• izmir tipi milliyetçiliği ortaya çıkaran semtmiş. 30 senedir kadifekalede oturan biri için bu cümleler gülünüp geçilecek şeylerdir. uzaktan bilmeyenler için kadifekaleyi anlatalım biraz hem de birinci elden bak öyle nikon d90 fotoğraf makinesiyle taksiyle gezmeden.

    kadifekale yakın geçmişte izmir halkı için mesire alanı olarak kullanılan bir yerdi. bu yüzden devamlı aile büyüklerinden kadifekale ile ilgili olarak yakınma duyabilirsiniz bu normaldir. izmirin belki de en güzel semtidir bu yüzden tüm eşim dostum taşınmasına rağmen ısrarla taşınmıyorum.

    her yere yakındır konağa da çankayaya da yürüyerek gidebilirsiniz.şimdi gelelim işin sıkıntılı kısmına. zaman içinde yoğun göç almasıyla ilgili olarak semt yapısı çok değişmiştir. doğudan buraya göç edip bir evde 10 kişi yaşayan ailelerin gençleri metropol yaşamında ayakta kalabilmek için cesaretlerini kat be kat arttırmışlardır. üst kesiminde ağırlıklı olarak mardinliler ikamet eder. alt kısımlar daha çok roman kökenlilere aittir. yani çankayadan ya da basmaneden kaleye çıkacaksanız ilk önce çingene mahallelerini sonra da mardinlilerin mahellelerini geçmeniz gerekir.

    siz sağdan soldan duyduğunuz romantik fikirlere aldanmayın. tanıdık biri olmadan özellikle gece saatleri kadifekalenin ara sokaklarına dalmayın. eşrefpaşadan başlayan anacadde takip edilirse kaleye sorunsuz ulaşabilirsiniz. ilk önce semt içine çok kapalıdır yabancıyı hemen farkederler. küçükken pek çok arkadaşımın bisiklet kaptırmışlığı vardır. siz sakin sakin bisiklet binerken gelip alır giderler. varyanta kadar kovalandığımı bilirim. bu durum sadece kürtler veya çingenelerle ilgili değildir. etnik kökeni ne olursa olsun tehlikeli yerleri vardır.

    kalede ilkokulda okuduğum arkadaşlarımla buluştum geçenlerde tutturdular okula gidelim kapısının önünde resim çekilelim diye. tabi ben her gün önünden geçtiğim için bana pek çekici gelmedi. neyse ısrarlara dayanamadım atladık arabaya gittik. bahçe çocuk kaynıyor , akşamüstü saatleri. arkadaşımla arabadan indik tabi hemen çocuklar üşüştü. "ya versek birine makineyi resmimizi çeker mi dedi " olmaz dedim makineyi geri alamazsın bak dedim. çok ısrar etti tamam dedim en masumane duran ufaklığı çağırdık resmi çektirdik ama akla karayı seçtim makine gidecek diye. tabi para istedi hemen neyse harçlık verdik tabi ama diğerlerinden kurtulmamız zor oldu.

    mahelle bakkalında konuşuluyordu birilerini soymuşlar diye , sordum nasıl olmuş diye. internette kamera ilanı vermişler, iki çocuk arabayla gelmiş almaya. paralarını telefonlarını alıp silahı çekip "siktir git" demişler çocuklara . iyi dedim ucuz yırtmışlar , bıçağı yemediklerine dua etsinler.

    iki tane arsa sattım dededen kalan kalede . araya tanıdık kefil sokmama rağmen hala alacağımın bir kısmını alamadım ve alanlar neredeyse apartman gibi bina diktiler 15 günde. keza bir evi var halamın onda da roman kökenli vatandaşlar oturuyor para vermeden , çıkartamıyoruz.

