyorum tekmemi yumruğumu sonra özür diliyorum acıdıysa diye.gene bi gün kum torbası desem değil daha bi garip aletin önünde sırayla vuruyoruz önce yumruk sonra tekme.arkada adam da duruyo adam da değil ayı özünde, alet sarsılmasın tekmelerin hiddetinden diye.sıra bana geliyo 2-3 sallıyorum ııh.adam da gaza getiriyo.yahu düşün birisi sana küfür ediyo şu an karşında naaparsın diye.ben de küfür ederim diyorum.tekrar deniyor,patronunu düşün karşında o varmış gibi diyor ben diyorum çok yaşlı bizim patron vuramam.son darbeyi kadınlığımı kullanarak indiriyor.tamam eski sevgilin karşında,seni terk etmiş çok kızgınsın vur diyor.lan düşünüyorum eski sevgilileri yakın zamanda öyle bir durum da yok.kıyamam onlara da dediğim noktada benden dövüşçü filan olmayacağını anlayan hocam ve sınıf arkadaşlarım tarafından ayıplanıyorum.aletin arkasındaki ayı çekiliyor,ben sakin sakin atıyorum tekmemi yumruğumu.bi daha da gitmiyorum derse çok ter kokuyo ortam,adamların çirkin ayaklarını da görmek istemiyorum diye.
    aradan geçti 6 ay.götümüze yedik bi tekme şimdi eski sevgili olmuş bi şahıstan.dün odamda otururken aylardır bakmadığım boks eldivenlerime baktım.lan dedim şimdi taksam şunları karşımda da eski sevgilinin suratı o kum torbasının üstünde.vurur muyum vurmaz mıyım dedim.cevap beni de korkuttu.vururum ki hem ne vurmak.arkadan 2 adam tutsa deviririm ben o torbayı acıdı mı diye de sormam.demek böyle böyle yeşeriyor anacım şiddet duyguları hippiden hallice bir barışçıl insanın içinde.arıyorum az sonra çeliktürk spor salonu'nu,yeniliyorum kaydımı.
    kısaca efeem,bana göre değil demeyin, büyük bir kazık bekleyin.
  • antremanda hocanın "taekwon-do da bir felsefe vardır, ama bu sporu taekwon-do ile karıştırmayın. burada amaç adamı yere düşürmektir. yani bizde felsefe filan yok adamı döveceksin, sanat filan anlamayız." dediği spor dalıdır.
  • 6 aydir yapiyorum bu sporu. gitmek isteyenlere tavsiyelerde bulunabilirim. ilk basta sunu soylemek lazim. butun gun hareketsiz duruyor oldugunuz bir ofis isinde calisiyorsaniz tam size gore bu. ilk 1-2 ay dogal olarak zor gecmekte. teknik olarak cok karisik bir spor degil fakat gercekten kondusyon gerektiriyor kick box. ilk 15 dakika kosu ve isinma hareketleriyle gecer. geri kalan bolumde de teknigin disinda yumruk veya tekme calismalari. an gelecek antreman yaptiginiz yer ter kokusundan gecilmeyecek, an gelecek suratinizin ortasina tekmeyi yiyeceksiniz. hareketleri daha kolay yapmaya basladikca daha cok seveceksiniz. en onemli unsurlardan biri de ara vermemek. en azindan benim icin oyle. ara verirsen birakirsin, gotun gobegin siser sonra yine. bol tekmeli antremanlar efenim..

    edit: nerdeyse 2 sene olacak bu sporu yapalı. 1 aydır yapmıyorum ve 4 kilo aldım. 1 ay sonra başlarım tekrar. ara vermeyin hacılar. göbek şişiyo lan. :(

    edit no 2: dün tekrar başladım 2 ay aradan sonra. her tarafım ağrıyo avradını sikeyim. ne diyoduk? ara vermeyin lan. :(

    edit volume 3: tekrar başladıktan 1 hafta sonra kendime geldim. ağrı sızı yok. kondüsyon zamanla artar.

    2013 temmuz edit: geleneksel yazın antremanları bırakma şenliğine hoşgeldiniz. 1 aydır gitmiyorum. göbek aldı başını gidiyor. fazladan 4 kilom var en az. ağustos sonu başlar, yorumları yaparım. öptüm.

    2015 mart edit: neredeyse 1.5 sene ara vermişim. tekrar başladım. ilk antreman sonrası iyiydim de bu 2. antreman biraz sikti belamı. en fazla 1 ay sonra kendimize geliriz.

