• günümüzün en iyi genç saksofoncusu. eğer ellilerin ortalarında yaşasaydı john coltrane, sonny rollins, ornette coleman, wayne shorter ya da joe henderson olabilirdi rahatlıkla. yeteneğinin genetik olduğu hakkında düşüncelerim sağlamdır, ne de olsa tüm zamanların en büyük efsanelerinden dewey redman'ın oğlu joshua. henüz hard bop nedir bilmeden avant-garde ile tanıştığından olsa gerek, her anlamda olgun bir üstat.

    küçüklükten saksofonun tozunu atan redman, ilk kez lisede yıldızlaşır, ardından "acaba saksofonu hobi olarak mı kullansam?" diyerek harvard'ı kazanıp kopamadığını fark edince okulu bırakır, yirmili yaşların başında, yine çok genç isimlerle**** adını taşıyan ilk albümünü babasının "beklemen lazım" itirazlarına rağmen çıkarır.

    dürüst olmak gerekirse, ilk albümü çok da tutmaz. kimileri "dewey redman'ın oğlu olmasa bu kadar ilgi göremezdi." der, kimisi "josh bir süre beste yapmasın, sadece salt peanuts çalsın." diyerek sert eleştiilerde bulunur. gel gelelim aynı yılın sonlarında çıkardığı wish ile eleştirmenlere ayarı güzelinden, nazikçe verir. bu albümde pat metheny, billy higgins ve charlie haden gibi aşmış bitirmiş isimlerle çalan redman, clapton'ın* tears in heaven'ını ve ornette coleman'ın turnaround'unu bambaşka yorumlar ve artık "ses getiren genç cazcılardan" biri olarak anılır.

    bir yıl sonra beni kalbimden vuran moodswing ise olgunlaştığı, artık başkalarının parçalarını yorumlamaktansa kendi eserlerini sergilemekten aldığı estetik keyfi dinleyiciye de yansıttığı albüm bana kalırsa. faith ve mischief albümün en çarpıcı parçaları olarak yorumlanabilir, ancak yine de obsession kapanış öncesi bu genç saksofoncunun cevherini gözümüze sokuyor. kesinlikle, redman her albümde geliştiriyor kendini. bunun en güzel örneğini ise tarihin pek başarılı canlı caz performanslarından biri olan spirit of the moment, live at the village vanguard'ı dinlerken fark ediyoruz. o nasıl st. thomas yorumudur? herbs and roots'taki improvizasyon nasıl inanılmazdır? ya da, o nasıl lovely bir my one and only love yorumudur! daha fazlası için lütfen bakınız: #14474078

    bir zaman sonra brian blade, peter martin, roy hargrove ve brad mehldau ile tanışır, zaten babadan arkadaş olduğu michael brecker ve herbie hancock ile beraber gelecek-geçmiş köprüsünü kuran isimlerden biri olur. 1996'da warner bros.'tan çıkardığı freedom in the groove ile sahnelere tekrar döner, bu esnada birçok baba cazcının albümündeki tenor saksofon ondan sorulur. bir yıl sonra çıkan beyond ile post-bop'taki ustalığını tekrar kanıtlar.

    milenyumun ardından post-bop'tan avant-garde'a geçmesi gerektiğini o da hisseder artık, ne de olsa dewey redman'ın oğlu, değil mi? passage of time*, elastic*, momentum* ve back east* ile cazın yeni döneminin mimarlarından biri olur. aklıma gelen bir detay, 2007'de babasının anma gününde çaldığı improvize ve can acıtan solodur: http://www.youtube.com/watch?v=kfuqbaxvj5e

    bu yıl çıkardığı compass ile iki yıllık aranın ardından tekrar redman özlemimizi gideren efsanenin en beğendiğim yanlarından biri de gerek konser, gerek stüdyo olsun çekinmeden her notayı çalması. gerektiğinde albert ayler gibi hayali bir oktav yaratır, gerektiğinde sonny rollins-vari kalından inceye ansızın çıkar, kapak numarasını ihmal etmez. her daim en beğendiğim saksofonculardan biri olmuştur büyük usta. elma suyumu yudumlar, geceye selam ederim.
  • hafizam beni yaniltmiyorsa, 1997’de ilk kez turkiye’ye gelip, istanbul caz festivali’nde sahne alacagi zaman, sevin okyay’in kosesinden bas bas bagirip, “bu adam muthis. kacirmayin! pisman olmayacaksiniz!” dedigi yetenekli, yakisikli, muzip saksafoncu. su siralarda “the joshua redman elastic band” adli grubuyla o kent senin bu kent benim dolasmakta ve hemen her yil istanbul’a ugramaktadir.