    şu aralar düzenli siyasi eylemler oluyor. geçenlerde sakin sakin yürürken yokuş aşağı yuvarlanan bir bidon geçti önümden yanarak. önemsemedim yoluma devam ettim.

    dün gece eşim aradı apartmanda polis var dedi , hemen yöneticiyi aradım. apartmanda tinerciler uyuyup kalmış polis çağırdık dedi. apartmanın sakinlerinden bahsetmek gerekirse zemin bahçe katta araplar (siyah çarşaflı) , onların üstünde barda şarkıcılık yapan bir abla , üstte hacı amca ve en tepede köfteci abiyle biz varız. ve semt genelinde böyle bir profil mevcut. varın itiş kakışı siz düşünün. genelde insanlarda parayı bulsam satıp kurtulacağım burdan havası mevcut. kız çocuğunuzu ergenlik çağına geldiyse yalnız okula gönderemezsiniz çünkü park köşelerinde bekleyen 7li 8li mardinli vatandaşlarımızdan biri kıza musallat olur ve sabah kalkıp bakmışınız evin duvarında devasa şekilde " benim olacaksın x " şeklinde bir yazı. yani yaşanmış şeyler bunlar. bir ara otobüsler o kadar çok taşlanıyordu ki eshot şoförleri eylem yaptı biz buraya çıkmayız diye.

    kimseyle dalaşamazsınız burda doğrudur. bir kişi bir anda 10 kişi olur ve pek anlayışlı oldukları söylenemez.

    yine de şahsi kanaatim olarak bir kuruçay kadar tehlikeli değildir.

    peki neden kadifekale için izmirliler ötekileştirilmeyle suçlanıyor. çünkü şu an kürtçülük adı altında milliyetçi propaganda yapılıyor. dediğim gibi neden kuruçay konusunda ötekiliştirilmeyle suçlanılmıyor çünkü kadifekalede kürtler kuruçayda çingeneler yaşıyor.

    ekonomik durum sanıldığı gibi felaket değil. kendim hususi burada ticaret yaptığım için en parasız gözüken kişilerde bile şaşırılacak derecede para olduğunu görüyorsunuz. bir kere mardinliler çok çalışkan bunu gözardı etmemek lazım. aile içerisinde çalışmamak eve faydası olmamak gibi bir durum söz konusu değil.tam bir kurtlar sofrası.gündüz ayakta cadde köşesinde midye satıyorlar ama gece 2011 model transporterla gezmeye gidiyorlar. ilkokulda sınıfa girmeden gevrek midye tablaları sınıfın kapısında sıralanırdı. amerikan kolej filmleri izlerken bu gelir hep aklıma. onlarda bisikletler arabalar okulda sıralanırken bizde tablalar sıralanır derdim hep içimden. bu yüzden çok kavgacı olduklarını söyleyebilirim üstelik sadece dışa karşı değil kendi aralarında bile. gözlerine bir köşe başı bir dükkan kestirdilermi ele geçirmeme ihtimalleri oldukça düşük. özellikle aile içi çok kavga çıkıyor. arka sokağımızda geçimini sokak köşelerinde el arabasında meyve (muz , kivi ...) satarak geçim sağlayan bir aile var . bir gece gürültüyle uyandım ve aynı sokakta arabam olduğu için hemen aşağıya indim . damatlardan biriyle yer kavgasına girmişler ve iki kardeş eniştelerinin arabasını resmen tekmeliyorlardı. tanıdığım için yapmayın diye daldım tabi araya ama iş işten geçmişti meganın anasını bellediler iki dakikada ve bu insanlar aynı binada oturuyorlar. sonra bıçaklar satırlar çekilse de aile büyükleri engel oldu yatıştı. sabah damada rastladım geçmiş olsun dedim. adam isyan içerisindeydi abi dedi şu işi türk kürde , kürt türke yapmaz dedi. kürde kürtten fazla zarar veren yoktur , bıktım dedi. ve bu tür olaylar devamlı yaşanır.

