• c.r.a.z.y.'den sonra cafe de flore ile favori yönetmenlerim arasına girmiş şahsiyet.
  • haberi duyunca şok oldum. c. r. a. z. y ile gençliğimde beni yeni bir sinema ve müzik dünyasıyla tanıştırmıştı. olağanüstü hikaye anlatım tarzıyla sharp objects ve big little lies gibi efsane işlere imza atmıştı. gerçekten çok üzgünüm. kendisini şu muhteşem sahneyle uğurlayalım:

    c. r. a.z.y'den.
  • bugün sebebi bilinmeyen bir nedenden vefat ettiği öğrenilmiş.
    ölen sanatçıyı abartarak övme psikolojisiyle söylemiyorum ama kendisini çok başarılı buluyordum ve izleyip de beğenmediğim hiçbir işi yok. yeni işlerini de heyecanla bekliyordum, üzdü bu haber beni. huzurla uyusun.
  • yıllar önce crazy filmi ile kalbimde yer eden,
    cafe de flore ile bende her daim bedavaya yer bulabileceğine karar verdiğim,
    son olarak,
    hem matthew mcconaughey gibi bir herife, hem de jared leto gibi tapılası bir oyuncuya oscar kazandıran dallas buyers club filmi ile büyüklüğünü cümle aleme ilan eden kanadalı senarist ve yönetmen...
  • inanamıyorum ya ben bu adamın yaptığı işleri çok seviyordum. çok erken vefat etmiş.
    big little lies ve sharp objects gibi iki tane bayıldığım dizinin yönetmeniydi. cidden kalite kokan işlere imza attı, sinema dünyası iyi bir yönetmen kaybetti. mekanı cennet olsun:(
  • hakkinda nasil bu kadar az entry girildigine sasirdigim kanadali yonetmen..filmlerinin hayatimdaki yeri cok buyuk ayrica pink floyd sempatizani oldugunu her filminde bizlere hatirlatir..umarim dallas buyers club'da da bir iki parca almistir onlardan..
  • kotu olan bir tane bile isi olmayan bir yonetmendi.
  • 63 doğumlu, fransız-kanadalı kırması başarılı yönetmen. "c.r.a.z.y." ile gönüllere taht kurmuş, yirmibesinci uluslararasi istanbul film festivali kapsamında ülkemize konuk olmuştur. epey de sarışındır.
  • film ve dizilerinde genellikle ana karakterlere yoğunlaşıp yardımcı karakterleri derine inmeden anlatıyor. işte tam da bu yüzden ana karakterlerle kelimenin tam anlamıyla bir oluyorsunuz. karakterin ayağına çivi battığında veya ayak tırnağı koptuğunda acısını hissediyor; aidse yakalandığını öğrendiğinde veya tecavüze uğradığındaki çaresizliğini iliklerinize kadar hissediyorsunuz. bu durum tam tersinde de geçerli biz izleyicilerin kalıplarımızı kırmak ve siktiri çekmek istediğimiz çoğu ana tercüman oluyor, filmlerinde- dizilerinde karakterlerden biri toplumdan kopup-soyutlanıp umarsızca dans ettiği ve 'fuck you!' diye rahatladığı sahnelerde bizler rahatlarız bizler bağırırız ciğerlerimizi patlatırcasına fuck you! ulan fuck you!

    herkesin yönetmeni vardır benimki jean-marc vallee
  • charles aznavour'u filmlerinde kullanmayı pek seven kişi.
    (bkz: c.r.a.z.y)
    (bkz: demolition)
hesabın var mı? giriş yap