• uyumak için yegane sebeptir. en az 6 gerekçe gösterebilirim bunun için:

    gerekçe 1:
    karmaşa sıkıcıdır. sıkıcı değildir diyen karmaşanın ortasında değil kenarında oturuyordur. karmaşaya uzaktır. karmaşayı seyretme imkanı vardır. karmaşa uzaktan düzzzz görünür. bilmeden konuşuyordur. o kadar çok karmaşa kelimesi geçti ki; bu bile sıkıcılığına yeter sebep.

    gerekçe 2:
    lalla lal laaa şeklinde nakaratı olan şarkılar. bu şarkılar her şeyin belirgin olduğu bir düzlemde elbette yeşeremez. şarkı üretirken beynin kuzeyinde oluşan karmaşayı tasvir etmek için lalla lal laaaa kullanılır. uyanıksan kafanı skerler.

    gerekçe 3:
    dokunmatik ekranlı telefonlar. tuşlu telefonları bedenine eklemlemiş bir kuşak olarak bu son zamanların çılgın teknolojisi dokunmatik karmaşadan başka bir şey değil. uyumayıp(unutmayıp) da ne yapacaksın?

    gerekçe 4:
    michael jackson olayları. şimdi adamın yaşadığına inanıyordun da öldüğüne neden inanmıyorsun diyenler çıkabilir. oysa düz, karmaşadan uzak, skandalda gözü olmayan sevimli michael jackson olaylarına ne kadar muhtacız. bi bilsen.

    gerekçe 5:
    ergenekon error örgütü. bir yılan kuyruğunu kontrol edemiyor, ikide bir kuyruğunu kendi götünden çıkarıyorsa o yılanı seyreden göze acırım. yılana daha çok.

    gerekçe 6:
    tekdüzelik istikrardır. istikrar uyumakla vücut bulur.
  • "insanin ici nedir?" deseler, cevabini tam karsilayan kelime.

    'kalbim tasiyamayacagim kadar agir, kelimelerse anlamlandiramayacagim kadar yabancilar. sanki hepsini alip benden en uzaga firlatmisim, uzanamiyorum. alip icimin karmasasini dillendiremiyorum. cok uzun zaman oldu. yazmak icin de, anlatamamak icin de cok sebep vardi.daha nasil boyle devam edebilirim bilmiyorum. kelimeleri ozluyorum. onlar olmadan kendimi anlatabildigim insanlar o kadar az ki.

    hayat hic adil degil ve ben her gecen gun biraz daha korkuyorum ona yenilmekten. asklar canimi en fazla, bugune uzak tarihler tasiyan kucuk kagit parcalarinda karsima ciktiklarinda acitiyorlar. asklari kagit parcalarina hapsedip uzaklasmalarini izliyorum hep.cumlelerim gibi asklarim da hep devrik. yoksa devrilen sadece benim de asklarim hep dimdik ayakta mi? sanirim boyle. oyle asklar yaratiyorum ki, ben gitsem bile onlar birileriyle tamamlaniyorlar. bense mutsuzum. cok mutsuzum. ustelik aglayamiyorum. kizamiyorum. kizamamak degil de,aglayamamaktan icimde olusan menderesler yoruyor beni.

    oyle bir haldeyim ki; anlatmaya mecalim yok. butun cumleler yarim. utanmasam uc nokta olacagim. yalana acim ya da kandirilmaya musaitim. kendimi hic olmadigim kadar aptal hissediyorum. insanlar icin harcadigim her caba bos, kendimden feda ettigim her sey anlamsiz geliyor. butun uzuntulerimle kalakalmis hissediyorum kendimi bu soguk dis savas sonrasinda. elimde ne kaldi?

    sesimi sesinden sakliyorum. anlamsiz cumleler kuruyorum. butun hayatlari uzaktan izleme kararlari aliyorum. hayallerimi kirip kirip, kirintilariyla kalbimi yamiyorum. durmadan duvarlari yokluyorum. biliyorum bir tugla bulacagim ve iter itmez burdan cikacagim. kurtulacagim. gozlerim kapalıyken daha mi guzel her sey?'

    ayca yalti
  • "insan dimağının işleyebileceği bütün günahları işlemiş fakat bedeninin nerede/nasıl/kiminle olacağı sorularına henüz verebileceği * net bir yanıtı olmadığında ruhun yaşadığı travma bile olabilir belki"

    durumu..
  • ruhun duzensizligidir once. sonra kafanın, sonra elin, ayagın, ve tüm bedenin birbirine girmesi. var olması gereken bütünlüğün saglanamaması gibi bir seydir. karmasa... sıkıcı, çekilmez bir andır. korkutur sonra. sadece gülersin bazı günler, aynı günün bütün gecelerinde ise aglarsın. karmasa; hem güldüren, hem aglatan. her güldügünde sanki icini acıtan. karmasa, cogu zaman kaynagı belli olmayan. tek olsa belki, bir tek sey sebep olsa cozulebilir. ama ya bir yumaksa karmasa, ve siz biribirine karısan iplikleri cozmek konusunda cok yeteneksiz ve hatta basiretsizseniz yakar yıkar karmasa. ne olurdu gitmeseniz, gitmeseydiniz, gitmesek; yerimizde dursak, devinsek, dursak, hep oldugumuz yerde dusunsek, sanki az biraz azalırdı karmasa.
  • kime ait oldugunu bir türlü hatırlayamadıgım, çok sevdigim bir şiir.
    karlı bir yaz günü
    ihtiyar bir genç,
    tahtadan yapılmış
    bir taşın üzerine oturmuş,
    yaşamakta olan
    ölmüş sevgilisinin ardından,
    kahkahalarla ağlıyordu...
  • bazen iletisimin basarisiz oldugu zamanlarda cikar ortaya bu olay

    ihtimallerin coklugundanmis gibi;

    oyleymis gibi dusunmek,
    boyleymis gibi ummak,
    boyle boyle oldugunu tahmin etmek,
    soyle soyle dediklerini duymak,
    oyleyken oyle diye hissetmek

    bi biraksa insan kimin ne dedigini ve olasiliklari bir nefes alsa ve huzur olsa!
  • ezgi gedik'in önce klavyesi sonra da sesiyle güzelleştirdiği kırık çizgi şarkısı.

    öldüm sandım
    doğdum sandım
    sen gidince çok yalnız kaldığımı sandım
    ama yanıldım
    yanıldım
    birden oradan buradan geldiler
    davet etmeden içeri girdiler
    umursamazca katlettiler
    sonra da siktir olup gittiler
    davetsiz misafirler
    onun adı karmaşa
    evet onun adı karmaşa

    kaçış yok kurtuluş yok
    içeriye sızacak hiçbir delik yok
    ondan kurtuluş yok
    davetsiz misafir
    karmaşa
    onun adı karmaşa
    evet onun adı karmaşa
  • sbf tiyatro kulubunun yeni oyunu
  • af-jd"ofs^534nşöxcşx*glp%&str0k$zı94sağ=39jtsre4gzq1(+'3%6!)oasğüşçxc
  • bu gece şöyle bir şey benim için; buyrunuz
hesabın var mı? giriş yap