    benim sinirimi bozan ise hayatında kadifekaleye çıkmamış , kapıcılı sitede oturan üst orta sınıf izmirli sosyalist ve liberallerin yaptığı tespitler. sen haberturkten aldığın bilgilerle siyaset yaparken ben duvarında öcalan posteri olan esnafla samimi olarak kürdistan kurulur mu diye muhabbet edebiliyorum ve kadifekalede oturan türkler kürtlerin taleplerini bu insanlardan çok daha iyi biliyor. bu ayrışma çoktan oldu artık biz kürtler siz türkler diye konuşuluyor ve kimse rahatsız değil. konuştuğum her protest kürt genci abi kürdistan kurulmadan bu sancı dinmez diyor. ben de zaman gösterecek , siz kurmaya bizde kurdurmamaya çalışacağız diyorum. beraber çayımız içmeye devam ediyoruz , kimse kimseden şikayetçi değil. çünkü ikimizde samimiyiz.izmirli ne kadar milliyetçiyse kadifekaledeki mardinli o kadar milliyetçi fakat bir kürt bdp'ye oy vereceği zaman özgürlükçü ,ben milliyetçi bir partiye oy vereceğim zaman faşist oluyorum. çoğu gencin geçmişte doğuda yaşanan olaylarla ilgisi bile yok.jitemi sorsan telefon markası sanar. bizim çakma sosyalistler kürtlerden daha muzdarip bu konuda. gençler bu yola baş koymuş bir bayrağa bağlanmışlar , siz daha götünüzü yırtın insan hakları diye. bu artık kabak gibi ortada olan bir toprak savaşı.

    özetle kadifekale sadece kürtler yaşadığı için değil kendi mozaiği yüzünden tehlikelidir. her çeşit insan yaşar ve koşulları serttir. öyle göztepede kumrucu açar gibi dükkan açamazsınız , bir gecede hayatınız değişir.bundan kimse entellektüel çıkarım yaptığını zannetmesin , kadifekale budur ve yapısı böyledir.kürtler , türkler , çingeneler hatta konyalılar hep beraber itiş kakış içinde yaşıyoruz. dediğim gibi kadifekale izmirin en güzel semtidir ve bu kadar yaşanılması zor durumda olması herşeyi özetler. öyle olsa yalıdaki bostanlıdaki kalın enseli vatandaşlarımızın hepsinin burda boy boy villaları olurdu. neymiş göt yememesi ikametgahı etkiliyormuş.
  • kadifekale'nin yakın geçmişine damgasını vuranlar hep göçmenlerdir. önceleri yani 60larda yunan göçmenleri yani 'muhacir'ler (maacir okunur) sonraları 80lerde ise kürtler buranın hakimidirler. benim çocukluğumda henüz maacirler vardı kadifekale ve ballkuyu'da, giritliler, rodoslular, pomaklar, iskeçe, gümülcine, priştina göçmenleri, kırcaalililer vs. o zamanlar da her taraf bu zamanki gibi gecekondu idi. ama bir farkla, her gecekondu her sokak her yer tertemizdi. her bahar her hane evini sokağının her yerini badana yapardı. her yer bembeyaz olurdu. insanların birbirine taktığı lakaplardan da bu anlaşılırdı zaten. temiz ayşe, titiz hatçe vesaire. şimdilerde buranın pis, tekinsiz bir yer olmasının sebebi yerleşenlerinin kökeninden çok toplumca içinden geçtiğimiz müthiş yozlaşmadır. 60larda gelenler yaşamlarını sürdürmek için tütün, incir, zeytinyağı fabrikalarında çalışabilip hayatlarını sürdürebilirken, yeni dalga göçmenler işsizlik ve yozlaşma etkisiyle o semti bir kurtarılmış bölge havasına sokmuşlardır. insanın çocukluğunun geçtiği sokaklara korkarak gitmesi kadar acı bir şey olmasa gerek.
  • 2-3 yıl önce izmir fuarı'na gittiğimizde tabelalar içinden restgele seçim yaparak, şans eseri gitmiştik buraya. yıkık, viran haldeki evler, üstlerinde başlarında yırtık elbiseler olan çocuklar ve tehditkar bakışlar vardı burada. bir de unutamadığım bir anım.

    arabamızı dev türk bayrağı'nın altındaki otoparka bıraktıktan sonra surlara doğru ilerlemeye başladık. bu sırada karşıdan 3-4 tane 23-24 yaşlarında genç geliyordu ve içlerinden biri telefonla konuşuyordu. bizim de duymamızı ister gibi yüksek sesle;

    - bayrağın altındayız.* yok mu ya .iktiğimin bayrağı, hah onun altındayız.

    elemana tepki göstermemiz, ardından o 3-4 kişinin bir anda 14-15 kişi olması, polisin bizi ellerinden zor alması vs vs..