    2016 ocak edit: geçen sene başlamıştım da gerisi gelmemişti. nerdeyse 2 sene diyebiliriz antreman yapmayalı.
    yeniden başladık. hayırlısı. ilk antreman dündü. şu an pek bi ağrı sızı yok. hadi bakalım.

    2019 nisan edit: 1,5 sene olmuştur bırakalı. evli ve çocuklu olmak bunu gerektiriyor galiba. fazladan 6 kilom var. göbek desen maşallah. benden bu kadar ama siz bırakmayın çocuklar :(

    2019 ekim edit: ahaha yeniden basladim lan. haftada 2 gün. eskisi gibi degiliz ama doner tekmeler falan aboooeew.
  • az önce star ana haber'de burcu esmersoy bu sporu 1997 yılından beri yaptığını söyledi. demem o ki hanım kızımız 17 seneden falan bahsediyor. 17 senedir bu sporu yapan birisi olarak ne aldığı gard doğru, ne anatomik duruşu. hepsinden öte ''sinir atmak için birebir, bir keresinde trafikte kendimi korumak zorunda kalmıştım, o adrenalin ile vücudumdan bir anda aksiyon çıktı'' gibi bir laf da etti üstüne.

    müsabık bir sporcu olarak ben de 1-2 kelam etmek isterim:

    bu spor ''sinir atmak'' için doğru spor değildir. çünkü bu sporda sinire yer yoktur. sinirlendiğiniz an dayak yersiniz. şu anda nasıl soğuk oturuyor iseniz kick boks müsabakasında da aynen öyle soğuk kalmalısınız. bir tek spor yaptığınız sıcaklık kalmalı vücudunuzda. her round, her saniye hatta her yumruk çok değerli, bir müsabakada atabileceğiniz yumruk sayısı, tekme sayısı, gard için omuz çekiş süreniz bellidir. bir sinirle ilk saniyeden itibaren saldıran insan teeerrtemiz bir dayak yer.

    kick boks'ta kavga edilmez, müsabaka için doğru hamleler yapılmaya çalışılır. kavga ederseniz dayak yersiniz. adrenalin sizi ele geçirdiği an dayak yersiniz. vücudunu tıpkı kavga eder gibi kullandın, tutarsızca ısıttın, beyninin yeterli oksijeni almasını sağlayamadın ne olur? bravo, doğru cevap: dayak yersiniz.

    müsabık bir kick boksçu sokakta da kavga etmez. sizle müsabakaya girer. size toplasanız 40 saniye müsade eder. bu süreç içinde kulaklarınız ısınız, kalp atışınız tepe noktasına çıkar, hormonlar kontrolden çıkar, sonra ne olur? bravo yine doğru cevap: dayak yersiniz. buz gibi kalır müsabık sporcu, sizi evire çevire döver.

    bu nedenle burcucum, hem makyajsız hiç güzel çıkmamışsın, hem de 17 senedir içinde olduğunu iddia bir ettiğin bir sporla ilgili yanlış bilgiler veriyorsun.

    bir şeyi de bilmeyin anasını satayım, bir şeyi de.
  • baslayacak arkadaslara 3-5 tavsiye vereyim.

    ilk 1-2 ay:

    - antreman öncesi 15-20 dk ısınma haraketleri yapılır. bu ısınma hareketleri düz kosu, kosarken birden yat şınava, kalk geri geri koş, yat 50 mekik çek, kalk yan koş vs. şeklinde grup halinde yapılan hocanın değimiyle kültür fizik hareketleridir. geride kalanların poposu hoca tarafından tatlı sert (ibne deilim lafın gelisi) tekmelere maruz kalır.

    - isınma bittikten sonra muhtemelen ilk bir - iki ay kolunuzu bacagınızı kaldıracak haliniz kalmaz, dolayısıyla teknik vuruş antremanları verimsiz gecer.

    - benim gibi iki yıldır body building yapan birinin bile ertesi gün kolunu bacağını kaldıracak hali kalmaz.

    - vucudunuzun bir çok bölgesi çürür.

    - insanlar kilosuna göre eşleştirilerek hocanın gösterdiği tekme yumruk hareketleri sırayla karşılıklı uygulanır. yeni oldugunuz icin karşıdakinin vurusları can yakar, sakın ola sizden daha eski bir sporcuya sinirlenip daha sert vurmaya kalkmayın lakin o da sert vurmaya baslar bosu bosuna kendinizi skersiniz. (tecrübeyle sabittir)

    - ilk ögretilen vuruş tekniği "sag - sol yumruk, tekme" dir.

