• ingiltere ve fransa (destekçileri olarak ayrıca abd) lozan antlaşması sırasında kaldırılmaması için ellerinden geleni yapmış, inönü'nün tüm çabalara rağmen geri adım atmaması üzerine "bari 5 sene için daha geçerli olsun" şeklinde komik bir pazarlığa girmişlerdir.

    buna rağmen atatürk'ün kesin emri üzerine -ki atatürk aynı tarihlerde izmir iktisat kongresi'ni toplayarak batılı devletlere bir mesaj da vermiştir- türkiye cumhuriyeti kapitülasyonları tanımayacağını ifade ettiklerinde ingiltere görüşmelerden çekilmiş ve türkiye cumhuriyeti'ni savaş ile tehdit etmiştir. türkiye cumhuriyeti savaş konusunda "buyurun biz müsaitiz bekleriz" tavrı içerisine girince ise asıl barış isteyen ve son savaşlarda yenilen tarafın kendileri olduğunu hatırlayan batılı devletler bu konuda daha fazla ısrar edememiştir.
  • mesela; kız arkadaşa verilen msn şifresi, facebook şifresi gibi şeyler kapitülasyondur. siksen geri alamazsın. sakın!
  • istanbul'daki başbakanlık osmanlı arşivi'nde bulunan "düveli ecnebiye defterleri"nde, 1567'den 1922'ye kadar verilen kapitülasyonlara ait bilgileri ihtiva eden çeşitli hacimlerde yüzün üzerinde cilt bulunabilirmiş. buna göre venedik'ten amerika'ya otuz iki devlete kapitülasyon sağlanmış.

    ayrıca şunu da belirtelim ki bu imtiyazların en önemlisi yabancı tüccarların gümrük resminden falan muaf tutulması değil, akdeniz'de cirit atan korsanlara karşı korunacağı ahdidir.

    hatta belli başlı bazı maddelerini de yazayım yahu:
    - vasiyet hakları, inanç hürriyeti, ölüsünü gömebilme ve kıyafet hürriyeti (bazı yabancı tüccarların gerekirse müslümanlar gibi giyinebilmelerine müsaade edilmiştir ki hakikaten ilginç bir imtiyaz bu)
    - gemi onarımı, korsanların saldırısına uğranılması durumunda tazminat taahhüdü
    - şikayetlerin en yetkili kişiye iletilebilmesi hakkı
    - kendi konsolosluklarınca yargılanma hakkı
    - falan filan.

    konu hakkında islam ansiklopedisi'nde bulunan ve halil inalcık tarafından kaleme alınmış efsanevi bir "imtiyazat" maddesi mevcuttur ki okunması elzemdir diyor, sözü spor spikeri ve yatak muhabiri arkadaşlarımıza bırakıyoruz.
  • kapitülasyon, kelime kökeni olarak “antlaşma”dan gelmektedir (it. capitolazioni). osmanlı’da ise belli ülkelere verilmiş ticari, idari ve adli öncelik ve ayrıcalıklar, kapitülasyon olarak tanımlanmıştır. adli imtiyazlar yabancı uyruklu iki taraf arasındaki davaların, kendi ülkelerinin hukukuna bağlı olması; ticari imtiyazlar ticaret gemilerinin türk sularında serbestçe dolaşabilmesi ve ticaret yapabilmeleri yanında belli vergi vergi indirimlerinden oluşuyordu. kapitülasyonları büyük bölümü, antlaşma sayılmalarına rağmen, padişah lütfü olarak veriliyor ve padişahın isteği ya da üzerine yürürlükten kaldırılıyordu. bu yüzden, i. mahmut döneminde, 1740 yılında yapılan bir antlaşmaya kadar, her padişah değişiminde bu imtiyazların, halef tarafından da tanınması gerekiyordu.
    kapitülasyonların osmanlı ile başladığı sanılıyorsa da osmanlı’nın kurulduğu sıralarda, komşu ülkelere belli ticari imtiyazlar tanınması geleneği hakimdi. bizans ve selçuklu devletlerinin yabancılara belli imtiyazlar tanıdıkları bilinmektedir. öyle ki 1207 yılından itibaren, selçuklular, kıbrıs ve venedik’e ticari imtiyazlar verilmeye başlanmıştır. osmanlı maliyesi, malların ülke içindeki bolluğu temel alınarak uygulandığından, ithalat özendiriliyor, ihracat ise belli gerekli zamanlarda kısıtlanıyordu. halil inalcık’a göre, osmanlı’nın kapitülasyon vermesinin başlıca iki nedeni bulunmaktadır :
    bunlardan birincisi, osmanlı topraklarından transit geçen veya ülkeden ihraç edilen mallardan büyük miktarlarda vergi toplamaktır.
    kapitülasyonların verilmesinin bir diğer nedeni de avrupa’da yeni siyasal müttefikler edinebilmek amacıdır. bu kazanım, iki şekilde oluyordu. ya “düşmanımın düşmanı dostumdur.” parolasıyla yola çıkılarak, belli devletlere ayrıcalık sağlanıyor, ya da osmanlı devleti’nin çıkarlarına engel olmamaları karşılığında belli devletlere veriliyordu. kapitülasyonların bu şekilde kullanımı, denge siyaseti içinde yapılıyor, yani hiçbir zaman aleyhine kapitülasyon verilen devleti tamamen kaybedilmesi düşünülmüyordu. örnek olarak, özellikle 14. yüzyıldan itibaren, osmanlı’nın genişlemesi sürecinde venediklilerle bir anlaşmazlık yaşandığında, bu devletin rakiplerinden olan floransa, ceneviz ve ragusa’ya verilen imtiyazlar gösterilebilir . ancak, osmanlı ile venedik’in arası düzeldikten sonra venedik’ten alınan imtiyazların tekrar geri verildiği görülmektedir