    (bkz: namuslular da namussuzlar kadar cesur olsa)**
  • bu ülkenin nasıl yönetildiğini anlamak için, kadifekale'ye bakmak yeterli bazen.

    1) ülkenin tarihi miraslarına değer vermediği gerçeği :

    izmir'in sembol yeri olmuş, en eski yerleşim yerlerinden biri, net tarihi bilinmiyor. araştırıldıkça yeni şeyler bulunuyor, yepyeni bilgilerle karşılaşıyoruz. biz böylesine önemli ve sembol bir yeri napıyoruz? yerleşime açıyoruz. kadınlar kalenin duvarını tandır için kullanıyor, gizli tarihi eserlerin üstüne de ev yapılıyor.

    sonra ne oluyor? çocukluğumdan beri duyduğum, "kadifekale'nin altında gizli bir yol var olum, agora'ya bağlıyor" geyiği gerçek çıkıyor.

    http://suhulettinhidir.tr.gg/…-ile-agora-tuneli.htm

    sonra da "tünel heyecan yarattı" oluyor! daha araştırılsa, kimbilir ne sürprizlere gebe bir yeri kaderine terk ediyoruz.

    20. ve 21. yy'da gördüğü muameleyi hiçbir dönemde görmemiştir muhtemelen. tarihinin en kötü zamanlarını yaşatıyoruz.

    2) kötü belediyecilik, kötü şehir planlamacılığı gerçeği :

    müthiş manzaraya sahip, izmir'i izmir yapan yerlerden birini gören izmirli sayısı kaçtır? ya da rutin ziyaret eden kişi sayısı? kaç üniversite öğrencisi mezun olana kadar kadifekale'yi görüyor? oran bir hayli düşük değil mi? o yüzden, bu gerçek anlamda başarısızlıktır.

    izmir'in belki de bu denli yerleşime açılmaması gereken tek yeri izmir'den kopardık. şehrin göbeğinde yeşil bir alan olsa, az sayıda düzenli yerleşimi olsa, kordon'da bir tur atıp, teleferik'le yukarı çıksak, izmir'e karşı bir çay içsek, fena mı olurdu? oradan yürüyerek agora'ya geçsek... sanki yerleşime açılacak izmir'de yer kalmamıştı!

    3) turizm ve ekonomi kavramlarına yabancı olduğumuz gerçeği :

    bugün izmir'e dışarıdan bir tanıdığımız gelse, beylik yerlere götürüyoruz. alsancak, kordon, konuğun yaşına bağlı olarak bornova, karşıyaka, vb. gider sanırım. peki bu yerlerin arasına kadifekale'yi ekleyebiliyor muyuz? hadi ekle de görelim.

    agora'dan kadifekale'ye yürüyerek geçen bir turisti düşünün, can güvenliğini bir yana bırakarak söylüyorum. genelde türkiye, özelde izmir için ne düşüneceğini bilmek sır değil. bu da zarar veriyor, tabii ki. kadifekale gibi bir potansiyeli turizm'e, "bacasız sanayiye"kazandıramıyoruz. sonra ekonomi kötü, bık bık bık...

    4) göç sonrası kişilerin kentle oryantasyonun sağlanamadığı gerçeği :

    kadifekale'de kalan insanların büyük bölümü 10 yıl, 20 yıl gibi uzun süreler izmir'de kalan insanlar. bu kadar uzun süredir burada kalan insanların getirdikleri kültürel miraslarıyla, izmir'in iklimi, kültürel mirası, yaşam şekli ile bütünleştirmelerini ve uyum sağlamalarını beklemek saçma olmaz. fakat bugün kadifekale'ye baktığımızda, kale içerisinde bir mardin yarattıkları görülmekte.

