• üç yıl sürdü benim cezam, üç yıl.
    sonraki üç yıl yavaş yavaş ilerledik ve bugüne geldik işte.
    yeni tahliye oldum say, toplamda 6 yıl yatmışım içerde gibi.

    konuşmadı benimle, yüzüme bile bakmadı. gerçi allah var, elini üzerimden tam anlamıyla çekmedi de. en batacağım zamanlarda bir şekilde can simitleri attı, yeğenime gönderiyorum diye.
    ama mecbur olmasam uzanmayacağım can simitleriydi onlar.
    kızım vardı, kendimi susturup kızım için almak zorundaydım, uzanmak zorundaydım o simitlere.
    yine de dayandım, dönmedim yolumdan.
    bir gün bornova taraflarında bir arkadaşımdan evime dönüş yolundayken bu şarkı çalındı kulağıma.
    bornova pek gittiğim bir yer değildi ve bulunduğum sokak ıssızdı biraz.
    otobüs durağında bekliyordum. durağın arka tarafı izbe bir bina, yıkılacak neredeyse.
    kulağımda kulaklık, hangisiydi hatırlamadığım bir radyo istasyonu ve bu şarkı.
    güneş batmak üzere.
    ses yok, kimse yok.
    kız babasında, ailem zaten benimle konuşmuyor, arkadaşımla vedalaşmışım ve günlerden cuma.
    pazartesiye kadar boşum yani.
    dedim ki "ölsem, atsalar şu izbeye üç gün yokluğumu merak eden olmaz burada."

    hazırda bekleyen iki damlam vardır her zaman, akmaya başladılar hemen.
    tam o sıra bir teyze geldi ve oturdu durağa. o da otobüs bekliyor.
    yandan bakıyorum ona, ama o kafasını kaldırıp bana bakmadı bile.
    ben de iyice koyverdim kendimi.
    neden sonra önüme uzanan bir mendil gördüm. kağıt mendil, paketiyle hem de.
    aldım elime, sildim gözlerimi. teyzeye doğru baktım; ama o yine bana bakmıyordu. sakince otobüs bekliyordu.

    hep derim, kardeş demek aranda kan bağı olan insanlar demek değildir.
    işte kardeşin duymaz tam da bunu anlatan bir şarkıdır.
  • zülfü livanelinin türkiyede yasaklı olduğu yıllarda isveçte plaklarını çıkardığı bir dönemde türkiyenin burnunun dibindeki bir yunan adasında konser vermeye geldiği gece birkaç kilometre ötede ışıklarını gördüğü ülkesine olan hasretini adadaki konser sonrası aktardığı şarkısı. eloğlu kendisini türkiyenin burnunun dibindeki bir adada dinleyebilen yunanlılar, kardeşin ise birkaç dakika mesafe uzaklıktaki türkiyenin insanlarıdır.
  • zülfü livaneli'nin 1970'lerden sonra fikir ayrılığına düştüğü kardeşi asım livaneli için yazdığı şarkı.
  • aralarda uğranan bir duraktır bu şarkı.

    özellikle tek çocuksanız birilerini kardeş sanırsınız. sonra kardeşiniz duymaz acınızı eloğlu duyar. sonra o eloğlunu kardeş sanırsınız. kardeşiniz olunca sizin görünüzde o, o da duymaz olur ve ama yeni bir eloğlu duyar. hayat böyle ilerler...

    dolayısıyla.. şarkının dediği gibi: umudu kesip de incinecek bir şey yok. açabiliyorsan yüreğini bir merhabaya, kardeşin duymasa da bir duyan bulunur çığlığını...
  • sisam * adasının, türkiye'ye çok yakın bir burnunda yer alan bir balıkçıda, girilmesi yasak olan ülkeye baka baka ve özlem duya duya bestelenmiş bir livaneli şarkısı.
  • gözlerimi dolu dolu gülümseten, direncim olmuş şarkı. bir adım sonrası ada.
  • bu şarkı beni anlatmıyor, sözleri bana hitap etmiyor ya da ne bileyim dinledikçe hüzünleneceğim birilerini tanımıyorum ama nasıl bir şarkıdır ki bu her dinlediğimde içimi en içten sızlatmayı başarıyor, nasıl bu kadar yüreğime dokunabiliyor bilmiyorum.

    çocukluğumdan beri bizim evin içinde, arabamızda, babamın dudaklarında hep livaneli'nin muhteşem şarkıları söylenir, dinlenirdi. bu şarkı sanırım onların en güzeli. beni en etkileyeni, en içime dokunanı.

    insanın duygularına hitap eden muhteşem bir livaneli eseri.
  • bugun yasananlardan sonra kafamin içinde çalan sarkidir.

    (bkz: 28 mayıs 2013 taksim gezi parkı işgali)
  • sözleri yazılmamış, hayret...

    “susarlar, sesini boğmak isterler
    yarımdır kırıktır sırça yüreğin
    çığlık çığlığa yarı geceler
    kardeşin duymaz eloğlu duyar

    çoğalır engeller yürür gidersin
    yüreğin taşıyıp götürür seni
    nice selden sonra kumdan ötede
    kardeşin duymaz eloğlu duyar

    yıkılma bunları gördüğün zaman
    umudu kesip de incinme sakın
    aç yüreğini bir merhabaya
    kardeşin duymaz eloğlu duyar”
  • "susarlar seni boğmak isterler" ile başlayıp "kardeşin duymaz,eloğlu duyar" ile biten bir ömer zülfü livaneli destanı.

    demek çocukluğumuzun eğlencesinin fon müziği olmuş zülfü livaneli , edip akbayram , suavi , ahmet kaya , grup yorum ve niceleri. adını koyamadığımız büyük fikirlere sahiptik de ne anlama geldiğini anlamamız uzun sürdü. atilla ilhan, aziz nesin okur, ahmet kaya dinler, pop müzik dinleyeni beğenmezdik.

    tuhaftık . sebebini anlamam için çeyrek asır geçmesi gerekiyormuş.
hesabın var mı? giriş yap