• - anne bana cips al...
    - alamam berkçim... kanserojen madde içeriyor...
    - oyuncak al o zaman... hani böyle renkli olanlarından...
    - onlardan da alamam... kanserojen madde içeriyor çoçuğum...
    - peki şey alsak... çuklata...
    - mümkün değil. onda da kanserojen madde var.
    - o zaman gudik alalım...
    - gudik de alamayız... o da kanserojen madde içeriyor...
    - bok içeriyo... gudik diye birşey yok bi kere...
    - hii berk ne biçim konuşuyosun sen. biber sürerim ağzına...
    - süremezsin ki... o da kanserojen madde içeriyor...
  • efendim, insanların daha iyi beslenip, daha steril ortamlarda yaşamaya başlaması, ayrıca tıp biliminin binlerce yıldır insanlığı kırıp geçiren yüzlerce hastalığı sikip atması sayesinde ortalama insan ömrü kimi ülkelerde 65, kimi ülkelerde 75, kimilerinde ise 80'e dayandı. oysa bundan sadece 100 yıl önce ortalama insan ömrü 45-50'li yaşlar seviyesindeydi. hatta daha önceleri, yani 200-300 yıl önce bir insanın ortalama yaşam süresi 35-40 yıl kadardı. ilk ve orta çağda ise 30 yaşına ulaşmış birine "pir" gözüyle bakılıyordu. neyse...

    diyeceğim o ki, tabi tıbbın katkısını da es geçmeden söylelim, bizi bu kadar uzun yaşatan şey; bugün "hormonlu", "tarım ilacı kullanılmış", "genetiğiyle oynanmış" diye tu kaka ettiğimiz, "kanserojen" diye yaftaladığımız besinler.

    diyorlar ki, eskiden kanser oranı daha düşükmüş insanlar arasında. ne olacağını bekliyordunuz ki? insanlar şöyle keyfince yaşlanıp kanser olmaya fırsat mı bulabiliyorlardı? 40-50'li yaşların üzerindeki insan sayısı artınca, ister istemez kanser vakaları da çığ gibi büyüdü. yani kanser, tarih boyunca hiç bu kadar uzun yaşama fırsatı bulamamış olan insanlığa ait bir "ihtiyarlık" hastalığıdır. tetikleyeni çoktur, ama bu, kanserin bir ihtiyarlık hastalığı olduğu gerçeğini değiştirmez.

    dahası var, bugün ortalama 85'lere dayanmış insan ömrü, tıp bilimi kanser tedavisi konusunda biraz daha yol aldığında 90-100'lü yaşlara kadar uzayacak. ve dahası, bundan 100-150 yıl sonra belki de 40'lı yaşlara "gençlik", 60'lı yaşlara; "orta yaş" demeye başlayacak insanoğlu.

    konuyu dağıtmadan devam edelim; bugün -hala basit hastalıklarla boğuşan gelişmemiş ülkelerde yaşayanlar hariç- insanoğlu başına bir kaza gelmezse ya kanserden, ya da kalpten ölüyor. o da olmasa, ölmek için neredeyse neden kalmamış durumda.

    o yüzden, şu kanserojen, bu kansorejen demeden önce bir düşünün. bugünkü uzun hayatımızı o kanserojen besinlere borçluyuz.
  • düzenli olarak alınan ve vücut kimyası ile uyuşmayan (alkol, sigara, yanmış besinler vs.) maddelerin tümüne verilen ad. genetik olarak kanserleşmeye yakın bireylerde, tüm bu maddelerin alınımı sadece zamansal olarak önem taşır. kansere yatkınlığınız olmadığını savunarak sigaraya sardırmayın, zira gün gelir sizi bulur.
  • kanserojen etkilerin tetiklemesinden hemen sonra kanser meydana gelmez. bir ya da birden fazla hücrede oluşan dna zararları ile klinikte tanımlanabilen tümör kitlesinin oluşması arasında latent bir dönem (lag period) vardır. örneğin 2. dünya savaşı'nda nükleer bomba etkisinde kalan hiroşima ve nagasaki kentlerinin yaşama tutunabilen insanlarında10 yıl sonra lösemi patlaması görüldü
  • günümüzde basın tarafından bu sıfatla yaftalanmayan besin yoktur.. her yeni gün "şok şok şok!! aslında kuru soğan kanserojenmiş!... flaş flaş flaş.. dolmalık biber sofradaki gizli kanserojenmiş!" tarzı haberlerle donatırlar etrafımızı.. lakin haklılık payları da yok değildir.. çünkü biz büyüdük ve kirlendi dünya..
  • katkılı gıdalarla beslenen neslimizin ortalama ömürlerinin, doğal gıdalarla beslenen atalarımıza göre 40 yıl artmış olması bu kanserojen safsatasına gerekli ışığı tutmaktadır
  • kanseri yapan maddeler,mesela sigaradaki katran
  • kanserojen, fransızca cancérogène kelimesinin (kanserleştirici) birebir türkçe'ye çevrilmişidir ve de tdk sözlüğüne göre doğrudur.
hesabın var mı? giriş yap