• bir toplulugu oluşturanların duygu, düşünce ve ortak çıkarlarda birbirlerine karşılıklı bağlanması; birbirlerine destek olması.
  • (bkz: imece)
    (bkz: koyumuz koylumuz)
  • dayanışma, çaresiz anlarda uzatılan bir el, söylenen iki kelimedir.
    peki dayanışma kimler arasında ve nasıl olmalıdır?
    istanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde hemşehri hatta köylü dernekleri var. bu dernekler anadolu’nun dört bir tarafından gelen insanları yılda birkaç kez de olsa (geceler, piknikler vs.) buluşturuyor. memleketinden kopup gelen, büyük şehirdeki ekonomik şartlara, insan ilişkilerine uyum sağlayamayan insanlar çareyi genellikle hemşehrileri veya köylülerinde arıyorlar. buluyorlar mı bulmuyorlar mı bilmiyorum, bana buluyorlar gibi geliyor.
    dayanışmanın başka örnekleri de var. mesela aynı liseyi, üniversiteyi bitirenler arasında. sözgelimi bir işyerindeki yetkili, işe eleman alırken şartlar eşitse önceliği kendi üniversitesinden mezun olanlara veriyor. zaten bir çok üniversitenin mezun dernekleri de var. bildiğim kadarıyla köklü liselerde de durum aynı.
    dayanışmak iyi lakin kendinden olanı desteklediği kadar olmayanı dışlıyor, dışlamak zorunda. peki o zaman insan soruyor, trabzon’luyu destekliyoruz da rize’linin suçu ne? odtü’lüyü destekliyoruz da itü’lünün suçu ne? galatasaray’lıyı destekliyoruz da darüşşafaka’lının suçu ne?
    yoksa bütün insanlar bütün insanları mı desteklemeli? (acaba sosyalizm bu mu?) bunun da uygulanması mümkün görünmüyor. üstelik asgari ücretle çalışan bir işçi bir fabrikatörü desteklese ne yazar desteklemese ne yazar? hem böyle bir şey niye gereksin?

    bildiğim kadarıyla solcu aydınlar en doğru, anlamlı ve gerekli dayanışmanın işçi sınıfının dayanışması olduğunu söylüyor. bu durumda ben merak ediyorum, bir burjuva olarak bu dayanışmada bana düşen rol ne?
  • yuz kilometre civarlarinda yolunuzda seyrederken, karsi seritten gelen araclarin gunduz vakti
    "- ileride radar var ona gore..!" dercesine size selektor yapmalari, paranizin cebinizde kalmasi durumu.
  • bir adam, dort cubugu birer birer kirabilmis ama dordunu birbirine baglayinca kiramamis. insanlarda o çubuklar gibi olmaliymis, sımsıkı bağlanmalılarmış zor zamanlarda birbirlerine, kimsenin onları kolayca kırmaması için. iyi ama insan başka çubuk başka diyen olucaktır. olsun varsin bizi de çubuktan ayiran bir yanimiz var.
    (bkz: tesanud)
  • yoksul mahallesindeki tek makarna suzgecinin, utusunun vs. o an hangi evde oldugunun herkesce bilinmesi.
  • herhangi bir problem karşısında ayakta kalabilmek için bir kaç kişinin güçlerini birleştirmesi. fiziksel de olabilir bu güç birleştirme ruhsal da. kimi zaman beraberce bir işin halledilmesidir, kimi zaman yürek yakan acılara hep beraber dayanmadır. bünyesinde barındırdığı ış-, iş işteşlik ekinden de anlaşılacağı üzere tek başına meydana gelmez bu hadise. tabi; çeşitli çap ve ebattaki yardımlaşma ve dayanışma derneklerinin çatısı altında toplaşıp okey oynayıp taş çalmaktan başka maharetleri olmayan kuru kalabalıklar bilemez dayanışmayı.
hesabın var mı? giriş yap