    - 1-2 ay kick box a gittim diye götünüz kalkmasın, yolda insanlara artislik yapmayın en azından kiloca fazla olanlara, fena sopa yersiniz ( denendi dogrulandı ! )

    3. - 4. aylar:

    - ringe çıkarsınız, ufak çaplı hazırlık maçları yaptırılır size. ilk farkedeceginiz şey rakibi tutturamamaktır. her boşa giden yumruktan sonra ya yumruk yersiniz yada yorulursunuz. böylece sizi neden at gibi kosturduklarına anlam vermeye başlarsınız.

    - herşeyin hız - zamanlamaya bağlı oldugunu yediginiz yumruklar ufaktan ögretmeye başlar size.

    - kondisyonunuzun artmasıyla halı sahada harikalar yaratmaya başlarsınız.

    - gardınıza gelen yumrukların- tekmelerin bile nasıl can yaktığını anlayıp hayal kırıklığına ugrarsınız.

    - kahverengi kuşak icin hocaya 25 tl verirsiniz gider size alır. siyah kuşak için sizi bir spor salonunda toplayıp sıraya dizerler. yetkililer rastgele birini seçip sorular sorarlar. ( boks federasyonu başkanı kim ? gibi) size soru da sorulmayabilir şanslıysanız. siyah kuşak bu şekilde alınır.

    - siyah kuşak provasını hocanız tüm salona yaptırırken sizi gösterip, " türkiye boks federasyonu başkanı kimdir ? " dediğinde " kamil sönmez "(edit: mekanı cennet olsun) diye espri yapmayın. herkes güler ama hoca öyle bir agzınıza sıcar ki yerin dibine gecersiniz. (tecrübe ! )

    başarılar dilerim çekirgeler..

    (bkz: go get him champ)
  • 4 ay yaptım kick boxu.işten çıkış saatim düzenli olmadığı için devam edemedim.

    öncelikle şunu belirtmek gerekir ki çok sert ve ağır bir spor.kung fu yada karete deki gibi felsefi bir tabanı yok.karetede mesela rakibe vurmazsınız.tam vuracakken durdurursunuz hamlenizi .bunu beceremezseniz diskalifiye olursunuz.kick boxta tam tersine. allah ne verdiyse yapıştırıyorsunuz.tek amaç karşındakini yere sermek.

    4-5 yıldır sporla iç içeyim.yüzme olsun fitnes olsun içinde olduğum olaylar bunlar.gel görki kick box çok çok farklı birşey.kondisyonunuzu çok artırıyor.bir round sonunda kendinizi diliniz 1 karış dışarda, dizlerinizin üzerinde dururken buluyorsunuz.televizyonda izleyince adama çok basit geliyor ama hiç öyle değil.vucuda getirdiği en önemli getiri kondisyonu muazzam derecede artırması ve özellikle bacaklarınızı çok daha esnek hale getirmesi diyebilirim.antremanlarla birlikte tekmeler ve yumruklar serileşiyor.karına darbe aldığınızda bunu absorbe etmek için deli gibi mekik çektirirler.iyidir.serileştikce fazlalıklarınızdan kurtulur zayıf, ama hem kuvvetli hem seri biri olur çıkarsınız.zayıflamak için bile gelenler vardı.

    herhangi bir kavgada langır lungur biribirine giren adamlardan sıyrılıyorsunuz.nereye yumruğu yada tekmeyi indireceğinizi iyi biliyorsunuz .gardınız sürekli olması gereken yerde.soğukkanlılığınızı koruyarak kendi kendinizi kontrol etmeyi öğreniyorsunuz.özgüveni çok artırıyor.ama buda çok iyi değil aslında biliyormusun.kendini ispat etmek için luzumsuz yere agresifleşebiliyor insan.biraz korku iyidir azizim.kimin altından ne çıkar belli mi olur?adam çeker silahı mermi manyağı yapar kırmızı kuşağın olsa ne yazar?