    kendi kültürlerini yaşatmaya çalışmaları bir tercihtir. bahsetmek istediğim büyük şehir koşuşturmasına ve yaşam tarzına uyum sağlayamamaları. çok çocuk yapma, geleneksel aile ilişkileri gibi alışkanlıklar izmir'de yürümüyor. sonrasında yoksulluk ve suç ve suç işleme olarak geri dönüyor. sonucunda da olaya sosyolojik bakmayan yurdum insanı, "yukarıdakini" sevmiyor. sevgisizlik de "yukarıyı" daha çok etkiliyor. döngü kırılamıyor, "yukarıdaki" daha çok kendi içine dönüyor, oryantasyon sağlanamıyor.

    ...

    daha yazılacak çok şey var aslında. fakat daha da uzatmayayım. umarım bir gün insanına, kültürüne, tarihine sahip çıkan bir ülkede yaşama fırsatına erişiriz.
  • izmir'in son derece gerekli semtlerinden. eger kadifekale olmasaydi o kadar psikopat sehrin her tarafina dagilmis olurdu, bir nevi karantina bölgesi.
  • bu muhte$em kale'nin bulundugu muhte$em semt. sokaklarinda top oynayan cocuklari dahi elinizdeki pc kasasini almak icin saldirabilir, yolda yururken yolunu kaybetmi$ bir hancer(oha) sirtiniza saplanabilir. ko$eba$larinda bekleyen ekip otolari semtin maskotu haline gelmi$tir.
  • çocuklugumun doyumsuz günleri ve sıcak yazlarının eteklerinde geçtiği semt. yaklaşık 15 yıl önce akşamüstleri büyülü bir esinti sarardı tüm sokaklarını. ardından herkes sokaklara dökülür ve sanki hiç konuşmamışlar gibi daha önceden, hararetli sohbetlere dalarlardı. çocuklar ise kendi dünyalarında koşuştururdu dik, merdivenli sokaklarında, ceplerindeki çigdemleri savura savura. buraların bir de göçmen, yaşlı bir turşucusu vardı. her akşamüstü el arabasıyla dimdik yokuşlardan sokak aralarına dalar, buz gibi turşu suları satardı, tadını başka hiç bir yerde bulamadıgım. bir de midyecileri vardı kalenin sokaklarının. o zamanlar mardinli de vardı, izmirli de arasında. ama en lezzetlisini mardinli yapardı, ne hikmetse. bu kadife tepeden güneşin batışı da bir farklıydı. yer gök kıpkırmızı olur, yanardı sanki grup vakti tüm sokaklar, denizin üstü, bütün izmir. sonra, gece olunca, dost, akraba şarkı söylemeye başlardı sokaklarda, kapı önlerinde. göçmen türküleri, ada şarkılarına karışır, izmir türküleri, rumca şarkılarla birlikte söylenirdi. ege'nin ruhu işlemişti sanki kalenin dik sokaklarına, hafif meşrep, alımlı, serin ve gizemliydi sokakları o zamanlar. o sokaklarda yaşayanları da deniz kızları öpmüştü sanki, öylesine güzel şarkılar söyleyen, acılarını neşeyle harmanlayan, izmir kokan insanlarını, uzaklardan tebessüm eden insanlarını...
  • istanbul'daki muhtemel kar$iligi tarlabasi olarak gosterilebilir.
  • 90'lı yılların sonlarına kadar her nevruz'da mutlaka pkk bayrağının açıldığı her daim olaylara gebe tarihsel ile gecekondunun kaynaştığı semt.
    orada oturan bir arkadaşım vardı; tabii ki midye dolma sektöründe çalışıyordu. bize nasihati şuydu:
    "yolunuz kazara düşerse yere bakıp yürüyün. tipinizi beğenmezlerse daha da bozabilirler."
  • turizm sitelerinde "gece gitmeyin, tehlikelidir" diye bahsedilen yer. bu lafa kanan turistler gunduz gidip, hayati tehlike atlatiyorlarmis.

    http://www.ivebeenthere.co.uk/tips/19794
hesabın var mı? giriş yap