    gelelim hayat hikayesine: adamimiz, 1 subat 1969’da berkeley’de dogmus. “armut dibine duser” hesabi, kayda deger bir saksafoncu olan babasi dewey redman’dan ilk notalari duymus. cocuklugunda caz’dan, pop’a, rock’tan etnik muzik’e kadar bircok turu dinlemis. hatta bayagi genc yaslarda (10 civari) gitar, piyano ve tenor saksafon caliyormus. neyse efendim, yillar yillari kovalamis, bu arada joshua populer muzige daha cok ilgi duyup, deneysel calismalar yapiyormus. akilli bir genc oldugundan bir yandan da okuyormus. (burda bir parantez actik, zira joshua icin okul hep muzigin onundeymis) kerata sinif birincisi olarak liseyi bitirmis ve harvard’da sosyal bilimler alaninda, onur listesinden lisans okumaya baslamis. okul boyunca muzigi hobi olarak surdurmus -bir hobi icin fazlasiyla iyiymis gerci- bu arada yale’e, hukuk egitimi almak uzere kabul edilmis. biraz kafa dagitmak icin gittigi new york’ta hayatinda ilk kez duzenli bir sekilde pratik yapmis, jam session’lara katilmis. elbette ki bunun arkasi gelmis. thelonious monk uluslararasi saksafon yarismasinda birinci olmus. bircok onemli festivalde, dunyaca unlu muzisyenlerle birlikte calmis. sonra okulu birakmis ve profesyonel muzik ortamina –tabiri caizse- akmis. son yillarda evlendigi ve bir cocugu olduguyla ilgili soylentiler de duyduk ama haber kaynaklari bu bilgiyi henuz dogrulamadi...

    joshua redman’in kendi adiyla yayinladigi albumleri sunlardir:

    joshua redman (warners 1993)
    wish (warners 1993)
    with joe lovano tenor legacy (blue note 1994)
    mood swings (warners 1994)
    spirit of the moment live at the village vanguard (warners 1995)
    freedom in the groove (warners 1996)
    timeless tales (for changing times) (atlantic 1998)
    beyond (warners 2000)
    passage of time (warners 2001)
    elastic (warners 2002)
  • "freedom in the groove" albumundeki "one shining soul" parçasını en sevdiğim ilk 10 parça arasında sayabilirim.turkiye'ye de geldi.blues brothers 2000 filminin dev kadrosunda yer alan saksofoncu.
    bi de bildiğim kadarıyla eleştirmenler pek sevmez bu adamı ama o da onları takmaz pek
  • harvard mezunu, yahudi ve zenci bir cazcıdır kendisi.. marksist ve aidsli bir homoseksüel olsa daha da ilginç olabilirdi ama bu kadar sıfat bile egzotik kaçıyor amerikan sınırları dahilinde..
  • 11 mayis gecesi cemal resit rey'de brad mehldau ile konser verecektir, kacirilmamalidir.
  • joshua redman'ın, brad mehldau ile birlikte çalıştığı bir albümde yorumladığı, "how come you don't call me anymore" adlı şarkının, daha sonra alicia keys tarafından yorumlanması ilgi çekici gelmiştir bana. ama çok da ilgimi çekmemiştir, ne de olsa blues standartıdır demişimdir. ancak asıl ilgi çekici olan parçanın sonunda joshua adlı kişinin yaptığı üfleme numaralarıdır. bir glisando ile iki oktav fırlayıvermiştir şarkının sonunda, en sonunda da sinsi sinsi saksafon kapağı numarası yapmıştır. ona da zaten bu yakışır. albümün ilerleyen şarkılarında beatles'in elenor rigby adlı şarkısı yorumlanmıştır.
  • dünya üzerindeki en yetenekli caz saksafoncularından biri... tapılası... cnbc-edeki konserleri izlenesi...
  • dewey redman'in oglusu... muzigini calabilmek icin harvard hukuk fakultesini terk eden zeytin gozlu, cikolata renkli tenor saksafon ustasi.
  • timeless tales albümünden sonra daha ciddi müzik yapacağını beyan etmiştir kendileri ama maalesef bu konuda başarılı olamamıştır. o sonny rollins'i hatırlatan ton, o güzel müzikal cümleler kalmamış joshua redman basit bir blues saksafoncusuna dönmüştür.
  • ismen cüneyt artık yumruk efektini andırır müzisyen. ama iyidir, dinlemeli.

    ay ay ay saat kaç olmuş. annem gelecekti, gideyim de karşılayayım kadını..

    sonra konuşuruz.
hesabın var mı? giriş yap