    benim için kick boxun en güzel hatıraları antremanlarlardan sonra yapılan maçlar oldu.gittiğim yer vucut geliştirmecilerinde olduğu büyük bir salondu.aksam 22.00 gibi biterdi antreman ve sıra gerçek dövüşe gelirdi.yani bildiklerinizi pratiğe dökmeye.müzik kapatılır,eldivenler takılır artan adrenalinle birlikte rakibi süzme işleri başlardı.salonda o saatte çalısan 30 kişi varsa abartısız 25 i hareketlerini yapmayı keser dövüşe odaklanırdı.ister istemez adamı geren ve heyecanlandıran bir psikolojiye bürünürsünüz.hocaların gaza getirici lafları ile birlikte başlayan dövüş,rakiplerden birinin haşat olmasına kadar devam ederdi.dövüş esnasında aldığınız darbelerin acısından ve kendinizden bi haber olduğunuz için maçı genelde hocalar bitirirdi.bir seferinde gözüm mor ayak bileğim şişmiş vaziyette gitmiştim eve.ertesi gün işe o vaziyette gidince hoş karşılanmıyorsunuz haliyle.hayat fight club taki gibi tezahür etmiyor amına koyim ama olsun.evde boş boş oturmak yerine kafayı gözü kırıp kendinize birseyler katmak daha güzel.

    belirli bir yaştan sonra yapacak olanlara çok tavsiye etmem.bedeni eğitmek çok zahmetli oluyor.esneme ve gerdirme çok önemli olduğu için spor geçmişi olmayan birisi iseniz yılma ihtimaliniz yüksek.ızdırap gelir kick box.ha ama yok ben hem kendimi savunmayı öğreneyim hemde kondisyonum zirvede olsun diyorsanız buyrun.güzeldir.yanlız ciddi sakatlık riskinin var olduğunu asla unutmayın. yumruğu yanlıs noktaya atıp kendi el parmaklarınızı kırabilir,çarpışan tekmelerden dolayı kaval kemiğiniz incinebilir,buruna gelen darbeyle tipiniz yamulabilir-dişiniz kırılabilir.sıraladıklarım kick box un içinde var olan sıradan hadiselerdir. pişman olmayın sonra.
  • kaba kuvvetten çok tekniğe ve hıza dayalıdır. rakibinizin boşluğunu yakalamaya çalışırsınız. ülkemizde her spor salonunun girişine yazılır "kickboks" diye ama siz siz olun iyi bir araştırın. şakaya gelmez , işini bilen birinden öğrenin. yüksek sakatlık riski içerir, bu yüzden kavallık , ayak botu, kagi (taşak muhafazası), dişlik gibi malzemeler olmadan yapmamanız tavsiye edilir. antrenmanları zorlu geçer amma velakin insanı en hırpalayanı bacak açma seanslarıdır. malum müsabakaya çıktığınızda kilonuza göre eşleştirildiğiniz için rakibiniz sizden en fazla bir karış uzun olabilir. o yüzden amaç her zaman kafanızın bir karış yukarısına sağlam bir tekme atabilecek kadar esnek olmaktır. müsabakanın türüne göre diz ve dirsek kullanımına izin verilir. tam bir saldırı sporudur. yok efendim felsefeymiş , harmoniymiş bunlara yer yoktur kickboksta. tekvandonun tekmeleri ile boksu buluşturan bir spor. bir iki dersten sonra gaza gelip havalarda uçmaya çalışmayın , indirirler. her daim kafanızı koruyun, gözlerinizi kırpmayın ve rakibin hamlelerinden kendinize fırsat yaratın , her atak bir açık demektir. hadi göreyim sizi.

    (bkz: k1)
    (bkz: namık ekin)
    (bkz: serkan yılmaz)
  • kas yapımına müthiş yardımcı olan, doğum yapar gibi terleten spordur. hayatımda ilk defa bu kadar çok terlediğimi ve enerjik olduğumu görüyorum. spordan sonra 45 dakika yürüyüş ve kondisyon hareketleri ile geceyi tamamlamak muhtemel. bir de sporun verdiği doğal afrodizyak ile sevgiliniz varsa vay anam vay. yine de siz çok yapmayınız, biz sizin ağzınızı yüzünüzü kırabilelim.
  • bu başlıktaki tüm yazılanları a'dan z'ye okudum, söylenebilecek herşey söylenmiş aslında ama bir iki kelam da ben edeyim istedim.

    29 yaşında düzenli olarak haftada 2-3 fitness, ayrıca da 2 halısaha yapan bir kişiyken tesadüfen gördüğüm bir ilan üzerine denemeye karar verdiğim bir spordur kendisi.