    bu denge politikasının neden olduğu gelgitlere rağmen, 16. yüzyılın ikinci yarısına kadar osmanlı ticaretinde en büyük paya sahip olan devlet venedik’ti. ancak akdeniz havzasının avrupa ticaretinde önem kazanması sonucu meydana gelen osmanlı – venedik savaşları sonucu venedik, bu önceliği yitiriyor ve 17. yüzyıldan itibaren yerini fransa, hollanda ve ingiltere’ye bırakıyordu. önceleri venedik’in alternatifleri olan italyan şehir devletlerinin etki alanları ise adriya denizi* ile sınırlı kalmıştı.
    mısır ve suriye’nin fethi osmanlı ticareti için belki de bir dönüm noktası sayılabilir. çünkü bu bölgelerin ele geçirilmesiyle, doğu – batı güzergahındaki tüm ticaret yolları osmanlı egemenliğine girmiş bulunuyordu. ayrıca batılı devletler, eskiden memluk sultanlarından aldıkları imtiyazlar için artık istanbul’a bakmak zorundaydılar. kanuni sultan süleyman tahta çıktığında, eskiden gelen bu imtiyazları tanıdı ve üstüne, 1. françois ile, yanlış olarak ilk kapitülasyon antlaşması olarak nitelendirilen ahitnameyi imzaladı . bu ahitname yine osmanlı’nın denge politikasını göstermesi açısından önemlidir. habsburglar ve ispanyollar arasına sıkışmış olan fransa’ya “düşmanının düşmanı” olduğu için imtiyazlar vermiştir.
    venedik’in ardından osmanlı ticaretinde önem kazanan bir diğer devlet olarak ingiltere görülmektedir. ali ihsan bağış’a göre ingiliz tüccarlarının asıl amacı kafkasya ve iran hürmüz’e ticaret yapmak olsa da, iii. murat döneminde azerbaycan ve şirvan’ın ele geçirilmesiyle tekrar osmanlı’ya dönmek zorunda kalmışlardır . nihayet 1580 yılında, venedikli ve fransız elçilerin tüm çabalarına rağmen ingilizlerle ilk ahitname imzalandı.yine de fransa, en çok imtiyaza sahip olma özelliğini korumuştur. bu ahitnamenin imzalanmasında iki ülkenin de ispanya’ya düşmanlıklarının etkisini görmek zor değildir.

