• başarılı olursa tarihe damgasını vuracak, başarısız olursa yine tarihe damgasını vuracak tuhaf karakterler olur, tabii biri olumlu, diğeri olumsuz anlamda. işte john law da bunlardan biri ama onun başarısız olacağı hikayesinin başından belli gibiymiş.

    iskoç law, giriştiği bir düelloda bir adamı öldürüp hapse düşüyor, hapisten kaçıyor, kıta avrupasına geliyor, orda burda takılıyor ve soluğu hollanda'da alıyor. kumarbaz ve maceracı ama zeki de biri. hollanda'da doğu ticaretinde rakipsiz olan ve hissedarların pay senetlerine sahip olabildiği east india company'nin işleyişini inceleyerek sadece kağıt üzerinde, yani gümüş ve altın kullanmadan, para yaratmanın mümkün olduğunu düşünmeye başlıyor ki kabaca tahvil diyebileceğimiz sistemin kurucusu olan kuzey italya'daki sistemi ve ingiltere'deki banka tecrübesini de yakından bilen biri olduğu için, her şeyi birleştirip kafasında kendi sistemini oluşturmaya başlıyor.

    mutlak monarşiyle yönetilen, yani dönemin cumhuriyetçi hollandası veya parlamenter monarşiyle yönetilen ingilteresinde olduğu gibi kararlara burnunu sokacak çok kişinin ve tarafın olmadığı ve mali problemlerine bir çözüm arayan fransa imparatorluğu'nda aradığı ortamı buluyor. 1715'te piyasaya banknot sürme yetkisi olan bir banka kurulması için öneri götürüyor ama kabul edilmiyor. bir yıl sonra aynı öneriyi özel banka olarak yeniden sunuyor ve öneri kabul ediliyor ve banque generale 1716'da kuruluyor. gümüş veya altın sikke yerine bunlara eşdeğer ve 20 yıl ödeme taahhütlü banknot basıyor. ama orada durmuyor ve abd'deki new orleans'a adı verilen ve 15. louis'ye vekalet eden orleans düküne fikirlerini satmaya başlıyor. sonuç olarak 1717'de bankanın bastığı banknotların vergi toplamada kullanımı zorunlu kılınıyor ki böylece herkes banknot kullanmak zorunda kalsın ve bankaya mecbur olsun.

    bunun üstüne fransa'nın kuzey amerika'da louisiana'da sahip olduğu topraklarda ticareti kontrol etmek için bir şirket kurulmasına ön ayak oluyor ve 1717'de mississippi şirketi olarak bilinen batı şirketi kuruluyor. bunun için ilhamı east india company'den alıyor ama işleyiş çok başlı değil, tamamen merkezi. bu şirketin hisseleri satışa çıkarılıyor ve yüzde 4 kazanç vadediyor. bu şirkete her tür ayrıcalık tanınıyor ve önce amerika'da yapılan ciroyu şirket toplamaya başlıyor, sonra senagal şirketine tanınan ayrıcalıkları alıyor. nihayet 1718'de banka banque royale (kraliyet bankası) olarak fransa'nın ilk merkez bankası haline geliyor. diğer yandan batı şirketi uzak doğu şirketlerinin kontrolünü de ele geçirip iyice büyüyor. 1719'da fransa'da madeni paradan banknota geçiş başlıyor.

    sonuçta john law öyle bir sistem kuruyor ki kraliyete 1,2 milyar fransız lirası (livre) borç vererek kraliyetin tüm borçlarının ödenmesini sağlıyor. bunun sonucunda da tüm doğrudan vergileri toplama yetkisini alıyor. adam resmen koca bir imparatorluğun ekonomi ve maliyesini avcuna almış oynatıyor.

    böyle adamların sıçışının başladığı nokta genelde işlerin tamamen iyi gittiği anın hemen sonrasıdır. mali yapıyı güçlendirmiş, ekonomiyi canlandırmış ve ülkeyi çağdaş bir finansal sisteme geçirmiş ama nerede duracağını bilmeyen bir kumarbaz olduğu için ülkenin mali kaderini elinde tutarken de durmayı bilememiş law, parasal genişlemeye devam etmiş. tüm sistemin başında sahibi olduğu banka, tekel haline gelmiş mississsippi şirketi ve vergi toplama ayrıcalığı aracılığıyla kendisi olduğu için parasal genişlemeyle en çok zengin olan ve olacak olan da kendisiydi. üstüne üstlük yarattığı ekonomik büyümenin sürekliliği için genişleme politikasını sürdürmesi gerekiyor ki resesyon oluşmasın. o da yallah tazyik yöntemini kullanıp yeni borçlanma araçları yarattı ve piyasayı uçurmaya devam etti. adam tahvil oluşturup sattıkça değerler tavana vuruyordu ama sonuçta kupon ödemeleri banknotla yapılacaktı ve elbette bas bas paraları sistemiyle giden ekonomilerde, üretimde karşılığı olmadan yapılan parasal genişleme enflasyon doğurur. fransa'nın alacağı bu ders, imparatorluğa çok çok çok pahalıya patlayacak bir ders olacaktı.

