• tek çocuk sahibiyseniz ve evinizde onun isteğiyle bir kedi ile yaşamaya başladıysanız başınıza gelebilecek durum.

    rahatsız eden annenin ilgisinin paylaşılması sanıyorum. neyse ki kızım duygularını duru bir dille ifade ediyor.

    "yeter anne kıskandııım."

    şimdi kendimize çeki düzen zamanı..
  • benim icin;

    yeni dogan kardesin karnina oturup ziplarken anne gelince "ayy ayy" diye seviyor gibi yapmaktir.

    koltukta hareketsiz yatan cocugu cekip asagi düsürdükten sonra kosa kosa annenin yanina gidip "anneee kardesim düstü." diye haber vermektir.

    duydugum en uc örnek ise kardesini sinsice öldürmeye calisan sude. sude ve ahmet iki kardestir. sude 3 yasinda, ahmet bebek. biz sudeye oynasin diye oyun hamuru almisiz. annesi kizini siddetle uyarmis "sakin onlari agzina sokma, ölürsün!" günler sonra saskinlikla iceri giren sude "annee bu hamurlari yiyince ölünmüyoo, ahmete yedirdim ölmedi :( "

    anne: asdfghjkl
  • doğdu andan itibaren evin hakimi ve sahibi olan çocuğun yeni doğan kardeşine anne babasının ilgisinin yönelmesinden mütevellit duyduğu kıskançlıktır. kardeş kıskançlığının temelinde-kardeşe yönelik görülse de- anne babaya duyulan kızgınlık vardır.
  • büyük kardeşin küçüğe karşı hissettiği yıkıcı duygu.

    kardeşim doğunca sobaya atalım diye tutturmuşum. sonra kardeşin hediye aldı dediklerinde biraz susmuşum. sonra aramızda 2 yaş olmasına rağmen bakımına dahil etmişler. küçük anne olarak sorumluluk almışım ancak sanırım hiç tam olarak sevemedim çocukken. herşeyi paylaşmak zor geldi. aman o küçük yapar denilip göz yumulması ve sen büyüksün dikkat et biraz uyarıları çifte standardı pekiştirdi. ben hep başarılı olmama rağmen hiç takdir görmezken karnesi zayıfla dolu kardeşimin ufacık başarıları göklere çıkarıldı. anladım ki ona karşı durmak işe yaramıyor. onu sevmek, sevmiş gibi görünmek ebeveynlerimin taktirini kazanmamı sağlıyordu. aferin kızım kardeşinle ilgilen..

    sanırım bazı erkekler yaşça büyüse de çocuk kalıyor. bu adamlar evlenince karılarından ilgi bekliyor, şımartılmak istiyor. sonra bir gün çocuk sahibi olunduğunda ona karşı ilgi azalıp, herşey çocuğa göre planlanınca dışlanmış hissediyor. karısı onun değil, çocuğun istediğini yapıyor. adam, annesi gibi görüp karısını evin yeni gelen çocuğu kıskanıyor. hep onunla ilgileniyorsun.. bence bu adamlarda da bir nevi kardeş kıskançlığı var.

    en son kızım istediği için kedi sahiplendiğimizde kardeş kıskançlığına şahit oldum. kedimiz bize geldiğinde 2 aylıktı. kızım kedi kucağıma geldikçe alıp kucağımdan attı. beni hiç sevmiyorsun diye isyan etti. dört ayak durup bir hafta kadar miyavladı. sonunda alıştı, kıskançlığı geçti ama epey eziyetli oldu.

    hepimiz ilgiden hoşlanıyoruz. paylaşılan kişinin tavrı bu kıskançlığın ne zaman ve nasıl sonlanacağını belirliyor.
  • "sen yokken onlar sadece benim annem babamdı, bir tek beni seviyorlardı." diyorum bazen. :)

    daha 1.5 yaşında bile değilmişim kardeşim doğduğunda. doğumu zor olmuş, bir süre hastanede kalmış annemle kardeşim.

    bense evde babannemin ve babamın koynunda uyumuşum. 1 hafta boyunca anneme hasret kalmışım. kardeşinle beraber gelecek demişler heralde.

    bizim eski ev yolları topraktan, kuş uçmaz kervan göçmez, yokuşlu bir gecekondu mahallesi. pencereden bakarken, yokuşun başından annemle kardeşimi görmüşüm. evde de komşumuz gül teyze varmış.

    görünce sevinçten çılgına dönmüşüm.

    "annem gelmiş, kardeşim gelmiş
    annem gelmiş, kardeşim gelmiş"

    bağıra bağıra zıplamışım sevinçten. o halimi gören gül teyze, babaannem ve evdeki tüm ahaliyi (amcamlar, halam, dedem hepimiz beraber yaşıyorduk.) hepsini ağlatmışım, hüzünlendirmişim. hala anlatırlar, nasıl zıplıyordun biliyor musun diye.

    söylediklerine göre hiç kıskanmamışım kardeşimi. böyle bir şey nasıl mümkün olur bilmiyorum. kim bilir belki de içimde yaşadım...

