• "islam dini, çıkış yeri olan mekke'de yayılmaya başlayınca, müslümanların da adet yerini bulması için kendilerine bir kıble tayin etmeleri gerekir. islam öncesi dinsel tapınmalarda da kullanılan kabe bu iş için en uygun mekan olarak görülür ve kıble olarak tayin edilir. daha sonra, müslümanlar medine'ye göç edince yeni bir kıble belirlemek gerekir. medine'de yahudiler yaşamaktadır ve kıbleleri, beyt-i makdis, yani kudüs'tür. muhammed de aynı şekilde, kendisine kıble olarak yahudilerin kıblesini seçer.

    bazı tarih yazarlarına göre muhammed'in kudüs'ü kıble olarak seçmesi, yahudiler’den kendisine saf bulmak amacıyla onlara hoş görünmek içindir. iki seneye yakın bir zaman müslümanlar ibadetlerini kudüs'e yönelik olarak yaparlar. ancak, zaman içinde muhammed'in, medine'de kendi dinini yayma siyasetini uygulamaya koyması karşısında, bu durumdan rahatsız olmaya başlayan yahudiler, 'müslümanlar, dinimize uymuyor ama kıblemize yöneliyorlar' şeklinde alaycı sözler söylemeye başlarlar. yahudilerin bu sözleri muhammed'i kızdırır ve kıblesini yahudilerin kıblesi kudüs'ten alarak tekrar önceki kıbleleri olan kabe yönüne çevirir. bunun için gereken ayetler yazılır.

    bakara/143. işte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, resûl'ün de size şahit olması için sizi mutedil bir millet kıldık. senin (arzulayıp da şu anda) yönelmediğin kıbleyi (kâbe'yi) biz ancak peygamber'e uyanı, ökçeleri üzerinde geri dönenden ayırdetmemiz için kıble yaptık. bu, allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. allah sizin imanınızı asla zayi edecek değildir. zira allah insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir.

    bakara/144. (ey muhammed!) biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. işte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. artık yüzünü mescidi haram tarafına çevir. (ey müslümanlar!) siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.

    herşeyi önceden gören ve düşünen allah, nedense burada müslümanların kıblesini önceden düşünmeyerek, onları yahudiler karşısında zorda bırakmıştır. muhammed de bu çelişkinin farkındadır ve kıble'nin neden değiştirildiği konusunda kendisine yahudiler'den soru geleceğini bildiği için buna cevaben aşağıdaki ayet yazılır ve ayetin sonuna, o dilediğini doğru yola iletir ifadelerini koyarak, bu çelişkiyi kapatmaya çalışır.

    bakara/142. insanlardan bir kısım beyinsizler: yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler. de ki: doğu da batı da allah'ındır. o dilediğini doğru yola iletir.

    islamilerin bu çelişkiye verecekleri cevap basittir. allah, önceleri müslümanlarla yahudilerin kıblelerinin aynı olmalarını istemiştir ama yahudilerin alaycı davranışları karşısında müslümanları bu alaydan kurtarmak için kıblenin yönünü değiştirmek zorunda kalmış ve yeminler ederek aşağıdaki ayeti göndermiştir peygamberine.

    bakara/145. yemin olsun ki (habibim!) sen ehl-i kitaba her türlü âyeti (mucizeyi) getirsen yine de onlar senin kıblene dönmezler. sen de onların kıblesine dönecek değilsin. onlar da birbirlerinin kıblesine dönmezler. sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyacak olursan, işte o zaman sen hakkı çiğneyenlerden olursun.

    ayette sözü geçen ilim kelimesi de kuran'ı ifade etmektedir. konuyla ilgili olarak diyanetin açıklaması aşağıdaki gibidir.

