• kendime yeterince zarar veriyordum. ve bir de dünyanın vereceği zararları ortadan kaldırmanın imkânı olmadığına göre, yoklarmış gibi davranarak yalnızlığı seçmek en doğrusuydu.
  • kendinizi yok etmeden(iyimser anlamda zorlamadan) gerçekleştiremezsiniz ve buna cürret ettiğinizde jung'a göre gölge denilen kötü tarafınızla da yüzleşmeniz gerekir, hatta o sizin kendiniz olabilir. hiç yüzleşmezseniz bu durumda da fark etmeden kötü birine dönüşebilirsiniz.

    çoğu insan inançlar, mitler, jung'un arketipler olarak tarif ettiği geçmişten bilinçaltımıza yerleşmiş semboller ve sonucunda "self(kendilik)" inanışı yüzünden değişmeye büyük bir direnç gösterir. değişmek her zaman iyi biri olmak da demek de değildir, bu tartışmalı konuyu serbest düşüncelerim üstünden olabildiği kadar basit anlatmaya çalışacağım.

    ...kendini değiştirmek neden zordur?
    insanların çoğu değişime direnir, istemez. çünkü değişmek yüzleşmektir, yıkılmak ve tekrardan inşa olmaktır. inanç sisteminin değişmesidir. hatta "dertleşme" adına yapılan sohbetlerde sadece kendilerinin doğrulanmasını ister. bilimde bile böyledir, yeni bir hipotez eskisiyle çelişiyorsa çok zeki insanlar tarafından bile sevilmez. bu yüzden karakter yapılanmasında "açıklıkla", "muhafazakarlık" çelişir. çok zeki insanlar düşünüldüğü gibi "açıklık" yapılanmasına sahip değildir örneğin. kendi düşüncelerine güvendikleri için küstah ve bir o kadar muhafazakar olurlar. hadi oradan diye düşünenler einstein'ın kuantum mekaniğine nasıl itiraz ettiğini araştırabilirler. hatta bir podcastimde kendini çok zeki sanmak kadar sıradan sanmanın da sorunlarından bahsetmiştim.

    kuhn yeni bir düşünce şeklini paradigma olarak açıklamaya çalışmıştı, bir önceki paradigma geniş olarak önceki tarafından kapsanabilir ve onu her zaman çürütmek zorunda değildir. kuhn'un bilim felsefesine kattığı en önemli düşünce şuydu: "bilimsel bir düşünceyi geliştiren doğrulanması değil, hiç yanlışlanamamasıdır. çünkü tek bir yanlış teoriyi çökertir." üstteki düşünceyle paradigmayı düşündüğümüzde newton mekaniğinin büyük parçalar için çalıştığını fakat atomaltı parçacıklarda işe yaramadığını görüyoruz fakat kuantum mekaniği büyük parçalarda da her ne kadar pratik hesaplanmasa da kullanılabiliyor böylece bir paradigma diğerini kapsamış oluyor.

    ...kendini değiştirmek nasıl mümkün olabilir?
    bunu jung ve psikoloji üstünden inceleyebiliriz. antik dönemden günümüze çeşitli mitler hep aktarılır ve buna kollektif bilinçaltı denilir. hikayeler, tipler, hisler arketipler içinde gömülüdür ve hepsi birliktedir. aşk bir histir ama süreci hikayedir, aşık olan kişiler birbirine ideal seçim olarak görür ve toplamda his, hikaye, kişiler toplamda arketip olur.

    örneğin nehire girip, çıkınca temizlenme, boğulup dirilme örnek verilebilir. hristiyanlıkta da popüler bir mittir. vaftiz olma buradan gelir. 300 spartalı filmindeki tanrı kralı örnek verebiliriz. tanrı kral nehire girer, çıktığında parlaktır, hiç kıl kalmamıştır ve tamamen yenilenmiştir, esas sorunsa bir tirana dönüşmüş olmasındadır. yani bir nevi gölgesi ağır basmıştır. oysaki tarkan (köpekli olan) bir filmde ağzı burnu yamulur, sonrasında da lavlı bir nehire girmesi söylenir, burada ya yok olacaktır ya da tekrardan güçlü biri olarak doğacaktır. o kendini yok etme riskini göze alarak lavlara girer ve yeni biri olur, arketipi "güçlü şövalyedir."

    ...nörobilim
    bu durumu biraz daha geniş ve kapsamlı olarak şöyle anlatmıştık. örneğin nörolojik açıdan da şöyle bakabiliriz: kendimizi yıpratmak yeni genlerin uyarılmasına, duruma uyum sağlamak için yeni protein sentezlememize neden olur ve gelişirsiniz ama önce yıkım şarttır. biyolojik olarak bile önce proteinler parçalanmalı ardından yeni proteinlere dönüşmelidir.

