• türkiye'de maça giden, az biraz tribünlerin içine giren insanlar gayet iyi bilirler her tribünde devamlı negatif takılan insanlar vardır.bunlar hiç bir zaman ne takımı ne de oyuncuları beğenmezler.takım galipken bile eleştirir, verip veriştirir, devamlı ama devamlı şurası kötü burası boktan yok o olmamış arası bir muhabbete devam ederler.bunların bir üst modeli "takımı övmeyi herkes bilir, hataları ise bu işi en iyi bilenler görebilir, objektiflik budur" gibi saçma bir bahanenin arkasına sığınıp devam ederler bu kafa düşürücü tutumlarına.tribünde falan rastgelince bu tiplere sakince bir kaç sıra yana kayıp uzaklaşmak elzemdir.

    bu kitlenin sözlükteki temsilcisidir.
  • ben kendisini takip ederim. genelde okuduğum şeyler beni sinirden hoplatsa da, yazdıklarını takip etme alışkanlığımdan vazgeçmedim. zira aynı etkiyi beşiktaşlılar üzerinde de yaratıyor. velhasıl, olaylara farklı açılardan yaklaşan bir insan olduğunu düşünüyorum. gelgelelim, farklı açıdan bakabilmek, her zaman haklı olduğunuz anlamına gelmiyor ne yazık ki.

    mesela, mehmet topuz vakasını, gazetelerde yarım yamalak çıkan haberlere dayanarak sezer öztürk ile eşleştirip "yazsana, yazsanıza" diye haykırmak, ancak fazla heyecanlı bir kişiliğe sahip olmakla açıklanabilir bence.

    yazdıklarından anladığım kadarıyla, esas eleştirisi "medyanın aldığı tutum" hakkında. ama bu konuda yanılıyor. medya, beşiktaş düşmanı olduğundan, ya da herhangi bir klübü daha çok sevdiğinden bu şekilde davranmıyor. medya sadece kan çıkacak yere vuruyor. medya kahpe, medya satılmış. medya kavgadan, gürültüden nemalanıyor. bunu seviyor, buna bayılıyor. "aman sakin olayım "demiyor. "ama etik" diye düşünmüyor. işine nasıl geliyorsa orayı kaşıyor.

    seninle benim arama nifak tohumu sokan adamlar bunlar. bunun farkına varalım artık, çok rica ediyorum.

    şunu söylemeye çalışıyorum; medyanın davranışlarından gaza gelerek "bunu da yazsanıza" diye bağırdığın zaman medyanın canını değil, bizimkini acıtıyorsun. onlar bunu okumuyorlar zaten. okusalar da siklerinde değil. o herifler yine plazalarında oturup tıkıt tıkır paralarını alacaklar ve "ne yapsak da bunları gaza getirsek" diye düşünerek o koca kıçlarını büyütmeye devam edecekler.

    hal böyleyken, bu şerefsizlerin gazına gelen insana karşı da fazla empatik yaklaşamıyorum ben.
  • resmen beşiktaşımızın kuyusunu kazıyor klavyesiyle. yok ernst'in taşağını yalamalar, vay efendim "toraman bana kaysın"lar filan. olm adamların kulağına gitse, üstelik bunları yazanın kapalıda iki adım ötelerinde olduğunu öğrenseler, sahaya çıkmazlar lan. sen çıkar mısın? ben çıkmam. kimse almaz öyle bi riksi bence.
  • görüşlerinin çoğuna katılmasam da, yazılarını sıklıkla takip ettiğim nadir sözlük yazarlarından biridir. beşiktaş'ı gerçekten sevdiğini düşünüyorum.

    yazdıklarının ne kadarının doğru olduğu tartışılır, fakat dediğim gibi en azından tartışılır. kimse yıllardır bir şeyleri tartışmadığından/eleştirmediğinden beşiktaş bu hale geldi. o beşiktaş'ı seviyor ve takımın daha iyi bir noktaya gelebilmesi için yazılar yazıyor. ha bu yazıları kaç kişi okuyor bilemem ama en azından onu eleştirenlerin büyük bir bölümünün onun gibi yazamadığı da gerçek.
  • hüsnü güreli olmasından şüphelendiğim suser. para konusundaki tutumu, parayı yönlendirmesi ile kapıldım bu fikre. bence buralardan birşeyler anlatmak istiyor yönetime.
  • uzun süredir sözlükte bazen de ekşi beşiktaşta kendisini takip ederim. entriler üzerine mesajlaştığımız zamanlar bile olmuştur. sözlükteki yazılarını geçmişten beri okursanız tarzında da muhtemelen yılgınlıktan vs sebeplerden değişiklikler var. son yıllarda beşiktaş ile ilgili beşiktaşlı duruşu lafına da kıl olurum ve basının beşiktaşlıları gaza getirmesi için eşelediği bir şey olduğunu düşünürüm. ama ekşi beşiktaştaki yazısı bence bir beşiktaşlı duruşu diye bir şey varsa odur.

    ilgili yazı
  • içten yazısında binlerce beşiktaş'lının haykırmak istediğini dökmüştür satırlara. (bkz: ekşibeşiktaş)
  • debian'ın 8.x sürümlerinin kod adı.
  • 2011-2015 yılları arasında çekilmiş disney dizisi. angelina jolie ve brad pitt misali christina (christina moore) ve morgan (chip esten) çiftinin biyolojik kızı emma (peyton list) ile farklı ülkelerden evlat edindikleri luke, ravi ve zuri ile birlikte toplam 4 çocuğu vardır. luke bacak kadar boyuyla kızlara yürüyen fırlama çocuk rolündeyken, ravi evde dev bir kertenkele besleyen hintli bir çocuktur, zuri ise hayali arkadaşları olan küçük sevimli afrikalı bir kızdır. anne ve baba sürekli iş gezilerinde, film çekimlerinde vb olduğundan ross ailesinin fertlerine teksaslı genç kızımız jessie (debby ryan) bakar. tembelliğiyle insanı güldürmeyi başaran ev işlerinden sorumlu bertram amca da onlara eşlik eder. farklı yaş gruplarında, farklı yerlerde yetişmiş 4 ayrı çocuğa dadılık etmenin zorluklarıyla karşı karşıya kalan jessie'nin başına gelenleri anlatan dizi birçok ödüle de layık görülmüştür.
  • nam-ı diğer jessie the negative impact. bir gün bu adamı memnun edecek bir seviyeye gelirse beşiktaş futbol takımı bırak türkiye süper ligini kainat şampiyonu bile olur.
hesabın var mı? giriş yap