    diyanet vakfı meali s. 21: -resulullah (s.a.) medine'ye geldikten sonra müslümanlar on altı on yedi ay kadar kudüs'e yönelerek namaz kıldılar. bu durum yahudilerin şımarmalarına, 'muhammed ve ashabı kıblelerinin neresi olduğunu bimiyorlardı, biz onlara yol gösterdik' gibi laflar etmelerine ve bunu etrafa yaymalarına sebep olmuştu. resulullah, allah'tan islam'a kendi kıblesinin verilmesini niyaz etti. işte bundan sonra kudüs'ten kabe'ye dönülmesi emri geldi. bunun üzerine yahudiler ve münafıklar tekrar ileri geri konuşmaya başladılar.-" http://www.geocities.com/…slampencereleri/kible.htm

    ~

    (bkz: kubaba) (bkz: kybele) (bkz: kibele) (bkz: kıble) (bkz: dön baba dönelim hacılara gidelim)
  • "
    daha kabe kudüs yokken cihan' da
    kıble hangi yana dönüktü softa?
    "
    (bkz: aşık mahzuni şerif)
  • kybele‘nin simgesi olan meteor tasinin kutsalligi coktanrili dinlerde etkin bir inanisti. simdiki kabe de malum kybele‘den geliyor. arap yarimadasindaki kutsal tapinma alani olarak anatanricanin simgesi meteor tasi buyuk ilgi goruyordu ve simge ve eylem fazla evrim gecirmeden -sahne ayni, oyuncular farkli- aynen devam etmektedir. o zamanlar tanrilarin anasina ve simgesine tapinilirken simdi de resit tasi’nin bulundugu kabeye -kokenine fazla dokunulmadan-tapinilmaya devam ediliyor. coktanrili olsun tek tanrili olsun onemli olan kutsal alanlarin ve simgelerin korunmasi ve etken olmak. araplarin sasmaz basarisi bu devamlilik...
  • namaz kılma yönüdür.
    namaz kılınırken kabeye dönülür. ama burada bir sorun başgösteririr ki o da kabeye nasıl dönüleceğidir. kabenin yakınında bir oteldeyseniz bu bir sorun olmaz, ama ya detroitte ya da los angeles da iseniz?
    "hemen dünya haritasını açıp kabenin olduğu yarım adaya doğru nasıl dönemem gerekirse öyle dönerim, detroitte isem, arap yarımadası doğuda kalıyor biraz da güney.. doğu komponenti büyük bir güneydoğu yönüne dönerim"
    diyorsanız yanılıyorsunuz..
    çünkü en mantıklı hareket bulunduğunuz nokta ile kabe arasındaki kuş uçuşu en kısa mesafeyi baz alarak yönünüzü seçmenizdir ki bu en kısa mesafe, güneydoğu değil kuzeydoğudur. evet, dünyanın yuvarlaklığı bize bunu yapmıştır.. kabenin tam önündeyken kabeye sırtınızı verirseniz de kabeye yönelmiş olursunuz bu yuvarlaklıktan ötürü ama normal insanlar en kısa mesafe üzerinden yönelim yapar.
    öyle bir açı vardır ki (bkz: http://www.kibleyonu.com/default.aspx?ci=7292) hem en kısa mesafe bulunur hem de çat diye kabeye yüzünüzü dönmüş olursunuz.
  • "kıble'nin iki kez değiştirilmesi

    müslümanlar, mekke döneminde (1. mekke dönemi veya mekki dönem'de denir) kabe'ye dönerek namaz kılarlardı. medine döneminin başlarında kıble kuzeye (kudüs'e) çevriliyor. bilindiği gibi yahudilerin kutsal şehri kudüs'tür. yaklaşık 17 ay sonra kıble tekrar eski yerine yani kabe'ye çevriliyor. peki kıble neden bir o yana bir bu yana çevrilmiştir? bu değişiklikleri anlayabilmek için o dönemin tarihsel kayıtlarını, muhammed'i ve kuran'ı incelemek gerekmektedir.