    bu saadet zincirine sadece halk değil, aristokrasi de bulaşmıştı ve varını yoğunu satıp tahvil ve hisse alanlarla balon doyum noktasını geçmiş, patlama noktasına gidiyordu. sonunda önce hisse fiyatları düşmeye başladı, bunu bertaraf etmek için sabit fiyattan geri alım garantisi getirildi, şirket bankayı devraldı. ama enflasyon yüzünden paris'te fiyatlar ikiye katlanmıştı bile. 1720 itibariyle parasal genişleme john law gelmeden önceki döneme göre dört kat olmuştu. çözüm ararken herzamanki gibi sermaye kontrolü geldi ve altın ve gümüşün ihracı yasaklandı ve halkın 500 fransız lirasına karşılık gelecek miktardan fazla madeni para bulundurması yasaklandı. hatta bunun için evlere baskınlar düzenlendi. bu arada da altın ve gümüşün resmi fiyatıyla sürekli oynanıyordu ki halk banknot kullanımını bırakamasın.

    hiçbir şey çare olamadı ve önce şirket paylarının değeri düşürüldü, sonra piyasadaki para arzı yarıya düşürüldü ve en sonunda paranın değeri düşürüldü (devalüasyon) ve her şey patladı. sabit fiyattan ödeme garantisi veren banka önünde toplanan insanlar bankayı taşlamaya başladı falan derken john law ev hapsine alındı, banka kapatıldı ve altın ve gümüş para kullanımı serbest bırakıldı. john law da sahip olduğu her şeyi bırakarak ilk fırsatta ülkeden kaçtı.

    sonuç olarak kağıt para kullanımı ve borsaya karşı oluşan güven kaybıyla fransa her iki enstrümana uzun süre uzak kaldı ve bozulan mali yapı nedeniyle iki kuşak boyunca borç ödemek zorunda kalan batık bir monarşi haline geldi. ekonomiyi tekrar rayına oturtma işi 15. louis'ye kalmıştı ve büyük ölçüde başarılı da olmuştu. ancak john law'un yarattığı mali çöküşün ve neden olduğu güvensizliğin ve huzursuzluğun yaklaşık 60 yıl sonra gerçekleşecek devrim için ilk kıvılcımları çaktığı da iddia edilmektedir. yani dolaylı yoldan da olsa, fransız devrimine giden yolda john law'ın döşediği çok sayıda taş da mevcut.

    tüm bunlar ve daha fazlası için, niall ferguson'un yazdığı "the ascent of money: a financial history of the world" adlı kitaba göz atılabilir.

    bu arada bu john law hikayesinin bana ilginç gelmesinin bir nedeni de karakter olarak bana birini hatırlatması. başından büyük işlere girişen, kapasitesinin ve yeteneğinin ötesinde konulara bulaşan, milyonlarca insanın hayatını olumsuz etkileyen, ekonomik yapıyı mahvedip ülkeyi enflasyon sarmalına sokan, bir yeri yamayacağım derken başka bir yeri söken, en sonunda ülkenin neyi var neyi yok satıp savıp ülkeyi nerdeyse failed state konumuna sokan ve her şeyi yüzüne gözüne bulaştırınca tüyen bir başka maceraperest geliyor aklıma.
  • ilk fransız bankası banque royalei kurma fikrini krala vekalet etmekte olan orleans düküyle paylaşmış ve bu fikri beğenilince ekonomi bakanı olmuş iskoç maceraperest.
    banque royale kurulur ve şimdiki adı new orleans olan nouvel orleans da bulunduğu iddia edilen altın madenini tekeline alır ancak orada altın bir türlü çıkarılamaz bu sırada yüksek faizlerle kredi vermeye devam etmektedir ancak bir dükün bankadaki altınlarını arabalarla çektiğini gören paris halkı panik içinde bankaya üşüşür bunun üzerine dük ve john low paris de toplattıkları dilencilerin ellerine kazma kürek tutuşturup paris sokaklarında gezdirirler işte altınlar bulundu çıkartmaya gidiyoruz diye, halk biraz sakinleşir.
    ancak şehirdışına götürülen dilenciler o gece paris e tekrar dönünce katakulliye geldiklerini anlayan parisliler bankanın kapısına üşüşüp yatırdıkları altın ve gümüşleri almak isterler
    e haliyle beş yıl ayakta durabilmiş banque royale batar john law amca da isveç e kaçaaaar.
  • babası banker olan john law, 12-13 yaşından itibaren babasıyla birlikte çalışmıştır ve sonra ekonomi okumuştur. ekonomi okuduktan sonra, babasının işini devralmak yerine, kendine farklı bir kariyer yolu seçmiştir.