    çok kavga ettik kardeşimle. birbirimizin saçlarını yolarak, ısırarak, dövüşerek büyüdük. hala daha çok iyi anlaştığımız söylenemez. ama ben hep kabuslarımda, kardşeimin başına bir şey geldiğini görür, sıçrayarak uyanırdım.

    acil bir durum olacak olsa ilk kurtaracağım kişi her zaman kardeşimdi. aksini hiç düşünmedim.

    artık kardeşim uzakta. yani artık başka bir şehirde yaşıyor. en büyük kavgalarımı ettiğim, ama yine de canımdan bir parça olan kardeşim. artık kıskanıyorum da. o uzakta diye onu özleyen annemi babamı kardeşimden kıskanıyorum. bir de bazen eşinin kızkardeşiyle fotoğraf paylaşıyor, orta yerimden çatlıyorum.

    şimdi yolda canımın içi. evine geliyor hafta sonu için. muhtemelen yine kavga ederiz şu 2 günde bile :) ama kardeşlik böyle bir şey.

    en iyi arkadaşım, dostum, akıl hocam, moda danışmanım*, aslında herşeyim o benim. allah yokluğunu, acısını göstermesin. böyle bir küs bir barış, geçinip gidiyoruz işte. ama uzakta olunca yaradı galiba, en azından kavgalarımız azaldı :)
  • kardeşim doğduğunda küçük çantamı toplayıp evden kaçarak başlangıç yaptığım eylemdir. bir kaç gün de elleşmemiş ya ailem, bırakmışlar beni kaçtığım komşuda. sonrası kaos.

    80’lerde hayat gerçekten daha kolaymış, pedagoji falan hak getire. “olur ya o kadar kardeşler arasında” diye diye, büyümüşüz gitmiş. bir hasar kaldıysa da ruhlarımızda, haberimiz dahi olduğunu sanmıyorum.
  • benim oğullarımın arasında küçüğün büyüğe duyduğu kıskançlık türüdür. dengeleri korumak adına, büyük çocuğumuza ilgimizi yitirmemeye çalıştık. başta özellikle ben, çocuğun emzirilmesi için uzun süreler harcadığım ve temizlenmesi, uyutulması gibi işleri daha çok üstlendiğim için çocuğu emzirirken özellikle büyüğü yanıma alıp masallar anlatır, şarkılar söylerdim. emzirme süresi azaldıkça, küçük kardeş uyur uyumaz yine büyük oğlumla hamurdan babalar, anneler, bebekler falan yapardık. küçük büyüdükçe anlaşılmaz bir kıskançlığın içine girdi. büyük oğlum ne zaman kucağıma gelse, küçük de kucağıma gelip abisini itmeye başladı. çözüm olarak önce kim geldiyse o kalkana kadar diğerini, "o önce geldiği için, sen beklemelisin" gibi telkinlerle yatıştırmaya çalıştık. şu anda işe yarar görünüyor. aynı durumu oyuncak paylaşımı konusunda da sürdürüyoruz. o konuda da küçük daha kıskanç davranıyor.
  • 2 kız kardeşiz. ablam benden 5 yaş büyük.
    küçükken beni kapının arkasında sıkıştırıp saçımı çekip ağlattığını, annemler evde yokken terlik atıp, çelme takıp yere düşürüp ağlattığını ve sonrasında ben ağlarken bunu fotoğrafladığını hatırlıyorum. böyle de yaratıcıydı. aile albümlerinde bu abuk fotoğraflar mevcut.

    şimdi ben 37, o 42 yaşında. geçen gün konuşup güldük. ne gıcıktın, az dövmedin beni dedim.
    "ne yapayım, evin prensesi bendim, sen doğdun pabucum dama atıldı, bir de güneş gibi nasıl güzeldin, çocuk aklı kıskançlıktan dolayı senden bazen nefret ediyordum" dedi.

    canım ablam...
  • kürt dünyası, yaşadıklarından sosyal (istatistiki) olarak bir şeyler öğrenmiştir: gerekirse kardeşiyle bile rekabeti*, bir de grup/klan dayanışmasını. kürtlerin anı-zamanı güvencesiz olduğu için bugün gülebilen hemen bugün güler, ertelemez. bu, kürtler kolay mutlu olurlar ve özgüvenlidirler hissi yaratır. belki bugün bulabilen, çalabilen, ilkesini unutup kendi çıkarına çelişebilen de geri durmayacaktır. gayet insani ve tarihsel.

    (bkz: kardeş kardeşin ne öldüğünü ister ne onduğunu)
  • sebebi ebeveynlerdir.

    genelde tek çocuk ile yetinmezler ve birbirine bilinçaltında düşman kardeşler yetiştirirler. bütün kardeşler mutsuz olur, karakter olarak yumuşak başlı ve naif olan daha mutsuz olur, çirkef kardeş ise hem daha az mutsuz olur hem de bütün malı mülkü süpürmesine rağmen asla doymaz ve mağdura yatıp kardeşini suçlar.
hesabın var mı? giriş yap