    yaklaşık on yıllık 1. mekke döneminde başarısız olup, canını kurtarmak için medine'ye kaçan muhammed, bu şehirde başarılı olmak için yahudileri kendi safına çekmeye çalışır. kuran'a musa ile ilgili ayetler koyar, onu da peygamber olarak kabul eder. en önemlisi ise kıble kudüs yapılır, namazlarda kudüs'e dönülür. bilindiği gibi yahudilerin kutsal kenti kudüs'tür. ancak yahudiler islama ilgi göstermez. göstermek şöyle dursun muhammed ile dalga geçmeye başlarlar. bunun üzerine muhammed yahudileri kendisine inandırtamayacağını anlayınca sinirlenir ve kıbleyi kudüs'den tekrar kabe' ye çevirir. bu konuda bakara suresi'nin 145. ayetinde bazı ipuçları bulmaktayız :

    "yemin olsun ki resulum! sen kendilerine kitap verilenlere (ehl-i kitap, yahudiler) her türlü ayeti getirsen yine onlar sana uyup kıblene dönmezler; sen de onların kıblesine dönecek değilsin. onlar da biribirlerinin kıblesine dönmezler. sana gelen ilimden sonra eğer sen onların arzularına uyacak olursan, işte o zaman sen hakkı çiğneyenlerden olursun."

    bakara 145. ayet görüldüğü gibi kıblenin kabeye çevrilmesi olayı ile ilgilidir. ayetin başındaki allahın yemin etmesinin mantıksızlığını pas geçelim. yukarıdaki ayette kuran'ın tanrısı diyor ki:

    "..onlar senin kıblene dönmezler, sen de onlarınkine dönme"!

    yani yahudiler muhammed'e uymadılar diye onlara kızarak kıbleyi değiştiriyor! şu soru akla geliyor: eğer uysalardı kıbleyi değiştirmeyecek mi idi? peki 17 ay boyunca kıble neden kudüs idi? yahudilerin muhammede uymayacağını allah önceden bilmiyor muydu? en başından beri kıble mekke (kabe) olamaz mı idi? ayette tam bir kızgınlık ve kulis havası hakim:

    "...kıblene dönmezler, sen de onların kıblesine dönecek değilsin."

    ayetin son kısımında da muhammed sözüm ona allah tarafından uyarılıyor:

    "...eğer onların arzularına uyacak olursan hakkı çiğneyenlerden olursun".

    muhammed'in bu kısmı koymasındaki amaç kendisini çevresindeki müslümanlardan gelen 'kıble neden değişti?' sorgusundan kurtarmaktır. 'bu kararın kesinliği konusunda allah beni böylesine uyardı' diyebilmek için eklemiştir son kısmı belli ki. bu kısım da gerçekten ilginçtir şöyle ki, allah, elçisinden şüphe mi duyuyor ki onu uyarıyor. üstelik bu sıralarda muhammed en azından oniki yıllık tecrübeli bir 'peygamber!'

    açıkça anlaşılıyor ki 'allah' da muhammed'e şüpheyle bakıyor ve 'onların arzularına uyacak olursan (onların kıblesine), hakkı çiğneyenlerden olursun' diyor. eğer muhammed'in allahın emrini çiğneme ihtimali olmasaydı herhalde allah (!) bu uyarıyı yapmazdı.

    bakara 142. ayet ise:

    "insanlardan bir takım beyinsizler, "önceki kıblelerinden onları çeviren nedir?" diyecekler..." diye başlıyor.

    müslümanların rahman ve rahim gibi sıfatlar atfettiği tanrısı nedense bu ayete küfrederek başlıyor! kıblenin değişmesiyle ilgili gayet haklı şüpheleri ve soruları olan müslümanlara 'beyinsizler' diyerek küfrediyor kuran'ın tanrısı!