    pek bilinmese de, kendisi dönemin en ünlü kumarbazlarındandır. ekonomi eğitimini tamamladıktan sonra, profesyonel olarak kumar oynamaya karar vermiştir. bu sebeple, sırasıyla iskoçya, ingiltere ve hollanda'dan kovulmuştur.

    sanıldığı gibi kağıt para sisteminin babası değildir, kağıt para sistemini londrada görmüştür.

    gündüzleri ekonomik araştırmalar yapıp, akşamları kumar oynayan john law, londra'da merkez bankasını ve hollanda'da lale soğanı borsasını gördükten sonra, her ikisinin bir ülkede bulunması gerektiğini düşünerek bir ekonomik model oluşturur. oluşturduğu bu modeli iskoç kralına gönderir, ancak iskoç kralı, biz sınır dışı edilen bir vatan haini ile birlikte iş yapmayız diyerek kendisini ciddiye almamıştır.

    hollanda'dan fransaya giden john law, orleans dükü ile fransada kumar masasında tanışmıştır. orleans dükü o zamanlar henüz krala vekalet etmemektedir, tanışmalarının üzerinden bir ay geçmesinin ardından, fransa kralı ölür, veliaht 7-8 yaşlarında bebe olduğu için orleans dükü krala vekalet eder.

    fransanın ekonomisi tamamen işgalcilik politikasına dayalı ve sürdürülebilir olmadığı için, orleans dükünün aklına john law gelir ve john law'ı cenevre'de kumar masasından kaldırıp fransaya getirip, merkez bankasını kurdurur. tek icraatı merkez bankası da değildir, ayrıca kendi bankasını ve borsasını kurar.

    kağıt paranın babası değilse bile, spekülasyon ve manipülasyonun babasıdır. borsada işlem gören hisse senetlerini hem kendi piyasaya sürer, hem de piyasaya sürerken yarısını elinde tutarak, arzın sınırlı olmasından dolayı kağıtların değeri yükseldikten sonra kendi elindeki kağıtları da piyasaya sürer.

    her balon gibi, john law'un yarattığı balon da patlar.

    günümüz modern finans sisteminde katkıları epey büyüktür.

    kendisi ile ilgili belçikalılar tarafından yapılmış bir çizgi filme şuradan ulaşılabilir. pek tabi belçikalılar da john law'un azılı bir kumarbaz olduğundan hiç bahsetmezler.
  • (1671-1729)
    ingiliz düşünür.
    bir ülkenin zenginliğinin; parasının bolluğuna ve değişim hızına bağlı olduğunu söyler. kağıt para ihracını ve dolayısıyla altının devlette birikmesini öneriyor. ama tabii para çok basılınca enflasyonun oluşacağını göremiyor.
  • modern kagit para sisteminin (fiat money) iskoc babasi. kurdugu merkez bankasi mississippi balonunu sisirmis.

    http://www.economist.com/…ory.cfm?story_id=14215012
  • john law'un mississippi şirketi, bir çiftlikbank vakası değildir.

    john law, kağıt parayı önplana almak ve kredi kolaylığı sağlamak amacıyla kurduğu bank of france *da olduğu gibi çıkarttığı tahvillerin ekonomide bir rahatlamaya, ticareti canlandırmaya katkı sunacağını düşünüyordu. bunun bir spekülasyona yol açacağı ve enflasyona neden olacağı ise john law'un aklına gelmedi. çünkü bu kavramlar, mevcut dönemde, günümüzde bilindiği kadarıyla kuramsallaşmış değildi.

    öyle ki, fransız kralı, ailesini fransa'da bırakarak sürgüne gitmesine kapı açtığında bile john law sisteminin neden işlemediği konusunda düşüncelerini sürdürüyor, kral ile bunu paylaşmaya çalışıyordu. çiftlikbank vakası olması halinde önceden kaçardı. hatta sürgüne gittiği hollanda'da dahi mektuplarıyla sistemini savunmayı, revize etmeyi sürdürdü. ikincisi, law, fransa'ya geldiğinde zaten küçümsenmeyecek bir servetin sahibiydi.

    john law, bir hayalperest veya ekonomi peygamberliğine soyunmuş birisi olabilir ama eylemleri bunlara yol açsa da amacı dolandırıcılık, kalpazanlık, şarlatanlık değildi.

    günümüzde gerçekleşen bu tarz eylemler, kişileri en fazla başarısız bir girişimci veya yönetici haline getirmekten öteye gitmez. kaldı ki günümüzde gerçekleşen finansal manipülasyonlar john law'u mumla aratır. *
  • 1694 yilinda orkney kontesi elizabeth'e yürurken, ayni hatunu kendine isteyen edward wilson'un duelloya davet etmesi uzerine elemani karnindan kilic gecirerek oldurmustur.

    bu olayin ardindan tutuklanmasina ragmen bilinmeyen bir sekilde hollandaya kacmayi basarmistir.
  • kumarbaz bir iskoç ekonomisttir. fransa ekonomisi büyük ölçüde etkilemiştir.
  • bi an jude law sandım beyler pardon
hesabın var mı? giriş yap