• andrzej wajdanin cannes jüri ödülünü kazanmis 1957 yapimi siyah beyaz filmi. film konusunu 1944de polonyada nazi isgaline karsi baslatilan varsova ayaklanmasindan alir. ayaklanma sirasinda geri çekilmek zorunda kalan bir polonya müfrezesi, baska bir çatisma alanina gitmek için sehrin kanalizasyonlarini kullanir. müfreze kanalda üç gruba ayrilir, film bu üç grubun hikayelerini birbirlerinden bagimsiz, paralel olarak anlatir. bir yerde almanlarin amansiz takibi, bir yerde iç çatismalar, bir yerde de kanalin karanligi, açlik, susuzluk gibi etkenler üç grubun trajik sonlarini hazirlar.
    karanlik ve kötümser bir film olan kanal, her ne kadar yurtseverlik ya da millyetçilik üzerine gibi görünse de, kahramanlarina olan gerçekçi bakisi, üstü örtünmek istenen tarihsel gerçekleri dile getirmesi(kizil ordunun, dibinde gerçeklesen bu ayaklanmaya müdahale etmemesi gibi) ile sinema tarihinin klasiklerinden biri olmustur.
  • insanlar farkında değil galiba ama #spor, #siyaset, #anket, ve #ilişkiler kanalları sözlüğü (bence) kirleten ve forum tandansı taşıyan başlıkları kategorilendiriyor ve ana bugün feed'inden ayrılmalarını sağlıyor. yani #bilim, #teknoloji gibi kanallar şu anki yapıda olmamalı bence. o kanallar olacaksa bile bugün feed'ine "şu, şu ve şu kanallar girsin" şeklinde olmalı. o zaman her başlığın bir kanalı olacak haliyle.

    bir de şunu söyleyeceğim, bu kanallar çıktığından beri bugün feed'indeki nitelikli içeriğe ulaşmak kolaylaştı.
  • erden kıral'ın güzel bir filmi.

    '80 darbesinden iki yıl evvel gösterime girmiştir. bir sahnesi çok hoşuma gider halen:

    --- spoiler ---

    meyhanede malum tutuklama gerçekleşirken ferdi tayfur'un "yazık değil mi, günah değil mi, sensiz geçen ömrüme" isimli şarkısı işitilir.
    --- spoiler ---

    faşist darbeye doğru yuvarlanan ülkede bir tarafta arabeske, dolayısıyla pasifizme, kaderciliğe teslim olanlar, diğer tarafta mücadeleci, idealist insanlar vardır. yönetmen erden kıral bu ikiliği sadece arabesk bir şarkıcının kaderci, içli şarkısıyla ima ederek yerinde bir ülke özeti çıkarmayı başarır.
  • cannes film festivali'nde yarıştığı sene "det sjunde inseglet - yedinci mühür" ile birlikte jüri özel ödülünü paylaşan 1957 yapımı andrzej wajda filmidir.

    film, varşova gettosu'nda patlak veren ayaklanmanın akıbetinin çoktan belli olduğu yenilgi günlerinde geçiyor.

    --- spoiler ---

    ellerindeki derme çatma imkanlarla taş taş üstünde kalmamış bir kentte alman tanklarına karşı mukavemet gösteren direnişçilerin karargahlarınca verilen kanalizasyonlardan ricat emrini hazmedemiyorlar. bununla birlikte emri yerine getiriyorlar ve kanalizasyonlara giriyorlar. gaz verilen, el bombaları sarkıtılan kanallarda bir kayboluşun, tükenişin hikayesini izliyoruz.

    filmde kanallar arasında yolları ayrılanlar ve kesişenler gün ışığına kavuşmak için kentin lağımlarında ölümüne zamanla yarışıyorlar.

    sinema tarihinin en vurucu sahnelerinden biri olma özelliğini koruyan filmin son sahnesinde, gün ışığına ve gün yüzüne çıkan teğmen zadra yola birlikte çıktığı yoldaşlarının yanında olmadığını fark ediyor ve karanlığa, yeraltına dönüyor.