    ...sonuçlar
    aslında bu mitler bizi hep aynı yere çıkartır: ancak zorlanarak gelişebiliriz ve cesaret gerektirir. kendiniz dışına çıkmaya çalışmadan yeni biri olamazsınız. değişim ve zorlama her zaman yeni birine dönüşmemize ve gelişmemize sebep olur ama gölgemizi de kontrol etmemiz gerekir, yani iyi biri olacağınızın garantisi yoktur. hatta gelişmeyle "iyi biri" olma arasında direkt bağlantı da yoktur. jung da benzerini anlatmaya çalışmıştı: mesele persona dediğimiz dışarıya gösterdiğimzi yüzümüzle gölgemizi barıştırmaktan geçer. van gogh gölgesini kontrol edemezseydi sıradan bir şizofren olacaktı ve kendisini asla bilmeyecektik. tanrı kral göle girdi ve yenilendi, peki iyi biri mi oldu? gölgesinin ağır bastığı bir kişiliğe dönüştü, o da gölgesiyle barıştı ve bir tiran oldu. varoluşçulukta da amaç hayatın önemsizliğine yaratıcılıkla başkaldırmaktır, kendine karşı çıkmaktır örneğin. bunuda rollo may üstünden şöyle ayrıntılı anlatmıştık:
    (bkz: yaratıcılık/#117870825)

    debe edit.
  • mümkündür
  • imkansızdır. çünkü insan 7'sinde neyse 70'inde de odur.
  • bazen gerekli olan birşeydir..bazı değişimler cidden iyi gelir..kendinize bazen devrim yapın..
  • hayatta herkesin yaşaması gereken aydinlanmadir. kendini değiştirmeyen insan durgun su gibi yosun tutar. tabi toplumda kendini değiştirmeyen insana övgü var, kendini hiç bozmadı vs. gibi basmakalıp sözlerle de pekiştiriliyor. ve sürekli insanlar değişmez diyerek tuğladan insan yaratmaya çalışıyorlar. halbuki insan değişir ve değişmelidir de. insan şekillenir, şekillenmezse eciş bücüş bir şey olur. çünkü herkesin bir ya da birden çok kendiyle ilgili problemi var. bu problemlerini fark edip uğraşmazsa artik bir tuğla insan olur. halbuki ahşap bir konak gibi yeni, güzel malzemelerle kendini yeniden inşa edebilecek kuvvettedir insan.

    toplumun dayattığı "insanlar değişmez, can çıkar huy çıkmaz, yedisinde neyse yetmişinde de odur" gibi sözlere kulak tikamaliyiz. bir yandan ilişkilerde diğer kişiyi değiştirebileceğine olan yüksek bir inancı ve çabası var insanın, ama bunu kendine sarf etmiyor. kendini değiştirmek çok güzel, gelsenize.
  • kendini değiştirmek kendini akıntıya bırakmak ile oluyor, akıntıya karşı yüzmekle değil... allah bizim ihtiyacımız olan şeyleri bize nasip ediyor. örneğin işimiz ile ilgili bir mesele var ve mutlaka yapmak zorundayız diyelim. ancak işimizi yaparsak belki okumalardan geri kalacağız... hayat işte. o zaman akıntıya teslim olup yalnızca asgari ibadet yaparak işe yoğunlaşmak gerekir. bu durumdaki bir kişi şöyle düşünebilir, "ben eskisinden daha çok zikir yapıyordum, okuma yapıyordum, şimdi yapamıyorum. manevi halim çok kötü olacak". işin aslı o kişinin hayatının o anında o düzene, o zorluğa ihtiyacı vardır. maneviyatı için. isyan etmeden işe odaklanmak ve görevleri yapmak gerekir. eğer kadere razı olup, cüzi de olsa elinden geleni yaparsa ve aslında allah'ın verdiği görevi yani işindeki o zorluğun üstesinden gelirse o kişi değişir... eğer akıntıya karşı yüzmeye çalışırsa dünya da ahiret de elden gidebilir... o yüzden allah'a teslim olmak lazım. o bizi biliyor, neye ihtiyacımız olduğunu biliyor. hiç tahmin edilmeyen yerlerden insanları değiştirir. o kişi isterse 10 yıl okusun, o olaylardan sonraki değişim gibi bir değişim elde edemez.
  • hikaye şöyle başlıyor ölüm döşeğindeki bir rahibe soruyorlar ölmek üzeresin artık anlat konuş diyorlar
    bize vermek istediğin mesaj ne hayatının sonunda pişman olduğun şeyler ne rahip diyor ki hayatım
    boyunca dünyayı değiştirmek istedim ve bir şeyler yaptım hemen gördüm ki dünyayı değiştiremicem dedim sonra hedefi küçülttüm ülkemi değiştirmek istedim bir takım eforlar harcadım ama o da olmadı
    şehrim olmuyorsa semtimi, semtim olmuyorsa işte rahibim neticede cemaatin var o cemaatini bir
    değiştirmeye çalışayım falan değiştirmeye çalıştım değiştiremedim şimdi de öyle ölüm döşeğinde bu
    yatakta yatıyorum fark ediyorum ki aslında ilk gün kendimi değiştirebilseydim o ilk değişiklik belki de
    ailemi değiştirecekti bunu cemaatim görecekti, cemaatim semti onlar şehri değiştirecekti. ama başlamam gereken yer kendimi değiştirmekti
  • "değişebilmek kendinin bile tanıyamayacağı yeni bir varlık olmak." ben kendimi eskiye göre tanıyamıyorum. bu yeni halimi çok daha seviyorum.bazı yönlerimi değiştirmedim geliştirdim, bazı yönlerimi değiştirdim, bazı yönlerimi tamamen hayatımdan çıkardım. artık çok uzun zaman önce olmam gereken kişi olmuşum gibi hissediyorum.
  • dünyanın değişmesini istiyorsan once kendini degistirmelisin
hesabın var mı? giriş yap