    önceden bir dönem boksa merak salmıştım bu yönde de araştırmalar yapmıştım fakat burada şöyle bir dengesizlik var. fiyatlar ya çok çok uçuk ya da çok çok ucuz olabiliyor dolayısıyla bunun da kaliteye doğrudan etkisi oluyor. misal boks dersi için bir arkadaşla gittiğimizde her bir ders başına aldığımız fiyata iki aile geçinirdi o yüzden salonun konumu, katılımcı sayısı ve fiyat gerçekten önemli.

    ben seçimi yaparken ilk olarak konumu tercih ettim, işime yakın olması gerçekten de çok ama çok hayati bir faktör oldu zira yürüyerek iş çıkışı 10 dakikada spor salonuna ulaşmanın tadı bambaşka. tabii dersi veren hocayı tanımadan da işe başlamak hatalı olabilir. bu yüzden ilk bir deneme dersine girdim, herkesin söylediği gibi ders kondüsyon idmanıyla başlıyor sonrasında da teknik idmana geçiliyor.

    diğer vatandaşların da söylediği gibi dövüş kondüsyonu halı saha ve/veya fitness kondüsyonundan baya baya farklı, bunu açıkça yaşıyorum zira koşarken sıkıntı yok, ama bir yumruk atmaya başladığın zaman hele hele tekmeli yumruklu kombinasyona girdiğinde dilin değme tazı köpeğini aratmayacak kadar sarkıyor.

    gerçekten de inanılmaz bir efor sarfediyorsun, bu spora başladıktan sonra profesyonel olarak bu işi yapanlara saygım iki kat arttı desem yeridir. ne olacak la alt tarafı iki yumruk bir tekme sallıyor durumu asla değil bunu da net olarak görüyorsun.

    stresli bir işte çalışıyorsanız stres atmaya birebir, ama dikkat edin eşleştiğiniz arkadaşın canını acıtmamaya özen göstermek önemli.

    malzemeleri de çeşit çeşit uygun fiyatlara da var, ilk etapta başlayanlar için çin malı dragon ya da hint ya da pakistan (tam emin değilim ama sanırım hint) malı cyclone marka eldivenler satılıyor. benim tavsiyem etap ya da do smai marka ürünler olur, neden derseniz görece olarak hem daha kaliteliler, hem de türk malı ürünler. ha çok paran vardır basar everlast alırsın ona da saygı duyarım ama everlastin çakma olmamasına dikkat etmek lazım, internetten almayınya da dikkat edin derim bu nedenle.

    başlayalı yaklaşık 3-4 ay oldu, en çok ne zorluyor seni dersen, tekme atmak ve vücudu döndürmek derim. ben esnekliği sıfır olan kalas gibi bir adam olduğum için bacak açarken de tekme atarken de işkence yaşıyorum adeta. arkadaşlarım gelişme gösterdiğimi söylüyor (kibarlıktan da olabilir) ama inanın baya sıkıntılı iş, dolayısıyla erken yaşta başlamak, biraz vücut yapınız ve bugüne kadar uğraştığınız sporlar önemli.

    tehlikeli mi diye sorarsanız, kısmen evet, her spor kadar derim. sağınız solunuz acıyor, en nihayetinde çiçek toplamaya gitmiyorsunuz. bilhassa darbe idmanlarında az da olsa şiddetli biçimde rakibe vuruyorsunuz burada da amaç belli başlı bölgelerin dayanıklılığını arttırmak (ör. baldır gibi) ancak son bir ayda halı sahada tırnağım düştü, kolum tellerde çizildi dolayısıyla kickboks hocamın da söylediği gibi futbol yerine göre bu spordan daha tehlikeli olabiliyor.

    en nihayetinde kickboks da aklını kullanman gerekiyor, şaşırtıcı ama öyle, aklını kullanmazsan, hedefi ve hedefa nasıl ulaşacağını tasarlamazsan ve doğru yerde doğru zamanda eyleme geçmezsen işin çok ama çok zor. "gardını düşürdüğün gün öldüğün gündür gülüm" diye şarkı yazılsa yeridir, bir kere düşürdüm kulağa darbe aldım 3 gün zonkladı.

    sözün özü, stres atmak isterim, kondüsyon kazanmak isterim, bana göre kilo vermenin temel prensibi olan boğazıma da dikkat ederim dersen tüm bunlara ulaşır, gayet rahat şekilde forma girer, kilo verirsin. bir de ekstradan arkadaş edinirsin, spor salonlarında koşu bandında dizini zedeleyeceğine ben bu işi yap diye öneririm.

    ha bir yandan da aslında birbiriyle çelişiyor görünse de hafiften body yapmana da mani değildir, kasını da çalıştır, geliştir tabii bunlara vakit ayıracak mesain varsa.

    sözün özü sporun her türlüsü candır, yapın, yaptırın derim...
hesabın var mı? giriş yap