    --- spoiler ---

    bu bakımdan umutsuzluğun en pür ifadelerinden biri filmin finali ile beyaz perdede yaşam buluyor.
  • tarık akan'ın tıp, mimarlık gibi çapkınlık yapılabilecek bölümlerin öğrenciliğinden kaymakamlık gibi ağır ve meşakkatli bir işe geçtiğini göstermekle kalmayıp, bir de bıyık bıraktığı filmlerden. ilk siyasi filmi olması muhtemeldir. tuncel kurtiz de güzel oynamıştır bu çukurova'da geçen sulak filmde.
  • senaryosunu ihsan yüce'nin yazdığı, başrollerinde tarık akan, tuncel kurtiz, meral orhonsay ve kamran usluer'in oynadığı, 1979 yapımı türk filmi.

    film eski adalet bakanı mehmet can'ın osmaniye'nin kadirli ilçesinde kaymakamlık yaptığı döneminden esinlenmiştir, ki yaşar kemal de mehmet can'ın kadirli ilçesinden sürülüşünü bir öyküsünde anlatmış. işte öyle bir adam imiş mehmet can.

    filmde bu idealist, genç kaymakam tarık akan tarafından canlandırılıyor. kaymakam, kendisinden öncekileri korkutarak, rüşvet vererek vs. istediklerini yaptırmaya alışmış olan köyün ağalarıyla mücadele ediyor. meral orhonsay da ilçede doktorluk yapan genç kadın olarak güzel bir model çizmiş, beğendim. tarık akancığımın bıyıklı filmlerinden.

    not: vallahi biz içinde orhan veli dizeleri geçen filmleri özledik.
  • sabahattin ali’nin şahane bir öyküsü. ilk kez 15 aralık 1934 tarihli varlık dergisinde yayımlanmış daha sonra sabahattin ali’nin değirmen adlı ilk öykü kitabında yer almıştır. çumra (konya) sulama kanalının kenarında kurulu bir köyde, dedemköylü mehmet’le zağar mehmet’in "bütün orta anadolu insanlarında olduğu gibi lakırdı haline gelmeyen dostluklarının," maişet derdi omuzlarına binince nasıl bir felakete sürüklendiğinin hazin hikâyesidir. bozkır hikayeciliğinin zirvelerinden biridir.
  • gerici feodal güçlerin halk üzerindeki sömürüsünü zamanında cesaretle yansıtabilmiş film.filmin toplumsal içeriği gibi güzel olan bir yönü de müziğidir.izlenmesi gereken bir yapım.

    http://www.youtube.com/watch?v=qp3m4dne0b0
  • tarık akan'ın belki de ilk toplumsal içerikli filmi... film aynı zamanda (ilk mi bilmem) bu tarzdan sorunların işlendiği önemli bir film... halkla ağa arasında su sorununun yaşandığı, halkın kaymakamlarıyla birleşerek su hakkına, sağlığına sahip çıktığı bir film... doğaya saldırının yoğunlaştığı günümüzde böylesi namuslu yöneticilere ne çok ihtiyacımız var, değil mi?.. tarık akan, namuslu, samimi kaymakam rolünde etkileyici... daha önceki rollerinden farklı bir karakter çiziyor. romantik serseri değil, ne istediğini bilen, karizmatik, mücadeleci bir kahraman olarak çıkıyor karşımıza... meral orhonsay, çalışkan, görev bilincine sahip doktor rolünde başarılı... tuncel kurtiz mücadeleci köylü, menderes samancılar sessiz ama yine de inandığının arkasında duran rollerinde çok inandırıcı... filmin kötüsü kamran usluer, o kadar başarılı ki boğazlayası geliyor insanın. gerçekten önemli bir film...
  • wajda'nın bu filmini izlemeye başlarsınız ve en nihayet bitirirsiniz de. ama her bir sahnesi, korku dolu insan yüzleri, yeraltını kuşatan kaos hali, gölgelerin dili kafanızda uzun süre yaşamaya devam eder.

    --- spoiler ---
    cehennemi kanal sahnesi boyunca wajda'nın ışık-gölge oyunları orson welles ve carol reed filmlerini anımsatır. hassaten the third man.

    ayrıyeten kanalizasyonda hiçbir fare görülmez. çünkü polonyalılar farelerin yerini almıştır artık. hepsi de çaresiz bir halde ya gaz zehirlenmesinden, ya delirerek ya da nazi kurşunlarına hedef olarak katledilirler.
    --- spoiler ---

    ilaveten;
    (bkz: pokolenie /@hanging rock)
    (bkz: popiol i diament /@hanging rock)
hesabın var mı? giriş yap