    şüphesiz ki aslında kızan, küfreden muhammed'dir. yahudileri müslüman yapamayışının hayal kırıklığını kuran'a aksettirmiştir. kendi taraftarlarından gelen soru ve eleştirilere bile tahammül edememiştir.

    muhammed'in 17 ay mescid-i aksa'yı (kudüs) kıble olarak kullandığına, daha sonra bir gün ikindi namazını kıldırırken tam namazın ortasına geldiği bir sırada, yüzünü çevirmek suretiyle kıbleyi değiştirdiğine dair birkaç kaynak;

    tecrid-i sarih, diyanet terc., no: 38 ve 256; buhari, iman, 30; namaz, 31, sa/cara tefviri 12-18; müslim, mesacid, no: 525; buhari ve müslim hadisleri, el-lü'lüü ve 1 mercan, no: 302-303; tirmizi, salat, no: 138/340 ve bakara tefsiri, no: 2962; nesai, salat, 22 no: 486; vahidi, age, bakara suresi, 144. ayet; diyarbekiri, tarihi hamis, 1/367."

    http://www.turandursun.com/…id=41&p2007_articleid=8
  • -hortuum...
    -kiblee...
    -hortuumm...

    (bkz: #5679288)
  • müslümanların ibadet edeceği zaman yüzlerini döndükleri yön. dünyanın yuvarlaklığının bilinmediği dönemlerde bu konu ilk defa düşünüldüğü için gerçekte iki tane kıble olduğu gerçeği kimsenin aklını meşgul etmemiştir.

    resim'den görebileceğiniz gibi, güneydoğuya veya kuzeybatıya da baksanız en nihayetinde kabeye yüzünüzü dönmüş olacaksınız. ama birisinde 2500 km uzaktan bakarken diğerinde 37500 kilometre uzaktan bakarsınız kutsal nesneye. kısa yola doğru kıbleye dönmek uygulanan prosedür gerçi çift kıble özelliği doğru kullanılırsa cemaat sırasında pek çok müminin ayak hijyeni dert edilmek zorunda kalınmayabilirdi. ayrıca davaro'da şener şen'in ağzına hortum gelir, hortlamak zorunda kalmayabilirdi.

    bir de pek de zekasıyla öne çıkmamış bir televizyon figürü olan saadettin teksoy bir programında kutupta kıbleyi aramıştı. hiç anlamı olmayan bu hareket için interstarın bütçesinden seyahat bütçesi ayarlayabilmiş ve ülkeyi bir süre meşgul etmişti. ancak aslında ne yöne dönerseniz dönün kabeye bakacağınız yer (hafif hata payını da göze alarak) fransız polinezyasının güney takımadalarıdır. ve hatta tam noktası da tematagi adasının açıklarıdır. işte o ada
    şu an cingöz bir ilahiyatçı isterse bizim diyanetten bütçe çıkartıp, polinezya'da kıble arayacağım diyerek kendisine aylar süren bir tropik tatil ısmarlatabilir.
  • kökeni kabenin çoook öncesine dayanan bir kelime. hatta kabeye gönül vermişleri ne kadar üzer kestiremiyorum ama islamla pek bir ilgisi yok. bugün öğrendiğim en anlamlı ve heyecan verici bilgiyi aynen aktarıyorum:

    "(...)hiç kuşkusuz, rüzgârlarımızın arasında en anadolulu olanı kıble, çünkü onun adı hititçe kupapa (= anadolunun ana tanrıçası) dan geliyor. cybele (günümüzde sibel), kybele ve kibele olarak da bilinen bu tanrının adı giderek “tapınılan, bakılan yer” demek olmuş, islamiyetle birlikte de bugün bildiğimiz “namazda dönülen yön” anlamını kazanmıştır. ülkemizin doğusunun büyük bölümünde kıble güneyle hemen hemen çakışmaktadır(...)"*

    gel de anadolu'nun böyle cilvelerini görüp çıldırma!
  • "ona yönelip yaptıgınız ibadetlerde sapma açısının (a) 20 dereceye çıkmasında sakınca yoktur. keza bizim katımızda; a<=20 için tan a = sin a dır. amin" el-trigonometri. (bkz: #14827372)
hesabın var mı? giriş yap