    16. yüzyılın sonlarında itibaren, akdeniz ticaretinde giderek ingilizlerin lehine doğru dönen bir ingiliz – fransız çatışması görülebilir. ingiliz ticaretinin gelişmesinin önemli nedenlerinden biri ortak düşmanlıkların yanında, güçlü ingiliz ticaret filoları ve ekonomisi hala savaşa bağlı olan osmanlı’nın, ingiltere’den savaş aleti yapmada kullanılan bazı ürünleri yüksek miktarlarda ithal etmek istemesi etkili olmuştur. buna fransızların, osmanlı üzerindeki nüfuzlarının da azalması eklenince ingiliz tüccarlar, osmanlı dış ticareti üzerinde hakim ve avantajlı duruma geçmişlerdir. ayrıca yapılan antlaşmalar sonucunda hollandalı tüccarların da ingiliz bayrağı altında ticaret yapacak olmaları da bu hakimiyetin nedenlerine eklenebilir.
    bir parantez de bayrak altında ticaret konusunda ayırmak gerekirse, kapitülasyon verilmemiş ülke tüccarlarının, diğer ülkelerin bayrağını kullanması önemli bir husustur. öyle ki, bayrak altında ticaret yapan tüccarlar da, bağlı olduklar devlete (ingiliz bayrağı altında ticaret yapan hollandalılar ingilizlere) belli bir oranda vergi vermek durumundaydılar.

    bu durum, 1683 viyana bozgunu’na kadar devam etmiştir. bu tarihten itibaren osmanlı devleti, kapitülasyonları kullanarak müttefik aramaya başlamış ve bu da kapitülasyonların niteliklerinin değişmesine neden olmuştur. bu dönemde kapitülasyonlar, avrupa’dan siyasi destek istendiğinde kullanılan bir silaha dönüşmüştür fakat 1740’ta i. mahmut’un fransa ile yaptığı antlaşma, kapitülasyonları, yabancı uyruklara, barış süresince verilen imtiyazlar olma statüsünden karşılıklı bağlayıcılığı olan bir ticaret antlaşmasına çevirmiş ve kendisinden sonraki padişahlar adına da kabul etmiş olması, osmanlı hükümetinin pazarlık gücünü ciddi bir şekilde azaltmıştır.

    bağış’a göre, kapitülasyonlara ilk dönemlerde bu kadar toleranslı bakılmasının nedeni, imparatorluğun bu dönemdeki hegemonik gücünden kaynaklanmaktaydı. ancak, imparatorluğun zayıflamasıyla birlikte, batılı merkantilist devletler, kapitülasyonların karakterini değiştirerek, osmanlı ekonomisini avrupa’ya bağımlı hale getirmeye başlamışlardır . özellikle 19. yüzyılın başından itibaren kapitülasyon antlaşmaları, osmanlı için yıkıcı sonuçlar oluşturmaya başlamışlardır. balta limanı antlaşması, bu konuda bir dönüm noktası sayılabilir. bu antlaşmaya göre kapitülasyonlar, her dost devlet için sürekli olarak kabul edildi, osmanlı’nın dışsatım yasağı ortadan kalktı, ingilizlerin istedikleri malları istedikleri kadar almaları sağlandı.
    yüzyıllara yayılmış tüm bu olaylar, hem müslümanlar hem de gayrimüslimler açısından çok zararlı etkiler doğurdu. ticari pazarı avrupalı tüccarlara kaptıran gayrimüslimler, tercümanlık aracılığıyla avrupa devletlerinin himayesine girerek bu durumdan kurtulmuşlardır.
  • kapitülasyon adi altinda ilki kanuni zamanında avrupadaki hristiyan birliğini bozmak amacıyla fransızlara verilmiş... bu ilk kapitülasyonun sadece iki tarafında patronları hayattayken geçerli olduğunu belirtmek lazım, daha sonra osmanli zayiflayinca kapitülasyonların limiti sonsuza çekilmiştir... ayrıca hernekadar ismi kapitülasyon olmasa da fatih sultan mehmet de venediklilere, yine olası bir avrupa birliğini engellemek amacıyla bazı ticari ayrıcalıklar vermiştir....
  • super bir fikir.uzun bir aciklamasi var ticari olarak buyuk bir gelir, ancak kontrolü elinde oldugu surece.osmanli gucunu ve otoritesini kaybettigi icin kapitülasyonlar fayda degil zarar getirmeye ba$lami$...
  • ne demeye verildiğini yıllardır hala anlamadığım imtiyazlar.
  • osmanli'nin yabanci devletlere tanidigi imtiyazlarin resmi ismi. ilk olarak fransizlara verilmisti zannediyorum
  • esasen ilk defa 1352'de cenevizlilere verilmiştir
  • der untergang'da hitler'in ağzından sonlara doğru bol bol duyduğumuz kelime. teslim olmak manasında.
    (bkz: die kapitulation)
hesabın var mı? giriş yap